5 Ekim 2024 Cumartesi

Kobanê Davasını protesto eden avukatlar: Amaçları gerçeği açığa çıkarmak değil

Kobanê Davası avukatları, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve milletvekilleri davayı protesto etme gerekçelerini açıkladı. Davanın başından beri talimatla hareket edildiğini, Bahçeli'nin davaya müdahale ettiğine dikkat çekilen açıklamada; gerçeklerin açığa çıkarılmasının değil HDP'nin susturulmasının amaçlandığı vurgulandı. Açıklamada, "HDP yargılanan değil yargılayan olacak" dendi. 

Kobanê Davası'nda mahkemenin tutumunu protesto eden avukatlar ile HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, milletvekillerinin katılımıyla partilerinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, davada gerçeklerin üstü örtülmeye ve kamuoyundan kaçırılmaya çalışıldığına vurgu yaptı. Kobanê Davası'nın bir intikam davası olduğunu ifade eden Gülüm, "İktidarın HDP'den intikam almaya çalıştığını görüyoruz. 2014 yılında açılan bir soruşturma 4 yıl boyunca herhangi bir işlem yapılmadı, gizlilik kararı bile alınmadı. Daha sonra gelişen süreçle birlikte AKP'nin HDP'yi tasfiye etmek üzere harekete geçtiğini ve partimizi kapatma davası başta olmak üzere harekete geçtiğini görüyoruz" dedi.

'YARGIYA TALİMAT VERİLDİ'
Özel savcı görevlendirilerek davada gerçek olmayan delillerin oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çeken Gülüm, "Gerçeğin üstünün örtülmesi ve iktidarın kendi suçlarının üstünü örtme davası olarak önümüzde duruyor. Birçok kez araştırma önergeleri vermemize, her seferinde Kobanê protestolarında yaşananların ortaya çıkmasını istememize rağmen AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Davada neler yaşatıldığına baktığımızda yargıya talimat verildiğini görüyoruz" diye belirtti.

'DAVAYA AÇIK BİR BASKI UYGULANDI'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin talimatıyla önce HSK üyesi Hamit Kocabey'in istifa ettiğini ardından Kobanê Davası için görevlendirilen başkanın görevden alındığını hatırlatan Gülüm, "Bu aşamada davaya müdahale edildiğini söylememiz mümkün. Bahçeli'nin 'hızlandırın' talimatı üzerine mahkeme başkanı görevden alındı ve mahkeme hızlandırıldı. Önceki haftalarda savunma hakkının engellenmemesi adil yargılama hakkının sağlanması ve gerçeklerin açığa çıkarılması taleplerimiz üzerine kimi ara kararları çıkarılabilmişti. Bu da avukat arkadaşlarımızın ısrarıyla oldu. İktidar bundan rahatsız olduğu için müdahale geldi başkan görevinden alındı ve dava süreci hızlandırıldı. 5 AKP'li vekilin davaya katılması yargı üzerinde açık bir baskıdır. Bu vekiller geldikten sonra mahkeme tavrını sertleştirdi ve davayı hızlandırmak için ısrarcı oldu" şeklinde konuştu.

'ARKADAŞLARIMIZ SÜRECİN PARÇASI OLMAYACAK'
Gülüm, şöyle devam etti: "Burada bir yargılama yapılmıyor, gerçeklerin açığa çıkması istenmiyor ellerinde bir karar var partimizi susturmaya ve kapatmaya gerçek yapılmaya yönelik bir karar bu. Özellikle yargılanan arkadaşlarımız bu oyunun parçası olmayacaklarını söylüyorlar. Göstermelik bir yargı ile malzeme yaparak kendi istedikleri sonuçları çıkarmaya yönelik bir oyunun parçası olmayacaklarını söylemiştik. Baştan beri söylemiştik HDP bu davada yargılanan değil yargılayacak olacak. Gerçek sorumluların yargılandığı bir süreç bu ülkede gerçekleşecek. Bunun mücadelesini vermeyi sürdüreceğiz. Gerçeklerin açığa çıkması gibi bir dert varsa adil yargılama ve savunma hakkının sağlanması ile birlikte bu yapılmalıdır. Yargılanan arkadaşlarımız ve avukat arkadaşlarımız duruşmalara katılmıyorlar. Bu davalara katılmak oynanan oyunun parçası haline gelmek anlamına geliyordu. Bu haftaki yargılamada arkadaşlarımız bulunmadı. Bundan sonraki süreçte bu tutum devam ederse arkadaşlarımız bu sürecin parçası olmayacak."

KURT: ONBİNLERCE SAYFA BU ZAMAN DİLİMİNDE OKUNAMAZ
Avukat Arzu Kurt, mahkeme heyetinin değişikliğiyle birlikte dosyayı hızlıca bitirerek, savunma hakkı yaptırılmadan kafalarındaki kararın beyan edilmek istendiğini belirtti. Bu sahte yargılamanın parçası olmayacaklarını kaydeden Kurt, 108 kişinin binlerce yılla yargılandığı onbinlerce evrakın olduğu bir dosya için verilen bir haftalık aranın yeterli olmayacağını defalarca anlatmalarına ve iletmelerine rağmen mahkemenin dikkate almadığını söyleyen Kurt, müvekkillerin kendileri hakkındaki belge ve bilgiye sahip olacak bir ortam bulamadıklarını da ekledi. 

KOZAN: MÜVEKKİLLERİMİZİN MARUZ KALDIĞI DURUM İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ
Avukat Çiğdem Kozan ise yargılananların üç hafta boyunca ya duruşma salonunda ya da SEBGİS odalarında duruşmaya katılmaya zorlandığını ve bu sürelerde birçok hakkının ihlal edildiğini kaydetti. Bu durumun bir işkenceye dönüştüğünün altını çizen Kozan, "Mahkemenin tutuk devam kararı aldıktan sonra bizim 1 haftalık itiraz süremiz var. Bu süre dolmadan üst mahkemeye gitmeden duruşmayı sürdürüyor. Böylece arkadaşlarımızın tutuk devam kararına itiraz hakları ellerinden alınıyor. SEGBİS kayıtlarının çözümleri bile yetişmiyor. Hala bir önceki mahkemenin SEGBİS çözümleri gelmedi. SEGBİS çözümleri gelmeden bizleri savunma yapmaya zorluyorlar. Müvekkillerimiz çözümleri okumadan savunmaya zorluyorlar. Tutuk devam kararına yaptığımız itirazlar üst mahkemeye gönderilmiş değil. Üst mahkeme belki tahliye kararı verecekken buna fırsat verilmeden yargılamaya devam ediliyorlar" ifadelerini kullandı. 

Mahkemenin henüz bir ara karar kurmadığını da belirten Kozan, "Mahkemeye detaylı olarak neden katılamadığımızı belirten mazeret dilekçeleri sunduk. Bir ayın 3 haftası duruşmada bulunurken avukatlık faaliyetleri yürütemiyoruz. Mazeret dilekçelerimizde bunları bildirdik. Duruşmaya makul bir ara verilmesini istedik. Mahkeme mazeretlerimizin gerekçesiz olduğunu belirterek mazeretlerimizi reddetti. Bizler mahkemenin adil yargılama arayışında olmadığını gördük. Mahkeme hızlıca karar çıkarmaya çalışıyor ve adil yargılama hakkını ihlal eden heyeti HSK'ya şikayet etmek durumunda kaldık" dedi. 

'İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NI DAVADA MÜŞTEKİ TARAF'
Basın emekçilerinin, "Sizler katılmazsanız duruşmalar nasıl sürdürülecek?" sorunu ise Gülüm şöyle yanıtladı: "Mesele iktidarın yargıya müdahale etmesidir. Ortada bir talimatlı yargı var. 'Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır' denilen bir ülkede yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. İçişleri Bakanlığının müşteki tarafında olduğu bir yargılamadan bahsediyoruz. Böyle bir mahkeme sürecinde nasıl bir tarafsızlıktan bahsedeceğiz? Toplamdaki mesele iktidarın talimatıyla yargının hareket etmesidir. Mahkemede arkadaşlarımız ifade etti. 'Eğer derdiniz iktidarın aldığı kararı okumaksa buyurun okuyun ama biz bu oyunun tarafı olmayacağız' dediler. Tutum çok nettir. Yani hızlandırılmış, iktidarın istediği doğrultuda bir karar verilecekse yargılanan arkadaşlarımız bu davanın içinde bulunmayacaklar."