7 Ekim 2024 Pazartesi

Konya katliamı Urfa'da protesto edildi

Konya'da Kürt ailenin katledilmesini protesto eden Urfa Emek ve Demokrasi Platformu, "Türkiye, mafya düzeninin hüküm sürdüğü faşist bir devlete dönüşmüştür" dedi.

Urfa Emek ve Demokrasi Platformu, Konya'nın Meram ilçesinde Kürt aileye yönelik ırkçı saldırıda 7 kişinin katledilmesi Urfa'da protesto edildi.

Ahmet Bahçıvan iş merkezi önünde yapılan eylemde "Konya'da katliam var" ve "Ortak yaşam için ırkçılığa geçit yok" dövizlerinin taşındığı eyleme Hakların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü destek verdi.

Eylemde basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şube Yöneticisi Müslüm Saraçoğlu okudu. Saraçoğlu, Türkiye'de Kürtlere yönelik saldırılarda ve katliamlarda etkin bir soruşturmanın yapılmadığını, faillerinin bulunmadığını ve yargılanmanın zamanaşımına uğratılmasının söz konusu olduğunu ifade etti. Saraçoğlu, "Katliamların ve ırkçı saldırıların faillerini, azmettiricilerini sosyal ve demokratik bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi yargılamadığı, cezalandırılmadığı gibi AKP-MHP faşist bloğunun ötekileştirici söylemleri ile meşrulaştırılmakta ve desteklenmektedir. AKP-MHP bloğu iktidarlarının yaşadığı kaosu Kürtlere, gayrimüslimlere, göçmenlere ve muhaliflere yönelterek bu saldırıların sistematik bir şekilde gerçekleşmesinin en büyük destekçileridir" diye kaydetti.

Konya İl Emniyet Müdürü Engin Dinç'in Hrant Dink'e saldırıdan haberdar olması ve 10 Ekim Katliamı istihbaratını bekletmesini hatırlatan Saraçoğlu, "Bu kişinin Meram'da Kürt ailenin katledilmesinden kısa süre önce getirilmiş olması tesadüf mü" diye sordu. Müslüm, "Türkiye, mafya düzeninin hüküm sürdüğü faşist bir devlete dönüşmüştür. Türkiye'deki genel ve ayrımcı adli pasifliğin, kasıtlı olmasa dahi, esas olarak 'savunmasız bireyleri etkilediği, yaygın ırkçı nefret söylemleri ile şiddet eylemlerinden anlaşılmaktadır. Süregelen bir şekilde, Kürt kimliğine yönelik nefret söylemi ve yaygınlaşan şiddet eylemlerinin münferit ve adli olaylar olarak görülmemesi gerekir. Şiddet dili ve ayrımcı politikalar, Kürt kimliğine yönelik saldırılar, kolluk güçlerinin güvenlik önlemlerinde yetersiz kalması, etkin yargısal faaliyette bulunulmaması nedeniyle, aynı aileden 7 kişi katledilmiştir. Bu saldırılar ile Kürtlere reva görülen Kürt'e saldırmanın katletmenin meşru olduğu gösterilmektedir" ifadelerinde bulundu.

Saraçoğlu "Ne Deniz Poyraz'ı katleden kişi 'akıl sağlığı yerinde olmayan biri' idi, ne mevsimlik Kürt işçilere saldırılar münferit ne de Konya'da bir evden 7 kişinin katledilmesi 'cinnet, sapkın' olarak açıklanabilir. Bunda ısrar edenler ırkçı, faşist saldırıları örtmekte, yapılan ve yapılacak olan katliamları da meşrulaştırmaktadır. Kürt halkı asla yalnız değildir. Kürt halkı bu saldırılar karşısında susacak, boyun eğecek, korkacak değildir. Kürtler yaşam hakkını ve eşit yaşam imkanlarını koruyacak büyütecek güce sahiptirler. Öncelikle katledilen aile fertlerine ilişkin Kürt halkına baş sağlığı dileklerimizi iletiyor, bu saldırılara zemin hazırlayan, toplumsal barışı zedeleyen ve çatışmayı körükleyen uygulamaları ve politikaları reddediyoruz! Irkçı saiklerle nefret suçu kapsamında işlenen suçların, kastı ve ihmali bulunan faillerin tespitiyle birlikte, etkin bir yargısal faaliyet yürütülerek cezalandırılmaları gerektiğini, davanın takipçisi olacağız" diye konuştu.

Katliam, Bozova, Ceylanpınar, Viranşehir ve Suruç ilçelerinde yapılan açıklamalarla protesto edildi.