4 Aralık 2024 Çarşamba

Koray Can yazdı | Bu 'nasihat' kime?

Barzani ailesi Başûr Kürdistan'ı emperyalistlere ve sömürgecilere peşkeş çekerek, yeraltı ve yer üstü zenginliklerini talan ederek, gerek Irak yönetiminden, gerekse emperyalist devletlerden aldıkları paraları ve yardımları zimmetlerine geçirerek, edindikleri sermaye ile emperyalist küreselleşme sistemi içerisinde kendilerine küçükte olsa bir yer edinmeye çalışıyor. Kapitalist dünyada ihanet de, çıkarlar için her türlü ahlaksızlığı yapmak da, kendi halkının kanını dökmek de ayıp sayılmıyor. Katliam, zulüm, baskı, ihanet, kirli ittifaklar kapitalizmin ruhunda var. Barzani ailesinin ve KDP yöneticilerinin kapitalist sisteme ve ahlakına adapte olmakta, uyum sağlamada fazlaca zorlanmadığını söyleyebiliriz.

"Hiçbir zaman sırtınızı başkasına yaslamayın. Dünya çıkarlar dünyasıdır. Çıkarları Kürtler ile örtüşürse dost olurlar, örtüşmezse sırtlarını dönüp tanımazlar. Bu yüzden sırtınızı sadece Allah'a ve kendinize verin. Eğer kendi peşmergemiz ve gücümüz olursa Kürdistan kendini koruyabilir. Güçsüz olursak korunamadığımız gibi bizi yok ederler. Referandumda Kürdistan düşmanlarının kin, nefret, şovenist ve kötü kalpli kişilerin iç yüzleri ortaya çıktı. Onların geçmişten asla nasihat almayacağı netleşti… Kürdistan halkının barışçıl sesine silah, savaş ve zorbalığa başvuranların da geçmişten ders çıkarmadığı ortaya çıktı. Onlar önce kendilerine ve ülkelerine zulmetmişler. Kürdistan halkının meselesi meşru bir siyasi, coğrafi, ulusal, tarihi ve yasal bir meseledir. İradesinin kırılması, yok edilmesi ve meşru davasının ortadan kaldırılması için yüz yıldır her türlü silah kullanıldı. Ancak Kürdistan halkı var olmaya devam etmiştir."

Bu sözler kime aittir dersiniz? Uzun bir süre KDP ve Irak Kürdistan Bölgesi'ne (IKB) başkanlık etmiş, tüm iradesini emperyalistlere ve sömürgeci faşist Türk burjuva devletine teslim etmiş, özellikle doksanların başında sömürgeci faşist Türk devletiyle geliştirdiği işbirlikçi çizgisini derinleştirerek adeta sömürgecilerle kader birliğine girmiş, işgalci faşist Türk burjuva devletinin Kürt özgürlük hareketini tasfiye girişimine bir fiil dahil olmuş, Başûr Kürdistan'ı yeniden, yeni biçimde sömürgeleştirilmesinin kapılarını sömürgeci faşist Türk burjuva devletine sonuna kadar açmakta bir sakınca görmemiş, Başûr Kürdistan'daki oligarşik iktidarlarını korumak için ailecek sömürgecilerle her türlü kirli ilişkiler içerisine girmiş olan Mesut Barzani'ye aittir.

Barzani'ye ait bu sözler, IKB yakın tarihi, bağımsızlık referandumu sürecinde yaşananlar, 16 Ekim olayları, Amerika ziyareti, Irak ve bölgeye dair değerlendirmeleri kaleme aldığı "Tarihe Not" adlı Avesta Yayınları tarafından yayımlanan kitabının "Son Söz" bölümünde, Kürt birey ve siyasetçilerine tavsiyede bulunduğu bölümden alınmıştır.

Yukarıda Mesut Barzani'ye ait olan sözleri okuyan biri, Mesut Barzani ve ailesinin yıllardır sürdüre geldikleri işbirlikçi çizgiden ders çıkardığını, halkına ve dostlarına ihanet etmekten vazgeçtiğini, bundan sonra sırtını Barzani'nin söylemiyle Allah'a, halkına ve kendisine vereceğini düşünür. Fakat durum böyle değil. Yukarıda da belirtiğimiz gibi Barzani ailesi tüm iradesini emperyalistlere ve sömürgecilere teslim etmekle kalmamış, adeta sömürgeci faşist Türk burjuva devletiyle kader birliği yapmaya devam etmektedir.

Mesut Barzani kitabın bir başka sayfasında ise şunları ifade ediyor: "Rahmetli Mam Celal (Talabani) ile birlikte görüşmeler için Bağdat'a gittik. Doğrusu, Irak devletinin Kürdistan halkına karşı işlediği bütün o vahşice suçlar gözümün önündeydi ve kan nehri içinde yürüdük. Milletimizin kanlarıyla kızıla boyanan o ellerle tokalaştık. Ancak asıl niyetimiz barışın tesisi için yeni bir sayfa açmaktı. O karar hayatımın en zor kararıydı."

Bu satırları okuduğumuzda Mesut Barzani'ye şunu sormak istiyoruz. Neçirvan Barzani ve oğlun Mesrur Barzani'nin sömürgeci, katliamcı, soykırımcı, işgalci, tecavüzcü, sadece elleri değil tüm gövdeleriyle Kürt, Ermeni, Süryani, Rum, Alevi halklarımızın kanına bulaşmış faşist Türk devlet yetkilileriyle tokalaşınca ya da sen tokalaşınca aynı acıyı yaşıyor musun? Eli kanlı Iraklı yöneticilerle "barışın tesisi" için tokalaştığını söylüyorsun peki eli kanlı Türk yöneticilerle hangi amaçla tokalaşıyor, onlarla işbirliğini ihanet çizgisine doğru derinleştiriyorsun? Bunun "barışın tesisi" için olmadığı açık.

Barzani ailesi için esas olan aile, aşiret ve burjuva çıkarlarıdır. Başûr Kürdistan'da halk yoksullukla cebelleşirken, bu ailenin Başûr Kürdistan'ın yer altı ve yer üstü kaynaklarını nasıl aile ve aşiret servetine dönüştürdüğünü artık bilmeyen kalmadı. Gizli-saklı servetleri, emperyalist devlet yetkililerine verdikleri rüşvetleri bir bir ortaya çıkıyor, daha da çıkacak. Bundan emin olabilirler. Başûr halkı her geçen gün daha fazla Barzani ailesinin ve KDP'nin gerçek yüzünüzü görüyor.

Başûr Kürdistan'ın zenginliklerine el koyan, milyar dolarlarca servet biriktiren Barzani ailesi; yüz binlerce insanın sefalete mahkum edildiği bir tablonun kendilerine bir faturasının olacağını asla unutmamalıdır. Bu anlamda Barzani ailesine ve KDP'ye Şéladizé serhildanını hep akılarında tutmaları gerektiğini hatırlatırız.

Sömürgeci faşist Türk burjuva devleti, Kürt özgürlük mücadelesini bölgesel güç olmasının önünde en büyük engel olarak görmektedir. Kürt özgürlük mücadelesi faşist AKP-MHP iktidarı ve onun şefi Erdoğan'ın yeni Osmanlıcı planlarına en büyük darbeyi vurmaktadır. Emperyal hayallerini gerçekleştirmek için attığı her adımda karşısına Kürt halkının özgürlük mücadelesi çıkmaktadır. Kürtleri soykırıma tabi tutmadan, ilhakçı, sömürgeci politikalarını gerçekleştirme şansının olmadığının farkındadır. Faşist Türk burjuva devleti sömürgecilik politikasını daha da derinleştirmek ve genişletmek için Başûr'da ve Rojava'da kalıcı olmak istemektedir. Kalıcı olmadan ne Kürt halkının özgürlük mücadelesini yenebileceğini, ne de bölgesel devlet olma hayallerini gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Bu bakımdan sömürgeci faşist Türk burjuva devleti için Kürt düşmanlığı stratejik bir meseledir. Kürt halkına karşı bölgesel bir savaş yürütmesi de bundandır. Sömürgeci Türk devleti Başûr'da ve Rojava'da işgali kalıcı hale getirmek için askeri, ekonomik ilhakı zorunlu görmektedir. Bu temelde ABD ve Rusya ile Irak ve İran ile, İsrail ve Suriye ile gizli, saklı çeşitli türden ilişkiler, pazarlıklar yürütüyor. Başûr Kürdistan işgali de soykırımcı faşist Türk burjuva devletinin stratejik planının bir parçasıdır.

Barzani ailesinin ve KDP'nin bu planın farkında olmaması mümkün mü? Öyleyse, sömürgeci faşist Türk devletiyle kader birliği kurmasının manası nedir? Mesut Barzani, "Dünya çıkarlar dünyasıdır. Çıkarları Kürtler ile örtüşürse dost olurlar, örtüşmezse sırtlarını dönüp tanımazlar" diyor. Başûr Kürdistan'ın sömürgeci Türk devleti tarafından işgal edilmesinin, Êzidî halkının soykırıma maruz bırakılmasının, Şengal'in sömürgeci Irak devletinin kontrolüne girmesini sağlamanın, Rojava devriminin yenilgiye uğratılmasının, Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesinin, Kürt halkının -Kürdistan'ın dört parçasında- büyük bedellerle elde ettiği kazanımların yok edilmesinin -ki sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin en büyük hedeflerinden biride budur- Başûr Kürtlerine ve Kürt halkına getirisi ne olacaktır. Bunu başta Başûr Kürtleri olmak üzere tüm Kürdistan halkına açıklaması gerekir. Kürdistan'ın dört parçasında farklı temellerde de olsa ulusal bilinç gelişmişken ve de Kürdistan'ın dört parçasında Kürt halkının ulusal özgürlüğüne bu kadar yakınlaşmışken, Barzani ailesi ve KDP eliyle Kürtlerin bir kez daha arkadan hançerlenmesi Kürt halkına bir kazanım getirmeyeceğine göre tüm bunların KDP ve Barzani ailesine kazandıracakları nelerdir? Bu da Kürt halkına açıklanmalıdır. Fakat KDP'nin bunu açıklamayacağını/açıklayamayacağını biliyoruz. Bizler, Kürdistan sosyalist yurtseverleri, bunun nedenlerini iyi biliyoruz. Emin olabilirsiniz ki Kürt halkı da Barzani ailesi ve KDP'nin niyetini her geçen gün daha iyi anlamakta.

Barzani ailesi Başûr Kürdistan'ı emperyalistlere ve sömürgecilere peşkeş çekerek, Başûr Kürdistan'ın yeraltı ve yer üstü zenginliklerini talan ederek, gerek Irak yönetiminden, gerekse emperyalist devletlerden aldıkları paraları ve yardımları zimmetlerine geçirerek, edindikleri sermaye ile emperyalist küreselleşme sistemi içerisinde kendilerine küçükte olsa bir yer edinmeye çalışıyor. Artık dahil oldukları burjuva sınıfın kültürüne, ahlakına ve ruhuna uygun hareket ediyorlar. Çünkü kapitalist dünyada ihanet de, çıkarlar için her türlü ahlaksızlığı yapmak da, kendi halkının kanını dökmek de ayıp sayılmıyor. Katliam, zulüm, baskı, ihanet, kirli ittifaklar kapitalizmin ruhunda var. Barzani ailesi ve KDP yöneticilerinin kapitalist sisteme ve ahlakına adapte olmakta, uyum sağlamada fazlaca zorlanmadığını söyleyebiliriz.

Son olarak Mesut Barzani'nin ifade etmiş olduğu cümleleri kendisine hatırlatarak bitirelim.

"... Kürdistan halkının meselesi meşru bir siyasi, coğrafi, ulusal, tarihi ve yasal bir meseledir. İradesinin kırılması, yok edilmesi ve meşru davasının ortadan kaldırılması için yüz yıldır her türlü silah kullanıldı. Ancak Kürdistan halkı var olmaya devam etmiştir."

Buna bir cümlede biz ekleyelim: Tüm ihanetlere rağmen!..