29 Eylül 2024 Pazar

Maden katliamı bilirkişi ön raporunda ihmaller sıralandı

41 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan Bartın'daki maden katliamına ilişkin bilirkişi heyeti ön raporunu tamamladı. Rapora göre yetersiz havalandırma ve metan drenajı yapılmaması patlamanın temel nedeni olduğu belirtilirken, denetleme yapılmamasının kazanın oluşumuna etkisi olduğu da eklendi.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesi'nde 14 Ekim'de meydana gelen ve 41 işçinin hayatını kaybettiği maden katliamına ilişkin bilirkişi heyeti ön raporunu hazırlandı.

Maden, jeoloji, jeofizik, elektrik ve makine mühendisleriyle iş güvenliği uzmanından oluşan 7 kişilik heyetin hazırladığı rapor, Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.

Patlamanın "iş kazası" olarak nitelendiği ön raporda "-320 Kalın Damar Tavan Yolu'ndaki patlatma çalışması kaynaklı olarak meydana gelmiş, grizu ve kömür tozu patlamasını içeren bir patlamadır" ifadesi kullanıldı.

Patlamanın sorumluları olarak, TTK Yöneticileri, Amasra İşletmesi mühendisleri ve Enerji ve Tbii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri işaret edildi.

Raporda, patlamanın en büyük etkeni olan havalandırma sisteminin yetersiz olması ve gerekli yatırımların yapılmamış olması belirtilirken, bu yatırımlar için gerekli bütçeyi ayırmak ve uygulanmasını sağlamakla görevli Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bir sorumluluk yüklenmediği görüldü.

'YETERLİ MİKTARDA VE HIZLA HAVA DOLAŞIMI SAĞLANMAMIŞ'
Raporda havalandırmada hayata geçmeyen iyileştirme projeleri şöyle aktarıldı: "TTK'ye bağlı ATİM'de maden havalandırmasının iyileştirilmesine dair hayata geçmeyen yatırım ve iyileştirme projeleri, kazanın meydana gelmesinde önemli rol oynamıştır. Yetersiz ve etkisiz havalandırma sistemi olayın meydana gelmesindeki en temel unsurdur. Ocak içinde yeterli miktarda ve hızda hava dolaşımı sağlanamamış, bu nedenle yanıcı, patlayıcı gazları ve tozları insanların çalıştığı ve bulundukları yerlerde seyreltme ve hızla ortamdan uzaklaştırma görevi yerine getirilememiştir.

Toplam galeri açıklığının yaklaşık 18 km olduğu ve ocaktaki üretim ve hazırlık faaliyetlerinin  -300 ve -350 katlarında yoğunlaştığı düşünülürse ocağa ve -300 -350 katlarına gönderilen hava miktarı son derece yetersizdir. Bu büyüklükteki bir ocakta bu kadar az hava (toplamda 3600 m3/dk, üretim ve hazırlıklar için yaklaşık 1800 m3/dk) ile yeterli ve etkin bir havalandırma sağlamak neredeyse imkansızdır."

'HAVALANDIRMA SİSTEMİ YETERLİ OLSAYDI OLAY MEYDANA GELMEZDİ'
Sensör kayıtlarına göre patlamadan önceki aylarda metan gazı ölçümlerinin defalarca yasal sınır olan yüzde 1.5, yüzde 2 limitlerini ve grizu patlaması alt limiti olan yüzde5'i geçmesine rağmen üretime ara verilmediği yer altında çalışmaların devam ettiği de raporda belirtildi. Şöyle devam etti: "Teknik olarak metan gazının alt patlama limiti olan yüzde 5'i geçtiği durumlar da yaşanmıştır ancak tertip defterler incelendiğinde ikaz ve alarm seviyelerinde maden ocağının kısmen dahi olsa boşaltılması yönünde bir önlem alındığı ve üretim miktarlarında bir azalma olduğu görülmemiştir. Havalandırma sistemi yeterli ve etkili olsaydı olayın meydana gelmesi önlenirdi."

'YETERLİ DENETLEME YAPILMAMASININ KAZANIN MEYDANA GELMESİNDE ETKİSİ VAR'
Yeraltı taş kömürü madenciliğinin "çok tehlikeli işler" sınıfında olduğu için gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Ruhsat Denetleme Dairesi Başkanlığı tarafından gerekse de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından rutin denetimlere tabi tutulduğu belirtilen raporda, "Maden işletmesinde gerçekleştirilen denetim faaliyetleri sonucunda hazırlanan raporlarda havalandırma, metan drenajı, kömür tozu ile mücadele ve benzeri konularda tespit veya iyileştirmeye yönelik bir talep, öneri ya da yaptırım uygulanmamıştır. Denetleme mekanizmasının gereken etkinliği sağlayamadığı görülmekte olup, kazanın meydana gelmesinde etkisi vardır" denildi.

'DENETLEME VE YÖNETMEDEKİ KUSUR KAZAYA NEDEN OLDU'
Yeraltının zor şartları ve kompleks jeolojik yapısından dolayı, maden ocağında etkin bir denetlemenin sağlanmasının çok önemli olduğu kaydedilen raporda, "İşletmede P2 vardiyası (08.00-16.00) dışındaki vardiyalarda bulunan mühendisler genelde vardiya mühendisleridir. Müessesedeki toplam vardiya mühendisi sayısı 4'tür. Kazanın meydana geldiği P2'de görevli tek vardiya mühendisi R.O'dur. Kendisi, yer üstündeki rutin işlerini tamamlayıp, saat 17.50'de yer altına girip, üretim yerine giderken -300 kotunda kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. İşletmede, yer altındaki farklı kartiye (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) ve birimlerde yapılan tüm teknik işleri tek bir vardiya mühendisi ile denetlemenin ve yönetmenin yetersiz kalacağı aşikardır. Bu kusur, kazanın meydana gelmesinde etkendir" ifadeleri yer aldı.

Raporda, şöyle denildi: "Yeraltı maden işletmesinde olası bir acil durumda yeraltı çalışanlarının yer yüzüne ulaşabilmesinin en önemli destekçisi, Oksijenli Ferdi Kurtarıcı (OFK) maskeleridir. ATİM'de (Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi) meydana gelen olayda, yer altı maden işçilerinin OFK maskelerini kullanmakta yetersiz olduklarını belirttikleri görülmüştür. Gerek kazadan kurtulan işçi B.S'nin anlattıklarında gerekse de diğer işçi tanık ifadelerinde acil durum tatbikatlarında yetersizlikler olduğu beyan edilmektedir (19 Ekim 2022 tarihli savcılık ifadesi). İş güvenliği eğitimleri ve tatbikatlar konusunda görülen eksiklikler, kaza sırası ve sonrasında meydana gelen hataların kaynağını oluşturmaktadır."