1 Ekim 2024 Salı

'Meslek onuruna sahip çıkmak Kürt gazetecilerin yanında durmaktan geçiyor'

DİSK/Basın-İş, TGS, DFG ve MKGP, Diyarbakır'da 4 gündür gözaltında olan gazetecilerle dayanışma çağrısı yaptı. İstanbul'da açıklama yapan gazeteciler, Kürt basınına dönük saldırılara karşı sessiz kalınmasına tepki gösterdi ve Kürt basınına sahip çıkılmadığı takdirde tüm toplumun susturulacağını vurguladı.

DİSK/Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Diyarbakır'da 20 Kürt gazetecinin 4 gündür gözaltında olmasına tepki gösterdi. DİSK/Basın-İş İstanbul Şube binasında düzenlenen açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü, Yeni Yaşam Gazetesi'nden Zana Kaya, TGS İstanbul Yöneticisi Çağrı Sarı, Atılım Gazetesi editörü Hasan Polat, Mezopotamya Haber Ajansı Yazı İşleri Müdürü Ferhat Çelik, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ve aralarında devrimci, sosyalist basın emekçilerinin de bulunduğu çok sayıda gazeteci katıldı.

"Nefes alamıyoruz, gazetecilik boğulamaz" pankartının asıldığı basın toplantısında ortak açıklamayı DİSK/Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren okudu. Ülkede gazetecilere dönük şiddet ve kriminalize etme politikasının gün geçtikçe arttığına dikkat çeken Eren, Diyarbakır'da 4 gündür gözaltında olan 20 gazeteciye hala hiçbir suçlama yönlendirilmediğini, gazetecilik materyallerine usulsüzce el konulduğunu söyledi.

EREN: KÜRT BASININA DÖNÜK BASKILARA KARŞI SESSİZ KALINDI
"Diyarbakır'daki bu toplu gazeteci gözaltılarından bir hafta önce yine bir operasyonda Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu gözaltına alınmıştı. Derneğin diğer Eşbaşkanı Serdar Altan duruma tepki gösteren bir açıklama yapmıştı. Bu kez Serdar Altan gözaltında ve açıklamayı serbest bırakılan Eşbaşkan Dicle Müftüoğlu yaptı" diyen Eren, özellikle Kürt basınına dönük baskının giderek yoğunlaştığını ve bu baskılara karşı yeterince tepki gösterilmediğini vurguladı.

Eren, gazeteciliğin boğulmak istendiğini dile getirerek, özgür basın geleneğinin yıllardır gözaltılar, tutuklamalar ve sahada şiddet altında gerçekleri topluma ulaştırmaya çalıştığını ifade etti. "Daha önce öldürerek, bombalayarak susturmaya çalıştıkları bu gelenek tam tersine daha da büyüdü" diyen Eren, Kürt basınında yoğunlaşan baskıların bir bütün olarak gazeteciliğe dönük bir tehdide dönüştüğünü belirtti.

RTÜK cezaları ve sosyal medya, basın kanunu tasarılarıyla toplumun haber alma hakkının tamamen yok edilmek istendiğini ifade eden Eren, şöyle devam etti: "Bugün Kürt gazetecilere yönelik haksız, hukuksuz gözaltılara yeteri kadar tepki gösterilmezse bu baskıların herkesin kapısını çalacağı açıktır. Gazetecilik yapmaya her koşulda devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, meslek örgütlerini mesleklerine sahip çıkmaya, dayanışmaya çağırıyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Özgür basın susturulamaz. Gazetecilik suç değildir."

SARI: BASKI VE GÖZALTILAR BİZE ENGEL OLAMAZ
TGS İstanbul Yöneticisi Çağrı Sarı, Kürt illerinde çalışan gazetecilerin her daim devlet baskısıyla karşılaştığını ancak son dönemde bu baskıların arttığını söyledi. Sarı, HDP'nin kapatılmaya çalışıldığı, yeni sınır ötesi operasyonların tartışıldığı, Diyarbakır surlarında insan kemiklerinin bulunduğu, Kürt belediyelerine atanan kayyumların yolsuzluklarının ortaya çıktığı bir süreçte gazetecilerin gözaltına alınarak gerçeklerin gizlenmeye çalışıldığını vurguladı. Sarı şöyle devam etti: "Bu şekilde gazeteciliğin de hizaya getirilmeye çalışıldığını biz biliyoruz. Ama Kürt gazeteciler bu baskılar karşısında onlarca yıldır susmadı. Bu baskı ve gözaltılar bizim mesleğimizi yapmamıza engel olamaz."

KAYA: MESLEĞİNİZE SAHİP ÇIKIN
Yeni Yaşam Gazetesi editörlerinden Zana Kaya, Türkiye'de saracak baskı mekanizmasının ilk olarak Kürt halkının hedef alınarak tüm ülkeyi kapsadığını söyledi. "Eğer basına yönelik bir baskı, toplu bir susturma olacaksa ilkin Kürt gazeteciler hedef alınır. Kürt gazeteciler susturulur ve sıra diğer kanallara gelir, bu tecrübeyle sabittir" ifadelerini kullanan Kaya, gazeteciler olarak ortak durulmadığı sürece sıranın herkese geleceğini kaydetti.

Kaya, şöyle devam etti: "Bir Kürt gazetecisiyle yan yana durmayı sorun eden, kendisini 'muhalif' gören gazetecilere ve basın yayın organlarına sesleniyorum, bundan kaçarımız yok. Bu çağrı Kürt basını zor durumda olduğu için yapılmıyor; özgür basın geleneği her koşulda kendi iradesiyle ayakta durur. Bunu tarihiyle kanıtlamış bir gelenektir. Bizim çağrımız kendi mesleğinize sahip çıkın çağrısıdır."

Gazetecilik yapmanın bütün koşullarının ortadan kaldırıldığını ve halkın haber alma kaynaklarının engellendiğini söyleyen Kaya, gazetecilik mesleğine, meslek onuruna sahip çıkabilmek için Kürt gazetecileri sahiplenmek gerektiğinin altını çizdi.

GÜLÜM: AKP-MHP TÜM TOPLUMU SUSTURMAYA ÇALIŞIYOR
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, özgür bir basının olmadığı bir ülkede demokrasinin de olamayacağını söyledi. İktidarın tüm toplumu susturmaya çalıştığını ifade eden Gülüm, "Seçime giden bir süreçte şunu istiyor, herkes sussun sadece AKP-MHP konuşsun. Kürt halkına yönelik uzun zamandır bir düşman siyaseti yürütülüyor. Bu saldırı dalgasının bir parçası olarak da Kürt basın emekçileri bu dalgadan payını alıyor. Bir toplum susturulmak isteniyorsa ilk basın susturuluyor. Cezaevlerini, kadınları, emekçileri, halklara, inançlara yönelik baskıları görünmez kılmak da basını susturmaktan geçiyor" dedi. Ortak bir mücadele hattı örmek gerektiğini söyleyen Gülüm, tüm kamuoyunu gözaltındaki gazetecilerle dayanışmaya çağırdı.

Açıklama, "Özgür basın susturulamaz" sloganlarıyla son buldu.