4 Aralık 2024 Çarşamba

Nazım Kayalar yazdı | Kurgu ile gerçek arasında Kürt düşmanlığı

"Terörist Kürt" algısını "Kahraman Kürt" algısına evrilttiği için 3 Cisim Problemi dizisi hedef olarak gösterilmektedir. Elbette ki bunun bir de gerçeklik boyutu vardır. Kürt halkı, Kobanê direnişiyle başlayan ve DAİŞ'in yenilgiye uğratılması sürecinde oynadığı rolle dünya halkları nezdinde fazlasıyla itibar kazanmıştır. Bunun görsel/kurgusal alana yansımasında da bu zaferin payı çok büyüktür.

Netflix'te son dönemde popüler olan bir bilim kurgu dizisi var: 3 Cisim Problemi. Dizi, son birkaç gündür Türkiye'de de epey revaçta. Öyle ya, nasıl olmasın? Bilumum ırkçı faşistin hedef haline geldiği diziyi şimdi herkes izleme yarışına girdi.

Önce sosyal medya üzerinden bir kampanya başlatıldı. Malum, sosyal medya deyip dikkate almayalım dedik ama şu Yılmaz Özdil denilen zat da kendi sosyal medya alanından derin analizlere girince, kalem sallamak şart oldu.

Hiç detaya girmeden, dizinin özü özeti şu: Dünyayı işgal için yola çıkmış uzaylı bir tür (ki çok çok uzaktan geldikleri için dünyaya ancak 400 yıl sonra varabilecekler), dünyanın teknolojik gelişimini engellemek için zaman ve mekanın ötesinde yöntemler kullanarak bilim insanlarını ortadan kaldırmaya başlar. Dünyayı kurtaracak üç seçilir. Biri Çinli savaş tarihi uzmanı, diğeri Amerikalı fizikçi ve diğeri de Rakka'nın özgürleşmesi hamlesine katılan kadın general. Evet, kıyamet de buradan kopuyor.
Nasıl olur da YPG'li "terörist" Birleşmiş Milletler'de kendi üniformasıyla kürsüye çıkarılıp, dünyayı kurtaracak kahraman olarak gösterilebilir? "Leyla Ariç" isimli bu karakter, nasıl olur da diziye monte edilebilir? Öyle ya, kitabın orijinalinde böyle bir karakter yok.

Yılmaz Özdil zatı, AKP'nin dış politikasının yanlışlığından Türkiye'nin teröristlerle bir anılmasından tutun da, CHP'ye çağrı yapmasına kadar çalmadık kapı bırakmıyor. YPG'li, bir Kürt nasıl olur da dünyayı kurtaracak kahraman olarak gösterilebilir? Nasıl buna izin verilebilir? Dışişleri uyuyor mu? İstanbul'da seçim çalışmalarına katılan Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı uyuyor mu? Sorular sorular sorular…

Yılmaz Özdil için en iyi Kürt, ölü Kürt'tür. Tıpkı Roboskî'de söylediği gibi. Onun için, bir Kürt'ün kurgusal da olsa kahraman olarak gösterilmesi, kabul edilebilecek bir durum değildir. Hele ki dünyayı kurtaracak üç kahramandan biri olması, hatta tüm dünyada çok sayıda film ve dizide Türkiyelilerin "terörist" olarak gösterildiği bir momentte, bir Kürt'ün böyle lanse edilmesi, elbette ki Yılmaz Özdil gibi faşistlerin "kanına dokunmaktadır." Son yıllarda televizyon ekranlarını, sinema perdelerini sarıp sarmaladığı gibi, "kahraman" askerin öldürdüğü sayısız Kürt'ün görüntüleri serilip serpilecek ki, milli gururları şahlansın, kitleler ırkçı-şoven zehirle mobilize edilsin.

YPG'li Leyla Ariç karakterinden duyulan rahatsızlık, tek başına Kürt düşmanlığı veya "terörist"in kahraman ilan edilmesi meselesi değildir. Gerçeklik olgusunun dumura uğratıldığı dünyada ve Türkiye'de, imgelerle algılar  yönetilmektedir.

Son yıllarda tedavüle sokulan Türk film ve dizilerinin panoramasına bakıldığında, algı yönetiminin hangi düzeyde kullanıldığı görülecektir. Örneğin, tarihi film ve dizilere bakalım. İnsanlar, ecdatlarının "kahramanlıklarını", ne kadar merhametli ve adaletli olduklarını dizi/film sahnelerinden paylaşımlar yaparak aktarıyor, öğreniyor. Tarih kitaplarından değil. Algı kimi zaman gerçeklikten o kadar kopuyor ki, "Türk büyüklerinin" yerine dizideki karakterin büstünün dikildiğine tanıklık ettik daha yakın zamanda.

Artık günümüzde insanlar gerçeklere değil, hikayelere daha fazla ilgi gösteriyor. Ekonomik, toplumsal, siyasal gerçeklik tokat gibi suratına çarpana kadar. Ancak egemenler, o ana kadar algı yönetimimi ile kitleleri mobilize etmeyi temel bir araç olarak kullanırlar. Büyük bütçelerle çekilen diziler ve tüm bunları tek bir amaca hizmet etmesi için kurulan RTÜK gibi mekanizmalar bunun için kurulmuştur. Her aykırı ses ve algı, anında sansüre uğratılmalıdır.

"Terörist Kürt" algısını "Kahraman Kürt" algısına evrilttiği için 3 Cisim Problemi hedef olarak gösterilmektedir. Elbette ki bunun bir de gerçeklik boyutu vardır. Kürt halkı, Kobanê direnişiyle başlayan ve DAİŞ'in yenilgiye uğratılması sürecinde oynadığı rolle dünya halkları nezdinde fazlasıyla itibar kazanmıştır. Bunun görsel/kurgusal alana yansımasında da bu zaferin payı çok büyüktür. Yine Netflix platformunda gösterilen "The Beautiful Game (İyilik Kazansın)" adlı sinema filminde de, Efrin'de evi bombalanan Aldar karakteriyle bir Kürt canlandırılmaktadır. Belli ki, Yılmaz Özdil gibilerin daha çok uykusu kaçacak. Çünkü Türk ırkçısı Özdil, Kürt ulusal özgürlük mücadelesi ve Rojava'nın bu platformlar aracılığıyla dünya halkları nezdinde toplumsal ve siyasal meşruiyet alanını genişlettiğinin bilincindedir. Zoruna giden hakikatin gücüdür.

Gerçeklik, kurguya da yön vermektedir belli ki. Kürt halk gerçekliği ne kadar inkar edilirse edilsin, Rojava'da yaratılan toplumsal düzenin üzerine ne kadar bomba yağdırılırsa yağdırılsın, kötülük sahibine bir şekilde geri dönüyor. Dönecek de…

DİZİ HAKKINDA
Dizi, Çinli yazar Liu Cixin'ın aynı isimli üç ciltlik romanından uyarlandı. Yazar ve dizinin çıkış noktası, Çin'deki Kültür Devrimi ile hesaplaşmasıyla başlıyor. Dizinin ana karakteri olan ve dünyanın istilası için uzaylılarla temas kuran kadın fizikçinin babası, Kültür Devrimi döneminde kuantum fiziğini savunduğu ve bu teorinin batılı emperyalist güçlerin doktrini olduğu gerekçesiyle üniversite meydanında linç edilir. Kızı da, rejimden ve tüm dünyadan intikam almak için uzaylılarla temasa geçer…
Dolaylı bir yöntemle, dünyayı kötülüğe sürükleyenin, "komünizm" olduğu fikri bilinçlere empoze edilmektedir. Dizinin yayınlandığı dijital platform ve temsil ettiği düzenden başka fikirleri işlemesini beklemek de, gerçeklik algısını yitirmek olacaktır.