4 Aralık 2024 Çarşamba

Nehir Doğan yazdı | Meclisteki nafaka yasası üzerine...

YRP önkabul ile erkeklerin bu nafakayı ömür boyu ödediği gibi hayal dünyası yaratıyor ve erkek cinsinin temsilcisi olarak onları bu "yükten" nasıl kurtaracağının derdine düşüyor. "Bitmeyen borç" dediği nafakaya neden kadının ihtiyaç duyduğunu, yasal hakkını elde etmek için bile ne kadar uğraşması gerektiğini, evlilik denen menem şeyin kadından neleri alıp götürdüğünü ve ödenen nafakanın bunu telafi edemeyeceği gerçeğini anlamasını, görmesini, dert edinmesini zaten beklemiyoruz.

Politik islamcı faşist rejimin yeni iktidar ortaklarından Yeniden Refah Partisi, seçimlerin hemen ardından başlattığı tartışmayı takiben ekim ayında Meclis Başkanlığına bir yasa teklifi sunarak nafaka hakkının yeniden düzenlenmesi önerisinde bulundu. Çok uzun zamandır "Nafaka mağduru erkekler" diye medyada öne çıkarılan ve sanki erkekler çok yüksek miktarda nafaka ödüyormuş gibi yaratılan algı ile AKP gözünü 6284'e dikmişti. Şimdi de YRP iktidar ortağı olmanın hakkını vermeye çalışıyor. "Kanun maddesinde geçen 'süresiz' ibaresinin fazlaca mağduriyet yarattığı ortadadır. Nafakanın süresiz istenebilmesi nafaka yükümlüsü için bitmeyen bir borç anlamına gelmektedir. Aralarında hukuki ve manevi bağ kalmayan taraflar bu davalarla veya nafakanın ödenmemesi durumunda açılacak davalarla birbirlerinin hayatlarından bir türlü çıkamamaktadır" diye teorize edilen gerekçeyle erkeğin ödediği nafakanın 60 ay ile sınırlandırılmasını istiyor. 5 yılın sonunda kadının nafakaya ihtiyaç duyması durumunda ise erkeğin bu yükümlülüğünün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından devralınması önerisi yapıyor.

25 Kasım'a giderken tekrar gündeme gelen bu öneri kazanılmış haklarımızı gasp eden AKP'nin kadın düşmanlığında kendine yedeklediği erkeklere bir kıyak olarak erkek-devlet işbirliğinin kanıtıdır elbette. Çünkü yasa tasarısının içeriğine baktığımızda 5 yıl boyunca kadının güçlendirilmesi, istihdam edilmesi, erkeğe bağımlı olmayacağı koşulların yaratılması gibi hiçbir öneri yok. Sadece erkeğin kadına "borcu" olarak tarif edilen nafakadan nasıl kurtulacağının dert edinilmesi var. Ödendiği varsayılan bu nafakanın miktarı, düzenli ödenmiyor oluşu, erkeğin nafaka ödememek için gelirini saklama gibi girdiği çabalar, ödenmeyen nafakaya dair hiçbir yaptırımın olmaması gibi gerçekten düzenleme yapılması gereken durumların, yasal düzenlemelerin ise adı bile anılmıyor. YRP önkabul ile erkeklerin bu nafakayı ömür boyu ödediği gibi hayal dünyası yaratıyor ve erkek cinsinin temsilcisi olarak onları bu "yükten" nasıl kurtaracağının derdine düşüyor.

"Bitmeyen borç" dediği nafakaya neden kadının ihtiyaç duyduğunu, yasal hakkını elde etmek için bile ne kadar uğraşması gerektiğini, evlilik denen menem şeyin kadından neleri alıp götürdüğünü ve ödenen nafakanın bunu telafi edemeyeceği gerçeğini ise anlamasını, görmesini, dert edinmesini zaten beklemiyoruz.

YRP'nin sunduğu yasa taslağında yer alan, "Aralarında hukuki ve manevi bağ kalmayan taraflar bu davalarla veya nafakanın ödenmemesi durumunda açılacak davalarla birbirlerinin hayatlarından bir türlü çıkamamaktadır" ifadesi bir gerçek. Ancak bu gerçek nafaka alan kadının erkeklerin hayatından çıkmaması üzerine kurulu değil. Boşanmak istediği veya boşandığı erkek tarafından katledilen kadınlar ülkesine dönen bu coğrafyada, boşandığı halde kadının hayatından çıkmayan kişi erkek. Kadını özel mülkiyeti olarak gören, ayrıldığı kadının yeni bir hayat kurmasına tahammülü olmayan, evlilik akdinin sonlanmasını sindiremeyen erkekler, nafakadan dolayı değil evlilik kurumunun erkek egemen oluşundan ve yasaların da cesaretlendirmesinden, cezasızlık politikasından kaynaklı bir türlü kadının hayatından çıkmıyor. Ve maalesef bu gerçek "toplumsal değerler", "ahlak", "ailenin korunması", "namus" gibi birçok gerekçe ile bizzat AKP faşizmi ve ortakları YRP tarafından kışkırtılıyor.

Üstelik AKP, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı üzerinden "yardıma muhtaç kadınlar" yaratmaya devam etme, devletin sadaka politikası üzerinden kadınlardan oy devşirme, yoksulluğu kadınların değişmeyecek kaderi olarak sürdürme ve böylece yoksul emekçi kadınları kendine yedekleme politikası güdüyor.

Bu yasa tasarısı, kadın kazanımlarının önüne "mağdur erkekler" çıkarılarak kadın düşmanlığına kılıf bulma ve toplumsal rıza üretmenin bir provasıdır. Uzun yıllardır kadınlara yasaklanan, her çıkışlarında polis şiddetine maruz kaldıkları Taksim Meydanını '"nafaka mağduru erkekler"e sınırsızca açan faşist saray rejimi, erkeklerin çıkarlarını koruyan bu taslakla da erkeklere açtıkları alanı genişletme çabası içinde. Nafaka hakkını gasp eden tasarının meclisten geçmesi durumunda bu bir dönemin başlangıcı olabilir.

Kadın düşmanlığı tescillenen saray, şimdi de erkek işbirlikçiliğini toplumun gözüne sokmaya çalışıyor. Her türlü kadın direnişinin ve mücadelesinin karşısına şu veya bu kadın kazanımından mağdur olan erkekleri çıkarıyor, "kadınların suistimal ettiği durumlar" algısı yaratarak toplumsal rıza üretmenin veya kadın düşmanlığını geliştirmenin, kadınlar arasında kutuplaşma yaratmanın zemini üzerinden yürüyor. En uç örneklerle medyada işlenen konular ile oluşturulan bu algıya, 'mağdur erkekler' hareketine ve kadın düşmanlığının 6284'e göz dikenlere karşı 25 Kasım'da bir kez daha, "Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz" demek için sokakta olacağız. "Mağdur erkek yoktur; erkeğin mağdur ettiği, psikolojik, ekonomik, fiziksel şiddet uyguladığı, katlettiği kadın vardır" demek için haydi kadınlar sokağa, 25 Kasım'a...