29 Eylül 2024 Pazar

Öneren: İktidar suçlarını örtmek için basına saldırıyor

Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, iktidarın suçlarının üstünü örtmek için "sansür yasası"nı devreye soktuğunu ve ilk olarak da Kürt basınına saldırdığını kaydetti. Kürdistan'daki savaş politikalarına dikkat çeken Öneren, iktidarın seçim öncesi Kürt seçmeni kaybetmemek için dayanışmayı engellemeye çalıştığını da ekledi. ETHA'ya konuşan Öneren, özgür basın emekçilerine yönelik saldırının tüm topluma olduğunu kaydetti ve şu sözü verdi: "Özgür basın emekçilerini susturamayacaklar."

AKP-MHP faşist iktidarının gazeteciler üzerindeki baskısı sürüyor. Son beş ay içerisinde 26 gazeteci tutuklanırken Dicle Fırat Gazeteciler Derneği'nin (DFG) Ağustos ayı raporuna göre 79 gazeteci haberleri nedeniyle tutsak.

"Sansür yasası"nın ardından haberleri nedeniyle Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, muhabirler Deniz Nazlım, Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Ceylan Şahinli, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren, Öznur Değer tutuklandı. Aynı soruşturma kapsamında MA muhabiri Zemo Ağgöz ev hapsi şartıyla, bir süre MA'nın Ankara bürosunda stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Gazeteciler işkenceyle gözaltına alınırken saray medyası, basın emekçilerinin "başının eğdirildiği" görüntüleri servis ederek başta gazeteciler olmak üzere halka gözdağı verdi. "Baş eğmediklerinin" altını çizen gazeteciler ise halka şu çağrıyı yaptı: "Haber alma hakkını savunun."

'İKTİDAR GERÇEKLERİ GİZLEMEK İÇİN SANSÜR YASASINI ÇIKARDI'
Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren'le özgür basın emekçilerine yönelik baskıları, iktidarın hedefini ve nasıl mücadele etmek gerektiğini konuştuk. Torun, ETHA'ya yaptığı değerlendirmede, "sansür yasası"nın iktidarın gerçekleri gizlemek için çıkarıldığını vurguladı.

'İKTİDARIN EN BÜYÜK KORKUSU GERÇEKLERİN AÇIĞA ÇIKMASI'
AKP-MHP faşist iktidarının en büyük korkusunun kendi varlığını sürdürmek için yarattığı savaşın, katliamların, gözaltı ve işkencelerin, yolsuzlukların, rantların; ezilen halkların, erkek devlet desteğiyle katledilen kadınların, işçilerin, öğrencilerin, LGBTİ+'lar üzerindeki baskıların görülmesi ve bilinmesi olduğunu belirten Torun, "İktidar var ettiği, beslediği faşizmin, zulmün geldiği noktayı ve gerçekleri gizlemek için geçen ay bilinçli olarak sansür yasasını çıkardı" dedi.  

'İKTİDAR ÇÖZÜMÜ GAZETECİLERİ BAŞ EĞMEYE ZORLAMADA GÖRDÜ'
Bu hukuksuz sözde yasa doğrultusunda halkların bilgilenmesini engellemek için gerçekleri yazan gazetecilerin işkence ile gözaltına alındığını ve tutuklandığını söyleyen Torun, şu anımsatmayı yaptı: "Telefon görüşmeleri, seyahatler, yaptıkları haberler gerekçe gösterildi. Gösterilen bu gerekçeler zaten gazetecilikte, muhabirlerin görevlerini gerçekler üzerinden sağlıklı yapması için zorunluluktu. Seçim öncesinde iktidar, kendi varlığını sürdürmesine engel olacak gerçeklerin, halklara ulaşmasını engellemek için çözümü, muhabirleri topyekun uyguladığı saldırılarla diz çökmeye, baş eğmeye zorlamada gördü. İlk hedef bu. Hatta zaten sansür yasasının geçtiği günün ertesi günü Bartın katliamı oldu ve 12 kişi birden sosyal medya operasyonları ile gözaltına alındı."

'KÜRT GAZETECİLER SAYESİNDE SAVAŞ POLİTİKALARINI ÖĞRENDİK'
İktidarın Kürdistan'da yürüttüğü özel savaş politikalarına işaret eden Torun, iktidarın Kürt seçmeni kaybetmemek için dayanışmayı engellemeyi amaçladığını belirtti. Bu nedenle de iktidarın basına ve ifade özgürlüğüne saldırdığını söyledi Torun ve devam etti: "Esas olarak Kürt gazetecilere saldırmaya öncelik verdi. Çünkü yıllardır Kürt gazetecilerin haberleriyle Kürdistan'daki olaylardan, baskılardan, katliamlardan bilgi alıyoruz. Bu saldırılara karşı basın emekçilerini savunmak ve verdikleri haklı mücadelelerinde ortak mücadele hattını oluşturmak zorundayız. Bu gözaltılar ve tutuklanmalar sonucunda oluşacak olan bilgi eksikliğimiz, bizim mücadele alanımızı daraltacaktır. Basına yönelik sürdürülen saldırılara karşı, basın emekçilerinin haber yapma hakkı vardır. Bunun ajitasyonunun, propaganda çalışmalarının yürütülmesinin ve aynı zamanda bu saldırıların teşhirinin yapılması gerekiyor.

'SÖZ VERİYORUZ, ÖZGÜR BASINI SUSTURAMAYACAKLAR'
Bu gözaltı ve tutuklamalara 'dur' demek; faşizme 'dur' demektir! Bu yalnızca gazetecilerin sorunu değil; aynı zamanda ezilen halkların, işçilerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ+'ların da sorunudur. Birçok ülkede kapitalist emperyalist güçlerin desteğiyle, iktidarların halklar üzerinde uyguladığı faşist baskının karşısında, ivme kazanan direniş ruhu, basına, gazetecilere, muhabirlere yapılan bu baskıda da birleşik mücadele ruhuyla kendini gösterecektir. Özellikle seçime giderken basın üzerindeki bu baskının devam etmesine, gerçekleri gizlemenin sistematik hale getirilmesini izin vermeyeceğimizin buradan sözünü veriyoruz. Özgür basın susturamayacaklar, gerçekleri gizleyemeyecekler."