7 Ekim 2024 Pazartesi

'Rant, yağma, talan, afet değil cinayet'

Beşiktaş'ta eylem yapan İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, "Ülkemizde yaşanan yangınlar, seller, depremler afet değil cinayettir. Önlem almayanlar, rantçı politikalarla ülkeyi 20 yıldır yönetenler bu cinayetlerin failidir. Bütün işlediğiniz suçların hesabını tek tek soracağız. Yaşamı ve doğayı savunmaya devam edecek, yaralarımızı dayanışmamızla saracağız" dedi.

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 17 Ağustos depreminin 22. yılında Beşiktaş Barbaros Meydanı'nda eylem yaptı, iktidarın rant, talan politikalarına dikkat çekti.

"Rant, yağma, talan, afet değil cinayet! Sorumlular hesap verecek" pankartını açıldığı eylemde, "Kanala değil depreme bütçe", "Afet değil bu bir cinayet", "Sorumlular halka hesap verecek" sloganları atıldı.

'TAAMMÜDEN CİNAYET'
Basın açıklamasını okuyan Hülya Sapaz, Manavgat, Muğla, Dersim başta olmak üzere birçok kentte yaşanan orman yangınları, Van, Kastamonu, Sinop ve başkaca kentlerde yaşanan selleri hatırlattı, AKP'nin yirmi yılının özetinin 'doğa cinayetleri, kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, ırkçılık, ayrımcılık olduğunu söyledi.

Bugün bu politikaların sonuçlarının aynı anda yaşadığımızı kaydeden Sapaz, "Hiçbiri tesadüf değil, hiçbiri münferit değil. Ülkemiz dolaylı ya da doğrudan iktidar tarafından taammüden işlenmiş cinayetlerle dolu" dedi. 

'BOZKURT KARADENİZ'İN SOMA'SI OLDU'
Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde göz göre göre yaşanan HES'in yarattığı katliama işaret eden Sapaz, "Sermaye, devlet iş birliğiyle göz göre göre gelen bir katliam. Karadeniz'in Soma'sı Bozkurt oldu" diye belirtti.

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından 2019 yılında hazırlanan raporu hatırlatan Sapaz şunları söyledi: "Bozkurt'ta taşkın suyunun hızı ve derinliğinin sorunlu olduğu, derenin sağındaki yerleşimin yüksek taşkın tehlikesine maruz kalacağı belirtiliyor. Nüfusun yüzde 45,6'sı etkilenebilir deniyor. Buna rağmen önlem alınmıyor. Bozkurt'ta dere yatağı imara açılıyor. Dere ıslahı diye inşaat alanı yaratmak için dere yatağı küçültülüyor, betona boğuluyor. Ezine çayının üzerine daha önce yürütmesi durdurulan ama sonuç alınamayan, ÇED raporu bile ortada olmayan ve acele kamulaştırma kararıyla yapılan Berke Elektrik Üretim A.Ş. tarafından işletilen Ebru HES kuruluyor. Derenin üstüne kurulan 3 yıllık 8 katlı bina su gelince yerle bir oluyor… Tarım ve Orman Bakanlığı taşkınla Bozkurt nüfusunun yarısının etkileneceğini öngörmüş ama taşkının yıkımını arttıracak ne varsa izin verilmiş. Neden sorusunun tek bir yanıtı var. İnşaat şirketleri, enerji şirketleri, devlet kurumları ve bu işleyişi organize eden iktidarın kurduğu rant şebekesi kazanabilsin diye. Bozkurt sadece bir örnek."

'İKTİDAR YANGINLARI SEYRETTİ'
Orman yangınlarına da değinen Sapaz, sermayenin rantını önceleyen politikaların doğayı ve yaşamı yağmaladığını ifade etti. Sapaz, "Bizler iklim krizine karşı önlem alın derken, ortada bilimsel veriler varken iktidar madencilikle, lüks otel ve konut projeleriyle, devasa yollarla, mega katil projelerle doğal alanları yok etmeye devam ediyor" dedi.

Sarayın on iki uçağı varken yangın söndürme uçağı olmamasına dikkat çekerek, iktidarın yangınları seyrettiğini belirten Sapaz, iktidarın halktan kopmuş, bir avuç sermayenin çıkarları ve kendi iktidarının derdine düştüğünü söyledi. Sapaz şöyle konuştu: "Çevre ve Şehircilik Bakanı evi yanan insanlara kredi vererek TOKİ'nin yapacağı evleri satmayı vadediyor. AKP'li Gündoğmuş Belediye Başkanı ise TOKİ evlerini överek 'keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler' diye reklam yapıyor. Bunların hepsi bu topraklardaki felaketler sırasında yaşanıyor. Rant projelerinin önünü açacak yasaları yapanlar kadar bu düzenlemeler ve projeler karşısında halkın gücüne dayanan etkili bir muhalefet örgütlemeyenler, yarına dair vaatlerle halkı kandıranlar da bu suçun ortaklarıdır."

'22 YILDA İSTANBUL'U BETONA BOĞDULAR'
22 yıl önce yaşanan Gölcük depremini hatırlatarak İstanbul'da yaşanabilecek depremi hatırlatan Sapaz, "Üzerinden 22 yıl geçti. Binlerce canımızı kaybettik, şehirler yok oldu. Bilim insanları sürekli olarak Büyük İstanbul depremine çok yaklaştığımızı, önlem alınmazsa yaşanacak olan felaketin büyüklüğünü anlatıyor. Devlet yaşanacak yıkımı kendi raporlarında belgeliyor. 22 yılda bir arpa boyu yol kat edilmediği halde ülke kaynakları İstanbul'u betona boğan projelere yatırılıyor. Depreme hazırlanması gereken bu şehirde sadece Erdoğan'ın iktidarda kalması için sermayeye sunduğu büyük rant projesi Kanal'ın hazırlıkları yapılıyor. Daha dün Başakşehir'de bazı mahallelerde insanların evlerine Halkalı-Ispartakule Arası (Kanal İstanbul Geçişi) Demiryolu nedeniyle acele kamulaştırma kararları geldi. 1. 2. ve 3. derece deprem riski olan bir alan üzerine yapılacak bu beton kanal projesi Avrupa yakasını ikiye ayıran, iki yakasına milyon nüfuslu yeni bir şehir kurmayı hedefleyen ve olası bir depremde can kayıplarının çok daha fazla olmasına neden olacak bir rant projesi. Yapılması gereken rant kanalı gibi projelerden vazgeçip bilim insanlarıyla, meslek odalarıyla, yerel belediyelerle, demokratik kitle örgütleriyle ve İstanbul halkıyla beraber, depreme karşı alınabilecek önlemlerin ve depremin zararlarının en aza indirilmesi için gereken tedbirlerin bir an önce planlanması ve hayata geçirilmesidir" diye belirtti.

Sapaz konuşmasını şöyle sürdürdü: "17 Ağustos depremini ve yitirdiklerimizi unutmadık. 22 yılın üstüne hala afetlere karşı önlem almayanların, doğayı, kentleri rant politikalarıyla cinayet mahalline çevirenlerin sorumluluğunu örtbas etmelerine izin vermeyeceğiz. Ülkemizde yaşanan yangınlar, seller, depremler afet değil cinayettir. Önlem almayanlar, rantçı politikalarla ülkeyi 20 yıldır yönetenler bu cinayetlerin failidir. Bütün işlediğiniz suçların hesabını tek tek soracağız. Yaşamı ve doğayı savunmaya devam edecek, yaralarımızı dayanışmamızla saracağız."