29 Eylül 2024 Pazar

'Rojava devrimi sosyalizme doğru ilerlemeli'

SYPG'nin düzenlediği Ekim Devrimi sempozyumunun son oturumunda tarihsel tecrübelerle Rojava devriminin nasıl geliştirileceği tartışıldı. Sosyalizmin Ortadoğu halklarının kurtuluşu olduğu belirtilen sempozyumda, Rojhilat halkının ayaklanması da "Jin jiyan azadî" sloganıyla selamlandı.

Halkların Birlik ve Dayanışma Kurumu'nun (SYPG) düzenlediği "Ekim Devriminden Rojava Devrimine işgale ve sömürgeciliğe karşı tek yol sosyalizm" başlıklı sempozyum tamamlandı.

Sempozyumun "Ekim Devriminin deneyimleriyle Rojava Devrimini geliştirelim" başlıklı üçüncü oturumunda, devrimin tarihsel ve güncel sorunlarına ilişkin güçlü tartışmalar yapıldı.

Oturuma konuşmacı olarak Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden (NRLS) Kurdîyar Direhî, SYGP temsilcilerinden Beritan Asya ve gazeteci Sinan Cudî katıldı. Özgür kürsü kurulan bölümde katılımcılar da söz alarak, Ekim Devrimi ile Rojava Devrimi arasında deneyim paylaşımlarının önemine vurgu yaptı.

'SOSYALİZM BÜTÜN İNSANLIĞA HİZMETTİR'
Oturumda ilk sözü alan NRLS'den Kurdîyar Direhî, "105 yıl önce gerçekleşen Ekim Devrimi sadece Rusya'nın değil tüm dünyanın çehresini değiştirdi. Komünistlerin çıkış sloganı 'Kapitalizmin temeli sallanırsa proletarya sesini kaybetmez' idi" şeklinde konuştu.

Ekim Devriminin dünya üzerinde ne kadar değişim yarattığının bilindiğini vurgulayan Direhî, "Lenin önderliğindeki Bolşevik Parti sadece Rusya'nın değil, bütün dünyanın değişimine sebep oldu. Sovyetler Birliği'nin kuruluşuyla birlikte dünyada komünist parti kurulmayan ülke kalmadı. Sosyalizm, Sovyetler Birliği sayesinde pratikleşti ve daha geniş kesimlere ulaştı" dedi.

Köleci toplumdan kapitalist topluma kadar zulüm ve zorbalığın karşısında her zaman direniş olduğunu belirten Direhî, sosyalizm fikrinin Ortadoğu'da yayıldığına işaret etti. Çok sayıda marksist parti kurulduğunu belirten Direhî, devletlerin bu partileri boğmak istediğini, bunlardan birinin de Türk devleti olduğunu söyledi.

Cumhuriyet tarihi boyunca komünistlerin mücadelesinin sürdüğünü hatırlatan Direhî, TKP'nin kuruluşu ve Mustafa Suphilerin katledilmesini hatırlattı. 1968 gençlik hareketinin devrimci niteliklerini tarifleyen Direhî, Abdullah Öcalan ve PKK'nin, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya öncülüğünde gelişen devrimci gençlik hareketinden feyiz aldığını belirtti.

Direhî, Sovyetler Birliği'nin dağılması sürecinde komünist partilerin de yara aldığını belirtti.
Devrimci hareketin kapitalizme karşı mücadelesinden vazgeçmediğini söyleyen Direhî, "Kapitalizm yıkılışa doğru gidiyor. Ancak sosyalizme bağlı insanlar olmadan kapitalizm yıkılamaz. Bir programa bağlı on kişi bütün toplumu değiştirebilir" ifadelerini kullandı.

Ortadoğu topraklarında çok sayıda komünist parti ve örgütün kurulduğunu belirten Direhî şöyle devam etti: "Kuşkusuz mesele sadece isim değil, bu fikri hangi düzeyde gerçekleştiriyorsun. Bu partilerde birçok eksiklik açığa çıktı. Ve buda Suriye'de sosyalizmin prestijinin düşmesine sebep oldu."

Direhî, Ekim Devriminin yıkılmasının sebeplerini ele almak ve Rojava Devriminde bu konuları dikkate almak gerektiğini dile getirdi. Kadın devriminin sosyalizmin gelişmesi bakımından önemine işaret eden Direhî son olarak şunları kaydetti: "Dönemin çağdaş filozofu Abdullah Öcalan demokratik ulus projesini geliştirdi. Demokratik toplumun geliştirilmesiyle kapitalizmin alternatifi olma. Peki şimdi soralım. Önder Abdullah Öcalan marksizm leninizm çizgisinden çıkmış mıdır? Hayır. Fikirler arasında ince bir çizgi var. Marks dünyanın değişiminin proletaryanın elinde olduğunu söylemişti. Bugün bu değişimin özgür kadınların ellerinde olduğunu söylemek istiyorum."

'TARİHTEKİ HİÇBİR DEVRİMİ BİRBİRİNDEN AYRI ELE ALAMAYIZ'
SYPG sözcülerinden Beritan Asya bu oturumda yaptığı konuşmada, Ekim Devrimi deneyimlerini Rojava devrim topraklarında tartıştıklarını vurguladı, "Bize yol gösteriyor" dedi.

Kuzey ve Doğu Suriye halklarının önünde iki yol olduğuna dikkat çeken Asya, "Çünkü bugün kapitalizme karşı bir varlık yokluk savaşı yürütüyoruz" dedi. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı döneminde Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının hedeflediğini dile getiren Asya, "Bugünde aynı planla bize karşı savaşıyorlar. Tarihteki hiçbir devrimi birbirinden ayrı ele alamayız" dedi.

1917 Şubat ve Ekim devrimleri arasında yaşanan dönemi özetleyen Asya, Rojava devriminin demokratik, kadın özgürlükçü ve sömürgeciliğe karşı gerçekleşen bir devrim olduğunu dile getirdi. Sömürgeciler tarafından parçalara bölünmüş Kürdistan'ın en küçük parçasında devrim olduğunu hatırlatan Asya, "Mahabad Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği'ndeki Kızıl Kürdistan'dan sonra, Kürt halkının özgürlüğünü elde ettiği ilk devrimdir. Arap ulusu da emperyalistler eliyle Ortadoğu'da 20'den fazla parçaya bölünmüş durumda. Şimdi egemen ulus olarak görülse de Arap işçi ve emekçiler yüzyıllarca sömürgecilik altında yaşadı. Rojava devriminde Arap, Kürt, Süryani ve bütün halklar devrimin bileşeni olarak Özerk Yönetim ve askeri alanda birlikte yer alıyor. Bu bir örnektir" şeklinde konuştu.

Rojava'nın demokratik bir devrim olduğunu dile getiren Asya son olarak şunları söyledi: "Ve bütün yollarla koruyacağımız bir devrimdir. Tarihte ilk defa bir devrimi, kadın devrimi olarak adlandırabiliyoruz. Erkek egemen Baas rejimi tarafından yok sayılan kadınlar bu devrimin öncüsü oldu. Bu devrim gösterdi, Rojhilatê Kürdistan'da kadınlar öncülüğündeki isyan devrime doğru gidiyor."

'BİZ TOPLUMUN EN SAF HALİNİ YAŞAMAK İSTİYORUZ'
Gazeteci Sinan Cudî bu bölümdeki konuşmasında, "Rojava devrimi geçmişten hangi dersleri aldı ve şimdi ne yapmak istiyor" sorusuna yanıt aradı. Pratikten tecrübe çıkarabilmenin en büyük başarı olduğunu belirten Cudî, "Bilgili insan, pratikten tecrübe çıkarabilir. Toplumsal tecrübe yöntem kazandırır. Bu perspektifle tarihe bakacak olursak her farklılıktan güç alıyoruz" dedi.

Kapitalist sistemin kim ayağa kalktıysa yok etmeye çalıştığını yada liberalizm sularında boğduğunu belirten Cudî, "Bazen bu tehlikeye biz de düşüyoruz. Sistemimizde ısrarcı olmalıyız. Rojava devrimi dönemsel bir şey değil, sınırlı bir coğrafya da değil. Devrim, değişim esasına dayalı sürekli bir varlıktır. Başarı ölçüleri buna göre belirlenir. Esas olan toplumun özüne dönmesidir. Toplumun özü, birlikte yaşamdır. Biz toplumun en saf halini yaşamak istiyoruz. Bunu vicdani ve zihni bir devrim olarak adlandırıyoruz" ifadelerini kullandı.

Sorunun bir bölgedeki egemenliğin el değiştirmesi ya da yeni bir sistem kurulması olmadığını savunan Cudî, "Kapitalizm bize şunu öğretti, 'Kürt, Arap, Süryani, Ermeni, Türk, İngiliz birbirinden farklıdır. Önceden birinin Avusturalya'dan, Kanada'dan gelip burada şehit düşmesi mümkün değildi. Bu anlamda demokratik ulus tarihinde ele aldığımız şey, yeni uluslaşmanın zihni biçimde gerçekleşmesidir. Şu an sınır, zaman, coğrafya, bileşen tanınmıyor. Bunların hepsini kucaklıyor" şeklinde konuştu.

'DEVRİMLERDEN EDİNDİĞİMİZ TECRÜBEYLE ÇİZGİMİZDE ISRARCI OLACAĞIZ'
Homojen bir sınıf olmadığını savunan Cudî konuşmasını şöyle tamamladı: "Bu hem bizim klasik sosyalizmden farkımız hem de Ekim Devriminden çıkardığımız derstir. Komün, toplumun örgütlülüğüdür. Devletler oluşmadan önce hepimiz özgür ve eşittik. Bizi bilimle yönetecek olan, karar alacak olan toplumun kendisi olmalı. Bugün iki yol var önümüzde. Birincisi, önceki devrimlerden çıkardığımız tecrübelerle çizgimizde ısrarcı olacağız ve yeni bir sistem kuracağız ki bu zordur. Ya da toplum gerçekliğini gözününe alıp iyileştirici bir sistem kuracağız. Bugün birçok kişi, bu ikinci seçenekte ısrar ediyor. Böylelikle kendi sistemimizin altını yavaş yavaş boşaltıyoruz. Devrimimizin önündeki temel tehlikelerden biri budur. Bir karar vermemiz gerekiyor. Ya yeni bir şey yapacağız ya da bu sistemin kurbanı olacağız. İrademizi, birliğimizi esas alıp, kendimize güvenip insanlık tarihinde muazzam bir çıkış yapabiliriz. Umudumuz ve inancımız var. O kadar insanımız kendilerini boşuna feda etmediler. Onların hayallerini gerçekleştirebiliriz."

'DEVRİM SOSYALİZME DOĞRU İLERLEMELİ'
Ardından katılımcılar söz alarak Rojava devriminin bugünkü sorunlarına dikkat çekti, devrimin gelişimi için atılması gereken adımlar konusunda önerilerini dile getirdi.

Bu bölümde söz alan Komünist Devrimci Hareket (TKŞ) Sözcüsü Cemil Sidwo, "Devrimimizde birçok kazanım elde ettik. ENKS gibi devrimi hedef alan partilerin varlığıyla neden Ekim Devrimindeki gibi mücadele edemiyoruz. Devrim kapitalizme doğru mu ilerleyecek, yoksa sosyalizme doğru mu? Bugün durum oldukça hassas. Bunca emek, direniş ve şehitten sonra zafere doğru ilerlemeli. Dünya devrimlerinin tecrübelerinden öğreneceksek, devrimin sosyalizme doğru ilerlemesi gerektiğini görmeliyiz" ifadelerini kullandı.

Sempozyum, Rojhilat halkının ayaklanmasını selamlayan ve "Jin jiyan azadî", "Kahrolsun kölelik" sloganlarının atılması ile tamamlandı.