29 Eylül 2024 Pazar

Seyid Rıza ve yol arkadaşları için Dersim'de anma etkinlikleri

Seyid Rıza ve yol arkadaşları katledilişlerinin 85. yılında Dersim'de bir dizi etkinlikle anıldı. Direnişin mirasını onlardan aldıklarını kaydeden Aleviler, Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasını, itibarlarının iadesini ve Dersim adının verilmesini ve katliamda devletin alıkoyduğu çocukların akıbetini açıklanmasını ve devletin geçmişle yüzleşerek özür dilemesini istedi.

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu'nun çağrısıyla direnişin sembolü olan Seyid Rıza ve yol arkadaşları katledilişlerinin 85. yılında anıldı. 15 Kasım 1937 de idam edilen Seyid Rıza, Wuşeni Seydi, Fındık Ağa, Resik Uşen, Hesene İbrahime Qıji ve Hesen Ağa'nın Wuşene Seyidi'nin köyü olan Kome Kureyş'te anma gerçekleştirildi.

Kadınlar, seyidler için çıralar yaktı, lokma dağıttı. Yerel Sanatçı ağıtlar yaktı.

KATLİAMI AKTARAN SERGİ AÇILDI
Dersim Belediyesinin bahçesinde de Dersim '38 katliamına dair dönemin gazete manşetleri ve fotoğraflardan oluşan bir sergi açıldı.

SEYİD RIZA MEYDANINDA BASIN AÇIKLAMASI
Daha sonra ise Seyid Rıza meydanında bir basın açıklaması düzenlendi. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ile demokratik kitle örgütü temsilcileri, aydın ve yazarları ile çok sayıda kişinin katıldığı anmada, "Başımızı dik tutmamızı sağlayan bin yıllardır İmam Hüseyin'den Hallacı Mahsur'dan Seyid Nesimi'den Pir Sultan'dan aldığımız güçtür" denildi ve Alevilerin direnişten asla vazgeçilmeyeceği vurgulandı.

"Hiçbir şeyi unutmadık, hiçbir şeyi affetmedik" yazılı pankartın açıldığı anmada Dersim Emek Demokrasi Platformu'nun basın metnini Ergin Teker okudu. Teker, 15 Kasım'ın hak ve hakikat için kendi inancı, dili kültürü, kimliği, toplumsal hafızasının yok edilmesi karşısında direncin, inancı sahibi olan Seyidlerin tarihe söz ve vasiyetinin adı olduğunu kaydetti.

'DERSİM'DE SOYKIRIM GERÇEKLEŞTİRMEK İSTEDİLER'
"85 yıl önce bugün Dersim'in hak yol ve halkın önderleri idam edilirken amaç başsız ve önderliksiz bırakılan Dersim'de bir soykırım gerçekleştirilmekti" hatırlatması yapan Teker, işlenen insanlık suçlarını  saydı. Katliam sonrası bu zulmün çocuk yaşlı demeden, toprağından koparılanların zorla göç ettirilerek hiç bilmedikleri topraklara sürgün edildiğini vurgulayan Teker, "Kırımda annesini babasını kaybeden ve devlet tarafından götürülen kız ve erkek çocukların akıbeti hala bilinmemektedir" dedi.

'DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Teker, şöyle devam etti: "Sonuç olarak Dersim halkının inancını, dilini, tarihsel hafızasını, kimliği ile birlikte dara çektiler. Gecenin karanlığı şafağa evrilirken insanlık bir kez daha utandı. Ezelden beri Dersim'i çıban başı olarak görenler, Alevilik söylemleri ve aşağılamalarında açılım adı altında geldikleri nokta cemevlerini kültür mekanı olarak tanımlama cüretini göstermişti. Bir kez daha ifade ediyoruz; inancımızla, ibadetimizle ve bir bütün olarak halkımızla bize biçtiğiniz kıyafete asla sığmayacağız. Koçgri'de, Ağrı'da, Zilan'da ve Şeyh Sait isyanında, son olarak Dersim'de bir toplumu kimliğiyle, inancıyla sonsuza kadar yok etmeyi planlayan bu zihniyet amacına ulaşamadı. Bugün bu toprakların sahipleri dili, kültürü, inancı için asimilasyona, inkara, sürgüne ve cezaevleri dahil her türlü baskıya rağmen eşitlik ve demokrasi için direnmeye ve mücadeleye devam ediyor, devam edecektir."

Teker, şu talepleri sıraladı: "Seyidlerimizin mezar yerleri açıklansın, kayıp kız ve erkek çocukların akıbetleri açıklansın, devlet arşivleri açılsın, hakikatle yüzleşilsin. Dersim '38 soykırım olarak kabul edilsin ve gereken yerine getirilsin."

DEDEF: 1937-38'DE YAŞANANLARDAN ÖTÜRÜ DERSİM HALKINDAN ÖZÜRDİLENMELİ
DEDEF Genel Başkanı Özkan Tacar ise 28 kentte 19.37'de eş zamanlı açıklamalar yapılacağını hatırlattı. Tacar, "1937-38'de dersim7de toplu katliamlara ve tamamıyla coğrafyadan silmek hedefli bu çalışmalara karşı sözde mahkemelerde kendi savunma hakları bile vermeyen insanların neye imza attığı, neye karşı çıktığını bilmeden idama götürüldüler" dedi. Seyid Rıza'nın "Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim bu bize dert oldu, ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun" sözlerini hatırlatan Tacar, "Dersim halkında '37-38'de yaşananlardan ötürü bir özür dilenmeli. Bu tamiratı ancak böyle gerçekleştirebiliriz" sözleriyle iktidara seslendi.

Tacar, mücadeleye devam edeceklerini kaydetti.

BEŞTAŞ: ALEVİLERE TEKRAR YAŞATILMAK İSTENİYOR
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da Seyid Rıza ve arkadaşlarının idam edilişlerinin her yıl yapılan anmaları ve talepleri hatırlattı, bunun mücadelesinin eş  zamanlı yürütülmeye devam edildiğini söyledi. Alevileri tanımayan ve tanımamakta ısrar eden bir yasa teklifinin Meclis'te görüşülmeye devam ettiğine dikkat çeken Beştaş, milyonlarca Alevinin hak ve taleplerinin AKP-MHP ikilisi tarafından bir kültür ya da turizm toplumuymuş gibi kabul edilemez bir hakaret ile Alevi toplumuna tekrar yaşatılmak istendiğini kaydetti.

'HUKUK TANIMAZLIĞIN ÇOK BİLİNDİK YÖNTEMLERİ UYGULANDI'
Seyid Rıza'nın bu toprakların kelamı ve önderlerinden olduğunu ve asla unutturulamayacağının altını çizen Beştaş, "Şu cümlesini bütün dünya duydu ama bunu söylemekten asla vazgeçmeliyiz. Evlad-ı kerbelayız. Ayıptır zulümdür günahtır cinayettir' diyerek kendisi tekmeledi darağacının altındaki iskemleyi. Hem de araba fenerlerinin aydınlattığı bir oramda" dedi. Devletin o tarihte sözde mahkemelerde, hukuk yasa tanımadan yargılamalar yaptığını anımsatan Beştaş, "Atanmış bir heyet hafta sonu idam kararı verdi. Meclis tutanaklarından, arşivler açılması da onları  inceleyenler gayet iyi biliyor. Kendi mahkemesi bile değil karar vermek istemeyenler yerlerine başkalarını atayarak hakim ve savcıları talimatla hafta sonu haft aosnu idam cezası verildi infazı yapıldı. Kendisinin yaşı küçültüldü oğlunun yaşı büyütüldü. Hukuk tanımamazlığın çok bilindik yöntemleri" ifadelerini kullandı.

'ONURLU DURUŞUMUZA HER ZAMAN DEVAM EDECEĞİZ'
DGM, İstiklal Mahkemelerinin bugün başka bir formatta yaptıklarını halkların iliklerine kadar hissettiğini söyleyen Beştaş, "Bugün de Kürt halkının Türkiye halklarının, siyasetçileri, hak ve özgürlük savunucuları tıpkı bu şeklide cezaevlerinde rehin tutuluyor. 85 yıl sonra tarih tekerrür edilmek isteniyor. Kendisinin bize bıraktığı en önemli mirasların başında diz çökmemesi ve baş eğmemesi geldi tabi. Seyid Rıza ve arkadaşlarının diz çökmeyenlerin, 'sadece özgürlüğün önünde diz çökerim' diyenlerin kervanına katıldı. Selam olsun o kervana, selam özgürlük önünde diz çökenlere. Bizler de asla bu diz çökmeyi ve boyun eğmeyi tabi ki yapmayacağzı. Bugün de bize aynı durum dayatılıyor. Vekillerimize, siyasetçilerimize ve siyasi mahpuslara zorla baş eğdirilmeye çalışılıyor. Ama onlara dert olsun onurlu duruşumuza, her zaman Seyid Rıza'dan aldığımız mirası devam edeceğiz" dedi.

'DERSİM ADINI HALA İADE ETMEDİLER'
Seyid Rıza ve arkadaşları hakkında idam kararı verenlerin aynı zamanda Dersim'de onbinlerce kişi katlettiğini anımsatan Beştaş, şöyle devam etti: "1937-38 tertelesi, soykırımı, katliamı ne dersek diyelim bu topraklarda tarihsel bir haksızlığın, adaletsizliğin bir zulmün büyük bir acının izlerini taşıyor. Yüzleşme talep ederken tam da bunu söylüyoruz. Birçok toplum dünyanın her yerinde geçmişiyle yüzleşti, hakikatlerin ortaya çıkarılması için birçok mekanizma kuruldu. Ama bugün hala Dersim adı kabul edilmiyor. Adı iade edilmiyor. Tunceli diyorlar ama biz Dersim demeye devam edeceğiz bunun mücadelesini de yükselteceğiz.

'DEVLET İNKARLA SUÇUNU İKRAR EDİYOR'
Bu onurlu direnişe öncülük eden Seyid Rıza'nın mirası bugün her yerde verilebilir. Sadece Dersim'de değil Kürdistan coğrafyasının birçok yerinde toplumlar bu mücadeleyi, bu direnişi yükseltiyor. Direniş bugün de güncel o gün yapılanlar da güncel. Birebir aynı olması gerekmiyor. Gaz meselesi dönemin Dış İşleri Bakanı Sabri Çağlayangil tarafından itiraf ediliyor. Biz de bugün  yaşananların hesabını sormak için elli yıl mı bekleyelim, bununla yüzleşmek için birileri itiraf etsin diye mi bekleyelim. Hayır tarihin tekerrür etmesine izin vermemeliyiz. Bu mücadelede bulunanların en büyük görevlerinden biri de yaşadıklarımızın adının konması ve mücadelemizin tabi ki sonuç vermesidir. Kendisi Seyid Rıza'nın hala mezar yeri bilinmiyor, bir kere bu Türkiye devleti için aynı zamanda büyük bir utanç bir ikrardır da. Suçu ikrardı. Seyid Rıza ve arkadaşlarının idamı asla bir mahkeme kararının infazı olarak kabul edilemez. Atanmış bir mahkemenin hukuk dışı hiçbir vicdan, ilke tanımadan verdiği kararın uygulanması düpedüz cinayettir. Mezar yerinin söylenmemesi, ifade edilmemesi bu cinayetin kabulüdür. Bir an önce Seyid Rıza pirimizi mezar yerinin açıklanması ve itibarının iadesi gerekiyor."

'CUMHURİYETİ DEMOKRATİKLEŞTİRECEĞİZ'
Bu topraklarda Kürtler, Aleviler, Ermeniler farklı inançlar, kimlikler, kültürler olduğunu ve bunların inkarıyla demokrasi inşa edilemeyeceğinin altını çizen Beştaş, demokrasinin inşasının birinci yolunun geçmişle yüzleşmek olduğunu söyledi. HDP'nin büyük bedeller ödeyerek mücadele ettiğini ve kimsenin kendilerini vazgeçiremeyeceğini söyleyen Beştaş, "Bu cumhuriyeti demokratikleştireceğiz başka bir yolu yok. İşte o zaman Seyid Rıza'nın mezar yerini de itibarının iadesini de geçmişte yaşananları da kimse inkar edemez" ifadelerini kullandı.