29 Eylül 2024 Pazar

'Siyasi iktidarın tüm saldırılarına karşı örgütlü mücadeleye'

Gençlik örgütleri, YÖK'ün 41'inci yıldönümünde YÖK eliyle başlatılıp siyasi iktidarın devam ettirdiği baskı ve yasakları, neoliberal politikaları tanımadıklarını haykırdı. İktidarın üniversitelere dönük derinleşen saldırılarının siyasi atmosferden bağımsız olmadığına dikkat çeken gençlik örgütleri, tüm sıra arkadaşlarını mücadelenin en ön saflarına çağırdı.

Gençlik örgütleri, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) 41'inci yıldönümünde Beyazıt Meydanı'ndaydı. Darbe sonrası kurulan YÖK'le iktidarın üniversitelere dönük saldırı politikalarını hayata geçirmeyi ve üniversiteleri piyasalaştırmayı amaçladığını vurgulayan gençlik örgütleri, bugün de siyasi iktidarın genelgelerle, baskı ve yasaklarla bu amacı devam ettirdiğine dikkat çekti.

"YÖK'ün 41. yılında, haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için mücadeleye" pankartı açılan eylemde, "YÖK postalla geldi, direnişle gidecek", "YÖK ve kayyum düzenini yıkacağız", "Kahrolsun faşist diktatörlük", "Özerk demokratik üniversite için mücadeleye" dövizleri taşındı. Kitlesel geçen eylemde ortak basın açıklamasını Şifanur Çetin okudu.

'HÜKÜMETLER DEĞİŞSE DE ÜNİVERSİTELER HEP SALDIRININ HEDEFİ OLDU'
YÖK'ün kuruluşundan bu yana geçen 41 yılda hükümetler, kurumlar ve uygulamalar değişse de baki kalanın üniversitelere dönük saldırılar ve eğitimin piyasalaştırılması olduğunu dile getiren Çetin, AKP iktidarında da bu saldırıların devam ettiğini belirtti. Bu saldırılara direnen öğrencilerin ise polis-ÖGB kuşatması ve atanmış yöneticilerin işbirliğiyle sindirilmeye çalışıldığını kaydeden Çetin, 41 yıldır aynı kararlılıkla önce YÖK'e ve şimdi yetkilerinin neredeyse tamamını devralmış siyasi iktidara karşı mücadeleyi sürdürdüklerini vurguladı.

YÖK'ün 80 öncesi yükselen devrimci gençlik mücadelesini baskılamak için kurulduğunu söyleyen Çetin, üniversitelerin özerkliğinin bu kurumla yok edildiğini kaydetti ve şöyle devam etti: "Medya, polis ve idare işbirliğiyle gençliğin haklı talepleri bastırılmaya çalışılıp, faşistler devrimci gençliğin/üniversite gençliğinin üzerine salındı. Haklı ve meşru olan parasız, demokratik, özerk, anadilinde, bilimsel üniversite talebi her daim yok sayıldı. Binlerce öğrenci bu taleplerden ötürü soruşturmalara maruz kaldı, üniversitelerden uzaklaştırıldı, işkence gördü ve hapis yattı."

'EĞİTİM SİSTEMİ KAPİTALİZMİN İHTİYAÇLARINA GÖRE ŞEKİLLENDİRİLDİ'
Dünya üzerinde askeri darbelerle yayılan neoliberalizmin Türkiye'ye 12 Eylül darbesi ve YÖK eliyle getirildiğini ifade eden Çetin, YÖK'ün üniversitelerin piyasalaşmasının birincil aracı olduğuna dikkat çekti. "Eğitim sistemi kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenirken bunun dışında herhangi bir üretim faaliyeti de yasaklarla, kısıtlamalarla engellendi" diyen Çetin, KHK'larla ihraç edilen Barış Akademisyenlerini ve ihraçlardan boşalan yerlerin yandaşlarla doldurulmasını hatırlattı.

Üniversitelerde giderek polis ve ÖGB işbirliğine, kayyum atamalarına, kampüslerin ranta açılmasına, öğrencilere reva görülen niteliksiz, fahiş fiyatlı yurt ve yemekhanelere, soruşturma ve gözaltına terörüne işaret eden Çetin, milyonlarca öğrencinin ekonomik kriz koşulları altında okula devam etmek yerine iş bulmaya çalıştığını dile getirdi. 

Tüm bu sorunlar ortadayken dün YÖK eliyle başlatılan yapısal dönüşümün bugün siyasi iktidar tarafından devam ettirildiğini dile getiren Çetin, şu ifadeleri kullandı: "Kayyum rektörler üniversiteleri şirketleri gibi görerek patronlar haline geldi ve piyasalaşma, YÖK aradan çıkarılarak siyasi iktidara peşkeş çeken yönetici kadrolar ile gerçekleştirilmeye başlandı. İçişleri Bakanlığı'nın 'Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri' başlıklı genelgesi ile üniversitelerin içerisindeki tüm muhalif sesler yok edilmeye çalışılarak birçok kadın kulübü ve LGBTİ+ kulübü hedef alındı."

'BU SALDIRILAR SİYASİ ATMOSFERDEN BAĞIMSIZ DEĞİL'
Üniversitelere dönük derinleşen saldırının ülkedeki siyasi atmosferden bağımsız olmadığını kaydeden Çetin, mevcut düzenin baskı ve şiddetten başka onu ayakta tutacak bir şeyi kalmadığının altını çizdi. "Bu nedenle savaş alanlarında insanlık suçu sayılan her türlü envanterin kullanılmasında bir beis görülmemekte, savaş suçunun işlendiğine dair bilimsel açıklamalar yapan Şebnem Korur Fincancı hocamız hukuksuzca tutuklanmaktadır" diyen Çetin, bu saldırıların YÖK'ün anadilde eğitim talebine açtığı savaşla aynı akıl tarafından örgütlendiğini vurguladı.

'TÜM SIRA ARKADAŞLARIMIZI MÜCADELENİN EN ÖN SAFLARINA ÇAĞIRIYORUZ'
Bu koşullar karşısında gençliğin sisteme dönük giderek büyüyen öfkesinin üniversitelerde ve ülkedeki tüm tahribatı yenebilecek güçte olduğunu söyleyen Çetin, "Bu yüzden tüm sıra arkadaşlarımızı, 41. yıl dönümünde, 6 Kasım'ın tarihi önemine ithafen, üniversitelerimizde baskı yasalarından ve geleceğimizi yok etmeye çalışan tüm unsurlara karşı demokratik üniversite mücadelesinin en ön saflarına çağırıyoruz" dedi.

DİRENİŞTEKİ İRAN HALKI SELAMLANDI
Gençlik örgütleri daha sonrasında İran'da molla rejimine karşı direnen kadınları, öğrencileri, işçi ve emekçileri, El Pueblo Unido marşını söyleyerek ve "Biji berxwedana Rojhilat", "İran'da düşene, dövüşene bin selam", "Örgütlü bir halkı, hiçbir kuvvet yenemez" sloganlarıyla selamladı. 

Eylem boyunca, "YÖK, polis, medya; bu abluka dağıtılacak", "Faşizme karşı omuz omuza", "Beyazıt faşizme mezar olacak", "YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek", "Müşteri değil öğrenciyiz", "Beyazıt goristan ji bo faşistan" sloganları atıldı.