9 Ekim 2024 Çarşamba

Suruç'un 19. celsesi 27 Mayıs'ta: Bu dava zorluklarla ilerliyor

27 Mayıs'ta görülecek olan Suruç katliamının 19. celsesine yanıtlanmayan birçok soruyla gittiklerini söyleyen davanın avukatlarından Serdil İzol, adını ana akım medyadan öğrendikleri IŞİD'li  El Aggal hakkında tespitin yapılmama sebebini sorduklarını ve 3 aylık pandemi sürecinde bir araştırma tutanağı gönderildiğini söyledi. İzol, "Ama bu tutanakta El Aggal'ın dosyanın neresinde olduğuna dair bir bilgi olmadan basına servis edildiğini görüyoruz" dedi. 

20 Temmuz 2015 yılında gerçekleşen ve 33 düş yolcusunun hayatını kaybetmesine neden olan Suruç katliamı davasının 19. celsesi 27 Mayıs'ta görülecek. 

Urfa'nın Hilvan ilçesinde bulunan bir hapishane kampüsünde gözlerden uzak gerçekleşen duruşmalarda, yıllardır adeta bir tiyatro oyunu sergileniyor. Suruç aileleri, tanıkları ve davayı takip edenlere "suçlu" muamelesi yapılıyor. 

Katliamda tek tutuklu sanık Ankara katliamı davasından tutuklanan Yakup Şahin. İlk duruşmadan bu yana avukatların ve müştekilerin ısrarlı talebine rağmen Yakup Şahin Urfa'ya getirilmiyor. Katliamın diğer failleri Deniz Çelebi ve İlhami Bali ise kaçak. Öte yandan katliam anında IŞİD bayrağı ile halk tarafından yakalanan cami amamı Abdullah Ömer Aslan da tüm itirazlara rağmen sanık olarak değil tanık olarak dinleniyor.

'EL AGGAL'IN ADINI ULUSAL BASINDAN DUYDUK'
Dava sürecine ilişkin ETHA'ya konuşan Avukat Serdil İzol, soruşturma aşamasından mahkemeye kadar birçok değişiklik olduğunu belirtti. Suruç ve Sultanahmet katliamlarında patlayıcıları temin eden Azzo Halaf Süleyman El Aggal'ın yakalandığına dair Ocak ayında ana akımda servis edilen haberleri hatırlatan İzol, "Dosyanın ne soruşturma ne de mahkeme aşamasında bu şahısla ilgili bir belge, tespit bulunmadığı halde ulusal basın sanki IŞİD'in Suruç katliamının bir numaralı faili yakalanmış gibi lanse etti. 18. celse de bu şahsın kim olduğunu, katliamdaki rolünün ne olduğunu öğrenmek için beyanda bulunduk. Bunla ilişkin 9 Şubat'ta bununla ilgili kurumlardan yani Emniyetten, İçişleri Bakanlığı'ndan bu şahıs hakkında bu tespitin yapılmama sebebinin sorulmasını istedik. Pandemi koşulları da dikkate alınırsa 3 aylık zaman dilimi içerisinde sadece Suruç katliamı davasına bir araştırma tutanağı gönderildi. Ama bu tutanakta El Aggal'ın dosyanın neresinde olduğuna dair bir bilgi olmadan basına servis edildiğini görüyoruz" dedi. 

19. duruşmada da talepleri olacaklarını belirten İzol, ilk soruşturma aşamasında gizlilik zırhıyla dosyanın delillerine ulaşılmasının engellendiğini hatırlattı. İzol, "Mahkeme aşamasında da bulunan, tespit edilen ve daha sonra dosyaya eklenen bilgi ve belgeler hakkında ulaşımımız açıkçası engellenmekte. Şimdi bu şahısla alakalı dosyanın avukatları, katılan aileleri, mağdurları olarak bilgi sahibi değiliz. İçişleri Bakanlığı gibi bir kurumun basına Suruç katliamına bomba temin eden, IŞİD'li bir teröristin yakalandığına dair bilgi paylaşımı söz konusu ama dosya içinde böyle bir bilgi belge yok. Gelen evrak da yeterli değil. Neden böyle bir paylaşım yapıldığını bilmiyoruz. Bu duruşmada ayrıntılı taleplerimizi dile getireceğiz" diye konuştu.

'MAHKEME VE SORUŞTURMA SAVCISI KATLİAMI AYDINLATMAK İSTEMEDİ'
Soruşturma aşamasından bu yana gelişen süreçte birçok sorunun yanıtsız kaldığını belirten İzol, şöyle devam etti: "Şu anda şöyle bir şey söz konusu bütün ailelerin zorluklarıyla gerçekleşiyor. Bir Yakup Şahin var tutuklu sanık, her celse getirilmesini talep ediyoruz. Aileler yolları aşıp Urfa'ya gelmesi, aileler ve davanın takipçisi olanların suçlu muamelesine maruz kalması söz konusu. Mağdurlar, mağdur yakınları, avukatlar olayın aydınlatılması için ellerinden gelen her şeyi yaptılar; bilgi ve belgeleri sundular. Mahkeme heyetinin ve soruşturma savcısının görevi olayın aydınlatılmasıdır. Soruşturma aşamasında değerlendirme yapılmadı, katliamın aydınlatılması için adım atılmadı. Soruşturma aşaması nasıl devam ettiyse mahkemenin kovuşturma aşaması da öyle devam ediyor.

'BU DOSYA BU ŞEKİLDE MÜTALAAYA GİDEMEZ'
Katliama ilişkin görüntüler soruşturma dosyasına sunulmayarak katliam faillerinin bulunması engellendi, MOBESE kayıtlarının 5 saatlik görüntülerin kesilmesi dosyaya gönderilmemesi aynı tutumun devamıdır. Hep tekrara düşüyoruz ama Ankara katliamı olmayacaktı; çünkü Ankara Gar katliamı dosyasına gelen belgelerle, cevaplarla Suruç katliamı davasına gelen cevaplar arasında farklılık var. Dosyayı tek bir sanık üzerinden götürmek, bir yerlere müzekkere yazılarak olmaz. Geçen celse savcının mütalaa vermesi istendi. Bu dosya bu şekilde mütalaaya gidemez. Soruşturmadan, yargılama aşamasına kadar bir değişiklik yok. Dosyaya eklenen belgeler var, istediğimiz talepler var taleplerimiz karşılık görmüyor. En basit, en doğal olayın aydınlatılması için sunulan bilgiler hiçbir şekilde tartışılmıyor mahkeme heyeti tarafından. 5 saatlik görüntüleri kesip yollayanlar, dosyanın yürümesini istemeyenler. Biz adaletin tecellisi için mücadele ederken, bir  taraftan dosya eksik belgeler, eksik cevaplarla yürümekte. Bununla ilgili davada adaletin takipçisiyiz. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu bugün milletvekili bile değil. Ankara katliamı döneminde Suruç katliamını da ilgilendiren bir açıklama yapıyor. Tanık olarak dinlenmesini istiyoruz ama reddediliyor. Dinlenmesinde ne sakınca var? Dünya gündemini ilgilendiren bir dava bu."

'ADALETİN TECELLİSİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ'
ilk günden itibaren basın emekçileri, insan hakları savunucuları ve demokratik kitle örgütlerinin Suruç katliamı davasının takipçisi olduğunu söyleyen İzol, şu çağrıyı yaptı: "Kamuoyunun vicdanında bir değerlendirme yapılması önemli. Gönül ister ki taleplerimiz karşılansın ama şu ana kadar dava süreci zorluklarla karşı karşıya devam etmiştir. Ailelerin avukatları olarak davanın takipçisiyiz, adaletin tecellisi için elimizden geleni yapacağız."