24 Eylül 2024 Salı

Tasarıya ilişkin Meclis'te konuşan Kurul: Öğretmenler arası hiyerarşi projesi

Meclise sunulan kanun tasarısının gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği bakımından bir öğretmenlik meslek kanunu olmadığını söyleyen Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul, tasarı için "Öğretmenler arasında statü farklılaşması ve hiyerarşi oluşturma projesidir" dedi.

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Öğretmenlik Meslek Kanun Tasarısı'na ilişkin Meclis'te konuştu. 1966 yılında ILO ve UNESCO ortak belgesi olarak yayınlanan, aynı zamanda Türkiye'nin de imzaladığı Öğretmenliğin Statüsü Tavsiyesi Belgesi'ne dikkat çeken Kurul, öğretmenliğin; en baştan yetiştirilmesi, istihdamı, işe alma, yükseltme, atamalar ve işine son verme gibi eğitim ve gelişim bağlamında hemen her konuyu, öğretmenliğe ilişkin ekonomik, sosyal ve özlük hakları gibi bütün konuları içeren oldukça etkileyici bir metin olduğunu söyledi.

'HAYAL KIRIKLIĞI VARDI OKULLARIMIZDA'
Kurul, "Bugünün hiyerarşik, ayrımcı, dayanışmadan uzak yaklaşımı içerisinde metni okuduğunuzda 'yaşamak istediğim hayat böylesine bir eğitim hayatı' dedirtecek bir belge bu belge. Ve bu belgeye başvurunun çok sınırlı olduğunu gözlemliyoruz. Bu belgede vurgulanan temel konulardan birisi ise bir yasa tasarısı hazırlanacaksa eğer öğretmenlerin temsilcilerinin içinde yer aldığı sendikaların mutlaka bu sürece dahil edilmesidir. Biz Türkiye'nin üye sayısı itibariyle üçüncü büyük ama etkili sendikasıyız ve sendikamıza bugüne kadar bu tasarıyla ilgili olarak herhangi bir görüş sorulmamıştır. Görüş sorulmak bir yana biz göreve geldiği günden itibaren Milli Eğitim Bakanı'ndan bu konuyu ve başka konuları görüşmek üzere randevu almaya çalıştık ama alamadık. 
Şimdi bütün bunları düşündüğümüzde bizim karşı karşıya kaldığımız sorunlar çok net; eğitim alanı gerçekten çok ciddi sorunlar içeriyor, okullar arasında eşitsizlikler almış başını gidiyor, öğretmenler mutsuz ve kederli. Şura sonrası, kısa bir süre önce okulları gezdik ve toplu iş sözleşmesinden çıkan 5,8,7,6'lık altışar aylık zamların; artan zamlar ve artan vergi yüklerinin karşısında ne kadar yetersiz olduğunun görülmesinin yarattığı bir hayal kırıklığı vardı okullarımızda" dedi.

Öğretmenler odasında ağırlıklı bir dayanışma sürecinin olduğunu dile getiren Kurul, "Sendikal farklılıklar ya da sendikalı olup olmama gibi bağlamlardan kopuk bir biçimde arkadaşlık, dostluk, mesleki dayanışmayı geliştirirler. Şimdi bizler benzer işleri yapan, benzer eğitim içeriğini, benzer öğretim yöntemlerini uygulayan, benzer ölçme değerlendirme ve sınav hizmetleriyle karşı karşıya kalmış öğretmenleri adeta buradaki miletvekillerinin bir kısmına uzmanlık payesi vermek, bir kısmına baş vekillik unvanı vermek gibi bir süreçle karşı karşıyayız" diye konuştu.

'BİR ÖĞRETMENE ÜÇ ÖĞRETMENİN YAPACAĞI İŞ YÜKLENECEK'
Kurul, şöyle devam etti: "Eğitim sisteminde yaklaşık 825 bin şube var. 825 bin şubede eğer ilkokul öğretmenleri ise bunlar diyelim ki 5 sınıfa dağılırlar. Her beş sınıfta sınıfların kalabalıklık gerçekleriyle yüz yüze gelirler. Yaşanılan pek çok şey orada öğretmenler açısından birbirine çok benzerdir. O yüzden buralardan çıkan sesin kendisi şudur; tüm eğitim emekçilerinin ücretlerini insan onuruna yaraşır bir yaşam sürebilecekleri bir düzeye çıkarmak ve kariyer basamakları gibi basamaklarla öğretmenlerimizi ayrıştırmamak, eşitsizlik üretmemek. Bu nedenle aslında sorunlar, Öğretmenliğin Statüsü Tavsiyesi'nde de ifade edildiği gibi, sınıf mevcutları başlı başına bir sorun orada. Bugün ortalama sınıflar 37 öğrencinin, bazı sınıflarda 54 öğrencinin olduğu, bir öğretmenin aslında 3 öğretmenle birlikte eğitimi sürdürmesi gerekirken bir öğretmene 3 öğretmenin yapacağı işin yüklendiği bir süreçten bahsediyoruz.

'HİYERARŞİ PROJESİDİR'
Dolayısıyla bizim bu konuları ele alma biçimimiz çok bütünsel olmak zorunda. Meclise sunulan kanun tasarısı gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği bakımından bir öğretmenlik meslek kanunu değil, öğretmenler arasında statü farklılaşması ve hiyerarşi oluşturma projesidir. Çünkü öğretmenlik mesleği ile ilgili düzenlemeler hem 18 milyon öğrencinin eğitim haklarını yaşama geçirme hem de 1 milyonun üzerinde öğretmenin çalışma koşullarını ve emek süreçlerini gözetecek kapsayıcılığa sahip olmalıdır. Bu kapsayıcılıktan uzak 13 maddelik kanun tasarısıyla öğretmenlik mesleğinin sorunlarına çözüm bulmak mümkün değildir. Bu nedenle önerimiz, eğer 2023 yılına bırakılmışsa mali hakların düzenlenmesi, bu 1 yıl içerisine bugünkü tasarıyı geri çekerek veya alt komisyonda incelemek üzere geri çekerek, bu bir yıl bunu çeşitli yönleriyle tartışarak eğitim hakkı ve çalışma hakkının karşılığı olabilecek bir meslek kanununu ortaya çıkarmak gerekmektedir."