30 Eylül 2024 Pazartesi

'Ulaş'ın anısı ve mücadelesine sahip çıkacağız'

Ağrı'da ölümsüzleşen Ulaş Alankuş için kurulan taziyeye katılan ailesi ve çok sayıda devrimci, Ulaş'ı anarak onun yürüdüğü yola sahip çıkma sözü verdi.

Ağrı'da çıkan çatışmada ölümsüzleşen komünist savaşçı Ulaş Alankuş (Taylan Cevahir) için Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadıköy İlçe Örgütü'nde taziye kuruldu. Taziyeye, ailesi ve yoldaşları, Suruç gazileri ve tanıklarının yanı sıra ESP, SGDF, HDP, HDK, Devrimci Parti, Mücadele Birliği, BDSP, Halkevleri, Komün, SYKP, Partizan, SODAP, anarşistler, devrim şehitleri Aziz Güler'in babası Mehmet Güler ve Sinan Güneş'in kardeşi Gökhan Güneş'in yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

'İNATÇI BİR ÇOCUKTU, KARARLIYDI'
Alankuş'un kardeşi Binali Alankuş, Ulaş'ın çocukluğundan ölümsüzleştiği ana kadar karakterini ve duruşunu koruduğunu söyledi. "İnatçı bir çocuktu, kararlıydı. Nasıl devrimci mücadelesinde inatçı ve kararlı durduysa, Suruç katliamından sonra yaşadığı gözaltı, tutuklama ve işkence terörüne karşı nasıl dik durduysa, 5 Ağustos'ta Ağrı'da ölümsüzleştiği anda nasıl teslim olmayıp dik durduysa, çocukluk sürecinde de benzer özellikleri taşıyordu" diyen Alankuş, Ulaş'ın sadece kardeşi olarak değil devrim ve sosyalizm mücadelesinin bir neferi olarak da ailesi için ayrı bir yere sahip olduğunu vurguladı. Bundan sonra kendilerine düşen görevin Ulaş'ın ideallerini, yaşamdaki amacını ve anılarını yaşatmak olduğunu ifade eden Alankuş, devrim mücadelesi sürdükçe pek çok devrimcinin daha şehit düşeceğini ancak önemli olanın devrimcilerin yaşamlarına ve mücadelelerine sahip çıkmak olduğunu kaydetti.

'AİLESİ OLARAK ANISINI SON ANIMIZA KADAR YAŞATACAĞIZ'
Ulaş'ın Suruç katliamının tanıklarından olduğunu hatırlatan Alankuş, Ulaş'ı özgür alanlara taşıyanın Suruç'ta kaybettiği yoldaşlarının hesabını sorma kararlılığı olduğunu ifade etti. Alankuş, şöyle devam etti: "Bizler ailesi olarak onun 25 yıllık yaşam süresi boyunca bu dünyada yarattığı bütün güzel anıları ve mücadele biçimini son anımıza kadar yaşatacağız. Buradan Ulaş'a bunun sözünü veriyoruz. Elbette biliyoruz ki yoldaşları ve mücadele arkadaşları da bu kararlılıkla Ulaş başta olmak üzere bütün devrim şehitlerinin mücadelelerini ve adanmışlığını yaşatacaklar."

'ULAŞ BARDAKÇI GİBİ YİĞİT BİRİ OLSUN DİYE ADINI ULAŞ KOYDUM'
Ulaş'ın adını Ulaş Bardakçı'dan aldığını anlatan babası Semih Alankuş, "Ulaş Bardakçı gibi yiğit biri olsun, bir Ulaş gitti yerine yeni bir Ulaş gelsin dedim" ifadelerini kullandı. Ne yapılırsa yapılsın Ulaş'ı geri getirmenin mümkün olmadığını dile getiren Alankuş, "Yapacağımız tek şey onun anısına, onun mücadelesine saygı göstermek" ifadelerini kullandı. Alankuş, Ulaş'ın yanı sıra devrimci mücadele tarihinde binlerce gencin şehit olduğunu ve mücadele sürdükçe olmaya da devam edeceğini söyleyerek, "Önemli olan bu acılarımızla dik durmak. Kendi acımızı kendi içimizde yaşayacağız ama onlara bu üzüntümüzü göstermeyeceğiz. Onları sevindirmeyeceğiz" dedi.

Ulaş'ın Suruç katliamı sonrası eve döndükten hemen sonra cenazeleri karşılamak için İstanbul'a gittiğini anlatan Alankuş, her şeye rağmen Ulaş'ın yoldaşlarını düşündüğünü söyledi. Alankuş, şöyle devam etti: "Kararlı bir çocuktu. Elbette ki evladımdır, ölümüne üzülmemem mümkün değil fakat en azından şu bana teselli ki bundan sonra ben bir şehit babasıyım. Hepiniz var olun sağ olun, geldiniz acımıza ortak oldunuz."

'SURUÇ'TAKİ SALDIRIYA CEVAP OLARAK DEVRİMCİ SAVAŞIMI BÜYÜTTÜ'
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) adına yapılan konuşmada, Ulaş'ın onursuzluğu, düşkünlüğü, itirafçılığı tercih edenlerin karşısında partisinin, işçi sınıfı ve ezilenlerin bayrağını göklere çekmenin gayretine düştüğü belirtildi. "Ve bunu tıpkı Ulaş Bardakçı gibi, tıpkı Ulaş Bayraktaroğlu gibi, tıpkı nice Ulaşlar gibi taşımasını başardı" ifadeleri kullanılan konuşmada, Ulaş'ın kendi tarihini kendisinin yazdığı vurgulandı. Ulaş'ın Suruç'taki saldırıya cevap olarak devrimci savaşımı büyütme mücadelesi verdiği dile getirilen konuşmada, Ulaş'ın bütün gözaltı, tutuklama saldırılarına karşı hiçbir zaman mücadeleden ayrılmadığı ifade edildi.

'ONUN DERDİ CEVAP OLABİLMEKTİ'
Ulaş'ın Gazi'den Kocaeli'ye, Çinçin'den Tavşantepe'ye çalmadığı kapı, gitmediği yer kalmadığı anlatılan konuşma şöyle devam etti: "Geçmiştir buralardan, mücadelesi hala buralarda dillerdedir. Büyük emekçiydi, mütevaziydi. Suruç'ta yoldaşlarını yitirdi, Suruç'tan sonra omuzbaşında duran yoldaşlarını yitirdi, taşımayı öğrendi. Çok genç yaşında acıyı, hüznü, büyük sorumlulukları, görevi, bilinci taşımayı öğrendi. Onun en büyük derdi cevap olabilmekti. Sürece cevap olabilmek, saldırılara cevap olabilmek, partisinin, devrimin ihtiyaçlarına cevap olabilmek, devrimin kadrosu olabilmek onun en büyük motivasyon kaynağıydı ve o bunu başardı. Amacı neydi, ne yapmak istiyordu, bunun bedeli ne olabilirdi o hepsinin farkındaydı ve farkında olarak yola çıktı."

Yapılan konuşmada, devrimcilere düşen görevin Ulaş'ın ismini yaşatmak, mücadelesini omuzlamak olduğu vurgulandı ve Ulaş başta olmak üzere tüm devrim şehitlerine birlikte yürüyerek, dik durarak, görev alarak halkların birleşik devrimini zafere ulaştırma sözü verildi.