4 Aralık 2024 Çarşamba

Umut Erbay yazdı | Sovyet antifaşist zaferinin izinden faşist şefi yenmeye!...

Seçimlere sayılı günler kala, faşist şeflik rejimi seçim darbesine hazırlanırken, faşizmin yenilgisini sandık kutularına indirgeyen anlayışın ezilen halklarımızın bilincini dumura uğratma politikası karşısında, Nazi yenilgisinin nasıl başarıldığını ısrarla anımsatmak gerekiyor. Hitler başta olmak üzere, bugüne dek tarih sahnesine çıkan hiçbir diktatör, burjuva seçimler ve sonuçları ile yenilmemiş, iktidarlarını teslim etmemişlerdir. Faşist şefin, bir istisna olmayacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

Faşizm denilince tüm dünya halklarının ortak hafızasında yer edinmiş isim Hitler iken, faşizmin yenilgisi söz konusu olduğunda ise Sovyetler Birliği'dir. Stalin'in önderliğinde verilen ve 30 milyona yakın Sovyet emekçisinin şehit düştüğü, tarihin en büyük antifaşist savaşının 78. yıl dönümündeyiz.

Komünizm tehlikesine yani Sovyetler Birliği'ne karşı, kapitalist burjuva kamp tarafından desteklenerek tarih sahnesine çıkarılan Hitler, faşizmin tüm barbarlık ve soykırım yöntemlerini uygulamış, ezilen halklar için bir ölüm makinasına dönüşmüştür. Hitler, kapitalist burjuva sistem adına, faşist diktatörlük rejimlerinin kanlı yapısını inşa ederek, tüm haleflerinin ilham ve eğitim kaynağına dönüşmüştür.

Kapitalist barbarlığın ortaya çıkardığı ve ön açtığı Nazi faşizmini yenerek, ezilen emekçi halklarımızı kurtarma göreviyse, Sovyetler Birliği'ne düşmüştür. Kapitalist burjuva kampın "haylaz" çocuğu Hitler'in, düşündüklerinin ötesine geçerek, kendileri için tehdide dönüşmesi ile razı oldukları taraflılık ve Sovyetler Birliği'ne desteği geçici, iki yüzlüce ve çıkarları gereğidir. Ezilenlerin ve insanlığın unutulmaz tarihsel hafızasının, en onurlu zaferini nakşeden Sovyet emekçilerinin faşizme karşı zaferi, bugün de yön gösterici temel kaynaklardandır. Sovyet emekçilerinin Hitler faşizmine karşı savaşını kazandıran biricik gerçek, faşizmin karşısında antifaşist temelde bir bütün olarak oluşturulan can bedeli seferberliktir. Faşizme karşı mücadelenin, bedel ödenmeksizin kazanılamayacağının ifadesidir.

Son yıllarda, faşist şeflik rejimini ilan eden Tayyip Erdoğan ve Hitler isimleri neredeyse tüm kesimlerce sıklıkla bir arada anılmaktadır. Bu birliği yaratan elbette faşist şefin, politika ve rejiminin karakteridir. Burjuva muhalefetin hemen hemen tüm bileşenleri de dönem dönem Hitler göndermeleri yapmaktadır. Faşist şefin iktidarı koşullarında, muhalefet zemininde Hitler benzetmelerini yapanların, söz konusu seçimler olduğunda demokratik seçim ve sandık sonuçlarına bu denli odaklanır duruma gelmesi ise trajiktir. Kendisini Hitler çizgisinde var eden faşist şefin, sandıklar söz konusu olduğunda, burjuva demokrasisi hırkası giyeceğine inanmak, olsa olsa aç kalıp darı ambarı hayaliyle doyup ölüye yatmaktır.

Seçimlere sayılı günler kala, faşist şeflik rejimi seçim darbesine hazırlanırken, faşizmin yenilgini sandık kutularına indirgeyen anlayışın ezilen halklarımızın bilincini dumura uğratma politikası karşısında, Nazi yenilgisinin nasıl başarıldığını ısrarla anımsatmak gerekiyor. Hitler başta olmak üzere, bugüne dek tarih sahnesine çıkan hiçbir diktatör, burjuva seçimler ve sonuçları ile yenilmemiş, iktidarlarını teslim etmemişlerdir. Faşist şefin, bir istisna olmayacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Seçim darbesinin iki biçimde gelişme ihtimali bulunmaktadır. Doğrudan seçim zaferi ilanıyla yapılacak bir darbe ya da seçim sonuçlarını güvenilmez ilan edecek, sandık noktalarına dönük planlı kimi saldırılar yoluyla seçim iptali, ertelemesi.

Geçtiğimiz 15 günlük dönemde, faşist şefin seçim faaliyetinin tamamını, savaş esasıyla hazırlandığı seçim darbesinin karşısında durma potansiyelini, ortadan kaldırma ve etkisizleştirme oluşturmaktadır. Tüm faşist diktatörlerin olagelen pratiğiyle, ezilen emekçi halklarımıza korku ve gözdağı, öncü bölüklerine ise hapishaneler hazırlanmıştır. Tam da bu nedenle, aylardır bu seçimin olağan bir seçim olmadığı, olamayacağı tespitini yapan, sandık merkezli düşünüşün dışına çıkmayı, antifaşist halk komitelerini kurmayı gündemine alan devrimci sosyalistler faşist şefin ilk saldırı adreslerinden biri olmuştur. Bir sonraki adım ise seçim darbesine karşı sokağa çıkanlara terör ve katliamdır.

Faşist şefin iktidarı bırakmaya kolay kolay razı olmayacağını ara ara dillendiren burjuva muhalefet, seçimlerde emekçi halklarımızın ezici çoğunluğunun iradesine güvenerek kazanacağını söylemektedir. Aynı burjuva muhalefet, seçimleri kazanmasının garantisi olacak emekçi halklarımıza, ısrarla sokağı tutmaması telkiniyle, kendi iradesini sahiplenmeme yolundan faşist şeflik rejiminin darbe ortamını güçlendirmektedir. Yani, daha baştan teslimiyet bayrağını çekmiştir. Faşist şeflik rejimi seçim darbesiyle, ısrarla üç maymunu oynayıp, ezilen emekçi halklarımıza boş sandık umudunu boca eden, evlere kapanmayı telkin eden burjuva muhalefetin, çok güvendiği altılı masanın da ruhuna rahmet okumaya hazırlanmaktadır.

Burjuva muhalefet ve sandık umuduyla emekçi halklarımızı pasifize eden tüm kesimlere karşın, seçim günü ve ertesinde kendi iradesine sahip çıkacak üçüncü cephe güçlerinin önünde zorlu bir süreç bulunuyor. Faşist şefliğin seçim darbesinde başarıya ulaşması ihtimali, faşizmin katmerlenerek sürdürülecek saldırılarına karşı, aktif savunma taktiği ile antifaşist temelde emekçi halklarımızı cepheleştirme hattından mücadelenin kesintisiz biçimde sürdürülmesini koşulluyor.

Emekçi halklarımız bakımından, en temel risk ve handikabı ise faşist şeflik rejiminin yenilgisinin sandıklarla sağlanacağı manipülasyonunun ruh hali oluşturmaktadır. Bu ruh hali, umut kırımı yaratma riskini barındırmaktadır. Bu durumun önüne geçecek olansa, seçim akşamı ve devam günlerinde sokağın tutulması ve faşist şeflik rejiminin yenilgisinin, emekçi halklarımızın antifaşist mücadelesi ile başarılacağı gerçeğinin boşluk yaratılmaksızın eylemin konusu yapılmasıdır. Faşist şeflik rejiminin "her şeyi yaptık yine de gönderemedik" duygusunu derinleştirerek, toplumsal umutsuzluk dalgası yaratma planının önüne geçmek, en başta üçüncü cephe güçlerinin sorumluluğundadır. Üçüncü cephe güçleri, bu saldırı dalgasına karşı mücadelede, mevcut mevzilerine yönelecek yeni düzeydeki saldırı dalgasına karşı da hazırlıklı olmalıdır. Bu defa faşist şefin kontra ve sivil faşist güçleri de katliam ve kıyım politikaları ile aktif biçimde devrede olacaktır.

Sovyet emekçilerinin, tarihin en büyük diktatörüne karşı 78 yıl önce kazandıkları zaferinin izinden, faşist diktatörü ezilen emekçi halklarımızın birleşik direniş ve mücadelesi ile yenilgiye uğratmanın ve tarihe 21. yüzyılın zaferini nakşetmenin şartları mevcut bulunuyor. Risk ve bedel çıtası yüksek bu zaferin, bir adım sonrası ezilen emekçi halklarımıza, eşitlik ve özgürlüğe açılacak kapıları müjdeliyor.