6 Ekim 2024 Pazar

'Yüz yüze eğitimin devamı için iktidar sorumluluk almalı'

Okulların açılmasıyla ilgili ETHA'ya konuşan TTB Okul Sağlığı Çalışma Gurubu üyesi Arslan, "maske, mesafe ve havalandırmanın" önemine dikkat çekti. Eğitim-Sen 7 No'lu Şube Kadın Sekreteri Yıldırım ise Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının şeffaf bilgilendirmede bulunması gerektiğini söyledi. Koronavirüs salgınından korunmak için aşının son derece önemli olduğunu vurgulayan Arslan ve Yıldırım, iktidarın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 6 Eylül'de tüm kademelerde haftada beş gün yüz yüze eğitimin başlayacağını açıkladı. Pandeminin başından bu yana yüz yüze eğitime ilişkin hangi tedbirler alındığına dair şeffaf bir bilgilendirme süreci ise işletilmedi.

Öte yandan Sağlık Bakanlığı'nın Covid-19 salgınına ilişkin süreci yönetememesinden kaynaklı çok sayıda kişide aşıya karşı güvensizlik oluştu. Henüz aşılanmayan çok sayıda veli, eğitim emekçisi var; uzmanların uyarıları doğrultusunda hazırlanmayan okullar mevcut.

Covid-19 vakalarının arttığı bir dönemde okullar nasıl açılacak, özellikle çocuklar nasıl korunacak sorularını Eğitim-Sen İstanbul 7 No'lu Şube Kadın Sekreteri Gamze Yıldırım ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Okul Sağlığı Çalışma Grubu üyesi Doktor Çiğdem Arslan ile konuştuk.

ETHA'ya değerlendirmelerde bulunan Dr. Arslan; Avrupa ve Amerika'dan alınan verilerle 7 Mayıs ve 12 Ağustos'ta okulların açılma şartlarını içeren bir rehber hazırladıklarını; aynı zamanda MEB ve Sağlık Bakanlığı'nın da benzer bir rehber hazırladığını hatırlattı.

ARSLAN: MASKE, MESAFE VE HAVALANDIRMA
"Maske ve mesafeye bir de havalandırma ekledik" diyen Arslan, önerileri şöyle açıkladı: "Okul içinde maske takılmalı, maskeli bir metre mesafe olmalı. Öğretmenler ve okul çalışanları maske takmalı, kalabalık alanlarda beraber olmamalı, öğretmen odalarının sayıları artırılabilir. Sınıf mevcudiyetlerinin azaltılması gerekiyor. Bunun için yeni derslikler açılabilir, boş binalar kullanılabilir. Sınıfların havalandırılması oldukça önemli özellikle. En az 20 dakikada bir 5 dakika olacak şekilde pencereler açılarak sınıflar havalandırılmalı; teneffüslerde tamamen açık kalmalı."

'ÇOCUKLARI KORUYACAK EN ÖNEMLİ ŞEY AŞILAMA'
Çocukları koruyacak en önemli şeyin aşılama olduğunun altını çizen Arslan, veliler, öğretmenler ve okul çalışanlarının yanı sıra 12 yaş üstü çocukların aşılamalarının tamamlanması gerektiğini vurguladı. Son dönemde hastaneye yatan hastaların çoğunun ya aşısız ya da eksik aşılı olduğunu gördüklerini dile getiren Arslan, yine aşılı olanlarda ölümlerin çok nadir olduğunu belirtti.

"Hazırladığımız rehber uygun ve eğer uygulanabilirse çok yerinde olacak. Okullar birçok yerden daha güvenli halde olacaktır" diyen Arslan, uygun şekilde de denetimlerin yapılması gerektiğini, temaslı ve Covid semptomu gösterenlerin okula gelmemesi gerektiğini söyledi.

'TÜRKİYE'DE İLK GÖZDEN ÇIKARILAN ÖĞRENCİLER OLDU'
Okulların açılmaması ya da kapatılması düşünülmemesi gerekirken, Türkiye'de ilk gözden çıkarılanların öğrenciler olduğunu kaydeden Arslan, şöyle devam etti: "Oysa ki çok hassas bir dönem. Öğrencilerde depresyon yüzde 10 arttı, ilkokul çağında da depresyon arttı. Kendine zarar verme, aynı zamanda suistimaller, çocuklara karşı şiddet arttı. Bunların yasaklanması okullar kapalı olduğundan daha zor. Ancak hastaneye başvuru olursa şiddet ve suistimali yakalıyoruz. EBA TV ile çok fazla çocuk zaten eğitime ulaşamadı, internet her evde yok. Çocuklar bir buçuk yıldır zaten fiziksel, psikolojik olarak zarara uğradı. Sadece Covid değil bunlardan da korkulmalı. İntihar girişim ya da intihar sonuçlarına götüren durumlar var. Okulların kapatılması en son düşünülecek yer olmalı. Önlemler sağlanır, tedbirler alınırsa okullar birçok alandan daha sağlıklı olacak. Çünkü çocuklar tatile, düğüne, AVM'ye, ev ziyaretlerine götürüldü. Eğitime değil buralara limit koymak gerek."

YILDIRIM: İKİ AYDIR SORULARIMIZA YANIT ALAMIYORUZ
Yaklaşık iki aydır, pandemi sürecinde alınan tedbirlere ve neler yapıldığına dair MEB'e yönelttikleri sorulara yanıt alamadıklarını söyleyen Eğitim-Sen 7 No'lu Şube Kadın Sekreteri Gamze Yıldırım, bu soruların "Eğitim ve bilim emekçilerinin tamamı aşılandı mı? 12 yaş üstü öğrencilerin aşılanması ne kadar sürede tamamlandı veya ne kadar yol alındı? Kaç yeni derslik yapıldı? Yeni öğretmen alımları/atamaları ve yardımcı yeni personel atamaları yapıldı mı" olduğunu açıkladı.

'ŞEFFAF BİLGİYE ULAŞAMIYORUZ'
Bu sorular yanıtlanmazken MEB'in "tüm önlemleri, tedbirleri aldık" açıklaması yaptığını belirten Yıldırım, bu önlemlerin ne olduğunu bilmediklerini söyledi. Yıldırım, "Seyreltilmiş sınıflar üzerinden sağlıklı şekilde eğitim ve öğretim ortamının yürütülmesini istiyoruz. Kaç tane yeni derslik yapıldığının bilgisini almak istiyoruz ama bir türlü ulaşamıyoruz. Kapalı alanlarda en azından sınıfların havalandırılmasına dair, kış aylarında sınıf pencerelerine dair havalandırma ayarlamasına ilişkin bilgiye ulaşamıyoruz. Ancak eğitim bileşenlerinden olan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre, yaz boyunca okullarda herhangi bir tedbir alınmadı" dedi.

Türkiye'de hali hazırda fiziki koşullarda kalabalık sınıflar ve okullar olduğuna dikkat çeken Yıldırım, "Pandemi döneminde yeni dersliklerin, yeni öğretmenlerin atamalarının ihtiyaç olduğu görüldü. Kalabalık sınıfların öğrenci-öğretmen tuvaletlerinin genişletilmesi, lavaboların sayılarının artırılması pandemi sürecinin ve hastalığın daha çok yayılmasını engelleyecek birçok tedbirden biri" ifadelerini kullandı.

'İKTİDAR EK BÜTÇE TALEBİNE KULAĞINI TIKIYOR'
"Aynı zamanda maske, sabun, hijyen gibi temizlik araçlarının mutlaka ulaştırılması lazım. Acaba tüm okullara ulaştırılıyor mu ya da yine velinin sırtına bir yük mü bindiriliyor" sorularını yönelten Yıldırım, MEB tarafından verilecek ek bütçe ile bu tedbirlerin hepsinin uygulanabileceğini, ancak AKP-MHP iktidarının ek bütçe talebine kulak tıkadığının altını çizdi.

'EN AZ YÜZ BİN ÖĞRETMENİN ATAMASI YAPILMALI'
Eğitim seyreltilmiş sınıflarda devam etmesi ihtiyacına işaret eden Yıldırım, bunun için de en az yüz bin öğretmen ataması yapılması gerektiğini vurguladı, "Ama maalesef bunda da MEB ve iktidar herhangi bir çalışma yürütmemekte. Öğretmen ve öğrenciler için tüm tedbirlerin ciddi şekilde alınması temel esas olmalı. Tüm eğitim ve bilim emekçileri yüz yüze eğitimi savunuyorlar ve yüz yüze eğitimle süreci devam ettirmek istiyorlar. Amasız fakatsız yüz yüze eğitimin devam etmesi için MEB'in ve iktidarın sorumluluk alması gerek. Tüm çağrımız sorumluluklarını yerine getirsinler, tedbirleri alarak öğrencilerin ve öğretmenlerin sağlıklı şekilde eğitim ortamının var olmasını sağlasınlar" ifadelerini kullandı.

Uzaktan eğitime geçilmesiyle birlikte ciddi sorunlar yaşadıklarını, evlerinin okul olduğunu ve esnek çalışma saatleriyle iş yüklerinin arttığını dile getiren Yıldırım, kendi çalışırken çocuğunun ev bakımıyla ilgili çözüm üretmek zorunda olan velilerin ve eğitim hakkını kullanamayan öğrencilerin ciddi problemleri olduğunu söyledi.

'AŞI TEREDDÜDÜNÜN SEBEBİ BAKANLIK'
Yıldırım, bir kısım eğitim emekçisinin aşı olmaktan kaçındığını hatırlatarak, bunun sebebini Sağlık Bakanlığı'nın şeffaf bilgiyle süreci yürütmemesi olarak tanımladı ve ekledi: "Bilimsel verilerle süreç şeffaf yürütülseydi önümüzdeaşılanmayla ilgili böyle bir tereddüt çıkmazdı."

'İŞ YERİ HEKİMLERİ VE BÖLGE BAZLI SAĞLIK EKİPLERİ OLDUĞU SÜRECE SAĞLIKLI İLERLENEBİLİR'
Eğitim ve bilim emekçilerinin hastanelerde test yaptırması zorunluluğuyla ilgili söylemler olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şöyle devam etti: "Bu özellikle okullarda yapılmalı, virüs yoğunluğunun çok olduğu hastanelerde eğitim ve bilim emekçilerinin yönlendirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Burada da daha önce defalarca Eğitim-Sen olarak dile getirdiğimiz bir şey ortaya çıkıyor; iş yeri hekimleri. İş yeri hekimleri, bölge bazlı sağlık ekipleri olduğu sürece aslında bu süreç çok sağlıklı ilerlenebilir, üstesinden gelinebilir. Önemli olan sorumluluğu almak ve yerine getirmek. 'Tüm önlemler alındı' cümlesiyle şeffaf bir ortam hazırlanmıyor. Alındığı söylenen önlemler tek tek açıklanmalı, veliler, eğitim ve bilim emekçilerinin içleri rahatlatılmalı. Bu öğrenciler için de geçerli, çocukların üstün yararı için kaygıdan uzak ortamda olmalı. Bunu sağlayacak kişi ve kurum MEB. MEB ve iktidarın bu sorumluluğu almasını bekliyoruz."