27 Ağustos 2025 Çarşamba

Baro başkanları kolektif hakların anayasal güvenceye kavuşturulmasını istedi

Komisyonun 5. toplantısında baro başkanları dinleniyor. TBB Başkanı Sağkan, hukuka aykırı uygulamaların sürecin güvenini zedelediğini kaydetti. Sırasıyla söz alan baro başkanları hasta tutsakların durumuna, Kürtçeye yönelik düşman politikalara, kayyum gasbına dikkat çekti, eşit yurttaşlık talebini yineledi. 

Süreç kapsamında Meclis'te kurulan komisyonun 6. oturumu Türkiye Barolar Birliği (TBB) temsilcilerinin katılımıyla başladı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ile 10 ilden baro başkanlarının dinlenmesiyle sürüyor.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, geçen hafta gerçekleştirilen oturumda Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri ve ölen asker ailelerinin dinlenildiğini hatırlattı. Kurtulmuş, "Hepsinin söylediği, 'biz bedel ödedik ama artık bu milletin çocukları bedel ödemesin. Biz evlatlarımızı toprağa verdik. Artık toprağa evlatlarımızı değil, silahlarımızı gömelim' oldu. Her birimizin söylediğimiz sözlere olağanüstü dikkat göstermemiz ve süreci sahiplenerek kamuoyundaki bu konudaki destekleri arttırmamız gerekiyor" diye konuştu.

Kurtulmuş, Kürtçe konuşmanın engellenmesine ilişkin ise tek kelime etmedi. 

TBB BAŞKANI SAĞKAN'DAN DÖRT BAŞLIK ÖNERİSİ
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanması gerektiğini belirterek, hukuka aykırı uygulamaların sürecin güvenini zedelediğini belirtti. Sağkan, yürürlükteki anayasaya saygı gösterilmedikçe herhangi bir sorunun çözülmesinin mümkün olmadığının altını çizdi.

Sürecin sağlıklı ilerlemesi ve başarıya ulaşması için önkoşulun "Anayasaya tam riayet" olduğunun altını çizen Sağkan, şunları söyledi: "Toplumun ciddi bir kesimin yürütülen sürece ihtiyatla yaklaşmasının temel nedeni, bir yandan meclis çatısı altında toplumsal bütünlüğün gerçekleşmesi için 'demokratik adımlar' hedefi konulurken, diğer tarafından tam aksi uygulamaların işletilmesidir. Hukuk aykırı gözaltı ve tutuklama kararları, bazı AYM ve AİHM kararlarının uygulanmaması gibi yargısal faaliyetler ile kayyum uygulamaları, diploma iptali ve Atatürkçü subayların TSK'den tasfiyesi uygulamaları, süreçle taban tabana zıt uygulamalar olarak sıralanmaktadır."

Sağkan, "Komisyonun amacına ulaşabilmesi için ilk etapta çözülmesinin zorunlu olduğunu düşündüğü" 4 başlığı şöyle sıraladı: "Keyfi tutuklamalar, basın ve ifade özgürlüğü, bazı yargı kararlarına uyulmaması, kayyum uygulaması." Sağkan, "af" niteliği taşıyan düzenlemelerin İnfaz Kanunu'nda yapılacak değişiklikler ile hayata geçirilemeyeceğini kaydetti. Sağkan, düzenlemelerin ise Meclis'te sağlanacak nitelikli çoğunluk ile hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

BİNGÖL BAROSU BAŞKANI KETENALP HASTA TUTSAKLARA DİKKAT ÇEKTİ
Bingöl Barosu Başkanı Yusuf Ketenalp, Kürt meselesinin aynı zamanda demokratikleşme meselesi olduğunu kaydetti. Ketenalp, anayasada eşit vatandaşlığın güvence altına alınması gerektiğini belirterek, "Buna halel getirecek uygulamalar sona erdirilmelidir. Kürtçe, Zazaca ve bu topraklarda konuşulan diğer bütün diller üzerindeki baskının kaldırılarak kamusal alanda kullanılması için teşvik edilmesi, dillerimizin yaşatılması için buna yönelik çalışmalar yapılması gerekir" diye belirtti.

Hasta tutsakların durumuna da işaret eden Ketenalp, tutsakların sağlık ve yaşam haklarının gözetilmesi, infaz koşullarının insan onuruna ve evrensel hukuk ilkelerine uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Yargının bağımsız ve tarafsız bir şekilde işlemesinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Ketenalp, Anayasa Mahkemesi kararlarının hüküm yorumlaması yapılmadan uygulanması gerektiğini söyledi. Ketenalp, "Ülkemizin taraf olduğu AİHM bağlayıcılığı dikkate alınarak AİHM kararları uygulanmalıdır. Yapılan araştırmalarda toplumda çok düşük oranlarda olan adalete güven duygusu da bunlarla birlikte arttırılmalıdır" diye konuştu.

Kayyum uygulamalarını halk iradesinin gasbı olduğunu kaydeden, Ketenalp, "Demokrasinin temel taşı olan seçme ve seçilme hakkı ilkelerinin ihlalidir. Kayyum uygulamalarının sonlandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı. Ayrıca yerel yönetimlerin de güçlendirilmesi ile halkın doğrudan yönetime katılması sağlanmalıdır" ifadelerini kullandı.

DİYARBAKIR BARO BAŞKANI GÜLEÇ: DEVLET ARTIK KÜRTÇE'YLE BARIŞMALI
Diyarbakır Barosu Başkanı Adbulkadir Güleç de 5. toplantıda Kürtçe'nin engellenmesini hatırlattı. Güleç, "Bir önceki oturumda Diyarbakırlı bir Barış Annesi evladına dair acısını Kürtçe anlatmak istediğinde buna izin verilmemesi aslında Kürt meselesinin özünü ortaya koymaktadır. Bir annenin evladına dair acısını en iyi bildiği diliyle anlatabilmesi insani ve temel bir haktır. Bu durum Kürt halkı açısından incitici bir durumdur. Meclis, halkın ve milletin sesi olan en temel kurum olarak böyle bir dilin kullanımına inisiyatif alarak izin verebilseydi bu tutum Kürtçe dilinin normalleşmesi ve barışın dili olması bakımından çok kıymetli bir adım olabilirdi. Devlet artık Kürtçe ile barışmalıdır" dedi.

Meclis'in sadece iktidarın veya birinci partinin değil muhalefetin de etkin rol alabildiği bir mekanizmaya dönüşmesi gerektiğini kaydeden Güleç, şunları söyledi: "Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sunacak, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden kaynaklı çekince koyduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerkliği şartı, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi gibi sözleşmelere yönelik çekinceler kaldırılmalıdır. Bununla ilgili toplumsal barışı ve eşit yurttaşlığı güçlendirecek adımlar atılmalıdır. Mevzuat yeniden gözden geçirilerek uluslararası süreçlere uygun hareket edilmelidir. Kadın özgürlüğünü esas alarak çocukları ve kadınları şiddete karşı gerçek manada koruyacak yasal önlemler yaşama geçirmelidir."