Cumartesi Anneleri 1068. haftada Kenan Bilgin'in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri'nin bu haftaki eylemine mektup gönderen Cavit Naci Tarhan, Kenan Bilgin'in Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde kaybedilmesine tanık olduğunu belirtti, "Bugünlerde adı geçen 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' gerçekten bir şeyleri aydınlatmak istiyorsa, ilk adım olarak kayıp dosyalarını açmalı" dedi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya ve faillerin yargılanmasını talep etmeye devam ediyor.
Karanfiller ve gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarıyla Cumartesi Meydanı'nda bir araya gelen aileler, eylemlerinin 1068. haftasında, 12 Eylül 1994’te Ankara’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Kenan Bilgin'in akıbetini sordu.
Kenan Bilgin'in gözaltında kaybedilmesine tanık olan Cavit Naci Tarhan, Cumartesi Anneleri'ne gönderdiği mektupta, kayıpların akıbetinin aydınlatılması için kurulan komisyonların harekete geçmesini istedi.
Aileler adına basın açıklamasını Kenan Bilgin'in yakını Setenay Yarıcı okudu.
'EMNİYET GÖZALTINI REDDETTİ, TANIKLAR İŞKENCEYİ ANLATTI'
Yarıcı, 35 yaşındaki Bilgin’in Ankara Dikmen'de bir otobüs durağında gözaltına alındığını ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğünü hatırlattı. Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği'nin yaptığı başvurulara rağmen polisin, Bilgin'in gözaltına alındığını inkar ettiğini belirtti, "Ancak 11 tanık, Kenan Bilgin'i gözaltı şubesinde gördüklerini ve işkenceye maruz kaldığını kamuoyuna açıkladı" dedi.
Setenay Yarıcı, "Ailenin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvurulara rağmen, dönemin Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu'nun soruşturmayı yürütmesi engellendi ve görev yeri değiştirildi" diye konuştu. Soruşturmayı devralan Başsavcı Vekili Özden Tönük'ün ise tanık ifadelerine rağmen harekete geçmediğini belirten Yarıcı, "Bazı tanıklar, Bilgin’i götüren polisleri teşhis edebileceklerini belirtmelerine rağmen bu konuda hiçbir adım atılmadı" dedi. Tönük’ün, tanıkları 'devleti küçük düşürücü yalanlar söylemekle' suçlayan bir rapor hazırlayarak dosyayı kapattığını hatırlatan Yarıcı, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu raporun gerçeği yansıtmadığını kayıt altına aldı" dedi.
İç hukuk yollarından sonuç alamayan Bilgin ailesinin dosyayı AİHM’e taşıdığını hatırlatan Yarıcı şunları söyledi: "AİHM, Bilgin ailesinin iddialarının açık ve net olduğunu belirtmesine rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı herhangi bir delile ulaşılamadığını savundu ve dosyayı zamanaşımı gerekçesiyle kapattı. Karara yapılan itirazlar da reddedildi.Sorumlular korunuyor. Ama biz adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz."
'BU İNSANLAR UNUTULAMAYACAK'
Eylemde konuşan Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin ise, yaşadıkları acının hala taze olduğunu söyledi. Devletin ellerinde tüm belgeler bulunmasına rağmen herhangi bir işlem yapılmadığını belirtti, "Dosyalar 'delil yok' denilerek kapatıldı. Ama biz diyoruz ki, insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Ne kadar zaman geçerse geçsin, bu insanlar unutulmayacak" diye konuştu.
CAVİT NACİ TARHAN: BEN TANIĞIM
Kenan Bilgin'in gözaltında kaybedilmesine tanık olan Cavit Naci Tarhan'ın gönderdiği mektup, İnsan Hakları Derneği üyesi Taylan Bekin tarafından okundu. Tarhan, mektubunda şu sözlere yer verdi: "Ben tanığım. Kenan Bilgin'in Ankara Emniyetinde gözaltında kaybedilmesine tanıklık ettim. O dönemde ben de aynı yerde gözaltındaydım. Bugünlerde adı geçen 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' gerçekten bir şeyleri aydınlatmak istiyorsa, ilk adım olarak kayıp dosyalarını açmalı. Devlet, bu olaylara dair sahip olduğu belgeleri kamuoyuna sunmalı ve barış süreci, gözaltında kayıpların akıbetini açıklamakla başlamalı. Ben tanıklık etmeye devam edeceğim."