13 Temmuz 2025 Pazar

Mamoste Süleyman Aksu: Öğretmen olmak sınırın ötesindeki çocukları düşünmekti

Çocukları çok severdi. Öğretmenliği seçmesinde de, Suruç'a gitmesinde de en önemli sebeplerden biriydi ondaki bu sevgi. On binlerin katıldığı uğurlamada, öğrencileri gözüyaşlı veda etti öğretmenine. Güler yüzlüydü, enerjik, heyecanlı… Kardeşi onu şu sözlerle anlatmıştı: "Gülerek gitmişti. Şimdi şu kapıdan gelse yapacağı ilk şey yine gülmek olur."

Kürdistanlıydı Süleyman. 22 Ocak 1990'da Yüksekova'da doğdu. Birçok Kürdün kaderiyle ortaktı kaderi. Ailesi Hakkari'nin Çukurca ilçesinden Yükseova'ya göç etmek zorunda kalmıştı. Kavgası ölünce bile bitmeyenlerden oldu. Defalarca kez kırılan mezar taşıyla, anılarını taşıyan ve askerler tarafından yakılan eviyle direnmeye devam etti.

"Çiçek, su ve çoluk ve çocuk
Kelebekler, kuşlar, ağaç ve orman
Dağın doruğundaki kartallar
Gökteki bulutlar
Hepsi umut ile yaşıyor
Umut onların yüreğinde şenleniyor
Umutsuz kalma hiçbir zaman" diyordu şiirinde Süleyman. Işık da umuda dair "Düşündüm ki, hareketi, düşünceyi, kavgayı seven biri hep umutludur. Umut olmazsa heyecan olmaz" demişti. Kobanê'ye umut taşımaya gidenlerdendi, umutluydu hayatı boyunca ve umudun kendisi olanlardandı.

Çukurova Üniversitesi'nde İngilizce Öğretmenliği okumuştu. 3 sene öğretmenlik yapabildi yalnızca. Eğitim-Sen üyesiydi. Planları vardı, öğrencileriyle bir dergi çıkarmak istiyordu, adı "Umut", başka çocukların hayatına dokunmaya giderken ölümsüzleşti.

Çocukları çok severdi. Öğretmenliği seçmesinde de, Suruç'a gitmesinde de en önemli sebeplerden biriydi ondaki bu sevgi. On binlerin katıldığı uğurlamada, öğrencileri gözüyaşlı veda etti öğretmenine. Güler yüzlüydü, enerjik, heyecanlı… Kardeşi onu şu sözlerle anlatmıştı: "Gülerek gitmişti. Şimdi şu kapıdan gelse yapacağı ilk şey yine gülmek olur."

Kız kardeşleriyle özel olarak ilgilenirdi. Eğitimleri, kendilerine güvenmeleri, dertleri… Hep yanlarında olurdu. "Abi-kardeş ilişkisinden çok arkadaş gibiydi" diye tanımlıyordu kardeşleri bu ilişkiyi. Dayanışmacılık, onun en belirgin özelliğiydi. Yalnızca kardeşlerine, ailesine değil; tüm herkese açmıştı bu yanını.

Okumayı ve okutmayı severdi. Şiir yazardı, güzel de şiir okurdu. Kendini geliştirmeye, öğrenmeye emek verirdi. Öğrencisi Mizgin ise, "Mamostenin (öğretmen) sesi hala kulaklarımda. Sınıfa gülerek, 'gençler' diye girerdi. Biz hala Süleyman hocanın öğrencisi olmanın gururunu yaşıyoruz" sözleriyle anlatmıştı Süleyman hocasını. Son dersinde öğrencilerine 'No pain, no gain', 'Bir bedel olmadan kazanç olmaz' demişti.

Sözünün ve hayatının anlamını, ödemekten hiç korkmadığı en büyük bedeli göğüsleyerek son nefesinde tekrar kazandı.

*Portre dizimiz yarın Uğur Özkan ile devam edecek...

Kaynakça:
*Adı Hogir
*Kobanê'ye Gitmek 
*Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak