4 Aralık 2024 Çarşamba

Amedspor'un defansı halktır geçilmez!

Şoven güruhlar Amedspor'u kapatmak için harekete geçmiştir. HDP'lileri siyaset sahnesinden, Amedspor'u da yeşil sahalardan kovmak istiyorlar. Britanyalı yazar Simon Kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" sözü bir kez daha günümüzde doğrulanıyor. Faşist rejimin toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi futbolu da tekçiliğe göre dizayn çabaları sürüyor.
Türkiye Spor Toto liglerinde Kürdistan takımlarının uğradığı faşizan saldırıları ezelden beri biliyoruz hepimiz. Ezilenler ısrarla spor kardeşliktir, eşitliktir dedikçe burjuvazinin yönetimi altındaki takım ve taraftarlar dâhil tüm güçler ile Kürdistan takımlarına ve Kürt sporculara linç girişimleri devam ediyor. Son haftalarda bu saldırılar süreç ile bağlantılı olarak artarak devam ediyor. Antalya'ya giden Cizrespor planlanmış bir saldırıya uğradı. Cizrespor'un iki oyuncusu yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Cizre'de bodrumlarda sivil insanlar katledildiği zaman, "Aşk bodrumda yaşanır" diyen Eskişehirspor yönetimi ile aynı saflarda yer aldı Antalyaspor.
 
Geçtiğimiz haftalar da Sakarya da oynanan, Sakaryaspor-Amedspor karşılaşmasın da Amedspor'da faşizm ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. Hemen maçın başında faşist Türk burjuva devletinin Kürdistan'ı işgalinin sinevizyon gösterimi yapıldı. Sahanın skor tabelasında sürekli bir biçimde Türk bayrağını gösterip şoven ortam daha da derinleştirildi. Maç sonucunda "Şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganları ile Amedspor sporcularına saldırı soyunma odasına kadar devam etti.
 
Adeta linç rejimine dönüşen bir faşist iktidarla karşı karşıyayız. Hemen hemen toplumun her örgütlü gücü iktidarın ve yandaşlarının hedefi haline geliyor. En çok da sindiremedikleri, kabul edemedikleri Kürdistan coğrafyası ve HDP bu saldırılara maruz kalıyor. Daha geçtiğimiz hafta AKP'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tahammülsüzlüğünü, "Bu ülkeyi bölemeyecekler. Kürdistan Kuzey Irak'ta, çok seviyorlarsa oraya gitsinler. Benim ülkemde Kürdistan diye bir bölge yok" sözleriyle ortaya koymuştu. AKP-MHP faşist blokunun İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu ise ağzını her açtığında HDP eş başkanlarına ve vekillerine karşı hakaret ve nefret söyleminden vazgeçmiyor. Tek adam rejiminin Kürt düşmanı politikalarından cesaret alan havuz medyası ve sosyal medya trolleri de soğukkanlı katillere taş çıkartırcasına hedefledikleri insanların ve kurumların üzerine çullanıyorlar.
 
2 Mart'ta Amed'de oynanan Amedspor-Sakaryaspor maçında süreç başka bir seviyeye ulaştı. Sakaryasporlu oyuncular daha maç başlarken bozkurt işaretleri ile Amedsporlu oyuncuları ve taraftarları tahrik etmeye başladı. Ardından polisin tahrikleri devreye sokuldu. Bütün provakasyonlara karşı olaylara solduyu ile yaklaşan Amedspor tarftarları ve oyuncuları oldu. Maç sonucunda tomalarla saldıran polis  birçok Amedsporlu taraftarı gözaltına aldı. Sakarya'nın yerel kanalı Tv 264'ün kurmaca haberlerinde Amedspor'un orta saha oyuncusu Mansur Çalar'ın elinde jilet olduğu iddia edildi. Hemen ardından sosyal medya trolleri ve faşistler #AmedsporKapatılsın söylemi ile Mansur ve Amedspor'u linç girişiminde bulundu. Tıpkı dönem dönem MHP, BBP, İP gibi partilerin, Perinçek gibi tescilli Kürt düşmanlarının "HDP Kapatılsın" söylemine sarılması gibi.
 
Biliyoruz ki; bu ne ilk ne de son olacaktır. Dün, antifaşist ve yurtsever kimliği ile bilinen Deniz Naki'yi kamuoyunda linç edenler, lisansını iptal edip yurt dışında suikast girişimine giden yolu döşeyenler; bugün de başta Amed ve Cizrespor olmak üzere yurtsever taraftar yapısına sahip Kürdistan takımlarını hedef tahtasına koyuyorlar. Şu bir gerçek ki; şoven güruhlar Amedspor'u kapatmak için harekete geçmiştir. HDP'lileri siyaset sahnesinden, Amedspor'u da yeşil sahalardan kovmak istiyorlar. Britanyalı yazar Simon Kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" sözü bir kez daha günümüzde doğrulanıyor. Faşist rejimin toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi futbolu da tekçiliğe göre dizayn çabaları sürüyor.
 
Tribünlerin de "Çocuklar ölmesin maça gelsin", "Kazanacağız, mutlaka kazanacağız", "Direniş-Berxwedan" pankartları eksik olmayan; "Diren ha Diyarbekir diren, diremektir sana can veren, dur ve dinle bu şarkım sana, dağlarının aşkına güven" marşı yükselen bir kent kültürünü hiçbir faşist, şovenist saldırı teslim alamaz. Saha da dört köşe de sırası ile "Yeşil/Kırmızı/Şampiyon/Amed" diye atılan sloganlar aynı zaman da sömürge altında olan dört parça Kürdistan'ın Ulusal Birlik ruhudur. Maç çıkışında "Leyla Güven onurumuzdur" diyen yurtsever bilinç, şovenist linç kampanyaları ile apolitikleştirilemez.
 
Amedspor Kürdistan'ın yeşil sahalardaki en önemli temsilcisidir. Amedspor deplasman da uğradığı saldırılara rağmen iç saha da konukseverlikten vazgeçmemiştir. "Spor sahalarında toplumu ayrıştıracak kin ve nefretin oluşumuna yol açan bu davranışları kınıyor yeşil sahalarda kardeşliğin ve dostluğun yeşermesini diliyoruz" diyen Amed Sportif Faaliyetler Kulübü provakasyona gelmeyerek sûkunetli ve olgun tavrını sürdürmektedir. #AmedsporHalktır hashtagı etrafında birleşen Amedspor dostları sosyal medyayı trollere dar edebilmektedir. Barikat tribünlerinde "Bilinçli toplum, bilinçli taraftar" anlayışının yükselmesi, Mor Barikat tribünlerinin ise "Futbol, kadınları ötekileştirmek için kullanılan bir obje haline getirilmiştir. Biz bunu yıkacağız" anlayışı ile hareket etmesi endüstriyel futbola karşı cinsiyet özgürlükçü bir karşı koyuşun yansımasıdır.
 
Amedspor futbolcuları ise gollerini şovenizme ve faşizme karşı atmaktadır. Kırmızı, yeşil renklerini güneşin sarısıyla tamamlamaktadır. Yurtseverler, sosyalist yurtseverler dünden daha fazla tribünlerde yerini almalı, gasp edilen, yok sayılan siyasi iradelerine nasıl sahip çıkıyorlarsa yeşil sahalardaki temsilcilerini daha güçlü sahiplenmelidirler. Şovenist ataklara karşı savunmayı sıkı tutmalı, fırsat kollamalı en uygun pozisyonda kontra atağa geçmeliyiz. Bu maçı alacağız başka yolu yok!