4 Aralık 2024 Çarşamba

Aydın Akyüz yazdı | Marksizmin kurucularından Engels 200 yaşında

Marks ve Engels’in birbirlerinden kopuk teorik ve siyasal üretimlerinden söz edilemez. Kimi teorik eserler ortak, kimileri ayrı ayrı kaleme alınmış olmakla birlikte hep karşılıklı etkileşim içindeydiler. Marksist teorinin geliştirilmesinde olduğu kadar fiili uğraşlar konusunda da birbirlerini tamamlıyorlardı. Kimi bilinçli ve iradi, kimisi ise zorunlulukların basıncıyla fiili bir iş bölümü de vardı aralarında.

Varoluş krizi içinde can çekişen kapitalizm ve onun üzerine yükselen burjuva devletler ve diğer üst yapı kurumlarının, pandemi başta olmak üzere hiçbir temel evrensel sorunu çözme kabiliyeti kalmamıştır. O yüzden her geçen gün işçi sınıfı ve ezilenler daha fazla yüzlerini sosyalizme ve Marksizme dönüyorlar. Marks ve Engels, duyulan bu ilgiyi fazlasıyla hak ediyorlar. İnsanlığı, barbarlığa sürükleyen kapitalist/emperyalist anafordan Marksizm çıkaracaktır. Marks ile beraber Marksizmin kurucusu olan Engels'in 200. doğum gününü böylesi anlamlı zamanda kutluyoruz.

TUTKULU ÖĞRENME İSTEĞİ VE DİSİPLİNLİ YAŞAM ALIŞKANLIĞI
Engels, Ren eyaletine bağlı Barmen'de 28 Kasım 1820'de doğdu. Ailesi, çevresi, okuduğu ilkokul ve lise protestan Calvinciliğin boğucu etkisi altındaydı. 17 yaşında babası tarafından okulu yarım bırakılarak ticaret öğrenmesi için Bremen'deki şirketlerine gönderildi. Babasının bu kararı, onun dini muhafazakar ortamdan kurtulması, istek ve eğilimleri doğrultusunda özgürce hareket etmesi için fırsat yarattı. O bu fırsatı bilinçli ve iradi bir tarzda kullandı. Bu yönelimini çocukluğundan beri edindiği disiplinli yaşam alışkanlığıyla birleştirdi.

Çocukken, anne tarafından dedesinin anlattığı Yunan ve Cermen mitolojisinden hikayeler, edebiyata ve farklı diller öğrenmeye ilgisini artırmıştı. Edebiyat, onun için dünyaya ve farklı yaşamlara açılan kapıydı. Bu sayede gençlik yıllarından itibaren büyüdüğü çevrenin ve ailesinin muhafazakar düşünce ve yaşam tarzına tepki duyarak onun dışına çıkma eğilimi sergiledi. Öğrenmeye olan tutkusuyla çocukluğunda öğrendiği Yunanca ve Latince'ye bir dizi yeni dil ekledi. İlerici, demokrat düşünce akımlarını izledi. Sevdiği spor, şiir ve müzik etkinliklerinden geri kalmadı.

Bremen'de ve sonrasında üniversite eğitimi için gittiği Berlin'de demokrat, eşitlikçi ve özgürlükçü düşünce akımlarıyla ilişkiye geçti. Tanrı tanımazlığı benimsedi. Hegel ve Feurbach okudu. Düşüncelerini diyalektik ve materyalist bir çerçeveye oturtmaya başladı. Milliyetçiliği ve liberalizmi eleştirmeye yöneldi. Berlin üniversitesinde felsefe ve din dersleri aldı. Sol Hegelcilerle bağ kurdu. F. Oswald ismiyle felsefe, din ve edebiyat üzerine yazılar yazdı. Üniversite yıllarında henüz Feurbach materyalizmi, Sol Hegelcilik ve ütopyacı sosyalizmin etkisi altındaydı. Kadınların özgürleşmesini ve genel özgürlüğün ilk adımının kadınların özgürleşmesinden geçtiğini savunuyordu.

Bremen ve Berlin'de geçen beş yılda felsefe, din, edebiyat ve yeni diller öğrenme ile topçu alayında, askeri eğitim almada bilinçli, iradi ve planlı bir duruş sergiledi; bilgi birikimi kadar, dünyaya ve topluma bakış açısına ilişkin kavrayışında büyük bir sıçrama kaydetti.

KOPUŞ
23 yaşına bastığı 1842 Kasım'ında babasının ısrarlarıyla aile şirketini yönetmek için Manchester'e geçti.

Manchester'da işçi mahallerine giderek yaşam koşulları ve düşünüş tarzlarını inceliyor, işçi önderleriyle bağlar kuruyor, işçi hareketini yakından takip ediyordu. Yazdığı yazılarda maddi çıkarların tarihsel ilerlemede oynadığı rolü vurguluyor, gelecek devrimin, siyasal değil toplumsal olacağını belirtiyordu. Ekonomi politiğin öneminin altını çiziyor, ekonomi politiğin eleştirisini yapıyordu. Nitekim Marks'ın dikkatini ekonomi politiğe çekip onu bu konuyu incelemeye teşvik eden Engels olur.

Bu dönem Feurbach ve Hegel idealizmini aşmaya başlar. İşçi sınıfının toplumsal devrimdeki siyasal rolünü keşfeder. Bu sonuçlara varmasıyla birlikte, mevcut sosyalist ve komünist hareketlere yönelir. Ancak bağ kurduğu Owenci Chartist ve daha enternasyonalist, devrimci proleter özellikler taşıyan halkın birliği temsilcileri, ona bir şey katamayacak kadar geridir.

İngiltere'den ayrıldıktan kısa süre sonra, oradaki araştırmalarını, "İngiltere'de emekçi sınıfların durumu" adı altında kitaplaştırır. Bu çalışma materyalist tarih anlayışının bir uyarlaması olmakla birlikte, materyalist tarih anlayışına teorik düzlemde yer verilmez.

Engels 28 Ağustos 1844'de Manchester'den ayrılarak Paris'te Marks'ı ziyaret eder. İki yıl önceki soğuk geçen ilk karşılaşmalarının aksine bu görüşmeleri dostluk havasında geçer. Artık yazıları üzerinden birbirlerini yakından tanıyor, birçok konuda ortak yaklaşım ve yönelime sahip olduklarının bilincindedirler. On gün geceli-gündüzlü birlikte geçirir, bol bol sohbet ederler. Engels yıllar sonra bu görüşme için; "Tüm kuramsal alanlarda tam mutabık olduğumuz aşikardı ve ortak çalışmamız o zaman başladı" diyecektir. Bu buluşma 40 yıl sürecek olan dostluk, yoldaşlık ve teorik siyasal üretimin başlangıcı olur.

Marks ve Engels 1844 Eylül'üne kadar felsefi konularda birbirlerinden ayrı ve bağımsız bir biçimde paralel bir dönüşüm geçirirler. Dönemin sosyalist ve komünist hareketlerine katılma, ekonomi politiğin tarihsel ilerlemede oynadığı rolü, ekonomi politiğin eleştirisi, işçi sınıfının toplumsal devrimde siyasal rolünün keşfi konularında Engels Marks'dan önce ilk adımları atar. Birlikte çalışmaya karar verdikten sonra teoriyi nihai ve kesin sonuca vardırmada Marks öne geçer. Engels, Marks'ı "dahi", kendisini "yetenekli" olarak nitelendirerek mütevazılık yapar. Marksist teorinin kuruluşu, yaygınlaştırılması, anlaşılır kılınması ve siyasal-örgütsel bir güç haline getirilmesinde Engels'in katkıları "dahi"yaneden daha azıyla tanımlanamaz.

1844-'47 arasında Marksizmin temellerini beraber atar, kopuşu birlikte gerçekleştirirler. Hegel diyalektiğinden Feurbach materyalizminden, ütopik sosyalizmden kopuş tamamlanmış, Marksist tarih anlayışı ana hatlarıyla kurulmuş, kapitalizmin en genel analizi ve eleştirisi proletaryanın toplumsal devrimine bağlanmış, politik geçiş ve komünist toplum genel yönleriyle ortaya konulmuştur. Geçiş döneminin bitişinin sembolü olan Komünist Manifesto, onları kesin ve geri dönüşsüz olarak proletarya davasına bağlamıştır.

Marks ve Engels, dönem dönem birlikte çalışıyor, ayrı kaldıklarında aralıklarla görüşüyor ve sık sık mektuplaşıyorlardı. En ufak fikir kıvılcımını birbirleriyle paylaşıyorlardı. Kimin kaleme aldığından bağımsız olarak temel fikirlerinin büyük kısmını birlikte olgunlaştırdılar. Marks'ın kaleme aldığı birçok düşüncede Engels'in, Engels'in kaleme aldığı birçok fikirde Marks'ın az veya çok katkısı vardır. İş bölümüne giderek birbirlerini tamamlamaya çalışıp, birlikte Marksist teori ve yöntemi kurdular. Marks'ı tanımlayan birçok temel nitelik Engels için de geçerlidir.

Marks ve Engels'in birbirlerinden kopuk teorik ve siyasal üretimlerinden söz edilemez. Kimi teorik eserler ortak, kimileri ayrı ayrı kaleme alınmış olmakla birlikte hep karşılıklı etkileşim içindeydiler. Marksist teorinin geliştirilmesinde olduğu kadar fiili uğraşlar konusunda da birbirlerini tamamlıyorlardı. Kimi bilinçli ve iradi, kimisi ise zorunlulukların basıncıyla fiili bir iş bölümü de vardı aralarında.

GENERAL
Komünist Manifesto'nun çıkışı 1848 devrimiyle çakışır. Teorik kopuşu tamamlayan Marks ve Engels, teorik alandan politik olana, genel olandan somut ve pratik olana yönelirler. Bu aynı zamanda vardıkları teori-pratik birliği sonucunun bir gereğidir. "Fikirler hiçbir şeyi iyi bir sonuca vardırmazlar, fikirleri iyi bir sonuca vardırmak için pratik bir gücü kullanan insanlar gerekir." (Marks) Bunun için de politika üretmek ve örgütlenmek şart.

Çeşitli gazetelere gönderdikleri politik yazıların yanı sıra çıkardıkları gazeteler aracılığıyla devrime proletaryanın lehine yön vermeye çalışırlar. Komünistler Birliği üyelerini, devrimde etkili bir tarzda yer almaları doğrultusunda seferber ederler. Devrime doğrudan müdahale etmek için ikisi birlikte Almanya'ya gider.

Engels, çıkardıkları gazeteye, daha sonra "Almanya'da devrim ve karşıdevrim" adıyla kitaplaştırılan etkili politik yazılar yazar. Bu yüzden hakkında dava açılarak aranır duruma düşer. Engels sadece teorik ve politik bir önder olarak değil, kılıcını ve tabancasını kuşanarak asker ve komutan olarak da ayaklanmalarda ve çatışmalarda yer alır. Alman devriminin son büyük ayaklanması olan Baden'deki çatışmalarda son mevzi düşene kadar yer alır.

1841'de girdiği topçu alayında aldığı askeri eğitim ve edindiği tecrübeyi 1848-'49 devriminde daha da geliştirir. Bu birikimi başkaca ayaklanmalara ve savaşlara yönelik yaptığı başarılı askeri taktik ve teknik değerlendirmeleriyle yoldaşları ve dostları tarafından "General" lakabıyla onurlandırılır. Barikat savaşlarının analizi ve geleceği, Fransa-Prusya savaşı üzerine yaptığı değerlendirmeler, genel bir "Avrupa savaşı"nın (emperyalist dünya savaşı olarak gerçekleşti) alacağı askeri biçim ve seyrine dair dahice öngörüleriyle "General" unvanını fazlasıyla hak eder.

FEDAKARLIK
Marks'ın çalışmaları kendisi ve ailesinin geçimini sağlamaktan uzaktı; yanı sıra devrimci çalışmalar ve giderek artan devrimci göçmenlerin ekonomik giderlerini karşılamak gerekiyordu. Bunu gören Engels fedakarlık etmekte tereddüt etmedi. Kendisini manevi olarak çok zorlamasına ve teorik üretimi ile devrimci çalışmalara katılımını sınırlamasına rağmen babasının ortağı olduğu işletmenin başına geçti. Şirketin başında boşa geçen yılların acısını derinden hissetmesine rağmen, fedakarlıkta tereddüt etmedi. En zor anlarında Marks ve ailesinin can simidi oldu. Marks çalışmalarını sürdürebilmişse ve ailesi daha az felaketle karşılaşmışsa bu, Engels'in zor anlardaki yardımlarından ötürüdür.
Engels bu yıllarda Marks ile kesintisiz biçimde iletişim içindedir. Hemen her önemli konuda fikir alışverişlerini mektuplar aracılığıyla sürdürürler. Yanı sıra aralıklarla, bazen günlerce bazen haftalarca çeşitli vesilelerle bir araya gelir, paylaşımlarını sürdürürler. Engels'in doğrudan teorik üretimi bu yıllarda sınırlı kalır.

Engels, kendisi, Marks ve ailesi, devrimci çalışmaları uzun vadede finansa edecek bir planlama yaparak, firmadaki hissesini satar, 1869'un sonlarında Londra'ya, Marks'ın yanına taşınır. Marks'ın ölümüne kadar hemen her gün görüşürler. Engels teorik üretimine ve devrimci çalışmalara daha fazla zaman ayırma fırsatı bulur. Enternasyonal çalışmalarına daha fazla ve doğrudan katkı verir. Bu sayede Marks, Kapital çalışmasına ağırlık verme fırsatı bulur.

Marks ve Engels'in düşünce ortaklıkları o kadar güçlü, işbirlikleri ve yoldaşlıkları o kadar derindir ki Marks, çeşitli vesilelerle gazetelere yazı yazmakta zorlandığında, Engels'in devreye girip Marks imzasıyla yazı gönderdiği olur.

TEK BAŞINA
Marks öldükten sonra birlikte omuzladıkları birçok görev Engels'in omuzlarına kalır. Marks, on binlerce sayfalık, yarım kalmış çalışmaları ve kızlarını Engels'e emanet eder. Engels son günlerine kadar disiplinli bir tarzda bu el yazmaları üzerinde çalışır. Kapital'in son iki cildinin taslakları üzerinde çalışarak yayınlatır. Kendisinin ve Marks'ın yayınlanmış eserlerini gözden geçirerek, önsözler ekleyerek yeni baskılarını yaptırır. Farklı dillerdeki çevirileri gözden geçirir. Marks'ı aratmayacak düzeyde Marks'ın kızları ve torunlarıyla maddi ve manevi olarak ilgilenmeyi; onlara dost ve yoldaş olmayı sürdürür. Son yıllarında, ömrünün Marks'ın el yazmalarının tümünü gözden geçirmeye ve yayına hazırlamaya yetmeyeceğini anladığında Kautsky ve Brestain'a Marks'ın el yazısını okumayı öğreterek, onları Marks'ın el yazmaları üzerinde çalışmaları için hazırlar.

Engels, sosyalist harekete teorik ve politik önderliği artık Marks olmaksızın sürdürmesine rağmen alçak gönüllülük yaparak kendisinin hep "ikinci keman" olduğunu belirtmeye devam eder. Birçok ülkeden gelen mektupları tek tek cevaplayarak, enternasyonal devrimcilerle görüşerek sosyalizmin dünyaya yayılması ve örgütlü hale gelmesi çabalarını sürdürür. Önde gelen Alman Sosyal Demokrat Partisi başta olmak üzere sosyalist partilerin gelişimiyle yakından ilgilenir. Alman Sosyal demokrat Partisi'nde uç vermeye başlayan sağ eğilime karşı ideolojik mücadele yürütür; "kürsü sosyalistleri"ni eleştirir, Erfurt Programı'ndaki kimi teorik hatalara dikkat çeker. II. Enternasyonal'in kuruluşuna ve ilk yıllarındaki çalışmalarına teorik ve siyasal önderlik eder; ilerleyen yaşına ve rahatsızlıklarına rağmen ikinci kongresine katılır.

Marksizmin propagandasının yaygınlaştırılmasında ve Marksist teorinin geliştirilmesindeki katkıları eşsizdir. Bu yüzden Engels, Marks ile birlikte Marksizmin kurucusudur. Onun binlerce sayfalık teorik külliyatı, kapitalist ve emperyalist barbarlığı aşmak, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünya kurma mücadelesinde yol göstermeye devam ediyor.