30 Eylül 2024 Pazartesi

Bahri Budak ve torunu Metin için adalet istendi

1994 yılında kaybedilen Bahri Budak ve torunu Metin Budak için adalet isteyen İHD İzmir Şubesi, kayıplar bulunana ve failler yargılanana kadar mücadele edeceklerini kaydetti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, 1994 yılından bu yana kendisinden haber alınamayan Bahri Budak ve torunu Metin Budak için adalet istedi. 

Koronavirüs salgını nedeniyle online düzenlenen basın açıklamasını Caner Canlı okudu. 1993 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesi Yalımlı Köyü'nün "güvenlik" gerekçesiyle boşaltılması üzerine Bahri Budak ve ailesinin Silvan'a göç ettiğini söyleyen Canlı, 29 Mayıs 1994 günü 14 yaşındaki torunu Metin ile boşaltılan köyündeki tarlasına gitmek üzere Bahri Budak'ın Silvan'dan ayrıldığını belirtti.

Canlı, o günden sonra dede ve torundan haber alınamadığını söyledi. Başta dönemin OHAL valiliği olmak üzere bir çok kurum ve kuruluşa dede ve torun için başvuru yapılmasına rağmen bir sonuç elde edilemediğine dikkat çeken Canlı, "2004 yılında Diyarbakır Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyon Başkanlığı'na başvuran aileye komisyon, 'Terör olayları sonucu Metin Budak ve Bahri Budak'ın hayatını kaybetmesi gerekçesiyle maddi zararın karşılanmasına' karar verdi. Köyler, 'güvenlik' gerekçesiyle boşaltıldığı için dede ve torunun kaybolduğu bölgeye on yıl boyunca kimse giremedi" dedi.

DEDE VE TORUNA AİT KEMİKLER BULUNDU
Köylere girişin başlamasının ardından 2005 yılında geri dönen aileden Kadri Budak'ın, arazisini sürerken bazı kemikler ve eşyalar bulduğuna dikkat çeken Canlı, "Eşyalar arasında ayakkabı çekeceği, romatizma için kullanılan ve kola takılan bileklik, çoraplar, bir çakmak, ağrı kesici ilaç, kahverengi kazak ve montun çıkması üzerine Kadri Budak, bunların 11 yıldır kayıp olan babası Bahri Budak ve oğlu Metin Budak'a ait olduğunu anladı. Lice Cumhuriyet Savcılığı'na yapılan başvuru ile bölgede yapılan keşiften sonra kemikler, eşyalar ve boş kovanlara savcılık el koyarak Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. Adli Tıp Kurumu'ndan gelen rapora göre, bulunan kemiklerin Bahri ve Metin Budak'a ait olduğu, ölüm sebeplerinin ise ateşli silah olduğu tespiti yapıldı" ifadelerini kullandı.

Budak ailesinin avukatları ve İHD Diyarbakır Şubesi aracılığıyla 2001 yılında "etkin soruşturma yürütülememesi" nedeniyle dosyanın AİHM'e taşıdığını söyleyen Canlı, 2005 yılında kemiklerin bulunması ile AİHM'de bulunan dosyanın yeni bilgi ve belgelerle güncellendiğini belirtti. Ancak dosyanın 30 Mayıs 2014'te 20 yıllık zaman aşımı süresini doldurduğunu söyleyen Canlı, "AİHM, Metin ve Bahri Budak'ın ölümleri hakkında ulusal makamların yeterli ve etkin soruşturma yürütmedikleri ve bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşam hakkıyla ilgili 2'nci maddesine aykırı olduğu sonucuna vardı ve Türkiye'yi tazminat ödemeye mahkum etti" dedi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş, Jandarma Genel Komutanı Aydın İlter, OHAL Bölge Valisi Ünal Erkan, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ın olayın politik sorumlusu olduğunun altını çizen Canlı, kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması için mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.