4 Aralık 2024 Çarşamba

Bettoumi: Demokratik yurtseverler tüm solu birleştirmeye öncülük ediyor

Yurtsever Demokratik Sosyalist Parti Genel Sekreteri Bettoumi, Tunus'ta Bouazizi'nin kendisini yakmasıyla başlayan ayaklanma sürecinin iyi değerlendirilemediğine işaret etti, "Net bir siyasi projenin yokluğunda, sol ve ilericiler ne yazık ki birlik olamadı. Gençlerin ve ezilen sınıfların fedakarlıkları, emperyalistlerin iktidarı ele geçirmek için desteklediği Müslüman Kardeşler (Ennahda) ve onun müttefikleriyle birlikte birkaç liberal şahsiyet aracılığıyla iktidarı ele geçirmesiyle boşa düştü" dedi.

Marksist Teori dergisinin İstanbul'da düzenlediği "100. Yılında Dünyaya Lenin'le Bakmak" sempozyumuna Tunus'tan katılan Yurtsever Demokratik Sosyalist Parti (PPDS) Genel Sekreteri Nouri Bettoumi sorularımızı yanıtladı.

PPDS'nin tarihini anlatan Bettoumi, Tunus'ta seyyar satıcı Bouazizi'nin kendini yakmasının ardından patlak veren ve Kuzey Afrika'ya yayılan isyan dalgasını değerlendirdi. Yurtsever Demokratik Sosyalist Parti Genel Sekreteri Nouri Bettoumi'nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

PPDS'NİN TARİHİ ÜNİVERSİTE HAREKETİNE DAYANIYOR

Öncelikle Genel Sekreteri olduğunuz PPDS'yi tanıtır mısınız?
Partimizin kuruluşunun kökleri 1976 yılında Tunus üniversitelerinde oluşturulan "Demokratik Yurtsever Hat" adlı harekete dayanır. "Toprak, özgürlük, yurtsever onur" ana sloganımızla, 2016 yılına kadar gizli mücadeleyi benimsemiştik.

Son kongremizi 28-30 Ağustos 2020 tarihinde yaptık. Genel sekreter, siyasi büro, merkez komite, merkez konsey, iç yönetmelikler komitesi, bölgesel ve yerel bürolar ile özel konu ve görevlere yönelik çeşitli komitelerin üyeleri seçildi. Örneğin, komünist ve devrimci parti ya da örgütlerle ikili veya ICOR, Emperyalizme ve Faşizme Karşı Uluslararası Cephe gibi cepheler aracılığıyla ilişki ve işbirliği kuran ve bunları yöneten uluslararası eylem komitemiz bulunuyor.

Tunus solunun kendisini demokratik yurtseverler olarak adlandıran bir kısmı, geçtiğimiz yıldan bu yana, tüm solu, dünya emperyalizmi ile onun yerel temsilcilerine karşı bağımsızlık ve egemenlik hedefli bir siyasi program etrafında birleştirme sürecine öncülük ediyor.

SOL VE İLERİCİLER BİRLİK OLAMADI

Arap devrimci süreci Tunus'ta bir seyyar satıcı olan Bouazizi'nin kendinin yakarak protestosuyla başladı. Kuzey Afrika'da başlayan isyan geniş Arap ve Ortadoğu coğrafyasına yayıldı. Bu isyanın tarihsel ve güncel arka planını ve Tunus'un siyasi durumunu özetlemek gerekirse bize neler söyleyebilirsiniz?
1956-2011 yılları diktatörlük, genel bir özgürlük yokluğu, siyasi mahkumlar dönemidir.

Ocak 1978 ise, tek ve merkezi sendika (UGTT) liderliğinde genel grev ilan edildi. Yüzlerce kişi öldürüldü, yaralandı, tutuklandı. 

1984 yılında, sosyal duruma ve fiyat artışlarına tepki olarak, "Ekmek İsyanı" başladı. Bu isyanda yüzlerce kişi şehit edildi, yaralandı ve mahkum edildi.

2008'te madencilik bölgesi olan Gafsa'da istihdam talebiyle bölgesel bir isyan yaşandı.

Yoksul iç bölgelerde patlayan, ekonomik ve sosyal durumu protesto eden, çalışma hakkı, özgürlük ve yurtsever onur talep eden gençlerin ve işsizlerin önderlik ettiği bir büyük ayaklanma yaşandı. 17 Aralık 2010-14 Ocak 2011 arasında, bir kez daha yüzlerce şehit ve yaralı. 14 Ocak'ta 2011 günü cumhurbaşkanı kaçtı ve ülkeyi temelli terk etti.

Net bir siyasi projenin yokluğunda, sol ve ilericiler ne yazık ki birlik olamadı. Gençlerin ve ezilen sınıfların fedakarlıkları, emperyalistlerin iktidarı ele geçirmek için desteklediği Müslüman Kardeşler (Ennahda) ve onun müttefikleriyle birlikte birkaç liberal şahsiyet aracılığıyla iktidarı ele geçirmesiyle boşa düştü.

Ülkemiz karanlık bir dönemden geçmiş, ekonomik, sosyal, mali vb. durumu daha da kötüleşmişti.

25 Temmuz 2021'de gençler ve ezilenler hükümete karşı bir kez daha ayaklandı. Cumhurbaşkanı, aynı günkü konuşmasında hükümetin düştüğünü, parlamentonun bloke edildiğini (dondurulduğunu) açıkladı. Ve ardından gericilerin etkisindeki yüksek yargıçlar kurulunun feshedilmesi, bazı politikacılara, patronlara ve eski rejimin yetkililerine yönelik tutuklama kararları çıkarılması gibi birtakım başka kararların alındığını ilan etti. Ancak bu siyasi ve hukuki düzenlemeler ile reformlar ekonomik ve sosyal durumu değiştirmedi.

PARTİMİZ SOSYALİST BİR UFKU GÖZETİYOR

Tunus'ta komünistlerin ve işçi sınıfını durumu nasıl?
Tunus'ta komünistlerin varlığının 20. yüzyılın başlarına dayandığı unutulmamalıdır. Tunus Komünist Partisi (PCT) 1920 yılında kurulduğunda Tunus doğrudan Fransız sömürgesi altındaydı. Çoğu siyasi parti, sendika ve diğer örgütler bağımsızlık hedefini benimsemişti. O dönemde Tunus'taki komünist deneyim, yarı-sömürge, yarı-feodal bir ülkede sosyalizmde ısrar ettiği için başarısız oldu.

2011'den sonra komünist referanslı partiler, isyan sayesinde söküp aldıkları ve kazandıkları özgürlüğü değerlendirdi, artık "gizli" değillerdi, ancak bazı faktörler komünist hareketin gelişimi ve başarısını engelledi. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Tunus Komünist Partisi'nin, 1956'dan önce Fransız sömürgeciliğine karşı kurtuluş hareketini ihmal etmesinden kaynaklanan başarısızlığı, bu sebeple hoş karşılanmaması, popüler olamaması ve komünizmi, İslam'a ve Müslümanlara karşı acelecilikle kınayan yerel (İslami) zihniyet ve kültür.

Komünist partilerin çocukluk hastalığı ve parçalı yapısı komünist hareketi zayıflattı. 25 Temmuz gösterileri sayesinde, cumhurbaşkanı, Müslüman Kardeşler ve (emperyalizmin tedarik ettiği) müttefikleri tarafından yönetilen karanlık bir dönemden sonra bazı reformları (yukarıda belirtilen) ilan etti. Alınan bu kararlar eski rejime, ekonomik ve mali mafyaya, emperyalizme ve siyonizme karşıydı. Ancak bazı sol ve komünist partiler, cumhurbaşkanlığı kararlarının genel ve siyasi özgürlükleri tehdit ettiği bahanesinden yola çıkarak 25 Temmuz sürecine karşı çıktı. "Solcu ve komünist yoldaşlarımız" bu tutumlarıyla, 25 Temmuz 2021'den önce iktidarda olan ve Tunus'u talan edenlerle açıkça aynı tarafa düşmüşlerdir.

Tunus'taki sendikal hareketin geçmişi bir asır öncesine dayanmaktadır. Ana sendika Tunuslu İşçilerin Genel Sendikası (UGTT) 1946 yılında kuruldu. Sendika 1956'dan önce Fransız sömürgeciliğine karşı mücadelede yer almış ve toplumsal görevini yerine getirmiştir. Bu sendika, hükümetlerle krizler ve çatışmalar yaşamıştır, ancak genel olarak sendikanın üst düzey yetkilileri bazen valilerin hizmetindeki kamufle olmuş bürokratları olabiliyor.

Sonuç olarak: 
Tunus'ta komünistler ve ilericilerin pek çoğu, ülkemizin hala batı emperyalizminin dolaylı sömürgeciliğine tabi olduğunu düşünmektedir.

Sol, ideolojik ve siyasi nüanslar taşır ve birleşik değildir. Zayıf örgütlenmiş küçük siyasi gruplar karşı koyma gücüne sahip değiller.

Partimiz PPDS, yurtsever ve komünist partilerle birlikte, sosyalist bir ufku gözetirken bağımsızlık ve egemenliği hedefleyen bir siyasi program etrafında ideolojik, siyasi ve örgütsel düzeylerde gerçek bir birleşme sürecindedir.