Bu yürüyüş 'Biz varız' deme iradesidir
HDP'nin 15 Haziran'da Edirne ve Hakkâri'den Ankara'ya başlatacağı yürüyüşü değerlendiren ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, "Bu yürüyüş zulmün gözünün içine bakma ve 'Biz Varız' deme iradesidir" dedi. HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu da, "Ankara'yı, rejimin merkezini Batıdan ve Kürdistan'dan kuşatmak anlamına geliyor" değerlendirmesi yaptı. Gümüştaş ve Şenoğlu, özgürlük ve demokrasi güçlerini HDP'nin iradesini sahiplenmeye çağırdı.
Halkların Demokratik Partisi, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları'nın vekilliklerinin düşürülmesi, neredeyse kazanılmış belediyelerin hepsine kayyum atanması, artan baskı ve tutuklamalara karşı 15-20 Haziran arasında Hakkâri ve Edirne'den "Demokrasi yürüyüşleri" başlatıyor. Daha önce açıklanan Demokratik Mücadele Programı kapsamında başlatılan yürüyüşler, 1 Eylül'e kadar devam edecek, yaklaşık üç aylık süreçte gerçekleştirilecek çeşitli eylem ve etkinliklerin bir parçası.
HDP ile birlikte demokrasi güçlerinin ve toplumsal muhalefetin de ilgi odağına giren, Saray medyası ve güçlerinin şimdiden "provokasyon" tartışmaları başlatarak kriminalize etmeye çalıştığı yürüyüşü, HDP bileşenlerinden Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş ve HDP'nin de içerisinde yer aldığı Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ETHA'ya değerlendirdi.
HDP TOPLUMSAL TALEPLERİN SİYASET ODAĞIDIR
ESP Eş Genel Başkanı Gümüştaş, "Hem kampanya hem de yürüyüş, HDP bakımından sokakla ve halk ile, demokrasi güçleri ile buluşmanın değişik zeminlerini içeriyor. Bu kapsamda planlanan halk buluşmaları, yürüyüşler, demokratik kurumlarla görüşme ve tartışmalar HDP'nin örgütlü gücünü geliştirici biçimde geliştireceği gibi, toplumun demokrasi ve özgürlük temelli ortaklaşmasının da en gelişkin zeminini yaratacaktır" dedi.
"HDP programatik varlığı ve örgütsel bütünlüğü ile değişik kesimlerden yükselen bu talepleri içerme gücüne de, örgütlü gücünü harekete geçirdiği her durumda koparıp alma gücüne de sahip bir siyaset odağıdır" diyen Gümüştaş, şöyle devam etti: "Bu nedenle AKP-MHP bloğundan provokasyon açıklaması ve tehditler gecikmediği gibi; CHP'den de 'Bu süreçte doğru değil' açıklaması ve 'pozitif siyaset yapma' çağrısı gecikmedi. Yürüyüşe dair değişik türdeki açıklamalar ve tartışmaları; HDP'nin siyasi iradesini, saldırılar karşısındaki örgütlü duruşunu kriminalize etmek, yeni saldırıların gerekçesine dönüştürmek biçiminde okumak mümkün."
'YÜRÜYÜŞ YOL AÇMA EYLEMİ DE OLACAK'
Gümüştaş, yürüyüşe giden süreci şöyle değerlendirdi: "Vekilliklerin düşürülmesi, seçim ve siyasi partiler yasasının yeniden düzenlenmesi, emek ve meslek örgütlerini işlevsizleştirmeye dönük yasal düzenleme, cinsel istismar ve saldırıyı meşrulaştırma düzenlemesi, bekçilere silah kullanma yetkisi, halkın açlık ya da salgından kırımına kapı açan normalleşme politikası gibi pek çok saldırı karşısında HDP yürüyor. Bu yürüyüş tavrı zulmün gözünün içine bakma ve 'Biz varız' deme iradesidir her şeyden önce. Herkes kesin bir inanışla bilmelidir ki; HDP bunu örgütsel gücünü yaratma ve buluştuğu tüm demokrasi güçlerinin taleplerinin kararlı savunuculuğuna dönüştürdüğünde yol açma eylemi de olacaktır."
'MÜCADELENİN ORTAKLAŞMASI VE BÜYÜMESİ İÇİN ÇALIŞACAĞIZ'
Gümüştaş, "Faşist rejimin yeni normaline izin vermeyecek olan emekçi sol hareketin, emek ve demokrasi güçlerinin yapması gereken, yürüyüş ve kampanya ile etkin ilişki kurmak, ortaklaşma zeminini etkin siyaset düzleminde geliştirmektir. Eski normale dönüşün her bakımdan imkansız olduğu, faşizmin yeni durum ve koşullar altında kendi normalini üretmeye giriştiği bir siyasi atmosferde gerçekleşecek olan bu yürüyüş, gerçek bir örgütsel duruş ve ortaklaşmaya yol açtığında sonuç üretecektir" diyerek, herkesi bu mücadele içerisinde yer almaya çağırdı.
Gümüştaş, "HDP'nin kurucu bileşeni olarak biz de yürüyüşte Türkiye ve Kürdistan'dan parti ve SKM örgütlerimizle yerimizi alacağız. Bu politik mücadele hattında; HDP'nin, Alevi hareketi ve inanç toplulukları, kadın özgürlük mücadelesi, emek-ekoloji alanları gibi demokrasi ve özgürlük güçleri ile ortaklaşması; örgütsel varlığını büyütmesi amacıyla çalışacağız" dedi.
'HDP TÜRKİYE'DE ÇÖZÜMÜ ESAS ALDIĞI İÇİN TEHDİT ALTINDA'
HDP'nin bir misyonu olduğunu, tam da bu nedenle bugünkü saldırı konseptine tabi tutulduğunu vurgulayan HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ise, "HDP, rejim bakımından her bakımdan, her kanaldan kuşatma altına alınmış, baskı altına alınmış. İradesi, kararları, Türkiye'ye yönelik çözüm gücü yok edilmeye çalışılan bir parti en nihayetinde. AKP-MHP bloğu da kendi varlığını HDP'nin işlevsiz kalması, bastırılması; belki de yok edilmesi, kapatılmasına bağlamış siyasi bir oluşum. Tabi ki HDP varlığı, ortaya çıkışı, işçiler emekçiler adına üstlendiği misyon, Türkiye'nin geleceği adına Türkiye'de demokratik dönüşüm, toplumsal dönüşüm misyonu adına tabi ki tüm bu baskılara karşı en baştan beri direnişini sürdürüyor" değerlendirmesi yaptı.
"HDP'nin varlığından, kendi rolünü oynamasının dışında bir Türkiye çözümü, demokratik Türkiye çözümü gözükmüyor. En tehdit aldığı alan da bu. Haliyle HDP'nin mevcut koşullar altında bu tehdidi bertaraf etmek için, AKP-MHP bloğunun Türkiye emekçilerinin başına açtığı büyük belayı, yıkımı, yok ediciliği ortadan kaldırmak, bertaraf etmek için bir inisiyatif alıyor" diyen Şenoğlu, "Şöyle görülebilir; gerçeğin bir yanı, dar anlamda HDP ile ilgili gözükebilir ama HDP'nin başlattığı darbeye karşı demokrasi hamlesi sadece kendi varlığını, dar anlamda kendi varlığını koruma ile sınırlı değildir. Tam aksine Türkiye'yi bu ceberut faşist halk düşmanı, emekçi düşmanı, kadın düşmanı iktidardan kurtarmaktır. Türkiye toplumuna karşı sorumluluğu gereği böyle bir hamleyi başlatıyor" şeklinde konuştu.
Şenoğlu, şöyle devam etti: "En başta buna çok ihtiyaç var çünkü karşınızda her bakımdan tükenmiş, topluma zulümden başka bir şey vadetmeyen, vermeyen bir iktidar gerçeği var. Toplumsal meşruiyetini yitirmiş bir Saray gerçekliği var. Zorla devlet olanaklarını kullanarak, zorla yalanla ayakta duran, özellikle pandemi sürecinde daha da ortaya çıktığı üzere halk da bu iktidardan kurtulmak istiyor. HDP kendi rolünü kuşanarak öne çıkmaya çalışıyor. Her türlü baskıya karşı halkların umudu olduğu, halkların geleceği olduğu iddiasıyla öne çıkmış oluyor."
'REJİMİN MERKEZİ BATIDAN VE KÜRDİSTANDAN KUŞATILACAK'
Yürüyüşle verilmek istenen mesajın net olduğunu ifade eden HDK Eş Sözcüsü Şenoğlu, yürüyüş kollarının oluşturulmasına ilişkin şunları kaydetti: "Hakkâri ve Edirne simgesel yerlerdir. Türkiye'nin iki ucu oluyor bu iki kent aynı zamanda. Türkiye'nin ezilen halklarının, Türk ve Kürt ezilenlerinin, devrimcilerinin, sosyalistlerinin, demokrasi güçlerinin birleştirilmesi hedefini gösterin bir simgesel anlam da taşıyor aynı zamanda. Selahattin Demirtaş Edirne'de, Figen Yüksekdağ Kandıra'da ve bu iki yere gidilecek. Böyle simgesel yanı var. Ankara'yı, rejimin merkezini Batıdan ve Kürdistan'dan kuşatmak anlamına geliyor. Halkın iradesini Ankara'ya dayatmak anlamına geliyor. Planlamanın genel niteliği budur, bütün illerde halklarla buluşulacak, dokuz madde ile ilan edilen talepler halka taşınacak. Darbeci iktidara karşı halkın demokratik iradesi açığa çıkarılarak Ankara üzerine baskı oluşturulacak."
'BÜTÜN GÜÇLER HDP'NİN BU HAMLESİNE SAHİP ÇIKMALI'
Şenoğlu, "Demokrasi ve özgürlükler mücadelesi adına söz söyleyen, sosyalizm adına söz söyleyen bütün güçlerin tabi ki HDP'nin bu hamlesine, bu karşı çıkışına, çözüm olma iradesine sahip çıkması, ortak iradede buluşması gerekiyor ki buradan büyük bir toplumsal mücadele bloğu, cephe dediğimiz blok en somut haline gelsin" çağrısı yaptı.