Cumartesi Anneleri: Veysel Güney'in mezar yeri açıklansın, sorumlular yargılansın
Veysel Güney, 12 Eylül askeri faşist darbesi sürecinde tutuklu olduğu hapishanede idam edildi, bedeni kaybedildi. İktidarların bugüne kadar yaptığı işbirliği sonucunda hala Güney'in mezarına ulaşılamadı. Cumartesi Anneleri, Güney'in mezarının açıklanmasını ve katillerinin yargılanmasını istedi.
Cumartesi Anneleri, 1980'de askeri faşist darbe sırasında tutuklanan ve Gaziantep E Tipi Hapishanesi'nde idam edilerek bedeni kaybedilen Veysel Güney'ın akıbetini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi.
AYHAN GÜNEY: O'NU EN SON BİR CEMSEDE GÖRDÜM, GÜLÜYORDU
Salgın nedeniyle online yapılan açıklamada ilk olarak Veysel Güney'in kardeşi Ayhan Güney konuştu. 39 yıl önce son kez bir askeri araç içerisinde gördüğünü söyleyen Güney, o günü şöyle aktardı: "Gülerek bizi teselli etmeye çalışıyordu. Annem sordu 'oğlum ölümden korkmuyor musun?' diye Öyle işkenceler gördüm ki ölüm vız gelir diye cevap verdi."
Oğlunun mezarına hasret giden annesi Zeynep Güney'in, "O'nun resminiz gözüme çizdim, adını dilime yazdım, mezarını kalbime kazdım" sözlerini hatırlatan Ayhan Güney, tüm kayıpları ve çocuklarının mezarlarına hasret giden anneleri saygı ile andığını söyledi.
AVUKAT KANAR: VEYSEL İKİ AYDA SÖZDE BİR 'YARGILAMA' İLE İDAM EDİLDİ
10 Haziran'ın Güney'in devlet tarafından katledilişinin 39. yıldönümü olduğunu hatırlatan Avukat Ercan Kanar, Güney'in yargılanmasının hukukun zerresi ile ilgisi olmadığını vurguladı. Kanar, "Şubat'ın 5'inde duruşma günü belli oldu, bir gün sonra duruşma yapıldı. 17 Şubat'ta ikinci duruşma oldu ve idam kararı çıktı. Bir ayda iki gün yapılan sözde yargılama ile idam cezasına mahkum edildi. Askeri Yargıtay yıldırım hızıyla kararı onayladı ve Veysel iki ay içerisinde idam edildi. 12 Eylül faşist darbesinin, nasıl insan haklarına aykırı bir darbe olduğunu anlamak için Veysel Güney'in yargılanış tarzına bakmak yeter. 5 ay hücrede tutuldu, çok ağır işkenceler gördü."
Güney tarafından hazırlanan belgeyi gösteren Avukat Kanar, "İşte bu belge ile Veysel avukat talep etti fakat talebi mahkeme tarafından reddedildi" dedi.
AİLESİ İLE GÖRÜŞTÜRÜLMEDİ, SON MEKTUBU VERİLMEDİ
Beş ay boyunca hücrede tutulan Güney'in ailesiyle de görüştürülmediğini hatırlatan Kanar, Güney'in ölümünden önce yazdığı mektubunda ailesine verilmediğini söyledi.
İŞKENCECİLER HAKKINDAKİ SUÇ DUYURULARI KABUL EDİLMEDİ
12 Eylül suçlularını koruyan geçici 15. madde yürürlükten kalktıktan sonra 2011 yılında hem Veysel Güney hem de diğer kayıplar için Cumhuriyet Başsavcılılarına suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatan Avukat Kanar, suç duyurusunda darbe yapanların, emniyet yetkililerinin, askeri yetkililerin tümünün insanlığa karşı işledikleri suçlar, yaşam hakkını ihlalden, işkence ve kötü muameleden ve adil yargılama hakkını ihlalden yargılanmasını istediklerini söyledi. Kanar, suç duyurularının cumhuriyet savcılıkları tarafından, bunlara yapılan itirazların ise mahkeme tarafından reddedildiğini belirterek, son olarak Anayasa Mahkemesi'nin de başvurularını reddettiklerini söyledi.
2016 yılının Haziran ayında AİHM'e başvurduklarını hatırlatan Avukat Ercan Kanar, "Gerek Veysel Güney gerekse de tüm gözaltında kaybedilenler, işkencede öldürülenler için devletin yaşamını yitirenlerin yakınlarına ve halklara bir özür borcu vardır" dedi.
'GÜNEY İÇİN ADALET İSTİYORUZ'
794. haftanın basın açıklamasını Yeter Yücel okudu.
Yücel, Güney'in kaybedilişinin 39 yılında bir kez daha yetkililere seslendi: "İdam cinayettir, kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Veysel Güney'i dönemin yasalarını bile çiğneyerek idam edenleri ve onun bedenini kaybedenleri biliyoruz, adalet istiyoruz. Adli ve idari makamları, Veysel Güney'in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili yarım asra yaklaşan cezasızlık uygulamasına son vererek adaleti sağlayacak süreci başlatmaya çağırıyoruz."
Kaç yıl geçerse geçsin Veysel Güney ve tüm kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Yücel, 95 haftadır hukuksuz bir şekilde kayıp yakınlarına kapatılan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerini yineleyerek açıklamayı sonlandırdı.
NE OLMUŞTU?
24 yaşındaki Veysel Güney, 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından 28 Aralık 1980 tarihinde Antep'te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde yargılandı. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi.
Meclis kararı olmadan özel kanun çıkartılarak, 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde idam edildi. İdam sonrasında Veysel'in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney'e teslim edildi. Ancak 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem'e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi.
Veysel'in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk "Adaleti Gördünüz mü?" isimli kitabında Veysel Güney'i suçlayacak delillerinin olmadığını ayrıca yargılamanın tarafsız ve adil bir biçimde yapıldığına dair kuşkuları olduğunu açıkladı.
Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel'in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Ancak Veysel'in mezar yeri hala öğrenilemedi.
Yapılan araştırmalar sonucunda 2006 yılında Gaziantep Mezarlıklar Müdürlüğü'nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında 'hüviyeti meçhul' bir kişinin 'asılarak idam edildiği' ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaşıldı. Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezar açıldı. Mezardan alınan kemik numuneleri Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı.
Kamuoyunda ve Güney Ailesi'nde bu raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp'a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkular oluştu.
"Kimliği meçhul" kişi olarak gömülse de sonuçta 1981 Haziranında Gaziantep'te yalnızca Veysel Güney idam edilmişti ve idam edilen kişiye ait olduğu belirtilen mezardaki kalıntıların Veysel'e ait olmadığını iddia etmek inandırıcılıktan uzaktı.