24 Eylül 2024 Salı

Deniz Tepeli yazdı | Novamed'den bugüne işçi kadınlar birlikte güçlü

Pandemiyle her iki kadından biri ya işten atıldı ya da ücretsiz izin adı altında işten çıkarıldı. Üstelik birçok kadın Kod-29 ile işten çıkarılarak ya tamamen işsizliğe veya kayıt dışı çalışmaya itildi. Sermayenin ve devletin saldırıları varsa, işçi sınıfının da direniş ve mücadelesi var! Birçok alanda direniş, mücadele ve grevler artarak yayılıyor. Bu direnişlerde kadınların sayısı fazla olduğu gibi kadınlar öncü konumlarıyla dikkat çekiyor. Tüm engelleme çabalarına karşın, kadınların öznesi ve öncüsü olduğu direnişler, grevler, (diren)işçi kadınların kararlı ve bilinçli duruşuyla artarak, diğer emek ve kadın hareketlerini de tetikleyerek ve birleştirerek büyüyor. İşçi kadınlar birlikte güçlü...

Kapitalizm varoluşsal kriz içinde debeleniyor. Pandemi ile derinleşen kriz, sermaye tarafından fırsata dönüştürülürken, faşist şeflik rejiminin baskı ve zor aygıtları bu sömürüyü artırmanın temel aracı olarak devrede tutuluyor. Emek sömürüsü 'aynı gemideyiz', 'fedakarlık' adı altında yoğunlaştırılırken, haklar gasp ediliyor ve her türlü örgütlenmenin önüne polis barikatları dikiliyor. Patronlara ise sınırsız sömürü ve emekçilerin vergilerinden kesilen fonların önündeki tüm engeller kaldırılıyor.

Pandemi sürecinde, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de milyonerlerin sayısı ve serveti arttı. Koç Holding, Sabancı Holding gibi şirketlerin yıllık net karları yüzde 94'lere dek çıktı. Sanayi üretimi 2020'de yüzde 9 arttı.

İşçi sınıfı cephesindeki durum ise sınıf çelişkisini gözler önüne seriyor. Pandemide patronlar servetlerine servet katarken, işçi sınıfı işsizlik ve ölüm arasında tercih yapmaya zorlanıyor.

Kayıt dışı çalışanların sayısı arttı; ücretli işlerde çalışan kadınların yarısı kayıt dışı. Son bir yılda 1 milyona yakın kadın işten çıkarıldı; erkeklerden iki kat fazla. İş bulma ümidini kaybeden kadınların sayısı iki kat arttı. 2020'de, istihdama katılmayanların sayısı katılanları aştı, kadın işsizliği ise yüzde 37 oldu. 2020'de iş cinayetlerinde en az 148 kadın hayatını kaybetti. Kadınların ücreti erkeklerinkinden yüzde 20 daha düşük. Sendikalı oranı ise yüzde 8.

Pandemiyle her iki kadından biri ya işten atıldı ya da ücretsiz izin adı altında işten çıkarıldı. Dahası, kadınların iş bulma olasılıkları erkeklere oranla çok daha az ve iş bulma süreleri daha da uzun. Üstelik birçok kadın Kod-29 ile işten çıkarılarak hem tamamen işsizliğe veya kayıt dışı çalışmaya itildi hem de psikolojik şiddete ve hakarete uğratılmış oldu.

KADINLAR DİRENİYOR
Sermayenin ve devletin saldırıları varsa, işçi sınıfının da direniş ve mücadelesi var! Emekçilerin, işçilerin "hak verilmez alınır" bilincinin geliştiği, isyan ve mücadelenin meşru ve zorunlu olduğunun, örgütlenme ve dayanışmanın öneminin daha fazla kavrandığı ve pratikleştirildiği bir süreçteyiz. Birçok alanda direniş, mücadele ve grevler artarak yayılıyor, çok zengin, yaratıcı biçimlerde sürüyor.

Bu direnişlerde kadınların sayısı fazla olduğu gibi kadınlar öncü konumlarıyla dikkat çekiyor. Kadınların kitlesel katıldığı, özneleştiği, öncülüğünü yaptığı kimileri kazanımlarla sonuçlanan kimileri ise kararlılıkla devam eden Migros, SML, Sinbo, Tüvtürk direnişleri ile belediye, sağlık, kafe, mağaza, deri, tekstil, metal sektörlerindeki grev ve eylemler kadın işçilere, emek mücadelesine örnek oluyor, moral veriyor, yeni direnişlerin yolunu açıyor.

FESHANE DİRENİŞİNDEN KADIN GREVİNE
İşçi kadın direnişleri tarihi bir geçmişe sahip. Türkiye'de kadınların ücretli işlerde çalışmaya başlamaları ile sermayeye karşı direnişe geçmeleri aynı döneme denk gelir. Birçok direniş yanında bilinen ilk kadın grevi, 1876'daki Feshane yaşandı. 2017'den bu yana tüm dünyada yayılan, güçlenen 8 Mart Dünya Kadın Grevi'ne ve şu an devam eden grev ve direnişlere dek, mirasımız birikip katlanarak muazzam boyutlara ulaştı. Bunlar içinde Novamed grevi, bir kadın grevi olarak ve içinde sosyalist kadınların da yer aldığı kadınların birleşik mücadelesi bakımından tarihi, özel bir yere sahip. Özellikle incelenmeye ve hatırlanmaya değerdir.

SERBEST BÖLGEDE NOVAMED GREVİ
Antalya Serbest Bölge'de bulunan, Almanya merkezli çok uluslu bir şirkete bağlı, tıbbi cihazlar üreten Novamed fabrikasında 26 Eylül 2006'da 83 işçi kadın ile 2 erkek greve başladı. Serbest Bölgeler, sermayenin önündeki tüm hukuki ve benzeri engellerin kaldırıldığı, iş gücü sömürüsüne her tür kolaylığın sağlandığı ve tam bir Nazi toplama kampı görünümüne ve işleyişine sahiptir. Buralarda kadın işçilere karşı sermaye ve erkek egemenliğinin her türlü sömürü, şiddet ve baskısı en ağır şekilde işlemektedir. Novamed'de kadın işçiler tüm bunlara maruz kaldı, cins ve sınıf olarak uğradıkları sömürü ve baskılar grevin sebebi oldu. Koşullar şöyleydi:

*Ücretler Serbest Bölgedeki diğer iş yerlerinden bile çok düşüktü.
*Patronlar evlenmeyi izne, hamile kalmayı takvime ve sıraya bağlamıştı.
*Tuvalete gitmek yasaktı. Sadece 25 dakika yemek molası, 15 dakika ara dinlenmede ihtiyaçlarını giderebiliyorlardı. Bu, özellikle mensturasyon döneminde ve hamilelikte çok daha büyük bir sorun oluyordu.
*Tehlikeli kimyasallarla çalıştıkları halde, kendi aralarında konuşmalarını engellemek için, maske kullanmaları yasaktı.
*İş yeri dışındaki ilişkileri de baskı ve denetim altındaydı; servis araçlarında da konuşmak yasaktı. Dahası, iş dışında birbiriyle görüşmemeleri, eve misafir almamaları, hatta eşleriyle bile oturup konuşmamaları yönünde baskı yapılıyordu.
*Akort çalışma sistemi, zararlı kimyasallar ve ağır iş kolları nedeniyle başta solunum yolları ve el- bilek hastalıkları olmak üzere, birçok sağlık sorunu yaşıyorlar, ancak bunlar meslek hastalığı sayılmıyordu. Hamile ve hasta olanlara rapor verilmiyor, kötü davranılıyordu.
*En çok yaşanan sorunların başında ise kadın kimliğini de hedefleyen aşağılama, hakaret, psikolojik şiddet ve mobbing geliyor. Bunlar sadece iş yerinde değil serviste ve telefonla aranarak da sürekli yapılan saldırılardı.

HEM PATRONLARA HEM DE ERKEK EGEMENLİĞİNE DİRENİLDİ
Tüm bu sorunların çözümü ve sendikanın tanınması için greve başlayan Novamed işçisi kadınların büyük bir irade ve sebatla sürdürdükleri grev tam 448 gün sürdü. Uzun bir direniş sonunda üç yıllık toplu iş sözleşmesi imzalanarak başarıyla sonuçlandı. Bu görkemli direniş, içeride üretim devam ederken ve greve çıkanların sayısının çıkmayanlardan çok daha az olmasına rağmen kazanılan ilk grev olması bakımından da çok özel öneme sahiptir. Serbest Bölgeye sendika sokmak ve grev örgütlemek de başlı başına bir başarı ve kazanımdır.

Kadın direnişinin ve dayanışmasının yenilmezliği, söküp alıcılığı da bugünlere bir miras olarak devredildi. Ayrıca, grev devam ederken kazanımlar başlamıştı. İşçilerin grevi nedeniyle patron, hamilelik izni ve sırası, çalışma saatlerinde tuvalete gidişin yasaklanması gibi saldırıları ortadan kaldırmak zorunda kaldı. Patronun çok çeşitli baskı, yıldırma, şantaj, tehditlerine, aile ve çevreden erkekleri kışkırtarak erkek egemen baskı ve kontrol çabalarına, tüm zorlu koşullara rağmen kadın işçiler grevi büyük bir azimle birçok cephede savaşarak başarıya ulaştırdı.

HAZIRLIK, BİRLİKTE MÜCADELE VE DİRENİŞ KAZANIMI GETİRDİ
Grev öncesinde de 2 yıl boyunca yoğun ve zorlu bir emekle süreç hazırlanmıştı. Novamed grevi, bir kadın grevi olarak, birleşik kadın mücadelemiz açısından da milattı. Kadın örgütleri ilk kez kadın emeği gündemli bir birliktelik oluşturdu. 2007'de İstanbul'daki 8 Mart mitingine katılan Novamend'li 3 temsilci kadın, yaptıkları konuşmalarla ve stant açarak, direnişin sesini 8 Mart alanına taşıdı.

Ardından, Eylül'de Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Platformu kuruldu. Sosyalist kadınlarında içinde yer aldığı Emekçi Kadınlar Birliği bu platformun örgütleyicilerindendi. Birçok sendika ve partinin kadın bileşenleri ve feministlerden oluşan platform, grevin sonuna dek çok geniş katılımlı ve etkin kampanyalar örgütledi. Grevi görünür kılmak ve grevci kadınların her yerde sesi olmak için yaygın çalışmalar yürütüldü.

İlk eylem, Novamed'in İstanbul'da bulunan Türkiye temsilciliği önünde yapıldı. Sonra, imza kampanyalarından forumlara, stant çalışmalarına, grevi anlatan fotoğraf sergilerinden belgesel film gösterimlerine dek kampanya çok zengin yöntemlerle yürütüldü ve kısa sürede İstanbul dışında İzmir, Bursa, Eskişehir, İzmit, Adana, Ankara gibi illere de taşındı. Platform, grevin birinci yıldönümünde birçok şehirde toplanarak Antalya'ya gitti, sendika binası önünden Serbest Bölgeye yürüyüş yapıldı. Grevin son gününe dek de platform çalışmaları, tüm enerjisi ve renkliliğiyle devam etti.

Platformun işleyişi de kadın tarzındaydı; tüm farklılıklarına karşın kadın örgütleri planlama, karar ve uygulamada ortaklaşmayı, gerçek bir demokrasiyi işletebildiler. Çıkan pürüzler ise dar grupçu yanılgılara düşmeden, eylem birliğini ve ortak mücadeleyi önceleyen duru bir kadın dayanışması bilinci ve zarafetiyle kolaylıkla çözümlenip uyumla çalışıldı.

Bu kadar da değil; güçlü bir enternasyonal kadın dayanışması da yaratıldı. Uluslararası sendika konfederasyonlarından birçok ülkedeki sendikalar ile onların kadın birimlerine, göçmen kadın kurumlarından kitle örgütlerine, siyasi partilerden parlamenterlere dek yaygın bir eylemli dayanışma örgütlendi.

Gözlerden ırak, örgütsüzlükle ve sessizlikle tanımlanan Serbest Bölgelerden yükselen Novamed'li kadın işçilerin direnişinin gür sesi, kadın dayanışmasıyla tüm dünyada duyuldu ve yankılandı.

KADINLARIN ÖRGÜTLÜ VE BİRLEŞİK MÜCADELESİYLE KAZANACAĞIZ
Direniş ve dayanışma, sendikaların sadece sınıf eksenli, sermayenin erkek egemen yapısını görmeyen bakışını da sarsan ve sorgulatan değişim dinamiklerini tetikledi.

Aynı zamanda işçilerin politik bilincini geliştirdi; devletin kanunlarıyla, kolluğuyla sermayeden yana, sermayeye ait olduğunu; patronun tekil değil bir sınıf olarak karşılarına çıktığını; yine, sermayenin erkek egemen niteliğini bir kez daha açığa çıkardı. Patronun işçiye cins ve sınıf olarak saldırısına kadınların da cins ve sınıf olarak bilinç, dayanışma ve mücadelesiyle ortaklaşarak karşı durabileceğini gösterdi.

Grev sadece iş değil evde, sendikada ve tüm ilişkilerde, özellikle de erkek egemenliğine karşı direnişçi kadınları güçlendirmiş, özgüven kazandırmış, öğretilmiş cins rollerini sorgulatmış ve sarsmış; özgürleştirmiştir; bunlar da grevin bir başka güzel kazanımlarıydı.

Bugün de sermaye ve faşizm saldırılarını en çok kadınlara, özelde de (diren)işçi kadınlara yönlendiriyor; küçük bir direniş, örgütlülük nüvesi dahi hemen işten atma, açlığa mahkum etme, baskı, şiddet, mobbing saldırıları ile karşılanıyor. Onlar da çok iyi biliyor ki kadınların en büyük gücü birliğidir. Tüm engelleme çabalarına karşın, kadınların öznesi ve öncüsü olduğu direnişler, grevler, (diren)işçi kadınların kararlı ve bilinçli duruşuyla artarak, diğer emek ve kadın hareketlerini de tetikleyerek ve birleştirerek; bir kar tanesiyken kartopuna dönüşüyor, bir çığ olup erkek egemen kapitalizmi yıkmak üzere büyüyor; bozkırı tutuşturacak kıvılcım olma niteliğini içinde taşıyor.

Geçmişin muazzam deneyimlerinin öğrettiklerine de yaslanarak, biriken öfke ve isyanı direnişlere, direniş ve grevleri birbirine bağlayarak, birlik ve mücadele ile zaferleri söküp almak an'ın bize çağrısıdır. İşçi kadınlardan sarı toz bezlerini grev bayrağı yapan ev emekçisi kadınlara, memur, işsiz, öğrenci, adalet arayışçısı kadınlardan kadın ve emek kurumlarına, yerelden enternasyonale her yerde ve her alanda, kapitalizmin erkek egemenliğiyle ittifakına karşı kadınların cins ve sınıf temelli özgürlük mücadelesini buluşturmak, eylemli dayanışmayı ve birliği örmek bizlere kazanımı getirecektir. Biliyoruz ki, işçi kadınlar da birlikte güçlü; kadın dayanışmasının kazanamayacağı grev, direniş ve zafer yoktur.