4 Aralık 2024 Çarşamba

Ekonomik kriz ve yeni özne arayışı

HDK/HDP'ye kitleler, ağırlıkla demokrasi, özgürlük, eşit ve onurlu bir barış isteğinin adresi olarak gördükleri için destek vermekteler. Bu pozitif algıya ekonomik kriz girdabında inim inim inleyen emekçilerin ekonomik sorunlarının çözüm adresi olduğuna ikna edebilirse yeni bir politik yükselişin çekim merkezi olabilir. Buradan antifaşist mücadeleye yeni bir soluk aldırabilir.
Ekonomik krizi iktidarın yönetme imkanı ve tarzı 2008 ve 2000 krizlerinden farklıdır. Şeflik rejimi önceki iktidarlardan farklı olarak elindeki iktidar tekelinde dayanarak krizi yönetme ve kontrol altında tutma olanakları daha güçlü.
 
Yüksek perdeden ''ekonomik kriz yok'' deyip, kriz tespiti yapanları tehdit ettikleri zaman bile politik İslamcı diktatör, ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğunun farkındaydı. Güçlü iktidar ve medya tekeline dayanarak bir yandan kitle bilincini etki altında tutmaya çalışırken diğer yandan çeşitli ekonomi politikalarla krizini yönetmeye çalıştı. Krizi artık öteleyemeyeceği kerteye gelince gelinceye kadar frenlemeye uğraştılar, sonrasında ayağını frenden çekmeden krizin önünü kontrollü açtılar. Başlangıçtaki amaçları krizi bir kaç yıla yayarak tepkileri minimuma çekip, ısınan sudaki kurbağa gibi kitleleri krizi yaşamaya alıştırmaktı. Aynı zamanda önce 24 Haziran sonra da 31 Mart seçimlerini en az hasarla atlatmaktı. Yanı sıra seçim ekonomisi uygulamak zorundaydılar. Seçim kampanyalarının bir parçası olarak gider musluklarını serbest bıraktılar. Seçim ekonomisi ve ekonomiye yük bindiren politik gelişmeler ekonomik krizin şiddetini artırarak fren mekanizmasını aşındırmaya başladı. Frenlerin patlaması an meselesi. Muhtemelen 31 Mart seçimlerine kadar idare edecekler. Sonrasında ya frenler patlayacak yada frenler patlamasın diye ayağını frenden çekecekler. Bu da seçimi takip eden 5-6 ayda büyük bir ekonomik yıkımın kapıda olduğunun işareti.
 
Dolayısıyla seçimden sonra ''ekonomi düzlüğe çıkacak'', ''iki milyon işsize istihdam sağlanacak'' ve ''Eylül'e kadar enflasyon tek haneye inecek'' söylemleri palavradan ibaret. Kitleleri oyalamaya, kopuşu sınırlandırmaya dönük manevralardır.
 
İşçi ve emekçilerin politik eğilimlerindeki yön değişimlerde kritik dönemeçlerde ağırlaşan ekonomik sorunlar önemli bir yer tutmaktadır. '80'lerde SHP'ye ve 2001 krizinden sonra AKP'ye akışta, ilkinde 12 Eylül darbesinin faşist baskısına duyulan tepkinin, ikincisinde rejim krizinin ulaştığı düzeyin yanı sıra emekçilerin artık dayanılmaz hale gelen ekonomik sorunlarının çözümünü SHP'de ve AKP'de görmelerinin payı küçümsenemez. '80'lerde SHP'ye oy veren varoş emekçileri ile 2000'lerde AKP'ye oy veren emekçi semtlerin çakışması tesadüf olmasa gerek.
 
2000'lerin başında '80'lerde ve '90'larda öne çıkan Kemalist partilerin bütün reklerinin iflasa sürüklenmleri rejim krizinin üstüne binen 2001 ekomik krizin sonucudur.
 
Her benzerlik topaldır önermesini gözardı etmeden ve bilinen özgün farklılıkların üzerinden atlamadan daha sert ve keskinleşmiş kitle tepkisinin öngününde olduğumuz söylenebilir. O yüzden son zamanlarda ANAP'ın '89 yerel seçim yenilgisinin anımsanması tesadüf olmasa gerek.
 
AKP ve politik İslamcı iktidar rejim krizine kaynaklık eden temel sorunları çözemedi. Üstelik çözümsüzlük daha da ağırlaşarak beka söylemine yol açan Cumhuriyetin varoluş krizine dönüştü. Bunun geniş yığınlarca görünmeye başladığı, iktidara kitle desteğinin azaldığı bir dönemeçte ekonomik kriz yaşanıyor. Eylül'den bu yana ekonomik krizin sonuçlarını bütün işçi ve emekçiler iliklerine kadar hissetmeye başladılar. Geçen yazdan bu yana iktidarın ekonomik krizin sorumluları üzerine yaptığı demogojiler inandırıcılığını yitirerek tuzla buz oldu. Seçimlerden sonra krizin dizginlerinden boşalacağını hesaba kattığımızda kitlelerin yeni bir özne arayaşına yöneleceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Bu adres HDK/HDP neden olmasın?
 
AKP'nin uzun hükümet ve iktidar dönemi boyunca kendisine yönelen emekçi kitlelerin bir bölümünü ideolojik ve politik olarak saflarında kemikleştirdiği bir gerçek olmakla birlikte, çoğunluğu için başarılı oldıuğu söylenemez. Özellikle gençliği etkileyip kazanmakta zorlanıyor. Resmi genç işsizlerin oranının dörte biri bulduğu gerçek oranın üçte biri aştığı, daha iyi bir gelecek umudunun kalmadığı koşullarda, açlıktan ölüm ve yoksulluk nedeniyle intihar haberlerinin sıklaştığı, zamlara karşı tepkilerin patlamanın eğine geldiği bugünkü koşullarda gençlerin merkezinde bulunduğu yoksulların isyanı güncel ve beklenir bir durumdur.
 
HDK/HDP'ye kitleler, ağırlıkla demokrasi, özgürlük, eşit ve onurlu bir barış isteğinin adresi olarak gördükleri için destek vermekteler. Bu pozitif algıya ekonomik kriz girdabında inim inim inleyen emekçilerin ekonomik sorunlarının çözüm adresi olduğuna ikna edebilirse yeni bir politik yükselişin çekim merkezi olabilir. Buradan antifaşist mücadeleye yeni bir soluk aldırabilir.
 
Aynı bakış açısıyla 1 Mayıs çalışması da ele alınabilir. 1 Mayıs çalışması ve politik gösterileri yeni bir devrimci ve antifaşist mücadelenin yükselişinin fitilini ateşleyebilir.