19 Eylül 2024 Perşembe

Ferzad Can: Devrimimizi büyük bedeller pahasına savunacağız- 1

Sömürgeci Türk burjuva devletinin Güney Kürdistan ve Rojava'ya yönelik işgal savaşına ilişkin ETHA'ya değerlendirmelerde bulunan MLKP Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı'ndan Ferzad Can, bu savaşta NATO, ABD, Rusya, Irak, İran, KDP'nin Türk devletinden yana oynadığı role işaret etti. Gerilla karşısında yenilmesinin işgalci Türk devletinin sonu olacağını vurgulayan Can, Türk emekçi halkına, Kürt halkının mücadelesine omuz verme çağrısı yaptı.

2015'te başlattığı tasfiye ve imha savaşına bu yıl içinde son noktayı koymak isteyen işgalci Türk devleti, Güney Kürdistan'a yönelik işgalci savaşında büyük kayıplar veriyor, ordu içindeki intiharlar artıyor.

MLKP Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı'ndan Ferzad Can, gerilla alanlarındaki durumu, politik süreci, sömürgeci savaşın Ortadoğu'ya etkilerini, halkların birleşik mücadelesinin ihtiyacı ve önemine dair sorularımızı yanıtladı.

İki bölüm halinde yayınlayacağımız röportajın ilk bölümünde, sömürgeci Türk devletinin Güney Kürdistan'a, Medya Savunma Alanlarına yönelik saldırganlığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Can, faşist Türk burjuva devletinin, gerillaya dönük imha savaşını sürdürürken en zayıf dönemi yaşadığına dikkat çekti. İmha savaşının NATO destekli sürdürüldüğünü vurgulayan Can, emperyalistler arasındaki çelişki ve rekabetin daha fazla keskinleştiğine işaret etti.

Yeni bir emperyalist paylaşım savaşı emarelerinin güçlendiği, ittifakların da buna uygun olarak şekillendiğini söyleyen Can, Filistin halkı başta olmak üzere tüm Ortadoğu halkları için uluslararası hukukun ayaklar altına alındığına dikkat çekerek, KDP'nin işbirlikçi rolüne değindi.

PKK BİR HALK HAREKETİDİR

2024 yılında gerçekleştirilen görüşmeleri Irak merkezi hükümeti ve KDP'yle yapılan açık ve gizli anlaşmalarla birlikte değerlendirildiğinde temmuzda yoğunlaşan işgal savaşının önceki işgal savaşlarından farkı nedir?
Sömürgeci faşist Türk burjuva devleti ve onun AKP-MHP faşist iktidarı Medya Savunma Alanlarında (MSA) sürdürdüğü imha ve işgal savaşını bir ölüm kalım savaşına dönüştürdü. 2021 yılında Garê saldırısıyla başlatmış olduğu bu imha ve işgal saldırısını kazanma adına tüm olanaklarını, savaş gücünü, modern askeri tekniğini, devreye sokarak kısa sürede sonuç almaya çalıştı. Fakat gerillanın tarihi direnişi karşısında büyük bir hezimetle karşı karşıya kaldı. İşgal ettiği her karış toprak için büyük bedeller ödemek zorunda kaldı. Kendi başına gerilla karşısında bu şekilde yol alamayacağını fark etmesi uzun sürmedi. Bu konuda ABD ve NATO'nun desteğinin de yeterli olmayacağını pratikte yaşayarak gördü. Yeni destek arayışlarına yöneldi. Büyük tavizler karşılığında bu desteği KDP ve istediği düzeyde olmasa da Irak merkezi hükümetinden buldu. Her iki tarafla yaptığı gizli anlaşmaları esas alarak işgal ve imha savaşını daha ileri bir noktaya taşıyacağının mesajını verdi. Faşist şef Erdoğan 2024 yılını, bu kapsamda final yılı ilan etse de sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin Kürt özgürlük gerillasını tasfiye etme koşulu yoktur. Çünkü PKK gerilladan ibaret olan bir parti değildir. PKK bir halk hareketidir ve 40 yıldır kesintisiz bir savaş yürütüyor.

SAVAŞ TÜRK DEVLETİNE VE NATO'YA KARŞI YÜRÜTÜLÜYOR
Ve sadece sömürgeci faşist Türk devletine karşı değil NATO'ya karşı da savaşıyor. 90'lı yıllardan itibaren NATO'nun bu konuda sömürgeci faşist Türk devletine her türlü imkanı sunduğunu biliyoruz. Sömürgeci faşist Türk devletinin 2015 yılında uygulamaya başladığı "çöktürme planı"nın arkasındaki esas gücün NATO olduğunu da biliyoruz. Sömürgeci faşist Türk burjuva devleti her yılı "PKK'yi bitirme yılı" ilan ediyor. 2024'ün de bu planlarının iflas edeceği bir yıl olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Tabii ki bunları ifade ederken, sömürgeci faşist Türk devletinin karargahlarında yaptığı planların ya da Irak merkezi hükümeti ve IKYB (Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi) ile yaptığı gizli kapaklı anlaşmaların hiçbir kıymetin olmadığı sonucu çıkarılmamalıdır. Savaşın doğası gereği her plan ciddiye alınır ve karşı planlar geliştirilir. Kürt özgürlük gerillasının da sömürgeci faşist Türk devletinin 2024 saldırı planını ciddiye aldığını ve hazırlığını buna uygun yaparak, savaş yürüttüğünü söyleyebiliriz.

TÜRK DEVLETİNİN GERİLLA KARŞISINDA ALACAĞI YENİLGİ SONU OLACAK 
Bu işgal saldırısının diğer işgal saldırılarından farkı; emperyalistler arasındaki çelişki ve rekabetin daha fazla keskinleştiği, tüm dünyayı sarıp sarmalayacak yeni bir emperyalist paylaşım savaşının tehlike çanlarının çaldığı ve her ülkenin buna uygun pozisyon aldığı, ittifakların buna göre gerçekleştiği, Ukrayna savaşı somutunda Rusya ve NATO savaşının hız kesmeden devam ettiği, ABD ve İngiltere destekli işgalci siyonist İsrail devletinin, başta Filistin halkı olmak üzere Ortadoğu halklarına kan kusturduğu, her türlü uluslararası anlaşmanın ve hukukun ayaklar altına alındığı, dünya genelinde açlık ve yoksulluğun derinleştiği bir süreçte gerçekleşiyor olmasıdır diyebiliriz. Diğer bir farklılık ise nisan ayı içerisinde sömürgeci faşist Türk devleti ile Irak merkezi hükümeti ve KDP'nin bir dizi anlaşma yaptığı bir süreçte gerçekleştirilmek istenmesidir. Anlaşmaların detayları tam olarak bilinmese de MSA'nın işgal edilmesi, PKK'nin tasfiye edilmesinin öncelikli olduğu biliniyor. Sömürgeci faşist Türk devletinin en zayıf olduğu dönemde bu imha ve işgal saldırısını gerçekleştiriyor olmasını da diğer bir farklılık olarak belirtebiliriz.

Sömürgeci faşist Türk devleti her yönüyle sıkışmış bir pozisyondadır. Irak merkezi hükümetiyle diyaloğu geliştirme çabası da, faşist şefin KDP'nin ayağına kadar gitmesi de, Esad ile görüşme çabası da bu sıkışmışlığın bir sonucudur. Sömürgeci faşist Türk devletinin, işgal ve tasfiyenin başarısı için her şeyini ortaya koyması ise diğer ayırıcı bir farklılıktır. Faşist Türk devleti ve onun şefi, MSA'da Kürt özgürlük gerillası karşısında alınacak bir yenilginin kendi sonunu getireceğinin farkındadır.

İŞGAL PLANININ HEDEFİNDE MUSUL VE KERKÜK DE VAR
Sömürgeci faşist Türk devletinin Rojava ve Başûrê Kürdistan'da sürdürmekte olduğu işgal ve imha saldırısının hedefinde sadece PKK ve YPG'nin tasfiyesiyle, Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımların ortadan kaldırılmasıyla, Bakurê Kürdistan'daki mevcut statüyle sınırlı olmadığını öncelikle belirtmemiz gerekiyor. Sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin, faşist politik islamcı AKP iktidarıyla birlikte devreye konulan "yeni Osmanlıcılık" politikasına bağlı olarak başta Musul ve Kerkük olmak üzere, Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika'nın kuzeyine yönelik yayılmacı ve işgalci bir politika izlediği biliniyor. Her ne kadar bu politika bölgedeki emperyalist güçlerin barikatına toslayıp ağır bir yenilgi alsa da sömürgeci faşist Türk devleti bu politikasından vazgeçmiş değil. Evet, sömürgeci faşist Türk burjuva devleti işgal ettiği toprakları kendi sınırlarına dahil etme eğilimi içerisinde olsa da esas amacının bununla sınırlı olmadığını belirtmemiz gerekir. Özellikle Ortadoğu'da yayılabildiği kadar yayılma, işgal edebildiği kadar işgal etme arzusu içerisinde olduğunu biliyoruz.

DEVRİM DÜŞMANLARININ ORTAK HEDEFİ; DEVRİMİN TASFİYESİ
Özellikle AKP-MHP iktidarıyla birlikte bu sömürgeci ve yayılmacı politikaların sürdürülmesine devam edildi. AKP-MHP faşist iktidarının "yeni Osmanlıcı" politikalarının hayat bulması için öncelikle Kürt özgürlük gerillasının tasfiyesi ve Kürt halkının kazanımlarının tasfiye edilmesi, Türkiye'de ve Bakurê Kürdistan'da mücadele yürüten devrimci parti ve örgütlerin tasfiye edilmesi, AKP-MHP'nin politikalarına direnç gösteren, biat etmeyen kim varsa bunların faşist devlet terörüyle teslim alınması, direnç göstermekte ısrar edenlerin ise faşist devlet terörüyle yok edilmesi gerekiyordu. 2015'te devreye konulan "çöktürme planı" da bu doğrultuda oluşturulmuştu. AKP-MHP faşist iktidarının "yeni Osmanlıcı" politikasının hayata geçmesi için faşist şeflik rejiminin ayakta kalması AKP-MHP faşist iktidarı için öncelikli sorundu. AKP-MHP faşist iktidarı bunu güvencelemek için her şeyini ortaya koydu ve bu devam ediyor.

GERİLLA KENDİ İRADESİYLE TEKNİK VE TAKTİK GELİŞTİRİYOR 

PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan'ın 2024 Newrozunda açıkladığı İHA-SİHA'ları etkisiz kılacak savunma sistemi savaşa stratejik bir boyut kazandırdı. Bu yeni teknik ve taktik savaş olguları askeri strateji bakımdan nasıl bir öneme sahip?
Savaşlarda izlenen strateji ve taktiklerin belirlenmesinde savaş araçlarının oldukça önemli bir rol oynadığını biliyoruz. Bilimin ilerlemesi ve buna bağlı olarak yaşanan teknolojik gelişmeler, silahların gelişimi, savaş stratejisi ve taktiğinde de köklü değişimler yaratmış, insan niteliğini daha önemli hale getirmiştir. Kürt özgürlük gerillası da savaşın ihtiyaçları doğrultusunda kendini yenileme, şekillendirme, pozisyon alma, düşman tekniğini boşa düşürecek teknik alt yapıyı oluşturma pratiği içerisine girmiştir.

Özellikle sömürgeci faşist Türk devleti, 90'lı yıllardan itibaren ABD, İsrail ve NATO'dan almış olduğu teknolojik silahlara dayanarak (İHA, SİHA, Skorsky ve Kobra helikopterler, güdümlü füzeler, dronlar, kamera sistemleri, termal, mobese vb.) savaşı sürdürmektedir. Özellikle son yıllarda sömürgeci faşist Türk ordusunun tamamen askeri hava üstünlüğüne dayanarak savaşı sürdürmeye ve sonuç almaya çalıştığını biliyoruz. PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan yoldaşın 2024 Newrozunda, gerillanın İHA ve SİHA'ları etkisiz kılacak savunma sistemi geliştirdiği ve sonuç alındığını açıklaması bu yol, yöntem ve tekniği en iyi şekilde kullanma arayışının bir sonucudur. Sömürgeci faşist Türk devletinin psikolojik savaş elamanları her zaman olduğu gibi Kürt özgürlük gerillasının iradesini ve aklını hafife alarak gerillanın yaratıcılığını küçümsemeye, başarısını yok saymaya çalışmıştır. Sömürgeci faşist Türk devleti, kullandığı İHA ve SİHA'ların "milli ve yerli" propagandasını yaparken diğer yandan, HPG'nin geliştirmiş olduğu savunma sistemini ise ABD'nin, İsrail'in ve İran'ın verdiği yalanını sürekli dile getirerek insanları buna inandırmaya ve sömürgeci Türk ordusunun gerilla karşısındaki çaresizliğine gerekçe yapmaya çalışmıştır.

KDP-AKP-MHP, PKK'NİN TASFİYESİNDE ORTAKLAŞTI

Başûr'da bölünmüş bir IKYB yönetimi tablosu var. TC, KDP işbirliğiyle uluslararası kamuoyu ve halklara, "Başûr Kürtleri PKK'yi Başûr'da istemiyor" algısı örgütlemeye çalışıyor. İşbirlikçi Barzanî oligarşisi ve KDP'nin bu savaştaki rolünü, YNK ile Başûr halkının işgalci savaşa karşı tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin MSA'yı işgale girişmesinde KDP'nin dünden daha fazla etkin ve kritik bir rol üslendiği doğrudur. Bu kritik rol ABD tarafından KDP'ye verilmiştir. Bu sadece MSA'da PKK'nin tasfiyesi ve Başûrê Kürdistan'ın işgaliyle sınırlı değildir. KDP, Kürdistan Demokrat Partisi- Suriye'nin (KDP-S) merkezinde yer aldığı ENKS aracılığıyla da Rojava Kürdistanı'nda karşıdevrimci bir rol oynamaktadır. Yani KDP ihanetçiliği sadece Başûrê Kürdistan'la sınırlı değil. Sömürgeci faşist Türk burjuva devletiyle KDP'nin oluşturduğu bu kirli ittifakın çok eskilere dayandığını eklememiz gerekir. KDP, bugün olduğu kadar etkin bir rol oynamasa da 90'lı yıllardan itibaren PKK'nin tasfiyesi konusunda sömürgeci faşist Türk devletiyle birlikte hareket etmiştir. Zaman zaman karşı karşıya gelseler de -Başûrê Kürdistan'da yapılan bağımsızlık referandumunda olduğu gibi- bu amaç ortaklığını sürdürmüşlerdir.

AKP-KDP KİRLİ SINIF İTTİFAKIDIR
Ayrıca sömürgeci faşist Türk devleti, KDP ve onun Suriye kolu ile kurduğu kirli ittifakı kullanarak gerek Kürt halkına gerekse dünya kamuoyuna, "Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok, bizim terörle sorunumuz var" mesajını vermeye çalışmıştır. Böylelikle Başûr ve Rojava'ya yönelik işgal saldırılarını meşrulaştırmaya çalışmıştır. KDP, sömürgeci faşist Türk devletinin, Başûr ve Rojava Kürdistanı'nı işgal etmesini meşrulaştıran bir siyaset izlemektedir.

Sömürgeci faşist Türk devletinin gerek KDP gerekse IKYB yönetimiyle kurduğu ilişkinin temelinde PKK'nin tasfiyesi yatmaktadır. Sömürgeci faşist Türk devleti, PKK'nin etkin gerilla mücadelesi karşısında çaresiz kalmamış olsaydı ne KDP'yi tanırdı ne de IKYB'yi. Sömürgeci Türk devletinin PKK'nin tasfiyesinin bir diyeti olarak IKYB'yi tanımak zorunda kaldığı biliniyor. Bunu en iyi bilen de KDP ve Barzanî ailesidir. Gerçek olan şu ki, bugün IKYB varlığını sürdürüyorsa bu tamamen PKK'nin sayesindedir. Zaten ABD emperyalizmi de Başûrê Kürdistan'da inşa edilen federasyonun kabulü kaydıyla işgalci Türk devletine MSA'ya karadan ve havadan saldırmasına destek vermiştir, ABD ve NATO, 2018 yılından itibaren Başûrê Kürdistanı'n ve Irak'ın hava sahasını sömürgeci faşist Türk devletine tümden açmıştır.

KDP ve Barzanî ailesi yıllardır yaptığı gibi Başûrê Kürdistan halkını şuna inandırmaya çalışıyor: "Türk devleti PKK'den dolayı Güney Kürdistan'a saldırıyor". KDP aynı söylemi Rojava Kürdistanı'na yönelik sömürgeci Türk devletinin saldırı ve işgalleri için de kullanıyor. Ama gerçeğin böyle olmadığını KDP ve Barzanî ailesi de iyi biliyor. Son süreçte YNK, KDP'nin, PKK ile birlikte YNK'nin de tasfiyesine yönelik bir çaba içerisinde olduğunu anlamış durumda. Bu nedenle de YNK, sömürgeci faşist Türk devletinin Kürt özgürlük gerillasının tasfiyesine yönelik MSA'da sürdürdüğü imha savaşına destek vermeyeceğini belirtmiştir. Bu konuda YNK'nin ne kadar samimi olduğunu zaman gösterecek. Geç de olsa YNK'nin bazı şeylerin farkına varması işgalcilere ve işbirlikçi KDP'ye yedeklenmemesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir.

KDP KÜRT ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELDİR
KDP'nin, Kürt sorununun çözümünün önündeki en büyük engellerden biri haline geldiğini belirtmemiz gerekiyor. Gelinen aşamada KDP ve Barzanî ailesi için özgür Kürdistan'ın hiçbir kıymeti yoktur. KDP ve Barzanî ailesi her zaman olduğu gibi bugün de aile ve aşiret çıkarlarının peşine düşmüştür. KDP ve Barzanî ailesi dün olduğu gibi bugün de ihanetçi çizgisini sürdürerek en az emperyalistler ve sömürgeciler kadar Kürdistan'a ve Kürt halkına zarar vermeye devam ediyor. Güç ve servet edinmek için başta sömürgeciler ve soykırımcılar olmak üzere her devletle en ilkesiz, ilişki içine girmeyi mubah görmeye devam ediyor. Kurdukları ilişki biçiminin büyük bir diplomatik başarı olduğuna Başûr halkını inandırmaya çalışıyor. Kısacası Barzanî ailesi ve KDP başta Başûrê Kürdistan olmak üzere Kürdistan'ın tamamını kendi sınıf çıkarlarına kurban etmiş/etmeye de devam ediyor. KDP artık Başûrê Kürdistan'ın burjuva sermaye sınıfının temsilcisidir. Başûrê Kürdistan'da yaşayan Kürt, Asuri, Süryani, Ermeni, Arap halklarımız da her geçen gün KDP'nin gerçek yüzünü daha iyi görmektedir. Aynı durum Rojava Kürdistan'da yaşayan halklarımız bakımından da geçerlidir. Rojava'da da KDP ihaneti derinleştirmektedir ve halklarımız hain yüzünü her geçen gün daha iyi görmektedir. Gerçek olan şu ki; sömürgecilerle, işgalcilerle birlikte KDP de kaybedecektir. KDP de bunun farkında. Bu nedenle sömürgeci faşist Türk devletinin kazanması için her şeyini ortaya koymuş durumda.

*Röportajın ikinci bölümü yarın yayınlanacaktır.