4 Aralık 2024 Çarşamba

Göksu Çağan yazdı | CHP'nin İkinci Yüzyıla Çağrı'sı ne söylüyor?

İkinci ittifakın stratejik oyun kurucusu rolüyle öne çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, bir yandan ulusal politik ölçekte diğer yandan uluslararası politik arenada restorasyon iktidarının inşası için dikkat çeken bir gayret sarfediyor. ABD ve İngiltere'de bir dizi görüşme yaptı. Dünya sermaye odaklarıyla Millet İttifakı adına yapıldığı besbelli olan bu görüşmeler aynı zamanda CHP'nin yeni misyon ve vizyonunu da belirliyor. Kılıçdaroğlu'nun uluslararası imkanları yoklama ve işbirliği ataklarını Millet İttifakı iktidarının adım adım inşasının can alıcı çabaları olarak okumak gerekiyor. Burada izlenen yol haritası AKP'nin 2002'de hükümet partisi haline gelme serencamının yeni bir tekrarı ve kaba bir draması olarak karşımıza çıkıyor.

Kurulu düzenin burjuva muhalefet bloku Millet İttifakı (Mİ) seçimlere yönelik yeni stratejik ve taktik adımlar atmaya devam ediyor. 28 Kasım günü "Güçlendirilmiş Parlamenter Rejim"in Anayasa Taslağı'nı açıklayan Mİ partileri, böylece seçim faaliyetlerinin ortak siyasi programını ilan etti. Anayasa revizyonuyla karakterize olan ortak siyasi program güdük bir anayasa tadilatıyla devletin yönetim sistemini yeniden restore etmeyi amaçlıyor. Anayasa Taslağı temel hiçbir politik özgürlük sorununu çözmeyi vaat etmiyor. Sadece Mİ'nin olası iktidar ve yönetme ihtiyacını çözüyor. 

Öte yandan Mİ partileri kendi programlarıyla da gündelik siyasal faaliyet yürütüyor. Bu kulvarda CHP etkin olmaya çalışıyor. İkinci ittifakın stratejik oyun kurucusu rolüyle öne çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, bir yandan ulusal politik ölçekte diğer yandan uluslararası politik arenada restorasyon iktidarının inşası için dikkat çeken bir gayret sarfediyor. ABD ve İngiltere'de bir dizi görüşme yaptı. Dünya sermaye odaklarıyla Mİ adına yapıldığı besbelli olan bu görüşmeler aynı zamanda CHP'nin yeni misyon ve vizyonunu da belirliyor. Kılıçdaroğlu'nun uluslararası imkanları yoklama ve işbirliği ataklarını Mİ iktidarının adım adım inşasının can alıcı çabaları olarak okumak gerekiyor. Burada izlenen yol haritası AKP'nin 2002'de hükümet partisi haline gelme serencamının yeni bir tekrarı ve kaba bir draması olarak karşımıza çıkıyor. Yirmi yıl önce AKP ve Tayyip Erdoğan da sırtını ilkin uluslararası sermaye oligarşisine dayamıştı. Dünya egemenlerine ve sermaye oligarşisinin gücüne yaslanarak iktidarlaşmak Mİ ve CHP'nin de yegane iktidar stratejisi oluyor. Mali-ekonomik sömürge konumunun içsel bilincine sahip işbirlikçi egemen sınıf siyasetçisi Kemal Kılıçdaroğlu bu nedenle dünya sermaye oligarşisiyle organik işbirliğini önceledi. Dünya sermaye oligarşisinin gözde ve referans isimlerinden önemli politik-ekonomistlerinden bazılarını CHP'ye transfer etti. Almanya'nın eski şansölyesi Angela Merkel'in danışmanlarından Jeremy Rifkin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı oldu. Bu isim uluslararası sermaye oligarşisiyle Mİ ve CHP'nin işbirliğinin yalın bir simgesidir. Aynı zamanda mali-ekonomik sömürge ülke iktidarlarının en temel güç kaynağının uluslararası sermaye olduğunu çarpıcı biçimde sergilemektedir.

CHP 3 Aralık günü İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda "İkinci Yüzyıla Çağrı"sını yaptı. Çağrı CHP'nin yeni vizyonunun sunumu olarak gerçekleşti. Kemal Kılıçdaroğlu İkinci Yüzyıla Çağrı vizyon toplantısında bol bol ekonomik vaatler sıraladı ve "Şampiyonlar Ligi kadrosu" kuruyoruz argümanıyla CHP'nin ekonomi programını yönetecek ekibi takdim etti. Kılıçdaroğlu'nun demagojik tabiriyle "siyaset üstü" olan bu ekipte Jeremy Rifkin, Daron Acemoğlu, Refet Gürkaynak, Faik Öztrak, Selin Sayek Böke, Hakan Kara, Ufuk Akçiğit ve Hacer Foggo yer alıyor. Ekonomi yönetiminin teslim edildiği ekipte yer alan Jeremy Rifkin daha önce Merkel'in Endüstri ve Sanayi Teknolojileri danışmanlığı ve Çin Devlet Başkanı danışmanlığı yapmıştı. Kılıçdaroğlu'nun ekonomi yönetiminde Jeremy Rifkin Endüstriyel Dönüşüm başdanışmanı görevi alırken, Faik Öztrak "makro ekonomi", Selin Sayek Böke "dijital kalkınma ve yeşil dönüşüm", Hakan Kara ve Refet Gürkaynak "para politikaları", Ufuk Akçiğit "istihdam politikaları" ve Hacer Foggo "sosyal politikalar" alanında görev yapacak.

"Yeni nesil kalkınma" gibi afilli terimlendirmeyle sunulan CHP'nin ekonomi programı, mevcut ekonomi politikaların el değişimini öngörüyor. Başka bir ifadeyle ekonomi programını MÜSİAD'tan alıp TÜSİAD'a teslim etmeyi savunuyor. Merkez Bankası başkanlığına bağımsız birini atayıp "bağımsız"lığını sağlamayı ve uluslararası sermaye ile güçlü uyumunu vaat ediyor. TÜSİAD ve uluslararası sermayenin maksimum çıkarlarını merkeze alan ve güvenceleyen CHP'nin yeni nesil kalkınma ekonomi programı, ekonomik bölüşümü yeniden düzenlemeyi hedefliyor. AKP-MHP faşist iktidarının belirlediği ekonomik bölüşüm düzenini yeni iktidar sınıf kombinasyonuna göre belirlemek istiyor. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı kirli sermaye-temiz sermaye ayrımı bu bağlamda olası yeni bölüşüm ve sermaye transferlerine vurgu yapıyor.

IMF ve diğer finans oligarşisi güçlerle işbirliğini açıkça savunan ekonomi programı, IMF'nin temiz sermaye urganını işçi sınıfı ve emekçilerin boynuna geçirmeyi hedefliyor. Yeni nesil kalkınma IMF'nin kemer sıkma programı olarak rezervde tutuluyor. Yüz milyar dolar temiz paranın ülkeye akacağı ve yatırıma dönüşeceği vaatlerini dile getiren Kılıçdaroğlu sosyal politika projeleriyle yoksulluğu bitirme vaazları veriyor. Aile Desteği Sigortası ve Okullarda Ücretsiz Yemek projesiyle "derin yoksulluğu" bitirmeyi ve böylece yeni nesil kalkınmanın sosyal boyutunu örgütleme görevini yerine getirdiği sahtekarlığına başvuruyor. Kılıçdaroğlu'nun vizyonunda yoksulluğu engellemek yok. Aksine faşist şeflik rejiminin "biat"a dayalı "yardım" projelerini "sosyal devlet" adı altında sürdürmek var. Kemal Kılıçdaroğlu sosyal kalkınmacı geviş getirmelerle ekonomik yıkım, açlık, işsizlik, yoksullukla boğuşan halklarımızı yeni yoksulluk ve sömürü koşullarına razı etmeyi amaçlıyor. Üstelik bunu faşist saray rejiminin yaptığı gibi "aile"yi kutsayarak yapmakta beis görmüyor. Kılıçdaroğlu'nun vizyonunda, bugün olduğu gibi kadın yoksulluğunun, işsizliğinin, ev içi emeğinin sömürüsü ve şiddetin devamı öngörülüyor.

Bu bağlamda 2000'lerin başına dönmek ve hafızamızı güncellememiz gerekiyor. Ecevit'in krize saplanan Türkiye ekonomisini düze çıkarması için Dünya Bankası'ndan transfer ettiği Kemal Derviş'in kurguladığı ekonomi programı tam olarak sosyal-liberal sentez retoriklerikleriyle bezeliydi. Dünya Bankasının kalkınma programlarını yürüten iktisatçısı Kemal Derviş hazırladığı neoliberal ekonomik programla işbirlikçi Türk sermayesinin semirip gelişmesini sağladı. 2002'de hükümet olarak ekonominin yönetimini ele alan AKP, Kemal Derviş'in hazırladığı kalkınma programını uyguladı. 2004 yerel seçimlerinin ardından Kemal Derviş ve ekibi sosyal demokrasinin dönüşümü programıyla ve TÜSİAD'ın perspektifinde CHP'yi dönüşüme tabi tutma girişimi başlattı. Kemal Derviş'in sosyal-liberal simyacılığı tutmadı. Neoliberal ekonomi kendi hükmünü icra etti.

Şimdilerde CHP ekonomik programını yeni bir sosyal-liberal sentezle "yeni nesil kalkınma" vizyonuyla kitlelere sunuyor. Kılıçdaroğlu Ecevit'in yolundan yürüyor. Kemal Derviş önderliğinde hazırlanan ekonomi programının yeni bir versiyonunun son sürümünü yapıyor. Denebilir ki tarih bir kez daha tekerrür ediyor. CHP yeni nesil kalkınma ve sosyal projelerle bir kez daha ezilen ve sömürülen milyonları aldatarak burjuvazinin çıkarlarına kurban etmek istiyor. CHP'nin ikinci yüzyıla çağrısı uğursuz ve lanetli bir çağrıdır. CHP'nin ikinci yüzyıla çağrısı ve vizyonu ne politik özgürlük sorununun çözümünde ne ekonomi programı bakımından işçi sınıfı ve ezilenler için zerre-i miskal ilerici ve olumlu yan taşımıyor. Dünya sermaye oligarşisinin, TÜSİAD'ın, burjuvazinin çıkarlarını realize etmeyi amaçlayan CHP'nin programı çok yönlü ve etkince teşhir edilmesi günün ihmal edilemez görevidir.