30 Eylül 2024 Pazartesi

Hapishanelerde hak ihlalleri artarak sürüyor

Tutsaklar, Yeni Yaşam gazetesine yolladıkları mektuplarla hapishanede yaşanan hak ihlallerini bir kez daha gözler önüne serdi. 

Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri günbegün artmaya devam ediyor. Yeni Yaşam gazetesine mektup yazan tutsaklar, demir parmaklıklar arkasında saklanmaya çalışılan devlet zulmünü anlattı.

'HASTA TUTSAKLAR HASTANEYE YA GEÇ GÖTÜRÜLÜYOR YA DA HİÇ GÖTÜRÜLMÜYOR'
Bolu F Tipi Hapishanesinde bulunan Suat Gökalp, 1 Ağustos tarihli mektubunda şöyle diyor: "Başta Yeni Yaşam olmak üzere demokratik muhtevalı gazete ve dergilere ulaşamıyoruz. Televizyon kanallarına gelince Halk TV'yi bile izleyemiyoruz. Ağır hasta olanlar hastaneye ya çok geç götürülüyor ya da hiç götürülmüyor. Bu nedenle, burada M. Hanifi Bilgin arkadaşımız hayatını yitirdi. (Revire ve hastaneye gitme talebi zamanında karşılanmamıştı) ben dahil, birçok arkadaşımızın üç kez hücre cezası aldık diye infazımız yakıldı ve bu yüzden toplam 30 yıl değil, 36 yıl içeride kalacağız. Bu arada, infazı yakılmamış olan kimi 30 yıllık arkadaşlarımız ise, Cezaevi Gözlem Kurulu'nun iyi halli değiller kararıyla tahliye edilmiyorlar. Başka sorunlarımız daha var: Örneğin genel ve özel aramalar, tam bir keyfiyete, talana ve hukuksuzluğa dönüştürülmüş durumda. Neredeyse gece-gündüz, hafta içi-hafta sonu ayrımı gözetmeksizin yapılır oldu. Rastgele odalara giriliyor ve radyo, makas, cımbız, prit, para bandı gibi şeylere el konuluyor. Kantinde bize parayla satılmış şeylere el konulmasının anlamı nedir? Farklı arkadaşlarla kalmak istediğimizde oda değiştirme taleplerimiz karşılanmazken, onlar sık sık odalarımızı değiştiriyorlar. Sohbet ve spor gibi ortak alan faaliyetlerimiz yaptırılmıyor. Mektuplarımızın akıbetini bilemiyoruz. Çok daha pahalı olan taahhütlü mektup göndermeye zorlanıyoruz. Elektriği ticari fiyattan ödüyoruz. Metal yemek kaplarımız alındı; onun yerine plastik kaplar verildi. Telefon hakkımız 10 dakikaya indirildi. Dışarıdan gelen kolilerimiz, artık 2 ayda bir bize veriliyor."

'HASTANE TALEBİM KABUL EDİLMEDİ'
Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde bulunan Resul Kocatürk, 24 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: "Virüs illetinin tekrar tırmanışa geçtiği ve bir hayli de yayıldığı anlaşılıyor. Biz genel olarak iyiyiz ancak geçen hafta ardı ardına hepimiz hastalandık. Astımdan kaynaklı olsa gerek, ben biraz daha fazla etkilendim. Genel olarak ortalama bir grip gibi geçti. Baş ağrısı, öksürük, boğaz ağrısı, yoğun halsizlik, baş dönmesi ve mide bulantısı başlıca belirtiler oldu. Hastane talebim oldu; ancak kabul edilmedi. Dışarıda pandemi için önlem kalmadı ama burası pandemi öncesi normaline dönemedi. Sohbet, spor, atelye gibi sosyal etkinlik yasakları devam ediyor. Tünel sonrası tadilata alınan C bloktaki çalışmalar bitti ve bizi topluca buraya getirdiler. Bu kez de getirildiğimiz A bloğun tadilata alındığı söylenip, mevcut kısıtlamaları sürdürüyorlar. Benim talebim olmamasına rağmen, sağlık raporu süreci başlattılar. Önce buradaki hastaneye, sonra da Ankara'daki hastanelere götürülüyorum. Bakanlığın hasta mahpuslarla ilgili yeni düzenleme yapacağını duyduk. Umarız daha kötü bir durum karşımıza çıkmaz."

'HASTANEDE İKİ KELEPÇE TAKILMAK İSTENİYOR'
Tarsus 2 nolu T Tipi Hapishanesinde bulunan tutsaklardan Dr. Ayhan Kavak, 25 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: "Bu arada, tutuklanan gazeteciler için de üzüntülerimi bildirir, bir gün gazetecilerin hedef alınmayacağı ve özgürce mesleklerini yapacaklarının umuduyla dayanışma içinde olduğumuzu bildirmek isterim. Bu ellerde de, sürgünler oluyor. Geçen ay 4 arkadaşımız, cuma günü de 5 arkadaşımız paketlendi. Yeni konsept ping pong topu gibi oradan oraya yollanmak oluyor. Burada tedavi de olamıyorum. Hastanede bir kelepçe yetmezmiş gibi ısrarla ikinci bir kelepçe daha takılmak istenmesi nedeniyle tedavi olamadan geri geliyoruz. Bu yönlü başvurulardan da sonuç çıkmadı. Hali pür mealimiz böyle işte."

'YENİ YAŞAM'DAN SONRA EVRENSEL'İ DE VERMEZ OLDULAR'
Elbistan E Tipi Hapishanesinde bulunan Erdal Laçin, 25 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: "Günlük spor, sohbet ve basını izleme derken zamanımızın anlamlı bir yoğunlukla geçtiğini belirtebilirim. Tahliye zamanım da kısalıyor; 29. yıla girdim ve böylece iki yıldan az bir sürem kaldı. Pandemi süresince yapamadığımız açık ve kapalı görüşleri, birer saat olarak yapabiliyoruz. Yeni Yaşam'dan sonra şimdi de Evrensel gazetesini vermez oldular. Kimi arkadaşların sağlık sorunları olsa da, çok zorlayan bir durum değil. Yıl sonuna doğru buradan 4 arkadaşımız tahliye olacak. Yaş olarak bizden ileride olmanız nedeniyle senin de sağlık sorunların olabilir. Aman kendinize iyi bakın!"

'TAHLİYELER ERTELENİYOR'
Türkoğlu 1 nolu L Tipi Hapishanesinde bulunan Erkan Bayrak, 1 Ağustos 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: "Burada üç ayrı odada tutuluyoruz. Odamızdaki 7 kişi, diğer iki odaya paylaştırılırsa, ailelerin geliş gidişleri ve odadaki masrafımızı paylaşmak açısından daha ekonomik olacak. Yüksek elektrik parası geliyor ve kantinde satılan ürünlerin fiyatları çok yüksek. Burada da görüntülü telefon konuşması için kabinler inşa edildi. Ancak başkaları haftada 30 dakika görüntülü konuşabilirken, bizler telefonda sadece 10 dakika ve görüntüsüz konuşabiliyoruz. Sosyal faaliyet olarak sadece 40 dakikalığına spora çıkabiliyoruz. Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerini okuyamıyoruz. İzleyebildiğimiz TV kanalları arasında Habertürk ve Halk TV bile yok. Koşullu salıverilme zamanı gelen arkadaşlarımız, zamanında tahliye edilmiyor ve tahliyeleri erteleniyor. Bu sorunlarımızı çözümü konusunda idare hiç adım atmıyor."

'TEK KİŞİLİK HÜCRE DAYATILIYOR'
Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde bulunan Yusuf Kenan Dinçer, 6 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: "Talat Şanlı, Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Mecit Şahinkaya, Murat Kaymaz ve Yusuf Kenan Dinçer, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalısı olmadıkları halde 67 aydır tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Bize gelen kimi kitaplar, gerekçesiz olarak bize verilmiyor. Pandemi sonrası, personel yetersiz, denilerek sohbet hakkı kullandırılmıyor. Arama yapmaya, tutukluları hastaneye, mahkemeye, ziyarete, kursa, spora götürüp getirmeye yeterli olan personel, sohbete gelince yeterli olmuyor. Tele 1 ve Halk TV'yi izleme talebimiz ısrarla yerine getirilmiyor. Kimi mektuplarımız gönderilmiyor. Diş tedavimiz yapılmıyor. Ölüm orucunda olan Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım için yaptığımız destek açlık grevi için her birimize çeşitli disiplin cezaları verildi. Açlık grevi sonrası söz konusu olan iki haftalık diyet uygulanmadı. Satın aldığımız günlük gazeteler, akşam geç saatlerde veriliyor. Bir buçuk saat olan görüşler, bir saat olarak uygulanıyor. Cezaevi kütüphanesinden ancak iki ayda bir kitap alabiliyoruz."