13 Ekim 2024 Pazar

Kadın devriminin gelişim parametreleri

Kadın özgürlük mücadelesinin toplumsal devrimin bir yedek kuvveti değil oluşturucu öznesi olarak kavranışı, ataerkil kapitalist düzende erkek egemenliği ile sermaye egemenliğinin maddi yapısına karşı ezilen cins ile ezilen sınıfın, proleter devrimle kadın devriminin iç içe karakteri komünist öncünün kadın özgürlük mücadelesi bakımından teorik gelişiminin de ifadesi aynı zamanda.

Toplumsal yaşamın üretici güçleri, üretim araçları ve üretim ilişkileri, onun tüm kurum ve işleyişinin toplamı nasıl ki devrimci programın konusu oluyorsa; aynı şekilde kadın devriminin teorisi, programı, stratejisi, taktiği ve eyleminin de konusu olmaktadır.

Hem cinsel sömürünün hem de sınıfsal sömürünün kaynağı olan özel mülkiyetin ortadan kaldırılma mücadelesi toplumsal devrim ve bu devrimin başarıya ulaşabilmesi için mutlaka ona eşlik etmesi gereken kadın devrimi programının özünü oluşturmaktadır. Kadın özgürlük mücadelesinin toplumsal devrimin bir yedek kuvveti değil oluşturucu öznesi olarak kavranışı, ataerkil kapitalist düzende erkek egemenliği ile sermaye egemenliğinin maddi yapısına karşı ezilen cins ile ezilen sınıfın, proleter devrimle kadın devriminin iç içe karakteri komünist öncünün kadın özgürlük mücadelesi bakımından teorik gelişiminin de ifadesi aynı zamanda.

Bu gelişimin bir dizi nedeni ve koşulu var elbette. Sosyalist kadın aydınlanması kadın cinsinin ezilmişliği ve ikincilliği hakkındaki genellemelerden çıkıp bunu somut olarak tanımlama ve kendi dışımızda bir durum olarak algılamadan sıyrılma ile gelişti. Dünyaya, politikaya, teoriye ve partiye daha derinlikli bakan, cins bilinciyle aydınlanan ve kadın devrimi fikriyle buluşan sosyalist kadınlar, örgütlü politik süreçlerde gerçek bir cins ayaklanmasını gerçekleştirdi. Bunda elbette sosyalist kadınların; demokratik kadın hareketi içinde feminist kadın hareketi ve Kürt kadın hareketiyle birlikte etkileşimli bir şekilde yer almasının payı yadsınamaz. Kadın aklı, iradesi ve özneleşmesiyle toplumsal kadınlık ve toplumsal erkeklikle güçlü çarpışmalar yaşandı. Tüm kolektif bakımından güçlü devrimci sarsıntılar ve bu gelişmenin politikada ve örgütteki karşılığı olan meclisler deneyimi kadın devrimi yürüyüşünü de hızlandırdı.

Tüm bu süreç içerisinde sosyalist kadınlar; ev içi emeğin niteliğine, seks işçiliği kavramı ve seks endüstrisinin tasfiyesine, yoksullaşma krizinin kadınlara etkilerine, heteroseksizmle mücadeleye, yeni faşist hareketler içerisinde kadın kitlelerinin taleplerine, kadına yönelik şiddetle mücadele araçlarının geliştirilmesine, özsavunma pratiklerinde derinleşmeye, şef tipi ailenin teşhirine ve birleşik kadın hareketi içinde antifaşist mücadelenin gelişimine odaklandı.

Erkek egemenliğine karşı mücadelenin devrim sonrasına veya belirsiz bir geleceğe ertelenmesi ve günlük siyaset ekseninden yalıtık bir kadın özgürlüğü kavrayışından kopuşan sosyalist kadınlar, kadınların kendi cinsel talepleri, gündemleri temelinde mücadeleye seferber edilmesi, toplumsal devrimin dinamiklerinin cinsel gündemler ekseninde toplumsal yüzleşmeye ve siyasi mücadeleye seferber edilmesi için günlük politik mücadele yürütmekte, ancak kendisini reform mücadelesi ile sınırlandırmamaktadır. Cins çelişkisinden kaynaklı tek tek sorunların ataerkil düzenin dönüştürülmesi-törpülenmesi ile sınırlı reformist programlardan ayrışan sosyalist program, kadın özgürleşmesinde önemli bir yeri olan reform mücadelesini de içerir. Nitekim kadınların mücadelesi sonucu erkek egemenliğinin hukuki, siyasi ve ideolojik olarak alanının daralması kadın özneleşmesinin önünü açar. Ancak sosyalist program, tüm bunlarla yetinmez ve ataerkil sermaye düzeninin maddi temellerini yıkmaya yönelir.

İçinden geçtiğimiz kapitalizmin çifte krizi ve sermayenin açmazlarında, cins ve sınıf çelişkisinin daha da derinleştiği bu koşullarda, bu iki çelişki eksenindeki kuvvetlere odaklanmaktan kaçınmadan somut politika üretmek temel görevlerimiz arasında.

Bugün kadın devriminin gelişim parametreleri bakımından; yoksullaşma krizi, toplumsal çürüme ve kadına yönelik şiddet politikasına karşı kadınların öfkesini örgütleme konusunda sürükleyicilik önemlidir. Kadın devriminde zorun rolüne odaklanan, kadın devrimi stratejisi ekseninde ittifak politikalarında derinleşen, faşizme karşı geniş kadın kitlelerini cins mücadelesi ekseninde saflaştıran bir kadın hareketi yaratmaya odaklanmak zorundayız.

Cins özgürleşmesinin önünü açacak, erkek egemenliğinin maddi kurumlarına kadın kitleleriyle birlikte yönelecek, süreklileşmiş, refleksi güçlü bir sokak hareketi kadınların özlem ve taleplerine yanıt olabilir ve onları kadın devriminin öznesi haline getirebilir.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 11 Ekim tarihli 188. sayısında yayımlanan Gelenekten Geleceğe köşesi.