4 Aralık 2024 Çarşamba

Kara: 1 Mayıs'ta sokakları kadın isyanımızla dolduracağız

Kadınlar olarak ağır bir yoksulluk krizi, emek ve beden sömürüsüyle karşı karşıya olduklarını belirten SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, "Kadınları bir taraftan ev kölesi yapmaya çalışıyorlar, bir taraftan da sermayenin o azgın sömürü çarkları içerisinde emeğinin, bedeninin sömürülmesini istiyorlar. Bunun karşısında işçi, emekçi kadınlar, genç kadınlar, geleceğine sahip çıkmak isteyen kadınlar olarak 1 Mayıs'ta sokakları kadın isyanımızla dolduracağız" ifadelerini kullandı.

2024 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü'ne sayılı günler kala, Türkiye'de işçi ve emekçiler, AKP-MHP iktidarının ekonomi politikaları sonucu büyük bir yoksullaşma krizi ve emek sömürüsüyle karşı karşıya. Bu yoksullaşma krizi ve sömürü düzeninden en çok etkilenenler ise kadınlar. Pek çok fabrika ve işyerinde kadınlar eşit işe eşit ücret alamıyor, baskı, mobbing ve cinsel tacize uğruyor. Genç kadın işsizliği de had safhaya ulaşırken, geleceksizliğe ve yoksulluğa mahkum edilen kadınlar intihara sürükleniyor. Diğer yandan kadın cinayetleri giderek artıyor, kadınlar aile içine hapsedilmek isteniyor. Bu tablo karşısında kadınlar da 1 Mayıs'a giderken erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadele çağrısını yükseltiyor.

Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), "Yoksulluğa, emek sömürüsüne karşı 1 Mayıs'ta alanlara" şiarıyla tüm kadınlara 1 Mayıs günü Taksim başta olmak üzere meydanları doldurma çağrısı yaptı. Kadınların erkek egemen kapitalist sistem içerisinde yaşadıkları sömürüyü ve bu sömürüye karşı mücadelede 1 Mayıs'ın önemini Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara, ETHA'ya değerlendirdi.

EMEKÇİLER ÖLÜM VE SEFALET DÜZENİNE MAHKUM EDİLDİ

2024 1 Mayıs'ına giderken, iktidarın ekonomi politikaları sonucu halk da derinleşen bir yoksullaşma krizi ve emek sömürüsüyle karşı karşıya. Bu tablodan kadınlar nasıl etkileniyor?
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününe yaklaşıyoruz. Sınıfın bu dayanışma ve mücadele gününde biz kadınlar da sokaklarda olacağız. Çok ciddi bir yoksulluk kriziyle, emek sömürüsüyle, işçi katliamlarıyla karşı karşıyayız. Toplamda bu tablo bize bir avuç sermayedarın zenginleştiğini, emekçilerin ciddi bir yoksulluk, ağır çalışma koşulları, ölüm ve sefalet düzenine mahkum olduğunu söylüyor. Bizler de bunu kabul etmiyoruz elbette.

ŞİDDETİN, YOKSULLUĞUN, KADIN CİNAYETLERİNİN DERİNLEŞTİĞİ BİR SÜREÇ
İşçi sınıfı, gençler, kadınlar 1 Mayıs'a doğru yürüyoruz. Bu 1 Mayıs'ta da emeğimizi, bedenimizi sömürü karşısında mücadelemizi yükseltme görüş açısıyla yürüyoruz. Bugün artan işçi katliamları, işyerlerinde mobbing, emek sömürüsü, ev içi emeğin görünmez kılınışı; bunların hepsi çok ciddi bir yoksulluk krizini ve aynı zamanda bu yoksulluk krizi içerisinde daha özelde kadınların yoksullaştırılmasını barındırıyor. Şiddetin, yoksulluğun, kadınların yaşadığı erkek şiddetinin her geçen gün arttığı, kadınların vahşice katledildiği, bütün haklarından yoksun bırakılmaya çalışıldığı bir süreç içerisinden geçiyoruz. Haklarımıza, hayatlarımıza dönük saldırılar, eşit işi yapmamıza rağmen eşit ücret alamayışımız; bunların hepsi aslında aslında biz kadınların bu süreç içerisinde yaşadığı ciddi emek, beden sömürüsünün somut örnekleridir.

BİZ KADINLAR, BİRLİKTE MÜCADELE EDERSEK GÜÇLÜYÜZ
Bugün çok ciddi bir işsizlik var. Özellikle geleceksizlik kaygısıyla birlikte büyüyen derin bir çelişki söz konusu. Üniversite mezunu genç kadınların iş bulamayışı, işsizliğin çok derin bir şekilde artışıyla kadınlar evliliğe, eve, babaya, erkeklere mahkum bırakılmaya çalışılıyor. Biz kendi hayatlarını kendi kuran, emeğine, yaşamına sahip çıkan kadınlar olarak bütün genç kadınlara da buradan sesleniyoruz: Biz kadınlar, birlikte mücadele ederek güçlüyüz. 1 Mayıs'a giderken de bu gücü hep birlikte örgütleyebiliriz. Bize dayatılan bu geleceksizliğe karşı, insanca, onurlu bir yaşamı kurabileceğimize inanıyoruz. O yüzden de bütün kadınları 1 Mayıs'ta sokaklara çağırıyoruz.

KADINLARIN SERMAYE DÜZENİNE KARŞI ÖFKESİ BÜYÜYOR

Erkek egemen iktidarın bütün kadın düşmanı politikalarına rağmen, işçi direnişleri, grevlerine genç kadın işçilerin öncülük ettiğini, toplumsal mücadelelerde de kadınların hep en önde yer aldığını görüyoruz. Bu durum bize neler söylüyor?
Sermaye düzenine, erkek egemen kapitalist sisteme karşı kadınların biriken ve büyüyen bir öfkesi var. Bu elbette kadın erkek çelişkisinin derinleşmesi, kadınların kendi özgürlük mücadelesinde daha güçlü bir arayış içerisinde olmasıyla ilgili. Çünkü özgürlük kadınlar bakımından mücadele edilerek kazanılacaktır. Bu gerçekle de, hem erkek egemenliğine, hem sermayeye karşı çok kapsamlı bir mücadele yürütüyoruz biz kadınlar olarak.

KADINLAR HEM PATRONLARA, HEM İKTİDARA KARŞI MÜCADELE EDİYOR
Dolayısıyla burada kadınların öne çıkışı, erkek egemenliğine, sermaye düzenine bir karşı koyuşun, mücadele edişin de doğrudan vurgusu. Toplumsal mücadelenin, işçi direnişlerinin, kadın isyanlarının öncülüğünü yapan ve doğrudan sahibi olan kadınlar bugün emek, beden sömürüsü karşısında gerçek bir hareket başlatmış oluyorlar.

Geride bırakmış olduğumuz bir dizi işçi direnişi, grev içerisinde de en öne çıkan, sembolleşen zaten kadınlar olmuştu. Bu, hem sermaye ve patronlar karşısında kadınların güçlü, kararlı duruşu, grevi örgütleyişleri, hem de aynı zamanda toplamda erkek devlete karşı bir duruşun, öfkenin örgütlenmesi. Yani bugün patrona, tacize, tecavüze, mobbinge, cinsel şiddete karşı, patronlar karşısında bir kadın kimliğini oluşturma ve bir kadın isyanını ortaya koyuş, kadın işçilerle de doğrudan pratikleri içerisinde gelişiyor. Bugün birçok kadın grevlerde kendi emeğine sahip çıkarken, kadın özgürlük mücadelesinin değer ve ilkeleriyle de buluşuyor. Bizim 1 Mayıs'a giderken emek sömürüsüne karşı kadınlar olarak bir araya gelmek isteyişimizin en önemli faktörlerinden bir tanesi bu. Biz hem sermaye, patronlar karşısında, hem de bu erkek devletin kadın düşmanı politikaları karşısında birleşik bir şekilde direniş örgütlemek durumundayız. Bu direnişi ancak sokakta, kararlı, hak alıcı, işçi ve emekçilerin güçlü mücadelesini örgütleyerek başarabiliriz ve bu da kadınların etkin, güçlü eylemiyle örgütlenebilir.

EMEĞİMİZE, BEDENİMİZE DÖNÜK SALDIRILARA KARŞI 1 MAYIS'TA DİRENİŞİ ÖRGÜTLEYECEĞİZ
Kadınların yaşadığı mobbing, cinsel taciz, kötü çalışma koşullarına zorlanması, düşük ücretle çalıştırılmasıyla kadınlara hem aile içerisinde kalın, hem de esnek çalışma koşulları içerisinde sermayenin bir parçası haline gelin, bizim çıkarlarımız için çalışın diyorlar. Kadınları bir taraftan ev kölesi yapmaya çalışıyorlar, ev içi emeğin görünmez kılınmasını istiyorlar; bir tarafta da sermayenin o azgın sömürü çarkları içerisinde emeğinin, bedeninin tam anlamıyla sömürülmesini istiyorlar. Bunun karşısında da elbette işçi, emekçi kadınlar, genç kadınlar, geleceğine sahip çıkmak isteyen kadınlar olarak 1 Mayıs'ta sokakları kadın isyanımızla dolduracağız. Emeğimize, bedenimize, kimliğimize dönük saldırılar karşısında 1 Mayıs'ta direnişi örgütleyeceğiz.

MÜCADELE TARİHİMİZ TAKSİM'DE SOMUTLAŞIYOR

SKM olarak 2024 1 Mayıs'ında Taksim'de olma çağrısı yaptınız. İçinde bulunduğumuz dönem bakımından 1 Mayıs'ta Taksim'de olmanın önemi nedir?
AKP-MHP faşizmine, emeğimizi, bedenimizi sömüren bu faşizme karşı tarihsel bakımdan bizim için çok önemli olan, işçi ve emekçilerin alanı olan Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlamak istiyoruz. Çünkü bizim tarihsel bir belleğimiz, mücadele ve direniş tarihimiz var ve bu da Taksim'de somutlaşıyor. Taksim zaten bizim olan 1 Mayıs kutlama alanımızdır. Burada hiçbir yasağı, hiçbir engellemeyi tanımadan Taksim'de olacağız. Bugün Taksim'de yoğunlaşan çağrılar kitlelerin biriken yoksulluk karşısında, faşist düzen karşısında öfkesini de açık bir şekilde gösteriyor.

Hiçbirimiz yasakları tanımayacağız ve Taksim'e doğru akacağız diyoruz. Bizler de Sosyalist Kadın Meclisleri olarak Taksim'de olacağız bu 1 Mayıs'ta. Buradan tüm kadınları da 1 Mayıs'ta Taksim'e çağırıyoruz. Çünkü bedenimizin, emeğimizin sömürülmesine, yoksulluğa karşı büyük bir isyanımız var ve gelin bu isyanımızı hep birlikte barikatları aşa aşa gösterelim diyoruz.