4 Aralık 2024 Çarşamba

Katillerden kahramanlar yaratılan coğrafya

Kasım Süleymani 1979 yılından itibaren İran topraklarında 'Doğu Kürdistan' diye adlandırılan coğrafyada özgürlük ve adalet mücadelesi yürüten Kürtlere karşı 'İran'ın toprak bütünlüğünü' savunarak katliamlar organize etmiş azılı bir cinayet şebekesi yöneticisidir. İran rejimine karşı ortaya çıkan her muhalefette onun adı vardır. 1999 yılında Tahran'da üniversite öğrencilerinin başlattığı direnişin bastırılmasında ve yaşanan katliamda katillerin şefi yine odur.

Kişi ya da kurumlara ilerici roller biçmenin şartlarının belirlendiği neredeyse köşeli tanımları vardır bu coğrafyada.

Bunun için ilk ve önemli kıstas 'anti-emperyalist' olmaktır. Anti-emperyalist olmak için de emperyalist bir devlete son 50 yıl içinde ise özellikle ABD'ye karşı olmak yeterlidir. Bu durum kimi zaman işgalci emperyalist devlete karşı alınan açıktan bir tutum olmakla beraber kimi zaman ideolojik olarak bu emperyalist güçlere karşı olunduğunun vurgulanmasıdır.

Ancak kimi zaman emperyalistler arası çelişkilerden kaynaklı bir emperyalist gücün ya da gerici faşist bir kurum ya da devlet yapılanmasının başka bir emperyalist güce karşı oluşu da anti-emperyalizm olarak değerlendirilebilir.

Anti-emperyalist olmak, bir devletin başka bir ülke topraklarını işgal etmesine karşı alınan askeri ve politik bir tavır mıdır?

Lenin, emperyalizmi kapitalizmin en yüksek aşaması yani tekelci kapitalizm olarak tanımlıyor. Lenin'e göre anti emperyalist olmak demek aynı zamanda anti kapitalist olmayı da gerektiriyor. Yani tek başına bir emperyalist devleti değil, tüm emperyalist (kapitalist) sisteme karşıtlığını ve aynı zamanda emperyalizmin işbirlikçi iktidarlarına ve kurumlarına karşı mücadeleyi de gerektiriyor. Yani ABD'ye ya da herhangi bir emperyalist devlete karşıyım demekle anti emperyalist olunmuyor.

Genelde başka emperyalist-kapitalist güçlerle işbirliği yapılıp ABD karşıtlığının gelenek haline geldiği Ortadoğu'da ise (tam tersi de söylenebilir elbette) anti-emperyalist sıfatı çok kolay edinilebiliyor.

3 Ocak 2020'de Irak'ın başkenti Bağdat'a yapılan bir askeri operasyonda öldürülen İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun önemli bir komutanı Kasım Süleymani'nin anti-emperyalist bir devrimci olarak değerlendirilmesi tam da bu coğrafyanın politik örgütlenmelerinin çıkmazlarından biridir.

Kasım Süleymani 1979 yılından itibaren İran topraklarında 'Doğu Kürdistan' diye adlandırılan coğrafyada özgürlük ve adalet mücadelesi yürüten Kürtlere karşı 'İran'ın toprak bütünlüğünü' savunarak katliamlar organize etmiş azılı bir cinayet şebekesi yöneticidir. İran rejimine karşı ortaya çıkan her muhalefette onun adı vardır. 1999 yılında Tahran'da üniversite öğrencilerinin başlattığı direnişin bastırılmasında ve yaşanan katliamda katillerin şefi yine odur.

Ve tüm bunlar tabi ki 'anti-emperyalizm' adına yapılmıştır. Çünkü İran'da gelişen her muhalefete ABD ve batılı güçler destek açıklamaları yapmış, hatta desteklemiştir. Böylelikle işler daha da kolaylaşmış, arkalarında ABD ve batılı güçler var denilerek, katliamlar meşrulaştırılmıştır.

Bir başka soru geliyor insanın aklına. İranlı bir komutanın Bağdat'ta yani başka bir ülkede askeri bir yapının komutanı olarak yıllardır yaşaması ne anlama geliyor? İran'da değil, Irak'ta oluşu onun enternasyonal dayanışma niyetinden mi gelmektedir? ABD'ye ya da emperyalizme karşı Irak'a özgürlük getirme mücadelesi içinde miydi? Peki bugünkü Irak yönetiminin Süleymani'ye verdiği destek ne anlama gelmektedir?

Bir an için tüm bu olanları Türkiye'ye uyarlayalım.

Diyelim ki bugün Suriye'deki Türk Ordusu komutanlarından birisi ABD tarafından öldürüldü. Ki bu olabilecek bir durumdur...

Nasıl bir tutum içinde olacağız?

ABD tarafından öldürüldüğü için bu Türk generalini anti-emperyalist devrimci mi sayacağız?

Mesela Mehmet Ağar olur da bir ABD kurşunu ile ölürse onun işlediği bütün cinayetler yok mu sayılacak? Onu anti-emperyalist olarak mı kabul edeceğiz?

Soykırımcıların, katliamcıların heykellerinin dikilip, kahraman sayılmaları yüz yıldır bu coğrafyanın adeta 'kaderidir'. Bunun için de ihtiyaç duyulan tek şey onlara anti-emperyalist sıfatlar yüklemektir.