GÜNCEL
Kobanê ruhuyla Efrîn için direniş vakti
Kobanê savunması, Ortadoğu cangılında bir vaha olan devrimin kaderi için mihenk taşıydı. Halklar beraber savunarak, beraber düşerek bu zorlu sınavı verdi. Böylece DAİŞ karanlığı için sonun başlangıcı oldu.
Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan'ın mali ve askeri desteğini alan faşist dinci DAİŞ çeteleri, 3 Ağustos 2014 tarihinde Êzidilerin kutsal mekanı DAİŞ'e saldırdığında uzun sürecek bir savaş da başlamış oldu.
HPG/YJA Star ile YPG/YPJ güçleri sayesinde Şengal dağı hızlıca DAİŞ'e karşı direnişin önemli bir merkezi haline gelirken, DAİŞ çeteleri bu kez 15 Eylül'de Kobanê'ye yöneldi.
Kobanê, 19 Temmuz 2012 tarihinde Rojava devriminin başladığı yerdi. Bu nedenle de tıpkı 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı'nda Nazizmin saldırılarına direnen Stalingrad'ın taşıdığı anlam gibi ideolojik bir simgeydi. Bu nedenle amaç, Kobanê'yi işgal ederek, Rojava devrimini boğmaktı.
AKP-DAİŞ İŞBİRLİĞİ
AKP iktidarı, Kürt halkının kazanımlarını yok etmek amacıyla DAİŞ'e her türlü desteği sundu. Bu ilişki defalarca belgelendi. Kobanê savunması günlerinde DAİŞ çetelerinin Türk askerlerinin gözetiminde sınırdan geçişi, canlı yayınlar sırasında ekranlara yansıdı. MİT Tır'lar dolusu silahı DAİŞ'e aktardı. Antep, Saray polisinin gözetiminde DAİŞ'in karargahı haline getirildi. DAİŞ'in canlı bomba yelekleri Türkiye'de dikildi. Onlarca Türk şirketi, bomba yapımında kullanılan kimyasalları DAİŞ'e gönderdi. DAİŞ'in işgal ettiği yerlerden çaldığı petrolleri, Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın sahibi olduğu powertrans şirketi dünyaya pazarladı. Türk devletinin her türlü desteği verdiği DAİŞ çeteleri, YPG/YPJ'nin direnişi karşısında kaybetti.
HALKLAR SINIRA AKTI
DAİŞ'in saldırısı ile birlikte başta Kürtler olmak üzere devrimciler, demokratlar, işgal girişimine karşı çıkanlar, Kobanê sınırında nöbet tutmaya başladı. Her sabah, yüzlerini Kobanê'ye dönüp, savaşçıları zılgıtları ve sloganları ile selamladılar. El ele verip, DAİŞ çetelerine karşı insan zinciri oluşturdular.
Çünkü DAİŞ çetelerinin yok etmek istediği özgür yaşam bir adım ötelerindeydi ve onu savunmak bir insanlık göreviydi.
6-8 EKİM'DE KOBANE İÇİN SERHILDAN
Ekim ayına gelindiğinde sadece sınır boyları değil Diyarbakır'dan İstanbul'da bir coğrafya Kobanê için serhildana durdu. 6-8 Ekim günlerinde onlarca yerden "Yaşasın Kobane direnişimiz", "Biji berxwadane Kobane" sloganları yükseldi.
Kobanê, Rojava devriminin ve Ortadoğu halklarının kader savaşımıydı ve zamanımızın Stalingrad'ıydı. Stalingrad nasıl ki 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı'nın kaderinin belirlendiği kesin bir dönüm noktası olduysa, Kobanê de Rojava devriminin kaderinin belirlendiği bir dönüm noktasıydı. Stalingrad nasıl ki Alman Nazizminin yıkılış sürecinin yolunu açtıysa, Kobanê direnişinin zaferi de DAİŞ karanlığını tarihin çöplüğüne gönderecek süreci başlattı.
Kobanê savunmasında simgeleşen Rojava devrimi, dünyanın ezilen halklarının umuduydu. Rojava devrimi ve Kobanê direnişi, özgürlük ve toplumsal kurtuluş özleminin yeniden cisimleşmesiydi. Bu nedenle bu sıradan bir direniş değil, ezilenlerin, işçilerin tarihe bir müdahalesiydi. Dünyanın efendilerinin siyaseti belirlediği bir coğrafyada halkların iradesinin de olduğunun somut göstergesiydi. Kürt halkının öncülüğünde Mezopotamya'nın, Ortadoğu'nun ezilenlerinin tarihe attığı imzalarıydı. Önüne gelen her şeyi ezip geçen DAİŞ'in Kobanê duvarına çarpmasının asıl nedeni de buydu.
Kobanê'de savunulan Rojava devrimi halkların umuduydu, modern zamanda "mümkün olan başka bir dünya"ydı. Bu "mümkün olan başka bir dünya" halkların tam hak eşitliğine dayalı yeni biri yaşamdı.
Halklar üzerindeki sömürgeci boyunduruğu kıran özgür bir yaşamdı. Kadını erkeğin kölesi olmaktan kurtaran, kadına kendi kaderini belirleme hakkını veren eşit bir yaşamdı. Adaleti, mülkün temeli olmaktan kurtarıp, halklaştıran adil bir yaşamdı. Ekonomik üretim herkes için vardı. Eğer bir ekmek üretiliyorsa, herkes üretimine katılacaktı ve herkes o ekmekten yiyebilecekti. Eğitim, bu haktan yoksun bırakılan herkes içindi.
Rojava devrimi, insanın hakikatine doğru atılan bir adımdı. Çünkü, herkesin her şey olduğu bir yerdi. Ev emekçisi bir kadının mahkeme hakimi, genç bir kadının hukuk fakültesi dekanı, köylü bir erkeğin meclis başkanı olduğu bir yerdi. Herkesin yönettiği ve devletin gereksizleştiği bir yaşama doğru atılan bir adımdı.
Devrim bir sınırsızlıktı, hayal gücünün iktidarıydı.
Kobanê savunması, Ortadoğu cangılında bir vaha olan devrimin kaderi için mihenk taşıydı. Halklar beraber savunarak, beraber düşerek bu zorlu sınavı verdi. Böylece DAİŞ karanlığı için sonun başlangıcı oldu.
AKP YENİLDİ, ROJAVA DEVRİMİ KAZANDI
AKP Genel Başkanı Erdoğan, "Kobanê düştü düşüyor" dedi ancak 134 gün boyunca süren direniş boyunca binlerce insanın bedeni toprağa düştü ancak Kobanê düşmedi.
Supni Nejat Ağırnaslı, Paramaz Kızılbaş olarak Miştenur Tepesi'nde 5 Ekim'de ölümsüzleşti. Aynı gün Arin Mirkan, aynı yerde bedenini silaha dönüştürdü. Sibel Bulut, "Buradayız, Kobanê'yi terk etmiyoruz" dedikten birkaç hafta sonra 12 Aralık'ta ölümsüzleşti. Enternasyonal savaşçılardan Amerikalı Keith Broomfield, Gelhat Rumet adıyla Kobanê'nin köylerinin özgürleştirilmesi operasyonunda şehit oldu.
Diyar, Dilgeş, Cudi, Özgür, Gulan, Mazlum, Roza ve diğerleri... Kobanê için direndiler, halkların umudu Rojava devrimi için hayatlarını verdiler.
AKP EFRÎN'DE DE KAYBEDECEK
Rusya ve ABD'nin yol verdiği AKP iktidarının, Efrîn'e yönelik saldırısı 9. gününde.
Efrîn halkı ve savunma gücü, yıl dönümünde yeni bir Kobanê yaratmak için direnişte. Halk günlerdir süren hava saldırısına rağmen topraklarını terk etmeyerek en büyük direnişi gösterdi. Böylece AKP, işgal girişiminin ilk anında kaybetti. Çünkü amaçları, korku ve panik yaratarak, halkın göç etmesini sağlamaktı. Ancak planları tutmadı.
AKP/Saray diktatörlüğü Kobanê'de kaybetti, Rakka'da kaybetti. Şimdi Efrîn'de!