4 Aralık 2024 Çarşamba

'Kobanê zaferi halklarımıza ve devrimcilere bir çağrıdır'

İşgalci Türk burjuva devleti ve DAİŞ çetesine karşı 2015 yılında kazanılan Kobanê zaferi 9 yılı geride bıraktı. Kobanê direnişine katılan komünist savaşçılardan Adil Berxwedan, direnişte ve Rojava devriminde neden yer aldıklarını şu cümlelerle anlattı: "Devrimci Che gibi sınırsız olmalıdır. Nerede bir ezilen varsa dili, dini ırkı fark etmeden komünistler orada savaş yürütür. Komünist öncü sadece Türkiye topraklarında devrim hedefi taşımaz, Kürdistan'ın dört parçasındaki devrimlerin komünist öncüsüdür ve bunu büyütmek onun doğal görevidir. Koşullar ne kadar zor olursa olsun her zaman ayakta kaldık ve mevzilerimizi terk etmedik. Bunun nedeni adanmışlık ve feda ruhuyla dolu olmaktır."

Sömürgeci, işgalci faşist Türk devletinin sınırsız desteğini alan gerici faşist DAİŞ çetesi Kobanê'ye 2014 yılının Ekim ayında büyük bir saldırı gerçekleştirdi ve kuşatma altına aldı. Dört parçadan Kürt halkı, komünistler, Türkiye ve dünyanın farklı coğrafyasından gelen devrimciler, antifaşistler, Kürt halkının dostları faşist çeteler ve Türk burjuva devletine karşı üç ayı aşkın süren tarihi bir direniş gerçekleştirdi. Kürt halkına, Ortadoğu halklarına, çeşitli dinlere-mezheplere, inançlara, kadınlara ve bütün insani değerlere yönelik faşist, gerici, dinci kuşatmaya karşı fedai ruh ve kahramanlıkla gösterilen direnişi ezilenlerin tarihine yazıldı. Kobanê zaferi, DAİŞ'in yenilgisinin başlangıcı olurken, ezilen halklara yeni bir yaşam için umut oldu.

Kobanê zaferinin 9. yılında, Kobanê onur ve özgürlük direnişinde yer alan komünist savaşçılardan Adil Berxwedan ile DAİŞ'in yenilgisinin başlangıcı olan kent savaş sürecine ilişkin konuştuk.

KOBANÊ DİRENİŞİNE SOSYALİST YURTSEVERLİK GÖRÜŞ AÇISIYLA KATILDIK

Komünist bir savaşçı olarak sizi Kobanê direnişine katılmaya iten neydi? Siz ve diğer komünistler hangi temellerde direnişe katılma kararı aldınız?
Sözlerime başlamadan önce Kobanê direnişinde ölümsüzleşen tüm savaşçıları saygı ve minnetle anıyorum. Öncelikle belirtmem gerekir ki bizler devrimcileriz. Bir devrimci Che gibi sınırsız olmalıdır. Devrimcilerin sınırlarla çevrilmiş bir yurdu vatanı olmaz. Nerede bir ezilen varsa dili, dini ırkı fark etmeden komünistler orada savaş yürütür. Komünist öncünün mayasında vardır bu. 
Aynı zamanda Kürdistan toprakları komünist öncünün üzerinde doğduğu topraklardır.

Rojava'da devrim gerçekliği vardı ve biz marksist leninist komünistler, Kobanê direnişine sosyalist yurtseverlik görüş açısıyla katıldık. Komünist öncü sadece Türkiye topraklarında devrim hedefi taşımaz, Kürdistan'ın dört parçasındaki devrimlerin komünist öncüsü olma iddiasındadır. Bu iddia ile mücadelede yer almak da onun doğal görevidir. Komünist öncüden gelen 'komünistler savaş siperlerine, Kobanê savunmasına' çağrısıyla birlikte harekete geçtik. Bir grup yoldaş var olan yaşamlarını geride bırakarak, burjuva yaşamın tüm 'olanaklarını' terk ederek, inandıkları ideoloji uğruna dört tarafı çevrilmiş, hiçbir çıkışın olmadığı direnişin merkezi Kobanê'ye geçti. Kürt, Türk, Arap, Alevi ve Sünni halkın evlatları olan komünistler öncünün çağrısıyla direnişte yer aldı.

KOBANÊ DEVRİMİN BAŞLANGIÇ NOKTALARINDAN BİRİSİDİR

Dönemin siyasi koşullarından bakarak politik islamcı çetelerin Kobanê'ye saldırı nedeni için ne söylersiniz?
DAİŞ'in Kobanê'yi bu kadar önemsemesinin altında yatan en önemli sebeplerden birisi sömürgeci Türk burjuva devletinin Rojava'daki devrim ateşinin Bakurê Kürdistan'a ve Türkiye'ye sıçramasından korkmasıydı. Bir diğer neden Kobanê devrimin başlangıç noktalarından birisidir. Hem devrim düşmanı politik islamcı çeteler için hem de biz direnişçiler için ideolojik anlamı yüksektir. Kobanê direnişi sürerken faşist şef Erdoğan'ın "Kobanê düştü düşecek" diye sevinç çığlıkları atması bundandı. Ama Kobanê'de var olan devrimci ve direnişçi ruh sayesinde faşistlerin Stalingrad'ta olduğu gibi Kobanê'de de sevinci kursaklarında kaldı.

KOBANÊ TEKNİKLE DEĞİL STALİNGRAD GİBİ CAN FEDA SAVAŞLA KAZANILDI

Kobanê direnişini Stalingrad direnişine benzettiniz. Ağır ve zorlu bir savaş sürecinden geçtiniz. Direnişte komünist savaşçılar nasıl konumlandı? Savaşın koşullarını kısaca aktarabilir misiniz?
Politik islamcı DAİŞ çetesinin Kobanê'ye kapsamlı saldırısı önceden planlanmış ve hazırlanmıştı. Kobanê'ye onlarca tank, top ve ağır silahlarla saldırdı. Birçok kez kanıtlandığı gibi DAİŞ faşist Türk devleti ve AKP tarafından destekleniyordu. Özgürlük savaşçılarının elinde sadece ferdi silahları ve sınırlı cephaneleri vardı. Hem teknik askeri donanım olarak hem de nicelik olarak eşit koşullarda değildik. Buna rağmen direnenler kazandı.

SAVAŞ MEVZİLERİNDE ADANMIŞLIK VE FEDA RUHUYLA AYAKTA KALDIK
Süreç birçok yanıyla ele alınmayı hak ediyor kuşkusuz. Öncelikle Kobanê'nin teknikle değil Stalingrad gibi can feda bir savaşla kazanıldığını söylemek gerekir. Kobanê savaşı bize; iki üç günlük silah eğitimleriyle bile cephede savaşılabilineceğini gösterdi. Yeter ki inanç olsun, umut olsun, adanmışlık olsun. Kobanê savaşında yer alan komünistlerin pratiği bunun örneğidir. Komünistler ve komünist öncünün çağrısıyla gelen savaşçılar olarak direniş boyunca operasyon güçlerinde, sabotaj birimlerinde, ağır silah taburunda savaş mevzilerinde yer aldık. Komünistlerin savaşta kendilerini sakındıkları geride durdukları hiçbir an olmadı. Şehitlerimiz ve yaralılarımız bunun kanıtıdır. Biz de Adil Yıldım (Taylan Kutlar) ve Sarya (Sibel Bulut) yoldaş komutanlığında cephelerde partiyi temsil etmenin gururunu ve heyecanını yaşıyorduk. Grubumuzda savaş tecrübesi olmayanlar askeri eğitim almayanlar vardı. Bunun önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum ki savaş tecrübesi yaşamamış insanların psikolojik olarak zorlanacağı olaylara tanık olduk. Ama koşullar ne kadar zor olursa olsun her zaman ayakta kaldık ve mevzilerimizi terk etmedik. Bunun nedeni adanmışlık ve feda ruhuyla dolu olmaktı.

Bazı yoldaşlarımız partinin görevlendirmesi, bazılarımız ise kopuşumuzu yapmak, devrimciliğimizi yükseltmek için kendi inisiyatifimizle Kobanê'ye gelmiştik. Alişêr (Emre Aslan) yoldaş bunlardan birisiydi. Savaşta pek çok fedakarlık ve güçlü yoldaşlık örneklerine tanık olduk. Patlama aracından korumak için yoldaşının üzerine kapananları gördük. Ağır yaralı halde hastaneden kaçıp tekrar cepheye yoldaşlarının yanına savaşmaya gidenlerimiz oldu. Sarya yoldaşın, "Gerekirse devrim için can veririz" demesi, Alişêr yoldaşın kent merkezi özgürleşince havan kullanımı azaldığı için onun yerine doçka silahına geçmesi ve silah başında ölümsüzleşmesi, Algan Zafir (Oğuz Saruhan) yoldaşın cephede kendini sakınmadan savaşması ve patlama aracının etkisiyle yıkılan binanın içinde mevzisini terk etmeden ölümsüzleşmesi bunun örnekleridir. Bunlar tesadüf değildir. Komünistlerin adanmışlık, iddia ve fedai ruhudur.

KOBANÊ DİRENİŞİNDE ÖLÜMSÜZLEŞENLERİ SAYGIYLA ANIYORUM

Kobanê direnişinde ölümsüzleşen ya da daha sonra farklı cephelerde ölümsüzlüğe uğurlanan komünistler oldu. Onları kısaca nasıl anlatırsın?
Öncelikle hepsini saygı ve özlemle anıyorum. Elbette ne kadar söylesem az kalacak. Pek çok yaralımız oldu aramızdan şehit düşenler oldu.

Paramaz Kızılbaş (Suphi Nejat Ağırnaslı) yoldaş Kobanê direnişinde ölümsüzlük bayrağını ilk taşıyan oldu. Savaşçı, yoldaşlık bağları güçlü ve kararlı bir devrimciydi. Alişêr yoldaş neşeli, coşkulu her zaman öğrenmeye açık, yoldaşlık paylaşımları çok güçlü birisiydi. Devrimci romantizmi yüksekti, çantasında her zaman boya ya da kalem taşırdı. Mevzi duvarlarına şiirler sloganlar yazardı. Yaralı yoldaşlarla ilgilenmeyi kendisine görev edinmişti. Cepheden gelip yaralı yoldaşlara bakardı. Çözüm gücüydü aynı zamanda. Sicil görüntüsü için kullanılan bayrağı kendi ellerimizle yapmıştık. O bayrağı yapabilmek için mermiler altında, mayınlı bir bölgede bulunan dükkana girmiş ve sarı oje getirmişti. Tabi savaş koşulları bize neşeli anılar da bıraktı. O koşullarda ojenin kuruması için 3 gün bekledik ve bunu düşünemeyip düştüğümüz durum bizi çok güldürmüştü.

Sarya yoldaş Rojava devriminde ölümsüzleşen ilk kadın savaşçımızdır. O doğal komutanlık yetenekleri, disiplini ve cesaretiyle akıllarda kaldı. Defalarca en tehlikeli hatlara mayın döşedi, düşman birliklerinin içine sızdı. Tehlikeli olmasına rağmen hamlenin ilerlemesi için mayını kaldırmaya gittiğinde şehit oldu. Sarya yoldaş deyince aklıma gelen ilk şey söz ve eylem birliğidir.

Adil yoldaş mütevazi, örgütçü ve sade biriydi. Parti kuvvetinin komutanıydı aynı zamanda ağır silahlar taburunun komutanıydı. Yine de her yaşta insandan bir şeyler öğrenmeye çalışırdı, yoldaşını tamamlar yoldaşıyla kendisini geliştirirdi. Bir kere bile moralsiz görmedik. Hele bir gülüşü vardı ki ortalığı yıkardı. Tecrübelerini hiçbir zaman 'ben' diye aktarmadı hep 'biz' dedi. Ön planda olmayı istemezdi. Onun başarılarını siper yoldaşlarından dinlerdik. Devrimci meşruluk bilinci çok yüksekti. Bir Rus gazeteci, "halka çağrınız nedir" diye sormuş o da 'silahlanın' diye cevaplamıştı. Gazeteci "Sen beni halkı isyanı teşvikten hapse mi attıracaksın" deyip röportajı yarıda kesmesi üzerine sinirlenmiş "Bir de Rus olacaksın. Hiç mi Stalin'den, Lenin'den, kendi tarihinden bir şey öğrenmedin" diyerek kavgaya tutuşmuştu. Onun doğal halleri ve bu meşruluk bilinci uzun süre bizim moral kaynağımız olmuştu.

Algan yoldaş çok hızlı gelişen bir yoldaş oldu. Cephede yer alma ısrarı ve isteği farklı cephelerde olan yoldaşlarca bile duyulmuştu. Kısa sürede tim komutanı oldu ve görevinin başında ölümsüzleşti. Özkan Aslan (Hıdır Çallı) yoldaş bir Dersimli olarak tüm rengini ortamlara yansıtırdı. Savaşçı kişiliği güçlü, yoldaşlık sevgisiyle dolu birisiydi. Kendisini sakınmaz en riskli operasyonlara katılırdı. Çok sevdiği memleketi Dersim dağlarında ölümsüzleşti. Onun bu direnişe çok emeği geçti.

Onları hep sevgiyle anacağız ve bize bıraktıkları mirası gururla taşıyacağız.

DİRENİŞİN ZAFERE ULAŞMASINDA SINIRDA TUTULAN NÖBETİN ÖZEL ROLÜ VAR

Direnişe halkın katılımı nasıl oldu?
Kobanê'de sınırlı da olsa bazı aileler kalmıştı. Onlar da direnişte zorlu görevler üstlendi. Ayrıca o dönem Bakurê Kürdistan sınırında tutulan nöbetler çok önemliydi çünkü kentin en zayıf yanı orasıydı. Türkiye tarafından çeteler Kobanê'ye geçiyordu. Kobanê direnişi başarıya ulaştıysa o sınır nöbetlerinin etkisi bunda çok büyüktür. Hem dört parçanın birliği hem de Türkiye-Kürdistan birleşik devrimi bakımından stratejik öneme sahipti o nöbetler. 

FAŞİST TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARININ AMACI ROJAVA DEVRİMİNİ YOK ETMEK

Türk devletinin Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına saldırıları devam ediyor. Bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faşist Türk devleti devrimin ilanından bugüne Rojava devrim ateşinin büyümesinden korkmuştur. Devrimin varlığı sömürgecilerin uykularını kaçırmaktadır. Devrimin başından bu yana saldırılar çeşitli biçimlerde devam ediyor. Devrimin öncülerini hedef alan hava saldırıları, köylerin bombalanması, DAİŞ çetesinin kaldığı hapishanelerde isyan çıkarma, aşiretlerle ittifakları bozma çabaları gibi birçok yöntemle Rojava devrimini yok etmeye çalıştılar.

Sadece devrim topraklarında değil Türkiye ve Bakurê Kürdistan'ında devrime destek verenleri, devrimi savunanları hedef alıyorlar. Bugün Kobanê davası adı altında devrimcileri, yurtseverleri ve sosyalist yurtseverleri tutsak etmeye çalışıyorlar. Başta Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve tüm Kobanê davası tutuklularının baş eğmez onurlu duruşlarını devrim topraklarından selamlıyorum.

Türk devleti savaş suçu işliyor yeraltı ve yerüstü kaynaklarını hedef alıyor, sivil insanları ve çocukları öldürüyor. Amaçları insanlarımızı göçe zorlamak ama halkımız devrime sahip çıkarak topraklarını terk etmeyerek ve şehitlerini kitlesel törenlerle uğurlayarak en güzel cevabı veriyor.

KOBANÊ ZAFERİ DEVRİMCİLERE VE HALKLARIMIZA DİRENİŞİ BÜYÜTME ÇAĞRISIDIR

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Dün nasıl DAİŞ çetelerine karşı savaştıysak bugünde devrimi korumak için canımız pahasına direneceğiz, zafere olan inancımız tamdır.

3. dünya savaşı alametleri çoğalıyor, dünya halkları eşitsiz savaş koşullarına sürükleniyor. Kobanê nasıl direndiyse, Filistin ve bölgedeki halklar direnişe devrimci saflarda konumlanarak katılmalıdır. Tasfiye saldırısı kuşatması devrimci hareketleri dağıtmaya çalışırken, emekçi solun bir bölümü bu anafora kapılırken 10. yılına girecek olan Kobanê zaferi devrimcilere ve halklarımıza direnişi büyütmek için bir çağrıdır aynı zamanda. Komünist öncünün saflarında örgütlenme, devrimi koruma ve bu ateşi yayma zamanıdır.