4 Aralık 2024 Çarşamba

Medya Savunma Alanlarından gazeteci Serhat: Gerilla Türk devletinin krizini derinleştiriyor

Medya Savunma Alanlarından gazeteci Kurtay Serhat, gerillanın devrimci operasyonunun ne anlama geldiğini, işgalci Türk devletinin sıkışmışlığını, gerillanın durumunu ve halkların üzerine düşeni ETHA'ya anlattı. Gazeteci Serhat, sürecin bugün değil 2021 yılındaki Garê operasyonuyla başladığını ve o günden bu yana geliştiğini kaydetti. Gazeteci Serhat, gerillanın gerilemediğinin altını çizerken Türk devletinin düşüşte olduğunu belirtti ve Kürt halkından ilerici devrimci güçlere herkesin üzerine düşeni yaptığı takdirde faşist rejimin yıkılacağını kaydetti.

Zap'ta işgalci Türk ordusuna yönelik gerçekleştirilen Şehîd Helmet Dêralok Devrimci Operasyonunun ardından gerillanın direnişi sürüyor. Milli Savunma Bakanlığı, 9 askerin yaşamını yitirdiğini öne sürdü, ancak HPG BİM açıklamasıyla bu bilgileri yalandı. HPG BİM, gerilla güçlerinin devrimci operasyonunda en az 61 işgalci Türk askerinin cezalandırıldığını; birçok mevzi, kamera ve radarın imha edildiğini duyurmuştu.

Direniş sürerken Medya Savunma Alanlarından gazeteci Kurtay Serhat, son duruma ilişkin 16 Ocak'ta ETHA'nın sorularını yanıtladı.

YOĞUN BİR HAVA HAREKETLİLİĞİ SÖZKONUSU

Gerillanın direnişinde oradaki son durum nedir?
Gerilla güçlerinin gerçekleştirdiği Zap'ta, Şehîd Helmet Dêralok Devrimci Operasyonu 5. günü geride bırakıyor. O günden itibaren şimdiye kadar bölgede yoğun bir hava hareketliliği söz konusu. Türk devleti karadan ve yine zaman zaman havadan bölgeyi özellikle sivil yerleşim yerlerini, köyleri hedef alıp bombalamakta. Yine bölgedeki kendi güçleri, etrafını gerek ağır silahlarla gerek bomba atar gerek ferdi silahlarla ciddi anlamda sürekli tarıyor. Şimdiye kadar bölgedeki son durum bu şekildedir.

BU SAVAŞ KONSEPTİ 2021 GARÊ OPERASYONUYLA BAŞLADI

Peki gerillanın özellikle son günlerde Türk devletine askeri kayıp verdirdiği eylemleri yeni bir döneme mi işaret ediyor?
Gerilla güçlerinin son bir ayda yapılan devrimci operasyonlarını bugünle okumak büyük bir yanılgıya götürür, özellikle Türk devletinin oluşturmaya çalıştığı algı tuzağına düşürür. Çünkü bir öncesi var. Özellikle 2021'den şimdiye kadar ciddi bir analiz yapmak gerek. Bu savaş konsepti 2021 yılında o dört günlük Garê operasyonuyla başladı ve o günden şimdiye kadar şüphesiz evreler geçirdi. Türk devleti NATO'nun sağladığı imkanları ve mühimmatları, envanteri kullanarak, uluslararası güçlerin onayını alarak hem bölgede insanlık suçu diyebileceğimiz savaş suçlarını işledi hem de gerillaya karşı çok kapsamlı bir harekât başlattı. Bunun temel hedefleri vardı; Kandil'e kadar Kürt gerillasını ortadan kaldırmak hem de Devlet Bahçeli'nin sürekli dilinden düşürmediği Kandil'e bayrak dikme hayallerini bu şekilde gerçekleştirmek.

AMAÇLARI KÜRT SOYKIRIMINI TAMAMLAMAKTI
Bunun sonucunda aşamalı olarak zaten Kürt siyasi hareketi, legal hareketini ve tüm Kürt kazanımlarını peyderpey ortadan kaldıracaktı. Kürt halkının esas direnç noktası olan gerillayı ortadan kaldıracaktı. Deyim yerindeyse sonrasında çorap söküğü gibi Rojava'dan Şengal'e Güney Kürdistan'a ve dünyanın her yerinde Kürt kazanımlarını, Kürt varlığını ortadan kaldırmak; Kürt soykırımını tamamlamaktı. Bu harekât bu hedeflerle başlamıştı ve o günden şimdiye kadar bayağı bir evre geçirdi.

TÜRK ORDUSU ZAP'TAN ÇEKİLMEK ZORUNDA KALDI
Kırılma noktasını da belirtmek gerek; 24-25 Mayıs günleri. Doğu Zap'ta işgalci Türk ordusu bir operasyon başlatmıştı. Kurojahro ve Cehennem Tepesinde gerilla da devrimci operasyon başlatmıştı ve Türk ordusuna ağır darbeler vurmuştu. Türk ordusunun iki seçeneği vardı; ya başlattığı harekâtı geri çekip sınırlarına çekilecekti ya da savaşı yaygınlaştıracak, daha fazla bataklığa saplanacaktı. Nitekim sınırlara gelen Hulusi Akar, ikinci seçeneği seçti. Batı Zap ve Metîna'nın bir kısmına yayarak güya kendince gerilla güçlerinin devrimci operasyonlarına karşılık verdi. O yıl sonbahara, kasım ayına kadar yine gerilla güçleri çok sayıda helikopteri düşürdü, helikopteri hedef aldı, her gün eylemler oldu. Çok ciddi anlamda direnişler sergilendi. Neticede batı Zap bölgesinde, Girê Cûdî, Girê Amediyê'nin birkaç bölgesinden Zap'ın derinliklerinden birçok tepesinden geri çekilmek zorunda kaldı.

TÜRK DEVLETİ DEPREM MAĞDURLARINA KOŞACAĞINA GERİLLAYA SALDIRDI
2022'nin ortalarında yaz aylarında tekrardan bu süreci başlattı. Şunu da hatırlatalım, özellikle şubat ayında yaşanan deprem ve sonrasında gelen seçim süreci. O süreç içinde özellikle deprem sebebiyle gerilla güçlerinin aldığı eylemsizlik kararı vardı. Seçim süreciyle beraber hazirana kadar devam etti, gerilla güçleri ilkesel olarak aldıkları kararı uyguladı, eylem yapmadı. Saldırı olmadıkça eylem yapmadı. Şunu da belirtelim; Türk devleti ise tam tersine deprem mağdurlarına koşacağına, yardım götüreceğine, insani görevlerini yerine getireceğine bunu bir fırsat olarak değerlendirdi. O süreçte saldırılar yaptı, otuz gerilla şehit düştü. Gerilla bu saldırılara cevap verdi, aldıkları kararı istikrarlı bir şekilde yaz sonuna, seçimden sonraya kadar uyguladı. Seçimden sonra eylemsizlik kararının anlamı kalmadı, Türk devleti saldırıya geçti. Batı Zap'ta kışın geri çekilmek zorunda kaldığı bölgeleri tekrardan işgal harekatı başlattı.

İŞGALCİ TÜRK ORDUSU CEZALANDIRILDI
Ekim ayıyla beraber Girê Amediyê'nin ve Metîna'nın birçok bölgesine tekrar saldırdı. Daha önce geri çekildiği yerlere konumlandı. Hatırlatmış olalım, ondan önceki yıl KDP onlar için caddeler inşa etmişti. Türk devleti, Türk ordusu için karakollar yapmıştı. Bu sefer geldiklerinde işleri daha rahattı. Eskisi kadar yoğun bir hava trafiğine gerek kalmadı. KDP'nin güçlerini kullanarak, helikopter gelince de KDP'nin vurduğu karakolun yanına indirdi. Kasım ayında devrimci operasyonlar gerçekleşti, hem  Metîna hem Amediyê'ye sonra Xakurkê'de bu süreç böyle devam etti. Sonuncusu da tekrar Girê Amediyê'ye. En son ayın 13'ünde, HPG'nin açıklamasında vardı. Girê Hakkarî'de gerillanın koordineli eylemleri oldu, çok sayıda işgalci Türk ordusu cezalandırıldı, süreç devam etti.

TÜRK DEVLETİNİN İÇİNDEKİ KRİZ, ÇATLAK DERİNLEŞİYOR
Fakat gelinen noktada gerilla güçlerinin gerçekleştirdiği eylemler, devrimci operasyonlar niteliksel bakımdan çok güçlü. Her seferinde Türk devletine saldırıyor, Türk devletinin içindeki krizi, çatlakları derinleştiriyor. Şüphesiz ki görülüyor. Fakat gerilla güçlerinin dönüşümü açısından da kritik bir noktadır. Elbette bu mücadelenin yeni bir sürece evrildiğini görebiliriz. Yeni dönem gerillacılığını, en iyi kavramsallaştıran efsanevi gerilla komutanı şehit Atakan Mahir. Bunu çok iyi bir cümleyle özetledi; bu uzay çağı gerillacılığıdır! Gerçekten geldiğimiz noktada gerilla yıllar içinde yeniden yapılandı ve bu teknolojiye karşı mücadele etmeyi öğrendi. Bunun kuramını oluşturuyor, pratiğini gerçekleştiriyor. Çoğu zaman da belgelerle kamuoyuyla paylaşıyorlar. Elbette yeni bir dönemdir ve bu ileriki süreçte şüphesiz boyutlanarak, çeşitlenerek ve zenginleşerek devam edecektir. Herhangi bir gerileme söz konusu değil, temel bir yaşam felsefesi, yaşam biçimi haline geldi. Hem mücadele hem eylemsellik çeşitlenerek, zenginleşerek boyutlanma olacaktır.

ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPARSAK FAŞİST REJİMİ ORTADAN KALDIRABİLİRİZ
Ancak aynı şeyi Türk devleti için söylemek güçtür. Bundan sonrası yokuş aşağı, son sürat ve sonunda da çarpışma bekleniyor. Türk devleti de kanımca görüyor bunu. Yaptığı hamleler, can havliyle duvara toslamak, bunu gösteriyor. Uyguladığı özel savaş, psikolojik savaş yöntemleri bunun göstergesi. Fakat kaçınılmaz son görülüyor, görmekte yarar var. Bu süreci hızlandırmak için Kürt halkından, ilerici, demokrat kitle; üzerine düşeni yerine getirirse bu süreci hızlandırır. Faşist rejimi ortadan kaldırabilir, zaferi elde edebiliriz kısa zamanda. Bunun da gereklilikleri, gerilla güçlerinin mücadelesine omuz vermek ve buna destek sunmaktır her yönüyle. Dolayısıyla biz de görevlerimizi yerine getirirsek faşist rejimden bir anca önce kurtulabiliriz. Aksi halde rejim soykırım, işgalci planlarından ve savaş politikalarından vazgeçmiş değil; varlık sebebi budur!