4 Aralık 2024 Çarşamba

Sömürgeci kayyum siyasetine karşı genel politik direniş

Bugün bir kez daha emekçi sol hareketimiz, kayyum darbesini püskürtme ve halkın iradesini gasp ettirmeme göreviyle karşı karşıyadır. Kuvvetle vurgulamalıyız ki birleşik mücadeleyi omuzlayan emekçi sol hareket Van'daki kayyum darbesinden farklı bir durumla yüz yüze olduğunu güçlüce kavramalı ve buna göre bir mücadele konumu almalıdır.

İnkarcı ırkçı sömürgeci rejim AKP-MHP faşist bloku vasıtasıyla Bakur Kürdistan'da güçlü halk iradesiyle kazanılmış belediyeleri kayyum siyasetiyle gasp etmeyi sürdürüyor. Sömürgeci Türk egemen sınıflarının Bakurê Kürdistan'da bir ulusal referandum karakteriyle ortaya çıkan seçim sonuçlarını kabullenmeyeceği ve Kürt ulusunun siyasal iradesinin bir biçimi olarak somutlanan belediye mevzileri kazanımlarına savaş açacağı daha ilk günden belli olmuştu. AKP-MHP faşist blokunun sömürgeci kayyum siyasetini kesintisizce sürdüreceği gerçeği ve öngörüsü seçim sonuçlarının ilk "an"ında somutlanmıştı.

Bakurê Kürdistan'da kazanılan belediyelerin çeşitli yollardan gasp edilmesinin ilk uygulaması Van Belediyesine yöneltildi. Bu, halkın iradesinin ve kendi seçtikleriyle yönetme hakkının hukuk kılıfıyla gasp edilmesi strateji ve politikasının en pervasız uygulamasıydı. AKP-MHP faşizminin 31 Mart yerel seçimlerinde aldığı ağır yenilginin hemen ardından Van Büyükşehir Belediyesine kayyum atama girişimi, Kürt halkı başta olmak üzere tüm sosyalist, devrimci, demokrasi güçlerinin ortak tepkisiyle püskürtüldü. Van halkı sömürgeci kayyum darbesine güçlü ve tavizsiz bir kent serhildanıyla karşı koydu. Siyasal iradesinin ezilip çiğnenmesine geçit vermedi ve kazanılmış yönetme iradesine sahip çıktı. Kayyum darbesine karşı serhildana durarak halk iradesini sokaklarda ve barikat başlarında savundu. Sokak direnişiyle belediye mevzisini koparıp aldı. Seçim zaferini sokak direnişinin zaferiyle taçlandırdı.

Kürt halkı, bir kez daha aynı sömürgeci kayyum siyasetiyle, iradesizleştirme ve köleleştirme saldırısıyla karşı karşıya bulunuyor. Kayyumla halk iradesini gasp etme pratiği bu kez Hakkari belediye eşbaşkanları Mehmet Sıddık Akış ve Viyan Tekçe için uygulamaya konuldu. Faşist saray cuntası kurguladığı bir hukuk parodisiyle Mehmet Sıddık Akış'ın yürüyen yargılamasını gerekçe göstererek keyfice gözaltına aldı. Ardından Hakkari halkı tarafından seçilen belediye eşbaşkanları Mehmet Sıddık Akış ve Viyan Tekçe'yi görevlerinden alıp yerlerine Hakkari valisini kayyum olarak atadı. Sömürgeci kayyum politikasına kılıf olsun diye Hakkari halkının seçtiği Mehmet Sıddık Akış'a saray rejiminin celladı mahkeme 19 yıl hapis cezası verdi.

Colemerg belediyesine kayyum saldırısı salt kamusal siyasetin bir yönetim mevzisinin sömürgeci hukuk marifetiyle gasp edilmesiyle sınırlı bir saldırı değildir. Bu kapsamlı ve bölgesel bir sömürgecilik stratejisinin temel bileşenlerinden biridir. Faşist kayyum saldırısı Türk burjuva devletinin bölgesel yayılmacı vizyonu ve stratejisinin bir parçasıdır. Bölgede Kürt ulusunun tüm ulusal irade, yönetim ve defakto statü alanlarını hedefleyen bir topyekun savaş konseptinin dolaysız yeni bir adımıdır. Bu bağlamda kayyum politikası ve özellikle sınır kenti Colmerg'e kayyum atanması Çöktürme Planının güncel olarak sürdürülmesinin çok kritik bir adımını oluşturmaktadır. Colemerg, tüm Başur işgal savaş ve saldırılarında bir garnizon kenti olarak kullanıldı. Sömürgeci faşist rejim Colemerg'i yine bu amaçla kullanmak istiyor.

Bilindiği üzere çöktürme planı Kürt ulusunun Bakur, Başur ve Rojava Kürdistan parçalarında ulusal özgürlük hareketinin iradesini kırma ve teslim almayı amaçlamaktadır. Colemerg belediyesinin kayyum yoluyla gasp edilmesi öncesinde saray cuntasının politik islamcı faşist şefi Rojava Kürdistan'da 11 Haziran da yapılacak belediye seçimlerini hedef gösterdi. Özgür Rojava'nın kendini yönetme iradesini tanımayacağını ve saldıracağını "Teröristana izin vermeyeceğiz" açıklamasıyla ortaya koydu. Çok açık görülmektedir ki faşist saray rejimi ve Türk sömürgeciliği Rojava'ya yeni bir işgal savaşı için hazır beklemektedir ve fırsat kollamaktadır. Dolayısıyla Hakkari Belediyesine kayyum atama saldırısı muhtemel kapsamlı bir savaşın ön hazırlığı olarak okunmalı ve değerlendirilmelidir. Bu nedenle Hakkari Belediyesine kayyum darbesine karşı çıkmak sadece halk iradesi gasbına karşı çıkmak anlamına gelmiyor. Aynı zamanda sömürgeci ırkçı rejimin hazırlandığı ve her an girişebileceği Rojava ve Başur Kürdistan'daki yeni bir işgal savaşına karşı bir direniş barikatının ve mücadelesinin örülmesi anlamına da geliyor.

Kobanê kumpas davasında HDP'li siyasetçilere verilen ağır hapis cezaları bir yumuşama döneminin değil, yeni bir kapsamlı saldırı döneminin başladığını bütün yalınlığıyla ve tartışmasız biçimde ortaya koydu. Sömürgeci faşist rejimin Kürt halkı başta olmak üzere tüm ezilen ve sömürülen sınıflara karşı yeni bir saldırı konseptiyle ilerleyeceği böylece ilan edilmiş oldu. Saray cuntasının faşist şefi Erdoğan'ın Van Büyükşehir Belediyesine kayyum darbesi, 1 Mayıs yasağı ve tutuklama terörü pratiği, Kobanê kumpas davasının ceza kararları arkasında duran intikamcı açıklamaları, Rojava belediye seçimlerini sömürgeci işgal savaşı gerekçesi sayan söylemleri ve en son Colemerg belediyesine kayyum atama saldırısı önümüzdeki dönemin politik sınıf savaşımının karakterini kristalize ediyor. 

Yumuşama politikasının burjuva egemen blokları arasında olacağı, CHP'yi yedeğine alan faşist saray rejiminin halklarımıza karşı yeni bir ekonomik ve siyasi terör konseptini en pervasız biçimde uygulayacağı açıktır.

Bu bağlamda, CHP'nin Colemerg belediyesine kayyum atanmasına karşı açık ve kurumsal politik tutum alması emekçi sol hareketi şaşırtmamalıdır. Özgür Özel CHP'si faşist saray cuntasıyla yumuşama anlaşmasına uygun bir siyasal strateji izliyor. CHP müstakbel siyasal iktidara hazırlanırken toplumsal ve siyasi hegemonya alanını bu yoldan genişletiyor. CHP lideri Özgür Özel faşist saray rejiminin şefiyle görüştüğü kayyum politikası tam da bu siyasal rol paylaşımıyla uygulanabilir. CHP dünden faklı olarak toplumsal uzlaştırıcı ve siyasi itfaiyecilik rolünü daha etkin bir politik söylem, demagoji, düzeni sarsmayan bir burjuva muhalefet çizgisinde yürütecektir. CHP bu politikasıyla aynı biçimde emekçi sol hareketin kendinden kopuşarak antifaşist üçüncü cephede saflaşmasının önüne geçiyor. Halklarımızın politik islamcı faşist şeflik rejimine karşı büyüyen hoşnutsuzluğunu kendi burjuva muhalefet çizgisinde topluyor. 1 Mayıs'taki CHP politikasının bir benzerini kayyumlara karşı tavrında görüyoruz. Kayyum saldırısından erken seçim çağrısını devşirdi.

Emekçi sol hareketimiz Van'daki kayyum darbesine karşı anlamlı bir siyasal tavır geliştirdi. Faşist saray cuntasının kayyumla halk iradesinin gasp etme saldırısına birleşik duruş ve eylemiyle set çekti. Van serhildanıyla eylemli biçimde kaynaşıp bütünleşti. Bu birleşik eylemiyle antifaşist, antişövenist mücadele kararlılığını yükseltti. Uzun yıllar sonrasında Batı'dan gelişen bu olumlu politik refleks halklarımızın birleşik mücadele eğilimini realize etti. Sömürgeci faşist rejime karşı ezilenlerin birleşik mücadelesinde önemli bir imkan yakalandı ve hayata geçirildi. Devrimci sosyalistler kayyum darbesine karşı Bakurê Kürdistan ve Türkiye sahasında mücadelenin en önünde dövüşmenin yanı sıra birleşik mücadele görevlerini omuzlamada atak davrandı.

Bugün bir kez daha emekçi sol hareketimiz kayyum darbesini püskürtme ve halkın iradesini gasp ettirmeme göreviyle karşı karşıyadır. Kuvvetle vurgulamalıyız ki birleşik mücadeleyi omuzlayan emekçi sol hareket Van'daki kayyum darbesinden farklı bir durumla yüz yüze olduğunu güçlüce kavramalı ve buna göre bir mücadele konumu almalıdır. Bu uğrakta kayyum saldırısına karşı süren birleşik mücadelenin kararlılığı ve sürekliliği çok kritik ve belirleyici olacaktır. Birleşik mücadelenin yaygınlığı kadar, ısrarlı, kararlı bir koparıp alma iradesi ancak faşist şeflik rejimini yenilgiye uğratabilir ve sömürgeci savaş konseptinin özel bir parçası olan Colemerg belediyesine yönelik kayyum darbesini geri püskürtebilir. Hasılı, daha yaygın, güçlü, kararlı ve limiti misliyle daha yüksek birleşik mücadele olmaksızın kazanmak ve olası yeni irade gasplarının önüne geçmek mümkün değildir.

"İrademe dokunma", "Kayyum rejimine son", "Halkın iradesini gasp ettirmeyeceğiz", "Kayyum darbesine karşı genel direniş, serhildan","Kayyuma geçit yok", "Kayyumlara karşı halkların birleşik mücadele saflarına" "Diren Hakkari halklarımız seninle" şiarlarıyla eylemlerimizi tüm Türkiye ve Bakur Kürdistan kentlerine yaymak, sürekliliği, kararlığı yükseltmek, kesintisiz mücadeleyi fiili meşru mücadele çizgisinde geliştirmek günün acil ve muhakkak gerçekleştirilmesi gereken görevidir. Van serhildanının ve zaferinin yolundan ilerleyerek, birleşik mücadeleyi yükselterek ve politik genel direnişi örgütleyerek kazanabiliriz.