4 Aralık 2024 Çarşamba

Suruç'un sözü

Suruç saldırısı, halklarımızın birleşik devrim çözümünü iradeleştiren, Gezi barikatlarından Ekim serhildanlarına ve Kobanê direnişinden Rojava mevzilerine değin devrim savaşımının her cephesinde kendini gerçekleştiren, fiili meşru mücadelenin ve birleşik demokratik cepheleşmenin geliştirilmesi ile 7 Haziran başarısının kazanılmasında pratiği parıldayan komünist öncüyü hedefledi. Komünist gençlik bu saldırıyı tam bir devrimci kararlılıkla karşıladı. faşizme meydan okuyan bir dövüşme cüreti sergiledi.
Tam iki yıl önce, 20 Temmuz'da, Suruç'ta saldırıya geçti düş kırımı zalimliği. Amara Kültür Merkezi bahçesinde, Kobanê'ye köprü olan düş yolcularının arasında patladı DAİŞ-AKP bombası. 33 umut taşıyıcısı ölümsüzlüğe kanatlandı, onlarca bedende ağır yaralar açıldı.
 
Faşist politik islamcı şefin saray darbesinin başlangıç anıydı Suruç katliamı. 1 Mayıs, Beyazıt, Maraş, Sivas, Gazi, Roboskî gibi tarihe kazınan büyük katliamlar zincirinin yeni bir halkasıydı. Emekçilerin ve ezilenlerin Haziran ayaklanmasından 6-8 Ekim serhildanına ve oradan 7 Haziran seçim zaferine uzanan, Türkiye ve Kürdistan topraklarında devrimci durumun filizlenişini ortaya koyan mücadelelerinin önü mutlaka alınmalıydı. Ve o andan itibaren, yılgınlık kemirgenini devrimci ve antifaşist harekete musallat etmek, Erdoğan diktatörlüğünü yığınsal bir korku mezarlığı üzerinde yükseltmek amacıyla, Türkiye'de faşist devlet terörü ve Kürdistan'da inkarcı sömürgeci savaş hızla tırmandırıldı.
 
Suruç saldırısı, halklarımızın birleşik devrim çözümünü iradeleştiren, Gezi barikatlarından Ekim serhildanlarına ve Kobanê direnişinden Rojava mevzilerine değin devrim savaşımının her cephesinde kendini gerçekleştiren, fiili meşru mücadelenin ve birleşik demokratik cepheleşmenin geliştirilmesi ile 7 Haziran başarısının kazanılmasında pratiği parıldayan komünist öncüyü hedefledi. Onun keşif kolu ve atılımcı ruhu olan komünist gençliğin tüm örgütsel omurgasının dağıtılmasıyla, yani komünistlerin en dinamik bölüğünün düpedüz yok edilmesiyle, komünist öncünün politik iradesi kırılacaktı. Zira komünist gençlik, barikatların en ön saflarında yer alışıyla, işçiler ve ezilenlerle omuz omuza duruşuyla, kadın özgürlük mücadelesi pratiğiyle, faşist düşmana baş eğmezliğiyle, Rojava siperlerine koşuşuyla, partinin adanmış devrimciler kuşağı yaratma çağrısını yanıtlayışıyla, öncünün mevcut ve potansiyel devrimci niteliklerini simgeliyor, politik iradesini cisimleştiriyordu.
 
Komünist gençlik bu saldırıyı tam bir devrimci kararlılıkla karşıladı, partinin öncü birliği olduğunu bir kez daha kanıtladı. Komünist öncü, varlığını sürdürmeyi amaçlaştıran bir çizgiye gerilemedi, bilakis faşizme meydan okuyan bir dövüşme cüreti sergiledi. Küçük burjuva duygusallığının ve kendine dönük hüznün uyuşturuculuğu değil, feda ruhunun kitleselleşmesi ve acının mücadele azmine dönüşmesiydi söz konusu olan. Devrim yürüyüşünde politik iddiasızlaşma tehdidinin karşısına, ölümsüzlerin eyleminden alınan güçle daha iddialı politik mücadelelere soyunma yönelimi konuldu. Böylece Suruç, her türlü bedeli tereddütsüz göğüslemekte aşılan bir eşik oldu.
 
Suruç şehitlerimizin amaçları ve umutları dimdik ayakta, şimdi saray faşizmine direnenlerin elinde onların bayrağı. Büyük mücadeleler kuşkusuz ki büyük bedeller gerektiriyor. Ve komünist öncü, sınıf savaşımının gitgide sertleşen politik koşullarında, daha da artan bedelleri göğüsleme kararlılığıyla, kendi yolunu açan bir ölümsüzler partisi olma niteliğiyle ilerliyor. İşte 20 Temmuz'da Suruç'tan Kobanê'ye el uzatmış olan Roza'nın, partili ismine Suruç'a atfen Temmuz'u ekleyen Destan'ın ölümsüzlüğü adımlayışları!
 
Parti Suruç'u, devrimi örgütleme iradesinin, mücadelenin bütün biçimlerini kullanarak faşizme meydan okuyuşunun, fiili meşru mücadele mevzilerindeki direnişinin, emekçilere ve ezilenlere güven ve kararlılık aşılayan öncü devrimci duruşunun, kendini daha nitelikli tarzda örgütleyişinin mayası kılıyor. Suruç, aynı zamanda her komünistten, kararlılık ve boyun eğmezlik, mücadelenin ihtiyaçlarını önde tutma bilinci ve feda ruhu istiyor.
 
Bu, belki her şeyden önce, tutsaklıklar nedeniyle boşalan nöbet yerlerini doldurmak ya da ölümsüzleşenlerimizin görevlerini devralmak için ileri atılmanızda, dün düşünmediğiniz sorumlulukları bugün bir çırpıda omuzlamanızda, yeni riskleri gözünüzü kırpmadan üstlenmenizde karşılık bulacak.
 
Diktatörün faşist terörünü püskürtecek kadar güçlü bir antifaşist mücadele örgütlemek günün temel politik göreviyse, açık ki, fiili meşru eylem hattında defalarca gözaltına alınıp işkence görmeyi, polis kurşunlarına veya gaz bombalarına hedef olmayı göze almadan başarılamaz bu. Politik bir eyleme katıldığınız veya politik kimliğinizi savunduğunuz için işten atılmaya, memuriyetten ihraç edilmeye, belki ailenizle beraber yeni zorluklar yaşamaya hazır olacaksınız. Zira Suruç kırımından bilenerek çıkan devrimci kararlılığın, günümüzde ancak böyle yeniden üretilebileceğini bileceksiniz. Faşizm devrimci sembolleri veya ölümsüzlerin resimlerini taşımayı yasaklayarak bir irade kırılması mı dayatıyor? O zaman polis saldırısı ve tutsaklık göze alınacak, buradaki öncü ısrar olmadan antifaşist kitle direngenliğinin meydana getirilemeyeceği gerçeği akıldan çıkarılmayacak.
 
Bugün Suruç'un bayrağını yükseltmek, hayatınızı devrimin ritmine ayarlayışınız, eğilimlerinizi partiye göre biçimlendirişinizdir. Mücadelenin ihtiyaçları çağırdığında bir kentten başka bir kente, bir cepheden başka bir cepheye geçmekteki devrimci ferahlıktır örneğin. Sevgiliye, aileye, çocuğa, mesleğe, alışkanlıklara, gündelik rutine bağımlılığın bunaltıcı girdabına kapılmamak, parasız, evsiz ve tek başınıza kaldığınız şartlarda da hiç yakınmadan devrimcilik üretmektir.
 
Suruç'ta sembolleşen "biz", bireysel isteğinize denk düşmeyen bir görevi üstlenmekte, bireysel gerilim yaşadığınız bir yoldaşınızla verimli çalışmanın yolunu bulmakta, bireysel düşüncenize uymayan bir kolektif kararı uygulamakta duraksamamaktır. Bireysel duygu ve düşünceleri kolektife dayatmayı tarz edinmekse, küçük burjuva bireyciliğinin girdabında, Suruç ölümsüzlerimizin seslenişine kulak tıkamak olur.
 
Hangi görev ve sorumlulukları taşıyor olursanız olun, "Suruç ölümsüzlerimizin eylemleriyle gösterdikleri yolda yürüyor muyum" sorusuyla denetlemelisiniz kendinizi. Devrimci görev ve sorumluluklarla böyle bir ilişkileniş olmaksızın onları anmak, coşkulu bir devrimci eylemsellik değil, hüzünlü bir törensellik anlamına gelir çünkü.
 
Devrimci amaçlarımıza, ölümsüzleşenlerimizin anılarına, birbirine kenetlenmiş yoldaşların varlığına bağlılığımızdan alıyoruz sonsuz gücümüzü. Suruç'tan alıyoruz! Suruç ölümsüzlerimizin ideallerini bir devrim meşalesi, eylemlerini bir kılavuz ipi olarak taşıyoruz.
 
Halklarımızın kurtuluşu, onur ve özgürlük, devrim ve sosyalizm uğruna yaşamını ortaya koyma cüreti taşıyanlar ne mermiyle ve bombayla ne de polisle ve zindanla durdurulabilir. Bu coşkulu ve adanmış yürüyüşü engellemeye kimsenin gücü yetmez. Ve unutulmasın; dökülen hiçbir damla kanımız hesapsız kalmaz!