30 Eylül 2024 Pazartesi

Tutsak yakınlarına dönük işkence ve gözaltı terörüne tepki

Tutsak yakınlarının adalet nöbetine yönelik işkenceli gözaltına ilişkin yapılan açıklamada, tutsak yakınlarına uygulanan işkencelerin bir gözdağı çabası olduğu kaydedildi ve baskı, işkence politikalarına karşı topyekun bir ses olma çağrısı yapıldı.

Hasta ve infazı yakılan tutsakların yakınları hapishanelerdeki baskı ve işkence politikalarının, hak gasplarının sona ermesi için 20 haftadır İstanbul'da adalet nöbetini sürdürüyor. Sistematik bir şekilde işkence ve gözaltı saldırısına uğrayan tutsak yakınları, son olarak Şirinevler meydanında işkenceyle gözaltına alındı. Tutsak yakınları, gözaltı sürecindeki polis işkencesine dair İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesinde basın açıklaması düzenledi. "Annelerin adalet talebi hepimizin talebidir" pankartı asılan basın toplantısına, tutsak yakınlarının yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Züleyha Gülüm, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

KARAKAŞ: BU ZULÜM VE İŞKENCE NEREYE KADAR
Basın açıklamasında ilk sözü tutsak yakını Cemile Karakaş aldı. Her hafta hapishanelerdeki tecridin, zulmün ve işkencenin son bulması için adalet istediklerini ifade eden Karakaş, bu amaçla düzenledikleri adalet nöbetinde her hafta polis saldırısı, işkence ve gözaltı terörüne maruz kaldıklarını belirtti.

Son olarak Şirinevler meydanında yapmak istedikleri basın açıklamasında yoğun bir polis ablukasıyla çevrildiklerini ve sonrasında işkenceyle gözaltına alındıklarını kaydeden Karakaş, polis işkencesi sırasında koluna 9 kelepçe takıldığını söyledi. Karakaş, polislerin gözaltı sırasında ve aracında işkenceye devam ettiğini, boynu ve sırtına defalarca tekme attığını anlattı ve bir polis amirinin işkence sırasında "Ben devletim" dediğini vurguladı. 

"Bu bir zulümdür, bu bir işkencedir. Bu bir anneye yapılamaz" diyen Karakaş, işkenceyle karşı karşıya kalan tutsaklar için direnen annelerin de zulme uğradığını dile getirdi. Polisin uzunca bir süre kolundaki kelepçeleri çıkartmadığına dikkat çeken Karakaş, "Ben adalet istiyorum, başka bir şey istemiyorum. Bu annelerin sesini, çığlığını bütün dünya duysun. Bu işkence, bu zulüm nereye kadar" ifadelerini kullandı.

ARGIŞ: ÖHD OLARAK SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Basın açıklamasını ÖHD'li avukatlardan Necla Mizgin Argış okudu. Argış, tutsak yakınlarının her hafta gerçekleştirdiği Adalet Nöbeti eylemlerine iktidarın tüm gücüyle saldırdığını vurgulayarak, son olarak Şirinevler'de 2'si çocuk 27 kişinin işkenceyle gözaltına alındığını belirtti. Tutsak yakınlarına yapılan işkencelerin yanı sıra gözaltındaki çocuklara çıplak arama yapıldığına dikkat çeken Argış, her türlü saldırı ve işkence için suç duyurusunda bulunacaklarını ve sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı. "Adalet nöbetini yürüten anneler ve tutsak yakınları; cezaevlerinden tabutların çıkmaması için hasta tutsakların infazının durdurulmasını, sağlık haklarına erişimin sağlanmasını ve cezaevlerindeki işkence ve kötü muamelelerin bitmesini talep etmektedir" ifadelerini kullanan Argış, ÖHD olarak tutsak yakınlarının sonuna kadar yanında olduklarının altını çizdi.

GÜLÜM: İŞKENCEYE KARŞI TOPYEKUN SES OLMAK ZORUNDAYIZ
HDP milletvekili Züleyha Gülüm, uzun zamandır hapishanelerdeki işkence ve katliama karşı ses olmaya çalışan tutsak yakınlarının herkesin talebi olması gereken bir görevi üstlendiğini ifade etti. Tutsak yakınlarının adalet nöbetlerine ilişkin devletin özel yasaklama kararları çıkarttığına dikkat çeken Gülüm, her eylemde gerçekleşen antidemokratik uygulamaların tutsak yakınlarının eylemlerinde başka bir düzeye çıktığını vurguladı.

Tutsak yakınlarına fiziksel ve psikolojik olarak yoğun bir işkence uygulandığını kaydeden Gülüm, "Annelere bu işkencenin uygulanmasının sebebi cezaevlerinin toplum açısından bir tehdit aracı olarak kullanılması. Çünkü cezaevinde gerçekleşen her işkence, her hak ihlali bir gözdağı operasyonu. Buna karşı topyekun sözümü söylemek zorundayız" dedi.