Ulusal İstihdam Stratejisi'yle mesleki eğitim, patronlara emanet
3 yıllık Ulusal İstihdam Stratejisi'yle mesleki eğitim adı altında sermayenin ihtiyacına uygun çocuk işçi yetiştirme politikaları hız kazanacak. Strateji belgesinde yer alan uygulamalarla, gençler ve kadınlar başta olmak üzere ucuz işgücü sömürüsü de yaygınlaştırılarak devam edecek.
Ulusal İstihdam Stratejisi, 1 Şubat tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak kabul edildi. 2025-2028 yıllarını kapsayan strateji belgesi, 4 ana başlıktan oluşuyor.
Strateji belgesinde ilk politika alanı olarak belirlenen "İşgücü Piyasalarında Yeşil ve Dijital Dönüşüm ile Beceri Uyumunun Geliştirilmesi" başlığında "mesleki ve teknik ortaöğretim programları; ulusal meslek standartları, ulusal ve uluslararası yeterlilikler, teknolojik gelişmeler ve ikiz dönüşüm doğrultusunda ilgili sektörle işbirliği yapılarak güncellenecektir" denilerek, mesleki ve teknik eğitimin sermayedarlarla işbirliği içerisinde ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda ilerletileceğinin sinyali verildi.
MESLEKİ EĞİTİM VEREN ÖZEL OKULLARA TEŞVİK
Mesleki ve teknik eğitimde "kamu-özel sektör işbirliğinin arttırılacağı" kaydedilen belgede, bu doğrultuda mesleki ve teknik eğitim veren özel okullara dönük teşviklerin, sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenerek sürdürüleceği kaydedildi.
OSB'LER VE TEKNOPARKLARDA MESLEK LİSELERİ VE MESEM'LER AÇILACAK
OSB'ler ve Teknoparklar içinde mesleki ve teknik Anadolu liseleri ile mesleki eğitim merkezleri açılacağı vurgulanan belgede, "Danışma kurulları marifetiyle özel sektörün, meslek yüksekokullarına katkısının artırılması sağlanacaktır. OSB'lerde ve teknoparklarda meslek yüksekokulu sayılarının artırılmasına ve meslek yüksekokullarında işletmelerde mesleki eğitim kapsamında eğitim alan öğrenci sayısının artırılmasına yönelik koordinasyon çalışmaları yürütüleceği" dile getirildi.
Yükseköğretim programlarının da işgücü piyasasının talepleriyle uyumunun artırılacağı kaydedilen belgede, "bu sayede yeşil ve dijital dönüşüme uygun kabiliyeti yüksek işgücünün yetiştirilmesine katkı sağlanacağı" vurgulandı.
"Yeşil ve dijital dönüşüm"ün vurgulandığı strateji belgesinde, yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle ortaya çıkan işgücü piyasası ihtiyaçlarına yönelik projelerin geliştirileceği, "bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik işbaşı eğitim programları ve mesleki eğitim kursları uygulanacağı" aktarıldı.
Ne istihdamda ne eğitimde (NEET) olan gençlere ilişkin ise, "NEET gençlerin işgücü piyasasına girişlerinin kolaylaştırılması amacıyla niteliklerinin artırılması amacıyla gençlerin beceri ve yetenekleriyle uyumlu, özellikle yazılım gibi yenilikçi alanlarda aktif işgücü piyasası programları uygulanacaktır. Özellikle sanayi sektörünün ihtiyaç duyduğu mesleki beceri ve yeteneklerin geliştirilmesi için meslek liseleri ile sektörler arasındaki iş birliklerini geliştirilmesi sağlanacaktır" ifadeleri kullanıldı.
KADINLAR İÇİN HİÇBİR SOMUT ADIM YOK
Öte yandan strateji belgesinde, "çalışma hayatında cinsiyete bağlı ayrımcılıkla mücadele" sözü verilerek, kadınların istihdama katılımının artırılacağı vurgulanırken, buna ilişkin "dijital materyaller, broşür, spot filmler oluşturma" ve "halk eğitim merkezi kursları açma" dışında hiçbir somut adım yer almadı, 12. Kalkınma Planı'nda yer alan "esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılmasına" işaret edildi. Kadınların halihazırda yıllardır yükselttiği yaygın ve ücretsiz kreş talebi de, "Çocuk bakım hizmetleri alanında sorun ve çözümlerin belirlenmesi amacıyla teknik bir çalışma grubu kurma" vaadiyle geçiştirildi.
Öte yandan Ulusal İstihdam Stratejisi'nin hedefleri şöyle sıralandı: "İşsizlik oranı, 2028 yılında yüzde 7,5'e düşürülecektir. İstihdam oranı, 2028 yılında yüzde 52,5'e yükseltilecektir. Kayıt dışı istihdam oranı, 2028 yılında yüzde 23,4'e düşürülecektir. İş gücüne katılma oranı, 2028 yılında yüzde 56,7'ye yükseltilecektir. Kadınlarda iş gücüne katılma oranı, 2028 yılında yüzde 40,1'e yükseltilecektir. Gençlerde işsizlik oranı, 2028 yılında yüzde 16,6'ya düşürülecektir."
ERDOĞAN: 'ÇALIŞANA ÜCRETİNİ KURUMADAN VERİN' EN ÖNEMLİ REFERANSIMIZ
Beştepe'de Ulusal İstihdam Strateji Tanıtım Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "iş ahlakı konusunda çok hassas ve titiz" olduklarını savundu. Erdoğan, "'Çalışana ücretini teri kurumadan verin' emri bu konudaki en önemli rehberimiz ve referans kaynağımızdır. Ahi ocaklarından, Lonca teşkilatlarına, vakıf kültüründen orta sandıklarına, bin yıldır alın terini el emeğine, millete hizmet sevdasını imar ve ihya faaliyetlerine derç etmiş köklü bir geleneğin sahipleriyiz" ifadelerini kullandı.
"İşçisinden memuruna, çiftçisinden esnafına, mühendisinden özel sektör çalışanına kadar herkesin kendisini güvende hissettiği bir Türkiye"nin öncelikli gündemleri olduğunu iddia eden Erdoğan, "Bir yandan ülkemizin büyüme ve kalkınma sürecine hız verirken diğer yandan adil ve rekabetçi bir düzenin oluşmasını sağladık. Bölgesinde ve dünyada sözü geçen, demokrasi ve kalkınma hamleleriyle küresel ölçekte temayüz eden bir ülkeyi milletimizle sırt sırta vererek adeta yeni baştan inşa ettik" dedi.
'İŞGÜCÜ UYUM PROGRAMINA KATILANLARIN YÜZDE 90'I KADIN'
Güvencesiz çalışma ve emek sömürüsüyle gündem olan İşgücü Uyum Programı'na 3 ayda yüzde 90'ı kadın toplam 137 bin 476 kişinin dahil olduğunu söyleyen Erdoğan, TÜİK istihdam verilerinin programlarının başarısını net bir şekilde ortaya koyduğunu savundu.
Üniversite öğrencilerini ilgilendiren İŞKUR Gençlik Programına dikkat çeken Erdoğan, "Gençlerimiz üniversitedeki eğitimlerini sürdürürken diğer yandan kendilerini geliştirebilecekleri bu programa dahil olabilecek. Ayda 5 gün katılacak öğrencilerimize 5 bin 415 lira, 14 gün katılacaklara yaklaşık 15 bin 162 lira destek vereceğiz" dedi.
IŞIKHAN: MESLEKİ EĞİTİME YAPTIĞIMIZ HER YATIRIM İTİBARIMIZI YÜKSELTİYOR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise, "Güçlü Türkiye yolunda, çalışanlarımızın hakkını koruyan, çalışma barışını sağlayan, aynı zamanda gelecek nesillerin ihtiyaçlarını gözeten politikalar oluşturmak milli bir görevdir" dedi.
Şu ana kadar bilinen 12 çocuk işçinin katledildiği mesleki eğitim programlarına yaptıkları her yatırımın, ülkenin uluslararası itibarını ve rekabet gücünü yükselteceğini savunan Işıkhan, "Kalkınma ve refah, milli bir meseledir. Böylesi kapsamlı bir dönüşüm, sadece devletin değil tüm paydaşların ortak çabasını gerektirmektedir. İşverenlerin, çalışan temsilcilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve akademinin katkısı, bu sürecin başarıyla yönetilebilmesi için bir elzemdir" ifadelerini kullandı.