4 Ekim 2024 Cuma

Amargî Arhat Ba: Gazetecilik hakikati arama ve yansıtma çabası devrimin vicdanıdır

Medya Savunma Alanlarında (MSA) basın faaliyeti yürütmenin zorluklarının esasen manevi düzeyde olduğu, gerillanın direnişini yansıtmada yetersiz kalmış olmanın zorlanmaların esasını oluşturduğunu söyleyen Arhat, dağ basıncılığının gerilla direnişini güncel yansıtma boyutu ve tarihe aktarma anlamında önemli bir rol oynadığını vurguladı. Arhat, gerilla direnişini görünür kılma bakımından tüm basın kurumlarının üzerine düşen görevler olduğuna dikkat çekti.

Medya Savunma Alanlarında basın faaliyeti yürüten Amargî Arhat Ba, dağda gazetecilik yapmanın zorlukları, güncel politik gelişmeler bakımından üstlendiği rolü değerlendirdi. İlerici, sosyalist, yurtsever basının gerilla direnişi karşısındaki görevlerine dair görüşlerini paylaştı.

Kürdistan'da özgür alanlarda sürdürülen gazetecilikten/zorluklarından bahseder misin?
Sorularınıza yanıtlamaya geçmeden önce Kürdistan dallarında yaşanan bu savaşın hakikatini duyurma uğruna canlarını ortaya koyan ve şehadete ulaşan yoldaşlarımız Şarîstan Asmîn, Arhat Bağ, Jîyan Amargî, Ali Kanîroş, Avrîn Mahsum, Axîn Amude, Koçerîn Dîgor, Rosîda Mardin ve yine geçtiğimiz günlerde Güney Kürdistan'da katledilen Gülistan Tara ve Hêro Behaddîn yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.

Kürdistan dağlarında yürütülen gazeteciliğin yapı taşlarını döşeyen ve bu savaşın zorlukları ve koşulları içerisinde kendi emekleriyle bize çalışma alanları yaratan bu şehit yoldaşlarımız elbette. Bizler kendimizi onların ardılları olarak görüyoruz ve bu esas üzerinden Kürdistan dağlarında gazetecilik yapıyoruz.

Şüphesiz bugün Medya Savunma Alanlarında yoğun soykırım saldırıları altında yürütülen hiçbir çalışma kolay değil. Türk devletinin bölgede yürüttüğü işgal operasyonu, imha siyaseti, ilhak politikası var. Bölgede tüm bunları meşruluk kılıfına sokarak yürütmeye çalışıyor.

YAŞADIĞIMIZ ZORLANMALAR GERİLLANINKİ KARŞISINDA AZ KALIR
Bir yandan Kürt halkının tüm değerlerine, kazanımlarına saldırırken diğer yandan bunu yapmasına neden olan çok haklı gerekçeleri olduğunu ortaya koymak için bütün özel savaş argümanlarını devreye koymuş durumda.

Bu nedenle Kürdistan dağlarında yürüttüğümüz gazetecilik faaliyetinin temelinde AKP-MHP-KDP ittifakının -özel savaş araçları olan- ortak medyasının yürüttüğü algı yaratma, çarpıtma, yönlendirmelerine karşı haklı olanın kim olduğunu gösterme, savaşın gerçeklerini ortaya koyma, gerilla savaşının ayrıntılarını, kahramanlıklarını tarihe mal etme ve bu bölgede yaşanan savaş suçlarını belgeleme var. Biz bu esaslar üzerinden kendimizi örgütlemeye çalışıyoruz.

KENDİMİZE GERİLLAYI ÖLÇÜ ALIYORUZ

Bu kadar yoğun saldırı altında bu çalışmayı yürütmenin zorlukları var mı?
Elbette var. Ama biz 24 saat gerilla ile iç içeyiz. Kendimize gerillayı ölçü alıyoruz. Bu Kürdistan'daki her bir yurtsever için aslında böyle olmalı. Ölçü her zaman gerilladır bizde. Kendi yaşadıklarımın hiçbir zaman gerillanın koşulları kadar zor olduğunu düşünmedim. Çünkü sen kendini onlar karşısında ölçüp biçiyorsun. Çünkü onlar sadece fotoğraflarını çektiğimiz, röportajlarını kaydettiğimiz, programlarımıza dahil ettiğimiz konuklar değil. Onlar bizim yoldaşlarımız ve sen diyorsun ki; onlar tüm bu saldırıların altında canlarını ortaya koyarak mücadele ediyor. Çok zor koşullarda savaşma ve direnme yetisi gösteriyorlar. O zaman diyorsun ki, "ben de biraz fedakarlık yapabilirim". Gerilla direnişinin yarattığı bir duruş ortaya çıkıyor ve sen bunu örnek alıyorsun.

TÜRK DEVLETİ SAVAŞ SUÇLARINI GİZLEMEK İÇİN BASINI HEDEF ALIYOR'
Türk ordusu medya savunma alanlarında yürütülen savaşta işlediği savaş suçlarının farkında. Bu suçların belgelenmemesi için 'bitti bitecek' dediği gerilla ordusunun zaferlerinin, başarılarının dışarıya taşınmaması; bir eylem görüntüsünün, bir değerlendirmesinin yansımaması için elinden geleni yapıyorlar.

Özel hedef alma durumu oluyor. MSA'da gazetecilik faaliyeti yürüten her bir arkadaşımız Türk ordusunun özel hedefi durumda. Bu uğurda canını veren yoldaşlarımızın şehadetlerini de 'basın sorumlusuydu' diyerek adeta sanki zaferler kazanmış gibi gösteriyorlar. Çünkü bu çalışmanın ne kadar önemli olduğunu biliyorlar. Haksızlığın karşısında haklıyı gösteren, işgalin karşısında direnişi belgeleyen ya da Türk devletinin yalanlarını bir fotoğraf, video ile ifşa edebilenler elbette Türk ordusunun özel hedefi haline getiriliyor.

KÜRDİSTAN'DA GAZETECİLİK ATEŞTEN GÖMLEK GİYMEK GİBİDİR
Nasıl ki birileri gerillaya katılınca, PKK'ye gelince ateşten gömlek giymiş oluyor. Kürdistan dağlarında gazetecilik yapmaya karar veren biri de bu ateşten gömleği giymek zorunda. Bu fedakarlığı göstermek, tüm riskleri göze almak durumunda. Biz bunu göze aldığımızı düşünüyoruz. Esas zorlanmanın bu olmadığını söyleyebilirim.

Zorlanma, maddi imkanlar, teknik imkanlar da değil. Kaldı ki bu konularda çok zorlanmıyoruz. Çünkü gerilla ordusunun komutanlarından en yeni gerillaya kadar da mesela basın çalışması, gazetecilik faaliyeti yürüten bizlere karşı maddi, manevi her anlamda destek sunuluyor.

Her şeyden çok yoksunmuşuz gibi gösterilmeye çalışıyor. Çünkü AKP-MHP medyasının dağa ilişkin, yani dağda olan her şeye ilişkin dağın gerillasından gazetecisine, doktoruna kadar böyle bir algı yaratma çabası var. Her şeyi çok geleneksel, çağ dışı göstermek, küçük düşürmek gibi bir yaklaşımları var. Ancak gerilla 24 saat devam eden bombardıman altında eylem yapabiliyorsa, yani düşmanın gözetleme faaliyetleri, keşif uçaklarının altında mevzilerin içine kadar girebiliyorsa -ki biz bunu geçen kış sonbaharda çok net gördük-, yoktan var edip mutlaka direnebilmenin yollarını bulabiliyorsa, bizim dağlarda gazetecilik yapabilmemiz için de hiçbir engel yoktur.

GÖRDÜKLERİMİZİ, HİSSETTİKLERİMİZİ YANSITAMAMAK ZOR
Evet, düşmanın saldırılarının yoğunluğundan kaynaklı şehirde çalışma yürüten gazeteci kadar imkanlarımız olmayabilir. Ya da her an her yerde hızlı bilgi paylaşabilme, ya da takip etme gibi imkanlarımız bazen olmayabilir -ki bu değişebiliyor-, ancak dediğim gibi bunlar bizim için esas zorlanmalar değil.

Çok zorlandığımız konu, anlattıklarımızın yanında anlatamadıklarımızdır. Yani gördüklerimiz ve şahit olduklarımız yanında bir de gösteremediklerimiz, hissettiklerimizin yanında, yansıtamadıklarımız var. Bizler her gün gerillanın yaşanmış hikayelerini yazıyoruz, görüntülüyoruz, anlatıyoruz görsel çalışmalar hazırlıyoruz. Katıldığımız televizyon programlarında anlatmaya çalışıyoruz. Yani yaşanmışlıkların, gerçek karakterlerin anlatıldığı filmler gibi.

GERİLLANIN DİRENİŞİNİ ANLATMAK İÇİN YENİ BİR DİL GEREKİYOR
Ben beş yıldır Kürdistan dağlarında gazetecilik yapıyorum. Gerillanın direnişini ve savaşını anlatmak için yeni bir dil gerekiyor. Daha önce hiç kullanılmamış, yeni anlatım biçimleri geliştirmen gerektiğini düşünüyorsun. Yani çoğu zaman gördüklerim ve şahit olduklarım karşısında söz fukaralığı yaşıyorum. Çünkü ne kadar yansıtsan, ne kadar anlatmaya çalışsan da hep eksik kaldığını hissediyorsun. Ya da tam olarak hissettiremediğini düşünüyorsun. Bana göre Kürdistan dağlarında gazeteciliğin en zor yanı budur. Yani bizleri vicdanen en çok zorlayan budur.

Bu anlamda kendimizi gerilla direnişi karşısında hep özeleştiri konumunda buluyoruz. Çünkü onlarla birlikte şahitlik ettiğimiz gerçekleri tam olarak anlatabildiğimizi, hissettirebildiğimizi, ya da bunun dilini ve üslubunu yakalayabildiğimizi düşünmüyoruz.

2021 yılında Avaşîn alanında yapılan operasyonda ve 2022 yılında Zap operasyonunda kalma imkanım oldu. PKK'nin bana tanıdığı çok büyük bir şanstı bu. Gerilla savaşı tarihinin en görkemli direnişlerinin yaşandığı bu süreçleri yakından takip etme, o büyük direnişlerin kahramanlarını tanıma gibi bir şansım oldu. Gazeteciliğin zorluklarından bahsedeceksek benim en çok zorlandığım konu Avaşîn ve Zap'ta gördüklerimi -kaldı ki yani üzerine onlarca yazı yazmış, onlarca program yapmış olsam da- anlatamadığımı hissediyorum. Bizleri çok derinden etkileyen olaylar var.

AVAŞİN'DE, ZAP'TA TARİHİ ÖNEMDE GERİLLA DİRENİŞİ YAŞANDI
Ama şu örneği verebilirim. 2022 yılında Avaşîn Werxelê savaş tünellerine gitme imkanımız oldu. Mesela o tünelde 120 gün boyunca direnen 17 gerilla Türk ordusunun kimyasal gaz ve termobarik patlayıcı kullanması sonucu şehadete ulaşmıştı. Biz şehadetler yaşandıktan sonra tünellere girme imkanı bulduk. Ben aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen hala orada gördüklerimi tam olarak nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Dağ gazeteciliğinin en zor yanıdır bana göre. Tünellerin penceresinde mesela eli bixsi silahının tetiğinde kalmış bir arkadaşın cenazesini gördük. Kimyasal gaz saldırısı altında bile hala savunma pozisyonunda değil de saldırmaya devam eden bir ruh hali vardı. Sadece bu olay üzerine bir film bile çekilebilir. Kimyasal gaz ile şehit düşürdükleri yetmiyormuş gibi cenazeleri yakılan arkadaşlar vardı. Bu nasıl bir düşmanlıktır, nasıl bir öfkedir ki bir cenazeye günlerce işkence yapmaya doymuyor. Her zaman deniliyor ya "Türk devleti kanımızı içse doymayacak" gerçekten öyle. Werxelê savaş tünellerinde yaşanan gerçekler oydu.

Diğer yandan bazı anlatımları sanki çok abartılı yapıyormuşuz gibi de düşünülüyor. Sadece kaba bir propaganda yapıyormuşuz gibi de anlaşılabiliyor. Ben kendim de bazı olaylara şahit oldum. Hep diyordum ki, işte şimdi ben bunu yazsam kimse inanmaz. Çünkü gerçekten bence hiç yaşanmamış, hiç görülmemiş insanüstü bir iradeyle yürütülen bir direniş var.

2022 Zap operasyonunda çok etkilendiğim bir olay vardı. Kurtay isimli genç bir gerillanın arazide fark ettiği 40 kişilik bir düşman birliğinin üzerine giderek son mermisine kadar savaşması beni muazzam etkilemişti. "Dağlarda askere karşı tek bir gerilla savaşabilir" dediğimizde, "Nasıl olur ya abartıyorlar" denilebilir. Ama bu bir gerçek. Bu olay benim 15 dakika uzağımda yaşandı. Heval Kurtay tek başına 40 kişiye karşı savaşmıştı. İşte biz, acaba bunları anlattığımızda bize inanırlar mı kaygısını da yaşıyoruz. Bu da farklı bir zorlanmadır. Yani anlaşılmama, insanlar bu yaşananlara inanacaklar mı kaygısı.

KAPİTALİZM DİRENİŞ ODAKLARINI YOK SAYMA ALGISI YARATIYOR
Çünkü kapitalist modernite aygıtları öyle bir algı yaratıyor. Sanki artık hiç kimse ona karşı direnemez. Tüm sistem karşıtı güçler imha edilmiş gibi. NATO ordusuyla kimse başa çıkamazmış gibi gösteriliyor ve bu kabul ediliyor. Bu nedenle yaratılan bu algılara mahkum edilenler gerilla direnişini anlamıyor. "Nasıl olabilir" diyorlar. "Nasıl bu kadar direnebilirler". "Kesin söylendiği, yazıldığı gibi değildir" diye düşünenler de olabilir. Bu da dediğim gibi dağda gazetecilik yaparken manevi olarak zorlandığımız esas konulardan biridir.

GERİLLA DİRENİŞİ, SAVAŞI ANLAŞILMAYI BEKLİYOR

Kürdistan'da özgür alanlarda gazeteci olmanın güncel bakımından önemini nasıl tarif edersin?
MSA gibi bir alanda gazetecilik yapıyor olmanın sürecin doğru anlaşılması ve gelişmelerin belgelenmesi ve takipçilerine aktarılması açısından çok büyük bir önemi var. Dediğim gibi, gerilla savaşı ve direnişi hala anlaşılmayı bekliyor. Bu nedenle en küçük ayrıntının dahi paylaşılması, her gün devrim içinde devrim yapan bir fedai ordunun yaşamının, savaşının, her anının tarihe geçirilmesinin muazzam bir önemi var. Bana göre sadece Türk ordusuna karşı değil hegemon güçlere, kapitalist moderniteye karşı bölgede en sistematik, savaşan dinamik PKK ve onun silahlı güçleri YJA Star ve HPG ordusudur.

Yürütülen silahlı mücadele 41. yılına girdi. 41 yıldır soluk soluğa devam eden bir savaş var. Bu savaşın her gününde, anında devrimsel nitelikte diyebileceğimiz gelişmeler yaşanıyor.

GERİLLA SAVAŞI TÜM GÜÇLERE MÜCADELE PERSPEKTİFİ VERİYOR
Gerilla savaşı, direnen sistem karşıtı bütün güçlere mücadele perspektifi veriyor. Gerilla direnişi, Kürdistan halkının da en büyük moral kaynağıdır. Kürt halkının genç kızları, erkekleri, Kürt analarının evlatları bu dağlarda savaşıyor. Bu yüzden dağda yürütülen mücadele dağ ile sınırlı kalmıyor.

Bu nedenle güncel olarak da burada yaşanan her gelişmenin, gerçekleştirilen her eylemin, yaşanan her şehadetin, yazılan her destansı hikayenin Kürdistan'ın her yerinde devam eden toplumsal, siyasi, kültürel direnişleri etkilediğini moral verdiğini hatta ayakta tuttuğunu biliyoruz.

Kürdistan'da gerilla mücadelesi, direnişi olmazsa diğer alanlarda yürütülen hiçbir mücadelenin de ayakta kalamayacağı aşikardır. Gerilla savaşının yankılarını doğru, yerinde, hızlı ve tüm gerçekliğiyle güncel olarak aktarmak diğer mücadele alanlarının gidişatını da yakından etkilediği için burada yürüttüğümüz gazetecilik faaliyeti çok önemli.

DAĞ BASINCILIĞI KİMYASAL SİLAH KULLANIMINI TEŞHİR ETTİ
Bir örnek vereyim. Werxelê tepesindeki kimyasal gaz saldırıları sonucunda şehit düşen Helbest ve Baz arkadaşların geçirdikleri kriz anında çekilen görüntülerini paylaşırken bunun başta aileleri olmak üzere nasıl bir etki yaratacağını çok düşündük, tartışmalarımız oldu. Başta paylaşmak istemediğimiz bir görüntüydü. Kaldı ki buna benzer birçok görüntü arşivlerimizde var. Ancak düşmanın yoğun kimyasal gaz kullanmasına karşı tepkiler o süreçte zayıftı. Diğer yandan sözde kimyasal silahlarla mücadele ettiğini söyleyen uluslararası kuruluşların, duruma ilişkin hiçbir girişimi olmadı. Türk devleti zaten hiçbir zaman kimyasal kullandığını kabul etmedi. Durumun ne kadar vahim olduğunu, söylenenlerin yalan olmadığını göstermek için bu görüntüleri paylaşmak durumunda kaldık. Bu görüntüyü haber yapmamızdan sonra Kürdistan'ın her yerinde, Avrupa'da çok kitlesel eylemler oldu. Halkta muazzam bir öfke gelişti. Helbest ve Baz arkadaşlardan etkilenenler yönünü dağa verdi, gerillaya katılımlar oldu, onların isimlerini aldılar.

TÜRK ORDUSUNUN ASKERİ ZAYIFLIĞINI GÖRÜNÜR KILINDI
Türk devleti çok zor bir duruma düştü. Örnek Zap, Şahin Savaş tüneli ve Batı Zap bölgesinde asker cenazelerinin tünellere çekilmesinin görüntüleri paylaşılmıştı. Bu görüntünün haberleştirilmesinden sonra Türk ordusunun askerleri hiçbir yerde gerillanın tünellerine girmeye cesaret edemiyor. Bu muazzam bir etki yarattı. Bu gerillanın başarısıdır. Türk ordusunun taktiğini değiştirmeye kadar götürdü.

Toparlayacak olursam gerilla alanlarında yürüttüğümüz basın faaliyetinin, paylaşılan her görüntü, yazılan her haberin güncel gelişmeleri çok ciddi etkilediğini söyleyebilirim. Dağ gazeteciliğine ilişkin anlatabileceğimiz çok fazla şey var.

KÜRDİSTAN'DA KADER BELİRLEYİCİ SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR, GÖRÜNÜR KILINMALI

Özgür alanlarda gazetecilik yapan biri olarak sosyalist, yurtsever, özgür basın çalışanları ve örgütleri başta olmak üzere uluslararası basın kuruluşlarına çağrınız nedir?
Özgür basın çalışanlarına, kuruluşlarına çağrımız, gerilla mücadelesinin daha görünür kılınması için verilen çabaların daha da büyütülmesidir. Kürdistan'da gelinen aşamada kader belirleyici bir savaş yürütülüyor. Bu savaş çok kritik bir aşamadadır. Bunu görmek ve tüm yayınlarda başat gündem olarak işlemek gerektiğini düşünüyorum. Basın çalışmaları, gazetecilik, bu alanda yürütülen hakikati arama ve yansıtma çabası devrimin vicdanıdır. Gerilla direnişi, şehitlerimiz, hepimizin vicdanıdır. Bu nedenle, romanlara, filmlere konu olabilecek bu direnişleri daha fazla anlatmak, yazmak, komünal, kolektif bir çaba göstermek, görünür kılmak, hepimizin başat sorumluluğudur.

Son olarak da bizler Kürdistan dağlarındaki gazeteciler olarak ETHA'da çalışmayı üreten tüm arkadaşlarımızı selamlıyoruz ve çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.