Ankara'da Serkan Temelci için açıklama: Mücadelemizi büyüteceğiz

Temelci'nin yaşamını yitirmesine ilişkin hastane önünde açıklama yapan Ankara İSİG Meclisi, "İş cinayeti" rejimini sona erdirecek tek gücün işçilerin işyerlerinde ve toplumsal alanda örgütlülüğü olduğunu kaydetti. Açıklamada, "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak mücadelemizi büyüterek devam edeceğiz" dedi.
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Serkan Temelci'nin fenalaşmasının ardından çalıştığı özel hastanede, "tetkikler pahalı" denilerek tedavi edilmemesi ve ölüme mahkum edilmesine ilişkin açıklama yaptı.
ÇALIŞTIĞI HASTANEDE 'TETKİKLER PAHALI' DENEREK TEDAVİ EDİLMEDİ
"Sağlıkta özelleştirme ölüm demektir. Çalışırken ölmemek için kamucu, ücretsiz, erişilebilir, nitelikli sağlık sistemi istiyoruz" pankartının açıldığı eylemde basın metnini Ankara İSİG Meclisi adına Kansu Yıldırım okudu. Yıldırım, "Özel Güven Hastanesi'ne hizmet veren Elit Vale'de çalışan 47 yaşındaki işçi Serkan Temelci 7 Nisan günü fenalaşarak yere düştü. Yakınlarından ve basından edindiğimiz bilgiye göre; ilk müdahalesinin yapıldığı Güven Hastanesi'nde iş kazası ve acil bir durum olmasına karşı ücret çıkarıldı. Kendisine "Burada tetkikler pahalı" denmesi üzerine 'İşe yeni girdim, param yok' diyerek hastaneden çıkış yapmak zorunda kaldı. İmzası alınarak evine yollanan ancak yeniden fenalaşan işçi Serkan Temelci, önce Mamak Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı, oradan da ameliyata alınmak üzere Etlik Şehir Hastanesi'ne nakledildi. Ne yazık ki, geçirdiği beyin kanamasının ardından durumu ağırlaştı ve 8 Nisan günü hayatını kaybetti" dedi.
Temelci'nin, 5 yıl boyunca şeflik yaptığı Erkunt Traktör'de mobbinge maruz kaldığını ve tazminatsız işten çıkarıldığını söyleyen Yıldırım, "Güven Hastanesi'ne hizmet veren Elit Vale'de ise ilk iş günüydü" ifadelerini kullandı.
'İŞ CİNAYETİ REJİMİNİN ÖZETİ'
Serkan Temelci'nin katledilmesinin sistemin çürümüşlüğünün, güvencesiz çalışmanın, parası olmayana yaşam hakkı tanınmadığının göstergesi; "Yenidoğan çetelerini" üreten sağlıkta özelleştirmenin "ölüm" anlamına gelmesinin ifadesi; bir işçinin canının bir tahlil parası kadar kıymeti olmadığı Türkiye'de "olağanlaştırılmış" iş cinayeti rejiminin özeti olduğunu dile getiren Yıldırım, "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre AKP'li yıllarda en az 33 bin iş cinayeti gerçekleşti. İş cinayetlerinin bu denli yaygınlaşmasının en önemli nedeni uygulanan politik-ekonomik modeldir. AKP'nin büyüme modeli, Türkiye'yi, güvencesiz ve esnek çalışmanın normalleştirildiği, işçi hayatının değersizleştirildiği, ücretlerin sefalete endekslendiği, çocukların her gün işyerlerinde öldüğü bir emek cehennemine dönüştürdü. Bu modelde patronlara, pazar paylarını ve karlarını artırmaları için emek maliyetlerini azaltma yolları sunuldu. TÜİK'in istatistiklerine göre şirketlerin harcamalarında 2016'da yüzde 15'i bulan çalışan maliyetleri payı, bugün yüzde 10'ların altına inmiş durumda. İşçilerin sağlık ve sosyal güvenlik haklarından çaldıkları paylar şirketlere daha fazla kar olarak dönüyor" dedi.
'MÜCADELEMİZİ BÜYÜTEREK DEVAM EDECEĞİZ'
Bu sistemde iktidar sahipleri ve patronlar dışında kimsenin güvende olmadığının altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti: "Çünkü bu model nüfusun tüm katmanlarının işgücü piyasasına en güvencesiz şekilde dahil edilmesine dayanır. Göçmen emeğini de katarsak, saati yaklaşık 2 ila 5 dolara denk gelen ucuz emek cehennemi, patronların cennetidir. Bu modeli daha da ölümcül hale getiren, sağlık hizmetlerini özel sektörün kontrolüne ve inisiyatifine terk eden neoliberal politikalardır. Güven Hastanesi'nin de parçası olduğu özel sağlık sektörü Türkiye sağlık sisteminin üçte birini kontrol eder durumdadır. İş cinayetleri, göstermelik tedbirlerle, geçici politikalarla çözülemeyecek bir boyuta ulaştı! Bir ülke düşünün, her yıl ortalama 1800 işçi çalışırken ölüyor. Her gün ortalama 5 kadın, erkek, yaşlı, çocuk çalışırken ölüyor. İş cinayeti davalarında verilen cezalar ya göstermelik oluyor yahut cezasızlıkla sonuçlanıyor. 'İş cinayeti' rejimi diyebileceğimiz bu durumu sona erdirecek tek güç, işçilerin işyerlerinde ve toplumsal alanda örgütlülüğüdür. Üretimden gelen gücünü kullanmasıdır. Sağlık hizmetleri dahil tüm temel hizmetlerin kamu tarafından eşit-ücretsiz-nitelikli-erişilebilir şekilde sunulmasıdır. Çalışırken ölmemek için kamucu, ücretsiz, eşit sağlık sistemi istiyoruz. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak mücadelemizi büyüterek devam edeceğiz."