4 Aralık 2024 Çarşamba

Anna: İklim krizi karşısında işgal ve boykottan başka şansımız yok

20'den fazla ülkede işgal eylemi yapan End Fossil Occupy, Duisburg Üniversitesinin en büyük salonu Audimax işgal etti. Üniversitenin kendi içinde siyasi bir alan olduğu ve bir öğretim yeri olarak yön verdiğini kaydeden ittifakın parçası Young Struggle üyesi Anna, görevlerinin bu yöne belirlemek olduğunu kaydetti. İklim krizi ve kapitalizme karşı birlikte mücadeleyi savunduklarının altını çizen Anna, işgal eylemlerinin son derece meşru olduğunu belirtti ve ekledi: "Dersleri boykot etmekten, işgal etmekten ve direnmekten başka çaremiz yok."

End Fossil Occupy (Fosil İşgalini Sonlandır) ittifakı bu yılın sonbaharında dünya çapında yirmiden fazla ülkedeki üniversite ve okullarda işgal eylemi örgütledi. 7 Kasım Pazartesi günü ittifak Almanya'nın Duisburg kentinde bir işgal eylemi başlattı. Üniversitenin en büyük salonu olan Audimax'ın işgal eden ittifak, ülke çapında beş taleple yola çıkarken Duisburg için ek talepler de sundu.

End Fossil Occupy Duisburg ittifakının parçası olan sosyalist gençlik örgütü Young Struggle (YS)  üyesi Anna ile ittifakı, Duisburg işgalini ve önemini konuştuk. ETHA'nın sorularını yanıtlayan Anna, talepleri kabul edilene dek mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti.

Anna'nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

End Fossil Occupy neyi savunuyor?
End Fossil Occupy, ittifak yerel olarak, aralarında Students For Future Duisburg ve Essen, Fridays For Future, Young Struggle ve farklı aktivistlerin de bulunduğu çeşitli kuruluşlardan oluşuyor. Aralarında Duisburg Üniversitesi öğrenci komitesinin (AStA)de bulunduğu çeşitli gruplar işgalle dayanışma göstermiş ve işgale destek vermiştir.

İttifakın ülke çapında beş talebi bulunmakta:
🔹Kar için enerji üretimi durdurulsun! Enerji tedariği toplumsallaştırılsın.
🔹Ulaşımda herkes için değişim yaratılsın! Kısa vadede 9 Euro'luk bilete geri dönülsün, uzun vadede ücretsiz toplu taşıma olanakları yaratılsın.
🔹Lützerath köyünün yıkımı durdurulsun!
🔹Fosil finans sistemine son verilsin! Yoksul ülkelerin borçları azaltılsın.
🔹"Artık yeter" hareketinin, talepleri talebimizdir, kabul edilsin!

 Düisburg Üniversitesi için ise ek talepler yapıldı. Onlar da şöyle:
🔹Dünün öğretileri yerine gelecek için bir üniversite yaratılsın! Daha fazla sürdürülebilirlik sağlansın, ders notu baskısı ve rekabet azaltılsın.
🔹Herkes için eğitim! Herkesin eğitim hakkını sağlayabilmesi için sömestr harçları kaldırılsın.
🔹Sürdürülebilir ve erişilebilir bir üniversite yaratılsın: Engelsiz erişim, daha iyi toplu taşıma bağlantıları ve kampüste yenilenebilir enerji yaygınlaştırılsın.

Bu taleplerden bahsederken, bunun açıkça "saf" iklimi koruma konularının ötesine geçtiğini söylemek bizim için önemlidir. Biz, dünyanın büyük bir bölümünün yaşanmaz hale gelmediği ve gençlerin bir perspektife sahip olduğu, adil bir gelecek istiyoruz. Bir azınlığın karı için çoğunluğun ezilmesine karşı, herkes için iyi bir yaşam istiyoruz.

Duisburg üniversite kampüsünü işgal ettiniz. Bu işgal eylemiyle neyi başarmayı hedefliyorsunuz ve ne kadar sürecek?
Bu işgal eylemi, üniversite öğrencileri ve çalışanlarının yanı sıra üniversiteyle doğrudan bir bağlantısı olmasa bile sadece ilgilenen herkese yöneliktir. Birlikte öğrenebileceğimiz ve fikir alışverişinde bulunabileceğimiz açık bir alan yaratmak istiyoruz.

Fridays for Future üç yılı aşkın bir süredir iklim adaleti için sokaklarda ve grevlerde; ancak iklim krizi tehdidi her zamankinden daha şiddetli. İşgal, grevi takip eden adımdır. Fakat üniversiteliler için ders grevi mümkün olmuyor, çünkü derse gitmezsek kimse umursamıyor, ancak dersleri engellersek umursuyorlar. Dolayısıyla amaç, konuya dikkat çekmek ve öğrencilerle fikir alışverişinde bulunmak, aynı zamanda birlikte tartışmak ve öğrenmek.

İKLİM KRİZİ KARŞISINDA DERSLERİ BOYKOT, İŞGAL VE DİRENMEKTEN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK
Burada can sıkıntısından ya da yapacak daha iyi bir şeyimiz olmadığı için değil, bir şeyler olması gerektiği için bulunmamız da önemlidir. Konferans salonunun merkezini işgal ediyoruz çünkü giderek daha tehlikeli bir hal alan iklim krizi karşısında dersleri boykot etmek, işgal etmek ve direnmekten başka seçeneğimiz yok.

Peki bu işgal eylemi nasıl işliyor?
Amacımız açık bir işgal eylemi. Kendi programımızı sunuyoruz, aynı zamanda öğretim üyeleriyle birlikte tartışmalar veya dersler de düzenliyoruz.

Her sabah birlikte kahvaltı ediyoruz, öğle ve akşam da birlikte yemek yiyoruz. Eylemde yalnız değiliz, sorular soran ve bütün bunların ne hakkında olduğunu bilmek isteyen öğrenciler geliyor. Ayrıca her gün programı ve sorumlulukları netleştirdiğimiz genel oturumlar da var. Gün boyunca iklim krizi ve kapitalizm ya da Lützerath (Almanya'nın Kuzey Ren – Westfalya bölgesindeki Lützerath Köyü civarında kömür madeni açmak isteyen RWE şirketine karşı, ZAD aktivistleri ve bölge halkı direniş başlattı) arasındaki bağlantı üzerine konferansların yanı sıra bu işgalin meşruiyetine ilişkin tartışmaların da yer aldığı bir program var.

İKLİM KRİZİ VE KAPİTALİZME KARŞI BİRLİKTE MÜCADELEYİ SAVUNUYORUZ
Burada herkese kapımız açık ve amacımız öğrencileri kızdırmak veya korkutup kaçırmak değil. Tam da buna karşı eğitim ve öğretim programı sunuyoruz, böylece öğrencilere işgal eylemine rağmen öğrenme fırsatı veriyoruz ve üniversiteye boşuna gelmemiş oluyorlar. Aynı zamanda, iklim krizi ve kapitalizme karşı birlikte mücadele etmemizin ne kadar önemli olduğu konusunda insanlar arasında farkındalık yaratabiliyoruz.

Ama neden üniversiteler ve okullar? Örneğin enerji şirketlerine ait binaları işgal etmek daha mantıklı olmaz mı?
Bu haklı bir sorudur ve öğrenciler tarafından da sıklıkla sorulmaktadır. Bizim için belirleyici olan, üniversitenin kendi içinde siyasi bir alan olmasıdır. Burası bir öğretim yeridir ve bu nedenle her zaman bir yön verir. Bizim görevimiz bu yönü belirlemektir. Özellikle burada Duisburg'da ThyssenKrupp ve RWE tekelleri ile iş birlikleri var, dolayısıyla üniversitenin hangi yönde işlediği açık. Yani bizim görevimiz bunu kırmak.

ÜNİVERSİTELERDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİYLE İLGİLİ ARAŞTIRMALARA YATIRIM YAPILMALIDIR
Dahası, iklim kriziyle nasıl başa çıkacağımız sorusunda bilim her zaman bir rol oynamıştır. Bir araştırma yeri olarak üniversite, değişimin gerçekleşmesi gereken yerdir. Fosil yakıtlarının nasıl üretildiğini öğretmeye devam etmek yerine sürdürülebilir enerjiyle ilgili araştırmalara yatırım yapılmalıdır.

Rektörlük bu eyleme nasıl tepki veriyor?
Şu ana kadar rektörlük sıkıntı çıkarmadı ve pazartesi öğleden sonra yaşanan polis provokasyonuyla da arasına mesafe koymuş durumda. Polis memurları üniversiteye gelmiş ve iddiaya göre bir suç işlenip işlenmediğini kontrol etmek için amfiye girmek istemişlerdir. Sözde üniversite tarafından gönderilmişler ama aslında mesele gözdağı vermek ve bu binanın işgalini engellemek için her türlü yolu kullanmak. Polisin bu işgalde yapacak bir şeyi olmadığı açıktır.

İŞGALİMİZ MEŞRUDUR VE DEVAM EDECEĞİZ
Çarşamba sabahı rektörlükle bir görüşme yapıldı, bu da kesinlikle konuşmaya istekli olunduğunu gösteriyor. Ancak, çözümle hiç ilgilenmedikleri, sadece lafı dolandırmak ve güzel sözlerle bizi oyalamak istedikleri de ortaya çıktı. Üniversitenin pek çok çalışanı bize olumlu yaklaşıyor ve bazı talepleri de destekliyor, ancak işgali mantıklı bir araç olarak görmüyorlar. Bu noktada bir kez daha vurgulamak isterim ki bu işgal meşrudur ve biz de, ne kadar sürmesi gerekiyorsa o kadar süre işgale devam edeceğiz. Ne zaman ve nasıl ayrılacağımıza kendimiz karar vereceğiz ve üniversite yönetiminin isteklerine uymayacağız.

Önümüzdeki iki hafta içinde rektörlükle bir görüşme daha yapılacağı konusunda bize güvence verildi.