4 Aralık 2024 Çarşamba

Arif Çelebi yazdı: Eski defterler yeniden açılıyor

Kara Panterlerin Atlanta'da ortaya çıkması ezilenlerin toplumsal hafızasının yeniden canlanması ve yeni arayışların bir ifadesi olarak okunabilir. Yarın İtalya, Almanya, Fransa ya da Japonya'da da ezilenlerin hafızası yeniden canlanabilir çünkü kapitalizmin emekçilere, ezilenlere dayattığı insanlık dışı hayat koşulları kaçınılmaz olarak küllenmiş hafızayı yeniden harlayacak malzemeyi oluşturmaktadır. Yeniden ortaya çıkan ya da çıkması muhtemel olan bu eski partilerin kaderinin eskisi gibi olmayacağı açıktır.

Kara Panterler, ABD'deki George Floyd ayaklanmasında yerini alarak yeniden ortaya çıktı.

Asıl adı Kara Panter Öz Savunma Partisi (Black Panther Party for Self-Defense) olan Kara Panter Partisi 1965'de kuruldu.(1)

Polis şiddetine karşı siyah mahallelerde devriye gezerek halkın öz savunmasını sağlamak Kara Panterler'in öncelikli amaçlarıydı. 1966 yılında yayınladıkları on maddelik bir asgari programla hedeflerini genişlettiler. Bu programda, siyah ve ezilen toplulukların kendi kaderlerini tayin hakkı, her kişiye istihdam veya garantili gelir sağlanması, halkın ev inşa edebilmesi için arazilerin kooperatif haline getirilmesi, siyahların gerçek geçmişi ve bugünkü toplumdaki rollerinin eğitim müfredatına alınması, sağlığın ücretsiz olması ve koruyucu sağlık programlarını geliştirecek sağlık tesisleri sağlanması, siyah vatandaşlara ve diğer renkli tenli ve ezilen halka karşı vahşet ve cinayetlerin sona erdirilmesi, bütün politik tutsakların serbest bırakılması gibi talepler sıralanıyordu.

Kara Panterler sadece ırkçılıkla mücadele etmiyordu. Siyahlar aynı zamanda işsizlik, yoksulluk ve sefalete en çok maruz bırakılanlar arasındaydı. 1966'da siyahların yüzde 32'si yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. Kentlerdeki yoksulların yüzde 71'i siyahtı. Kara Panterler bu sınıfsal gerçekliği hesaba katarak "küçük bir sınıfın bütün ekonomik ve politik gücü elinde tuttuğu ve çoğunluğu sömürmek için kullandığı" tespitinden yola çıkarak kendisini Marksist Leninist bir parti olarak niteledi. Örgütün liderlerinden Bobby Seale şöyle diyordu: "Irkçılığa karşı ırkçılıkla mücadele etmiyoruz. Biz ırkçılığa karşı dayanışmayla mücadele ediyoruz. Sömürücü kapitalizme karşı siyah kapitalizmle mücadele etmiyoruz. Biz kapitalizme karşı sosyalizmle mücadele ediyoruz. Ve biz emperyalizme karşı daha fazla emperyalizmle mücadele etmiyoruz. Biz emperyalizme karşı proleter enternasyonalizmle mücadele ediyoruz."(2)

Kara Panterler ırkçılığa ve kapitalizme karşı ancak Leninist bir örgütle mücadele edilebileceğini savunuyorlardı. Örgütün liderlerinden Huey P. Newton, bunu, "Bu sisteme karşı ancak ciddi disiplinli ve sağlam örgütsel iskeleti olan bir partiyle direniş gerçekleştirilebilir" diyordu. Profesyonel devrimcilerden oluşan üye sayısı 5 bine ulaşmıştı. Dönemin FBI Başkanı J. Edgar Hoover, Kara Panterleri "ABD'nin iç güvenliği açısından bir numaralı tehdit" olarak nitelendirmişti. Bu ırkçı faşist yaklaşımın sonucu olarak sadece 1969 yılında 25 Panter üyesi öldürülmüştü.

ABD devleti egemen beyaz ve burjuva sınıf kiniyle yoğunlaştırdığı saldırılarla birlikte pek çok Panter ölümsüzleşti, birçoğu tutsak düştü. Bu saldırılar aynı zamanda mücadele ve örgüt biçiminin örgüt içinde sorgulanmasına ve kopmalara zemin hazırladı. Liderlerinin öldürülmesi, üyelerinin tutsak düşmesi, bürolarının kapatılması ve yaşanan kopmalarla birlikte 1980'lerde Kara Panter Partisi giderek dağıldı.

YENİ DEFTERLER ESKİ KALEMLER
George Floyd'un katledilmesine karşı yapılan protesto gösterilerinde Kara Panterler'in yerini almasını sıradan bir olay olarak değerlendiremeyiz.

Kara Panter Partisi 1980'lerde dağıldı. 1980'lerde dağılan sadece Kara Panterler değildi. Bu yıllarda dünyanın pek çok yerinde karşıdevrim dalgası devrimci akımları geri püskürtüyordu. İdeolojik tasfiye politik saldırganlığa eşlik ediyor devrimci örgüt ve partiler arasında tasfiyecilik rüzgârı şiddetini artırıyordu.

Emperyalist Küreselleşme saldırganlığının gemi azıya aldığı yıllardı. SSCB ve onun etkisi altındaki kendisini sosyalist olarak tanımlayan ülkelerin yaşadığı revizyonist, bürokratik politik tıkanma ve çürüme, Çin'in kapitalist sisteme entegre olma çabası bu tasfiyeci dalgayı şiddetlendiren olgulardan ikisi olarak ekleyelim. Emperyalist ülkelerin işçi sınıfı hala kapitalizmin genişleme yıllarından elde ettiği kazanımları koruma umudunu taşıyordu. Bu ülkelerin komünist partileri ve onların etkisi altındaki sendikaları burjuvazi ile mücadele ederek uzlaşma yolundan yürümeye devam edebileceklerini sanıyorlardı. Bu yıllarda burjuvazi sosyalizme karşı ideolojik hegemonyasını büyütüyordu. SSCB ve etkisi altındaki ülkelerin kendi içine çökerek yıkılması burjuvazinin ideolojik saldırılarının tavan yapmasının yolunu açtı. Burjuvazi kapitalizmin nihai zaferini kutlayarak "tarihin sonu"nu ilan ediyordu.

1960'lı ve 70'li yıllarda revizyonizm ve reformizmin çukuruna batan Avrupa komünizmi işçi sınıfı içinde etkili olsa da silahlı mücadele yürüten ve kendini Marksist olarak tanımlayan pek çok politik örgüt ve parti Almanya, İtalya, Fransa, Japonya gibi ülkelerde sınıf savaşımı sahnesinde yerini aldı. Kapitalizmin genişlemeye devam ettiği ve sosyalizm iddiasındaki Arnavutluk ve Küba gibi ülkelerin dışında kalanların yozlaşarak çürüdüğü koşullarda bu örgütler de burjuva devletin saldırıları ve ideolojik tasfiyecilik rüzgarının basıncı altında ABD'deki Kara Panterler gibi 80'li yıllarda sahneden çekildiler.

Politik ve ideolojik tasfiyecilik koşulları altında bilhassa 1990'lardan sonra büyük devrimci düşlerin, mücadelelerin, dünyayı değiştirme iddialarının yerini sivil toplumculuk, otonomculuk, kapitalizm altında antikapitalist adalar yaratma sevdacılığı, kapitalizmi yıkmadan onu yavaş yavaş aşma, kapitalizmin yarıklarından sosyalist filizler oluşturma vb. ütopik fikirler yeniden boy verdi.

Kuşkusuz bunlar post-modernizmin etkisinde kalan çoğu iyi niyetli yaklaşımlardı. Açıkçası "durumdan vazife çıkarma" ya da "durumu kurtarma" hamleleriydi. Ne var ki bunların başarı şansı yoktu. 1800'lü yılların ilk yarısında, kapitalizmin yeni yeni geliştiği koşullarda boy veren, bilimsel sosyalizmin doğması ve gelişmesi ile etkinliklerini yitiren bu fikirlerin, dünya tekellerinin dünya piyasasına hâkim olduğu emperyalist küreselleşme çağında başarılı olması mümkün değildi. Buna karşın bilimsel sosyalizmin geri düşmesi nedeniyle bir dönem ilgi odağı oldular.

ESKİ DEFTERLER YENİ KALEMLER
Kapitalizmin 2007-2008 dünya ekonomik krizinden sonra içine düştüğü çıkmaz, 1980'lerden sonra yükseltilen tasfiyeci rüzgarların ekonomik maddi zeminini tarumar etti. Artan yoksulluk, büyüyen eşitsizlik, kazanılmış haklara saldırı, genç nüfusun işsizlerin en büyük bölümünü oluşturmasına karşın küçük bir azınlığın elinde muazzam büyüklükte bir zenginliğin birikmesi sınıf çelişkilerini en berrak şekilde gözler önüne serdi. Sermayenin gözü dönmüşcesine emek gücü ile birlikte doğayı yağmalamasının neden olduğu iklim krizi ve korona salgınında açığa çıktığı gibi bütün bunların yol açtığı sağlık krizi, kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddetin yeni biçimler altında artması, kapitalizmin egemen olduğu bir toplum biçiminin artık eskisi gibi sürdürülemez olduğunu hiç olmadığı kadar açığa çıkardı. Bu şartlar altında burjuva devletin ezilenlerin büyüyen öfkesini dizginlemek için devlet teröründen başka bir politikası kalmıyordu. İzleme, takip, baskın, tutuklama ve öldürme saldırılarına daha fazla olanak veren faşist baskı yasaları art arda yürürlüğe kondu.

Ezilenler buna ayaklanmalarla yanıt verdi. Ne var ki bir programdan, bir gelecek hedefinden yoksun ayaklanmalar burjuva dünyayı sarssa da kendi başına dünyayı değiştirme gücüne sahip değildir. Gel gör ki bir toplum biçimi tarihsel ömrünü bir kez doldurdu mu er geç yeni bir dünyayı, yeni bir toplumsal düzeni program edinen fikirler hâkim hale gelecektir. Elbette bu fikirler gökten zembille inmeyecektir zira bu fikirler toplumun hafızasında olanın çok daha güçlü olarak yeni biçimler altında serpilmesiyle vücut bulacaktır.

Kara Panterler'in Atlanta'da ortaya çıkması ezilenlerin toplumsal hafızasının yeniden canlanması ve yeni arayışların bir ifadesi olarak okunabilir. Yarın İtalya, Almanya, Fransa ya da Japonya'da da ezilenlerin hafızası yeniden canlanabilir çünkü kapitalizmin emekçilere, ezilenlere dayattığı insanlık dışı hayat koşulları kaçınılmaz olarak küllenmiş hafızayı yeniden harlayacak malzemeyi oluşturmaktadır.

Yeniden ortaya çıkan ya da çıkması muhtemel olan bu eski partilerin kaderinin eskisi gibi olmayacağı açıktır. Bunlar biçim olarak eski olsa bile içerik olarak yeni olacaktır. Kapitalizmi yıkma ve yeni bir toplum biçimini, komünizmi kurma fikri o günlerde gelişmiş kapitalist işçi sınıfı için uzak bir düştü çünkü kapitalizm altında daha zahmetsiz bir mücadeleyle çocuklarına güvenceli bir gelecek hazırlayabiliyorlardı ya da en azından bunu umut edebiliyorlardı. Artık kapitalizm altında hiçbir umut yok. Şimdi 1930'ların o meşhur şiarı "sınıfa karşı sınıf" bütün dünyanın gerçeği olmakla kalmıyor, bir avuç burjuvaya karşı  bütün insanlığı kapsıyor.  Irkçılığa ve faşizme karşı direniş, çevre hakları için savaşım, cins özgürlüğü mücadelesi, yoksulluğa karşı başkaldırı işçi sınıfının kurtuluşu ile kader birliği içinde. Ve tersi de geçerli, ırkçılığa ve faşizme direnmeyen, çevre hakları için savaşmayan, cins özgürlük mücadelesine katılmayan işçi sınıfı bırakalım yeni bir dünya kurmayı, var olanı bile koruyamaz. Orta yol, ara yol yok: Ya burjuva düzenin yıkılması ya da burjuva devletin boynuna diziyle çöktüğü ezilenin nefessiz kalarak boğulması.


(1) Kara Panter Partisi ile ilgili ayrıntılı bilgi için şuraya bakılabilir: http://www.marksistteori1.org/103-marksist-teori/sayi-27-temmuz-agustos-2017/872-aktif-ozsavunma-ve-orgutlenme-kara-panter-partisi.html
(2) https://www.iznewsagency.com/siyahlarin-haklarini-savunan-guc-olarak-bilinen-kara-panterler-georger-floydun-polis-tarafinda-oldurulmesinden-sonra-yeniden-ortaya-cikti/