4 Aralık 2024 Çarşamba

Aydın Akyüz yazdı | Memnuniyetsizlik, isteksizlik ve rutin duygusunu aşmak üzerine

Devrimci yaşam ve mücadele, sayısız katman ve birbiriyle bağlantılı sayısız halkalardan oluşan sonsuz bir hareket, değişim ve dönüşüm sürecidir. Yaptıklarını ve kendini sorunlaştırmayan devrimci birey yaptıklarıyla hep aynı şekilde ilişkilenir ve hep aynı bilinç seviyesinde kalır. Bu durumda, ne yaptıklarının daha iyi olmasını sağlar ne de komünist bireylerin gelişimi süreklilik kazanır. Bununla kalmaz, devrimci değerlere yabancılaşma üreterek ideolojik kanama başlar.

"Yıllardır gazete dağıttığı", "basın açıklamasından basın açıklamasına koşuşturduğu", "sürekli toplanıldığı", "aynı şeyler yazıldığı" veya "okunduğu", "aynı şeyler konuşulduğu" vb. ifadeleri memnuniyetsizlik ruh hali ve nidalarıyla aralıklarla duyarız. Bunları ifade eden yoldaşın tekrar ve rutin duygusu yaşadığından şüphe duyulmaz. Peki, bu duyguların yaşanmasında devrimci yaşamla, kendimizle ve yaptıklarımızla kurduğumuz ilişkinin bir payı yok mu?

Devrimci olmanın önemli niteliklerinden biri değişim ve yenilenmenin süreklileştirilmesidir. Bu başarılmadığında kafa yormadan alışkanlıkla hareket edilir. Devrimin, kendi gelişiminin sorunlarına kafa yormayan, uğraşlarını daha iyi yapma çabası içinde bulunmayan bir yoldaşın devrimciliği zamanla alışkanlığa dönüşür. Alışkanlıkla yapılan devrimci pratik rutin duygusuna yol açarak, bireyde memnuniyetsizlik ve isteksizlik oluşturur; devrimcilik bir yaşam, yol ve duruş biçimi olmaktan çıkarak "işe" ve yüke dönüşür.

Devrimci yaşam ve mücadele, sayısız katman ve birbiriyle bağlantılı sayısız halkalardan oluşan sonsuz bir hareket, değişim ve dönüşüm sürecidir. Yaptıklarını ve kendini sorunlaştırmayan devrimci birey yaptıklarıyla hep aynı şekilde ilişkilenir ve hep aynı bilinç seviyesinde kalır. Bu durumda ne yaptıklarının daha iyi olmasını sağlar ne de komünist bireylerin gelişimi süreklilik kazanır. Bununla kalmaz, devrimci değerlere yabancılaşma üreterek ideolojik kanama başlar.

Şüphesiz bunlar kaçınılmaz değildir. Gazete dağıtımı üzerinden örneklendirecek olursak; gazete dağıtımı da onun içeriğiyle ilişki kurarak yapıldığında her hafta aynı şeyler söylenmekten kaçınılır. Her hafta güncellenerek değişen ajitasyonlu gazete dağıtımı halkta da "hep aynı şeyler" duygusunun önüne geçerek, farklı ilgi ve tepkilerin oluşmasına olanak tanınmış olur.

Dağıtıma çıkmadan onu okuyan; içeriğini anlama ve özümseme çabası içinde olan; "en etkili tarzda emekçilere nasıl ulaştırırım" kaygısını sürekli diri tutan; halkla karşılıklı etkileşime giren; onların söylem, istek ve tepkilerinden öğrenen; bu doğrultuda kendisini yenilemeye çalışan komünist sürekli biçimde gelişir. Gazete dağıtımıyla her seferinde daha derinlikli ilişki kuran komünist sadece biçimde aynı işi yapıyordur. Özünde ise her hafta dağıtımla kurduğu ilişki değişmektedir. Kiminde ajitatörlük becerisi gelişir; kiminde yanı sıra propagandacı ve/veya örgütçü özellikleri gelişir. Artık sadece bir dağıtımcı değildir; aynı zamanda bir ajitatör, propagandacı ve örgütçüdür. Aynı şekilde ajitatörlüğü, propagandacılığı ve örgütçülüğü kendisi için sorunsallaştıran, bu niteliklerinin çıtasını yükseltmeye ve yeni devrimci nitelikler ve beceriler kazanmaya devam eder. Bu gelişmenin devrimci doğası gereği yeni dağıtımcılar örgütleyeceğinden dağıtımda giderek boşa çıkacak, başkaca devrimci görevlere yoğunlaşma, çok yönlü gelişme olanağı bulacaktır.

Burada en kritik halkalardan birinin kitlelerle kurulan dönüştürücü etkinin, toplam devrimci faaliyetin karşılığının somut olarak görülmesi olduğunun iyi ve derinlikli kavranması gerekir. Zira devrimci faaliyetin sonuçlarından güç ve istek tazelenmesi örgütleyebilmekte devrimci militanın önde gelen temel görevidir. Gazete kolektif örgütleyici araç olarak işlevini ancak etkin bir özne ile tamamlar. Bu ise dağıtımı örgütlerken emekçileri, halklarımızı ve kendini devrimci ihtiyaçlar doğrultusunda örgütlemeyi şart koşar. Kendini, halklarımızı, partiyi ve devrimi örgütleyemeyen, başarı üretemeyen bir dar pratik çalışma tarzı kaçınılmaz olarak memnuniyetsizlik ve şevksizlik üretir. Devrimci militan tam da bunun bilincinde olarak kendi eylemini başarılı, verimli ve sonuç alıcı tarzda geliştirmekle sorumludur. Devrimci isteği ve tutkuyu beslemek, örgütlemek ve yükseltmek her devrimci militanın özel ideo-örgütsel görevi olduğu unutulmamalıdır.

Kaldı ki gazete dağıtımı herhangi bir başkaca devrimci görevden daha az değerli değildir. Devrimin ihtiyaçları uzun yıllar aynı devrimci görevleri yapmak zorunda bırakabilir. Her seferinde aynı ruh ve şevkle donanmanın yolu, devrimci görevlerle kurduğumuz ilişkiyi yukarıda belirttiğimiz tarzda ele almaktan geçiyor. Aksi halde kendini tekrar ediyormuş duygusu, rutinleşme ve şevksizlik kaçınılmaz hale gelir. Bu durum devrimci görev ve değerlere yabancılaşma ürettiğinden, ideolojik erozyona zemin oluşturduğundan bu tehlike özel bir dikkat ve itina gerektirir.

Diğer yandan yenilenmekte zorlanan, kendini tekrar etmeye başlayan, şevksizlik ve rutinlik duygusu yaşayan devrimcilerin önünü açmanın yol ve yöntemi üzerinde kafa yormak önemlidir. Tıkanıklığın kaynağını tespit etmek öncelikli bir görevdir. Mesela doğup büyüdüğü bir çevrede yerleşik tarz ve alışkanlıklarını aşmakta, yerleşik bağlarını koparmakta zorlanan bir yoldaşı başka bir alana kaydırmak yararlı olabilir. Veya ailesinin beklentileriyle mücadelenin gerekleri arasında sıkışmış, her gün ailesinin duygusal basıncı altında ezilen bir devrimcinin aileden ayrılması da 'işi' kolaylaştırabilir. Veya ailedeki diğer bireylerle temasa geçerek ve yoldaşın aileyle kurduğu ilişkiye yoğunlaşıp dönüştürülerek yol alınabilir. Karşı karşıya kaldığı mücadelenin sorun ve zorluklarıyla başa çıkamayıp "idareciliğe" sürüklenmişse bir dönem yakın durmak gerekebilir. Dar pratik içinde boğularak ufku daralmış yoldaşın tıkandığı noktalara ışık tutarak, partinin ve marksist teorinin temel görüşlerinin kavratıldığı eğitim gerekebilir. Veya kapsamlı sorular yönelterek, kendi pratiği üzerine düşünmeye ve sonuçlar çıkartmaya yöneltilebilir. Daha da önemlisi her devrimcinin günlük pratiğin peşinden sürüklenmekten kurtulup günlük yaşamın ve mücadele pratiğinin komutanı olmak için günlük, haftalık, aylık, altı aylık, yıllık çalışmaları üzerine periyodik olarak düşünme, gelecek için sonuçlar çıkarma, planlama alışkanlığı edinmek/edindirmek yararlı olur. Bireysel gelişim stratejileri çıkarıp kolektife mal etmekle pekiştirilebilir.

Belli kaygıları olan veya sınırlılıklarını aşmakta zorlanan bir yoldaşın bu durumunu görmezden gelerek, sadece yaptığı ve yapamadığı işler üzerinden değerlendirmek; hiçbir sorunu yokmuş gibi ilişki kurmayı sürdürmek ne kadar doğru? Bazı sorunların kendiliğinden pratik içinde aşılabildiğini kim inkar edebilir? Bu ne kadar doğruysa bunu yol yapmak da o kadar yanlıştır. Esasta sorunlar kendiliğindencilikle aşılmaz. Sorunlar, görerek, tanıyarak, anlayarak ve çözmek için yol yöntem bularak onların üzerine iradi olarak giderek aşılır.

Bütün bunlar aynı zamanda ideolojik sarsıntının emareleri. Bireysel yaşamdan yoldaşlık ilişkilerine ve mücadelede kendini var ediş tarzı gözden kaçırılabilecek şeyler değildir. Yoldaşlarla 'iş' ilişkisine indirgenmiş bir ilişkileniş, bütün bu sorun ve yaşanması muhtemel şeyler karşısında seyirci kalmaya mahkum eder.