Cudi: Anlaşma her iki mahallenin statüsünün korunması anlamına geliyor

HTŞ ile Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Halk Meclisi temsilcileri arasında yapılan anlaşmayı değerlendiren gazeteci Sinan Cudi, 1 Nisan'da yapılan anlaşmayla her iki mahallenin statüsünün de korunduğunu belirtti.
Şam'da yönetime geçen HTŞ ile Halep'in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Halk Meclisi temsilcileriyle 1 Nisan günü her iki mahallenin statüsüne ilişkin 14 maddelik bir anlaşma imzalandı. Gazeteci Sinan Cudi, anlaşmaya kadar olan gelişmeleri ve sonrasında yaşanabilecekleri ETHA'ya değerlendirdi.
1 Nisan günü kamuoyuna yansıyan anlaşmanın ön tartışmalarının uzun süredir yapıldığını belirten Cudi, "27 Kasım 2024'te HTŞ'nin ve bağlı grupların Halep'e yönelik saldırıları başladıktan sonra bu mahallenin askeri ve sivil yetkilileriyle HTŞ arasında bazı görüşmeler yapılmış. O dönemden beri de aslında bu diyalog sürdürülüyor" dedi.
"Özellikle buradaki halkın ihtiyaçlarının karşılanması, güvenliğinin sağlanması konusunda hem halk meclisinin hem de askeri güçlerin bir tecrübesi vardı. Bu çerçevede pozisyonlar alındı. Zaten o dönem karşı taraftan da buraya yönelik bir saldırı olmayacağının garantisi verilmişti" diyen Cudi, bunun karşılıklı diyalog üzerinden oluşturulan bir süreç olduğunu söyledi.
QSD Genel Komutanı Mazlum Abdi ile cihatçı HTŞ'nin lideri Golani arasında 10 Mart günü imzalanan anlaşmaya dikkat çeken Cudi, "Bu anlaşmada da devlet kurumlarının özel yönetim bölgelerine dahili ya da en azından kurumların nasıl çalışacağına yönelik ortak bir tutum alınacağı söylenmişti. Özellikle eleştiri konusu olan Anayasa taslağı, yine kurulan hükümetin pozisyonu, durumu. Tabii bu konularda bazı engeller yaratmış olsa da halkın ihtiyaçlarını karşılanması için belli bir diyaloğun da sağlanması gerekiyor. Bu çerçevede bir ele alış söz konusu" dedi.
'HER İKİ MAHALLENİN STATÜSÜNÜN KORUNMASI ANLAMINA GELİYOR'
1 Nisan'da açıklanan anlaşmanın her iki mahallenin statüsünün korunması anlamına geldiğini, bunu garantilediğini ifade eden Cudi, "Mesela birinci maddesi, mahalle sakinlerinin sosyal ve kültürel özelliklerinin korunması ve saygı görmesi. Barışçıl bir arada yaşamı güçlendirmek. Çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Şêxmeqsûd, Eşrefiyê mahallesi, Halep'in bir parçası olarak tüm haklardan faydalanacak" ifadelerini kullandı.
İkinci maddenin "yönteme" ilişkin olduğunu söyleyen Cudi, bu geçici anlaşma hükümlerinin oluşturulacak merkezi komiteler aracılığıyla kalıcı bir çözüm üzerinde uzlaşana kadar geçerli olduğunu söyledi. Cudi, bahsedilen merkezi komitelerin ise Golani hükümeti ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasında 10 Mart'ta yapılan anlaşmada alınan kararla ilerleyen günlerde başlaması öngörülen komisyon çalışmaları olduğunu hatırlattı.
'FARKLI BİR ASKERİ GÜÇ DIŞARIDAN BU MAHALLELERE GİRMEYECEK'
Özerk yönetime ait güvenlik güçlerinin pozisyonunu koruyacağını belirten Cudi, "Aslında Suriye hükümeti nezdinde İçişleri Bakanlığı ve yine Genel Güvenlik İdaresi adlı kurum bu bölgedeki iç güvenlik güçleriyle diyalog halinde bu bölgenin güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olacak. Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerinde bulunan iç güvenlik güçleri -yani asayiş güçleri- tüm teçhizatları ve pozisyonları itibariyle buradaki görevlerini sürdürecektir. Yani farklı bir askeri güç veya polis gücü dışarıdan bu mahallelere girmeyecektir" ifadelerini kullandı.
HTŞ ve bağlı çetelerin halka dönük baskılarının önlenmesine ilişkin alınacak tedbirlerin de maddelerde yer aldığını belirten Cudi, "Özellikle toplumsal huzurun sağlanması ve sivillerin güvenliğinin korunmasına yönelik her iki mahalle içinde ve dışında kimse silahlarıyla, konvoylar şeklinde hareket etmeyecek. Çete grupları rastgele silahlarıyla halkı sindirmeye ve korkutmaya çalışıyorlar. Bu, onun önünü de alacak" dedi.
'ÇETE GRUPLARI İSTEDİĞİ GİBİ SİLAH TAŞIYAMAYACAK'
Bu iki mahallede silah tutanların sadece İçişleri Bakanlığı'nın bir görevlisi olabileceğini belirten maddenin "çete gruplarının istediği gibi silah taşıyamaması için" tedbir olduğunu söyleyen Cudi, şöyle devam etti: "Güvenlikle bağlantılı olarak çatışma, savaş süreci itibariyle mahallelerin çevrelerine anayolların araç geçişine engellenmesi için toprak ve beton bariyerler kurulmuştu. Bunlardan bazıları kaldırılacak ama aynı zamanda ana arterlerde güvenlik noktaları kurulup denetimler buralar üzerinden sağlanacak."
27 Kasım sonrası halkın güvenliğini sağlayabilmek için QSD'ye bağlı ağır silahlı bir gücün bölgeye takviye olarak gönderildiğini, bu güçlerin de anlaşmaya göre ağır silahlarıyla birlikte Fırat'ın doğusuna geçmesi yönünde bir fikir olduğuna dikkat çeken Cudi, "Ağır silah kavramı nedir? Ya da gücün pozisyonu nedir? Bu konularda ayrıntı belirtilmemiş. O yüzden net bir şey söylemek zor. Ama yüksek ihtimalle sadece bu ağır silahlar ya da son takviye güçler olabilir" dedi.
'İKİ MAHALLEDE HALK KENDİ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYACAK'
Bu bölgedeki güvenlik güçlerinin (mahalle meclisine bağlı iç güvenlik güçleri) pozisyonunu koruyacağını belirten Cudi, "Bu iki mahallede de dışarıdan herhangi bir polis gücü denetim sağlayamayacaktır" dedi.
İki mahallenin temsilcilerinin Halep merkezi güvenlik güçleriyle irtibat, diyalog için aracı olacağını belirten Cudi, "Şam hükümetinin bu konuda herhangi bir dahili söz konusu olmayacak. Bunun dışında tabii ki buradaki halkın Halep ya da başka kentlere geliş gidişinde haksızlığa uğraması ihtimali gözetilerek de bir madde konulmuştu bu anlaşmaya. Özellikle resmi olarak Suriyelilere yönelik herhangi bir suç işlememiş hiç kimse sorgulamaya tabi tutulamaz, gözaltına alınamaz" ifadelerini kullandı.
"Hareket ve ulaşım noktasında Kuzey ve Doğu Suriye bölgeleriyle bir sıkıntı var. Özelikle SMO adı altında toplanan çete gruplarının bu bölgelerde kaçırma, fidye isteme tutumları vardı. Bunun önünü alabilmek için bir garanti verilmesi bekleniyor bu konuda. Böyle bir yaklaşımın sonucu olarak bir madde konulmuş" diyen Cudi, alt komiteler oluşturularak ateşkes sürecinin uygulanabilirliğinin denetleneceğini belirtti. Cudi, "Sivil halkın durumuna ilişkin de her iki mahalledeki sivil kurumlar şehir kurumlarıyla koordinasyon içinde çalışacak" dedi.
'ON YILI AŞKIN SÜREDİR MAHALLE KUŞATMA ALTINDAYDI'
Esad rejimi döneminde iki mahalleye dönük ambargoya dikkat çeken Cudi, şu ifadeleri kullandı: "On yılı aşkın bir süredir bu mahalle aslında kuşatma altındaydı. Çok acil ihtiyaçlar dışında herhangi bir hareket imkanı sağlanmıyordu. Bu nedenle hizmetler konusunda da biraz geri kalmışlığı var bu bölgenin."
İki mahalleye dönük hizmetlerin de Halep'in diğer bölgelerindeki uygulamalarla eşit olması gerektiğini söyleyen Cudi, "Yine mahallelerde mevcut olan belediye şubeleri vardı. Bunların da devam etmesi gerekir ki bunlar Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Halk Meclisi bünyesinde çalışan belediyelerdir" dedi. Halep'in önemli bir ticari merkez olduğuna işaret eden Cudi, iki mahallenin Halep İl Meclisi'nde ticaret veya sanayi odalarında, ihtiyaçlar ve hizmet alanlarında tam ve adil temsil hakkının da korunması gerektiğini belirtti.
'ÖZERK YÖNETİME BAĞLI OLACAK'
Bu iki bölgenin, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetiminin bir parçası olarak buranın iş sistemine dahil olduğunu belirten Cudi, "Oradaki eğitim kurumları, yerel meclisler, idari ve hizmet kurumlarının hepsi o perspektife göre işliyor. O yüzden genel anlamda Suriye hükümetiyle yürütülen tartışmalar nihai bir sonuca varana kadar buradaki pozisyon Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerine bağlı bulunduğu işletme, idare, yönetme mekanizmalarına dahil olacak. Bu konuda da bir değişiklik olmayacak" dedi.
Cudi, anlaşma maddelerinde geçen esirlerin çoğunun da son çatışma sürecinde yakalanan kişiler olduğunu, uzun süredir tutsak edilenler olmadığını belirtti. HTŞ ve Özerk Yönetim arasında iki mahalle özgünlüğünde yapılanın ön anlaşma olduğunu söyleyen Cudi, "Bu bölgenin pozisyonunun korunması ya da belirlenmesi gerekiyordu. Genel nihai anlaşma imzalanana kadar Şam hükümetiyle Özerk Yönetim arasında bu bölgedeki işlerin yürütülebilmesi için ihtiyaçlar bu çerçevede belirlendi" dedi.
'EFRÎN'E DÖNÜŞLER İÇİN HENÜZ ZAMAN VAR'
Özerk Yönetim Dış İlişkiler temsilcisi Bedran Çiya Kurdu'nun sosyal medyadan yaptığı açıklamada "bunun Efrîn'e geri dönüşler için de bir ön anlaşma" olduğu vurgusuna işaret eden Cudi, "Efrîn'den göç edenler de bu mahallelerde var. Til Rifat, Şehba'dan ikinci sefer göç edenler de bu mahallelere gelmiş durumda. Bunlar da içinde olmak üzere genel olarak Efrînlilerin dönüşü noktasında tartışmalar ve diyalog sürüyor. Bu konuda bir planlama yapılmaya çalışılıyor. Bu anlaşma geri dönüş anlaşmasının ya da sürecinin bir parçası olarak öngörülüyor. Efrîn'e dönüşün de öyle rahat olmayacağı düşünülüyor. Çünkü her ne kadar bu SMO çetelerinin bu bölgeden zaman zaman çıktığına yönelik bilgiler gelse de halen merkezi hükümetin bir hakimiyeti söz konusu değil" dedi.
Bu konunun daha önce Golani ile yapılan görüşmelerde de gündeme geldiğini söyleyen Cudi, "Ne söylemiş o zaman? İşte biz şu anda Efrîn'e dönülmesini çok tasvip etmiyoruz. Çünkü orada denetimimiz yok. Alevi bölgelerindeki bir katliamla karşılaşılması durumunda biz bu sorumluluğu üstlenmeyiz diye bir şey var. Bu da aslında 2018'den beri işgal pozisyonunda devam eden bu güçlerin halen böyle bir düşmanlık stratejisi istediklerini ortaya koyuyor. Bu nedenle Efrîn'e dönüşlerde her ne kadar bir diyalog, tartışma süreci olsa da biraz daha uzayabilir bu süreç."