4 Aralık 2024 Çarşamba

Denizli'de 25 Kasım: Haklarımız, hayatlarımız için mücadelede birleşiyoruz

Denizli KBG, 25 Kasım yürüyüşünün ardından yaptığı açıklamada, erkek egemenliğinin kadın cinayetlerine, kadınlar ve çocuklara yönelik suç işleyenlerin korunmasına, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, kadın emeği sömürüsüne karşı hakları ve hayatları için mücadelede birleştiklerini vurguladı.

Denizli Kadınlar Birlikte Güçlü, Merkez Bankası önünden Çınar Meydanına sloganlarla yürüdü. Kadınlar, hakları ve hayatları için mücadelede birleştiklerini vurguladı.

"Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa", "Kadın, yaşam, özgürlük", "Erkek adalet değil gerçek adalet" sloganlarının atıldığı yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı.

Eylemde, "Hayatlarımız, haklarımız için mücadeleye" pankartı ve "Kadınlar işe çocuklar kreşe", "Kadınlar birlikte güçlü", "Kadınlar erkekler için, hayvanlar insanlar için yaratılmadı", "Şiddet her yerde çözüm örgütlü mücadelede", "Kadınız, haklıyız, kazanacağız" dövizlerinin yanı sıra gökkuşağı bayrağı taşındı.

Yürüyüşün ardından kadınlar adına ortak açıklamayı KESK Denizli Şubeler Platformu Kadın Sözcüsü Figen Tufan okudu. Hakları ve hayatları için mücadelede birleştiklerini söyleyen Tufan, hem Türkiye'de hem dünyada hükümetlere başkanlık eden otoriter liderlerin, cinsiyetçi, dinci, milliyetçi ideolojileriyle kadının bedenine, kimliğine ve emeğine dönük saldırılarını sürdürdüğünü hatırlattı.

Erkek egemen faşist iktidarların kadın kazanımlarına dönük saldırılarının artmasının kadınların mücadelesini radikalleştirdiğini söyleyen Tufan, İran ve Rojhilat'taki Jîna Mahsa Amini isyanını hatırlattı.

Türkiye'de de kadınların yıllardır özgürlük mücadelesi verdiğini kaydeden Tufan, Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'in yanı sıra çocuk ve bebeklere yönelik vahşi katliamlara değindi. Bu katliamların kadınların öfkesini ve mücadele direncini arttırdığını vurgulayan Tufan, "Türkiye'nin tüm kentlerinden, okul önlerinden üniversite kampüslerine, mahallelerden kent meydanlarına kadar örgütlü bir ses yükseldi 'Kadın cinayetleri münferit değil politiktir', şiddetin meşrulaştırılması erkek egemen sistemin yarattığı erkek şiddetini besleyen politikalarınızdır. İstanbul Sözleşmesi'ni feshederek, 6284'ü etkin uygulamayarak, kadınların güvenli ve güvenceli yaşamasına dönük politikalar geliştirmediğiniz gibi var olanlara saldırarak, erkek yargının cezasızlığıyla siz besliyorsunuz erkekliği. Sizin şiddeti önleme sorumluluğunuzu yerine getirmemeniz karşısında bizler 'Jin, jiyan, azadî' diyerek kadının yaşam ve özgürlük mücadelesini büyüteceğiz" dedi.

2024 yılı kadın ve çocuk cinayetleri ve "şüpheli" kadın katliamları verilerini açıklayan Tufan, "Bizler kadına yönelik şiddetin münferit olmadığını biliyoruz. Kadınların ve çocukların katilleri içinde yaşadığımız, bizi öldürmek isteyen, nefes almamızı her gün biraz daha zorlaştıran ataerkil düzeninizin tetikçilerinden başkası değil. Bu düzen erkek yargısıyla tetikçilerini, iyi halden, kanıt yetersizliğinden serbest bırakarak bir cezasızlık zırhıyla koruyor. Hayatta kalmak için kendini savunmak zorunda kalan kadınlara ise verebileceği en ağır cezaları veriyor" diye konuştu.

Ataerkil politikaların kadına yönelik şiddetin sürmesine neden olduğuna işaret eden Tufan, "25 Kasım'da da Mirabel kardeşlere dair hafızayı bugünlere taşıyarak, kadınların kolektif hafızalarını katletmeye çalışanlara karşı, geçmişten bugüne kararlılıkla mücadele etmeyi sürdürdüğümüzü yineliyor, 'Haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşiyoruz' şiarını yükseltiyoruz" dedi.

Halktan, emekçiden, kadından yana olmayan bütçeye itiraz eden, işçi ve kamu emekçisi kadınların taleplerini dile getiren Tufan, Kürt halkının seçme seçilme hakkını gasp ederek kayyum darbesi gerçekleştirenlere karşı Hakkarili, Esenyurtlu, Batmanlı, Mardinli, Halfetili, Dersimli kadınlarla yan yana olmaya devam edeceklerini söyledi.

Kadın emeği sömürüsü ve yoksullaşma krizine de değinen Tufan, "Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı; her gün erkek devlet şiddetiyle katledilen kadınlar için; sermayeye, ranta, savaşa aktarılan bütçeye karşı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe hakkımıza sahip çıkmak için; depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hala inşa edilmeyen kentlerde yaşayan kadınlar için; göçmen düşmanlığına, savaşlara, ırkçılığa karşı; ne giyeceğimizi, nasıl doğuracağımızı, nasıl yaşayacağımızı, erkeğe biat ve itaat etmemizi dayatarak bize sınır çizenlere karşı mücadelede birleşiyoruz" dedi.