22 Eylül 2024 Pazar

Efrîn işgalinin 6. yılında sömürgeci Türk devleti suç işlemeye devam ediyor

18 Mart çağın direnişinin ve Efrîn'in çeteler ve Türk devleti tarafından işgalinin 6'ıncı yıldönümü. Efrîn'in kadim halkı, kentin ekolojisi 2018 yılından bu yana işgal güçleri tarafından zulüm ve talan yaşıyor. 6 yıldır işgalciler Efrîn'de her türlü insan hakları ihlali, doğa katliamı, cinsel suç, asimilasyon dahil olmak üzere insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyor.

Efrîn 2018 yılından bugüne Türk devleti ve çetelerin işgali altında. İşgalin 6. yılında Efrîn halkının, onurlu evlatlarının direnişi devam ediyor. Efrîn Kurtuluş Güçleri (HRE) savaşçıları işgal boyunca sayısız eylemle işgalcilere karşı önemli darbeler vurdu.

KADIN İRADESİYLE SEMBOLLEŞEN EFRÎN
Rojava Demokratik Özerk Yönetimin kanton sisteminin ilk duyurusunun yapıldığı Efrîn, bugün işgalciler tarafından kuşatılmış durumda. İşgal kadınların kazanımlarını yok ettiği gibi kadın iradesini, bedenini hedef alan cinsiyetçi saldırılar azgınca sürüyor.

İşgalden önce kadınlar kentin yönetiminden, askeri yapılanmaya, ekonomik, politik, kültürel alana kadar bir çok alanda kadınlar emekleriyle kurumlarını inşa etmiş, kadının varlığını eşit yaşam mücadelesi içinde elde ettiği kazanımlarla birlikte ortaya çıkarmışlardı. Şimdi bu kazanımlar gasp edildiği gibi kadınların yaşamı her gün saldırı altında.

İşgal saldırısı, sonrası işlenen suçlar tüm dünyanın gözleri önünde, emperyalist Rusya ve ABD'nin onayı ve desteğiyle gerçekleştirildi. İşlenen suçlardan da çeteler, Türk ordusu ve emperyalistler sorumlu.

TÜRK DEVLETİ, EFRÎN'DE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLİYOR
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) 29 Şubat'ta yayınladığı, "Her şey silah zoruyla: Türkiye, işgal altındaki Kuzey Suriye'de hak ihlalleri ve cezasızlık" başlıklı raporda işgal bölgelerinde Türk devletinin işlediği suçlara dikkat çekmişti.

HRW yayınladığı raporunu; 58'i eski tutuklu, cinsel şiddete maruz kalmış kişi ve çeşitli kitle örgütü temsilcileri, gazeteciler, politik aktivistlerle yapılan görüşmelere dayandırıyor.

Raporda, Türk ordusu ve MİT'in 'Suriye Milli Ordusu'nu kontrol etmekte ve doğrudan desteklemekte olduğu, silah, maaş, eğitim ve lojistik destek sağlamakta olduğuna dikkat çekiliyor.

Bölgede yaşayan 1.4 milyon kişinin yaşamını hukuksuzluk ve güvensizlik içinde sürdürdüğüne dikkat çekilmiş, üç yıl boyunca işgal bölgelerinde yaşamış olan bir kişinin de belirttiği gibi 'her şey silah zoruyla oluyor' ifadeleri raporda kayıt altına alınmıştır.

Raporda; işgalci polis ve askerin yanı sıra 'Suriye Milli Ordusu' adlı çetelerin çok sayıda insanı keyfi olarak alıkoyduğu, kaybettiği, işkence yaptığı, insanları askeri mahkemelerde hukuksuzca yargıladığı, Kürt kadınlarına tecavüz de dahil olmak üzere cinsel şiddet uyguladığı, küçük çocukların anneleriyle birlikte tutsak edildiği kayıt altına alınan suçlar.

Raporda, bölgede yaşayan Kürt halkının daha fazla baskıya maruz kaldığına işaret etmekle birlikte Özerk Yönetime yakın olduğu düşünülen Arap halkına da benzer zulmün yapıldığı aktarılıyor.

EFRÎN'DE HALKA DÖNÜK İŞKENCELER
2018 yılından bu yana geçen 6 yıl içinde işlenen suçlar şöyle:
Bin 200'den fazla kadın, 600 çocuk toplamda 9 binden fazla kişi kaçırıldı ve birçoğunun akıbeti bilinmiyor.
99 kadın katledildi. Bu kadınlardan 9'u bilinmeyen koşullarda intihar etti.
74 kadın cinsel şiddet ve tecavüz saldırısına maruz kaldı.
Kız çocukları zorla evlendirilme saldırısıyla yüz yüze kaldı. Buna karşı çıkan çocuklar ve aileleri katledildi.
706 kişi katledildi. Yüzlere kişi gözaltında işkenceye maruz kaldı. Onlarca kişi intihara sürüklendi. Bu suçlara birde geçtiğimiz ocak ayında idam cezaları eklenmiş oldu.
Sadece 2023 yılında 16 kişi katledildi. 39'u kadın 6'sı çocuk 369 kişi kaçırıldı.
Kentte birçok okul, resmi kurum birer işkence merkezi ve zindana dönüştürülmüş durumda.

ASİMİLASYON
İşgal altındaki Efrîn'de asimilasyon politikası Türkçe'nin resmi dil haline getirilmesiyle uygulanıyor.

Efrîn'in Türk devletinin işgali altında olduğunu gösteren belgelerden biri de kent merkezine asılan Erdoğan posteri. Türkiye bayrakları da kentin her yerinde asılı. Pazarlarda Türkçe konuşulması, Türkçe okulların açılması, Kürtçenin yasaklanmasına, köylerin, sokakların, mahallelerin isimlerinin değiştirilmesi eklendi.

İŞGALCİLERİN DOĞA DÜŞMANLIĞI
3 milyon 919 binin üzerinde meyve ve orman ağacı kesildi, bunların önemli bir kısmı Türkiye'de satıldı. 12 bin hektar ekin alanı işgalci güçler tarafından yakıldı.

Efrîn'in tarihi dokusu da işgalle birlikte yerle bir edildi. UNESCO tarafından tarihi yer olarak kabul edilen birçok anıt, tarihi yer yıkıldı, talan edildi, tarihi eserlerin bir kısmı kaçırılarak satıldı.
 
Efrîn Turizm Müdürlüğünün verilerine göre işgal öncesi 15'in üzerinde farklı din ve mezhebe ait mezar yerleri bulunuyordu. Bu tarihi yerler tahrip edilerek hayvan pazarına dönüştürüldü. Dini siyaset malzemesi yapan AKP-MHP iktidarı, Efrîn'in işgal edilmesiyle birlikte birçok camiyi yıktı.

ZORBALIKLA ZULÜMLE SÜREN İŞGAL
137 ev ve dükkan hukuka aykırı bir şekilde yıkıldı. 4 bin dükkan ve 10 bin eve el konuldu. İşgalci güçler polis, asker, çeteler ve kurdukları sözde meclisler aracılığıyla zeytin tarlaları, tarım ürünleri sahiplerine zorla vergi uyguladı. Vergi vermek istemeyenlere karşı çeteler; alıkoyma, kaçırma, tehdit ve şantaj gibi yöntemlere başvurdu. Bu baskılara maruz kalanlar arasında yaşamını yitirenler oldu.

İşgalin başladığı dönemden bugüne kadar 400 binden fazla kişi dışarıdan Efrîn'e taşındı. Bunların önemli bir kısmı İdlib gibi işgal altındaki bölgelerden getirilen çete aileleri, bir kısmı da Türk devletinin etkisi altındaki Türkmenler. Ve bir süreden beridir Filistin halkının da yapılan sömürge evlerine yerleştirildiği bilgileri paylaşılıyor.

DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞTİRİLİYOR
İşgal süresi boyunca demografik yapının değiştirilmesi özel politikalarla yürütüldü. Bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi asimilasyon politikalarıyla birlikte sürdürülüyor.

Bu Türk devletinin Kuzey Kürdistan'da uyguladığı sömürgeci politikaların bir benzeri olarak yürürlüğe kondu. İşgal edilen Efrîn'de, 18 sömürge evi ve 5 kamp alanı inşa edildi. Farklı bölgelerden ve farklı halklardan 648 bin civarında aile inşa edilen bu alanlara yerleştirildi. İşgalden önce bölge halkının yüzde 95'i Kürt iken işgalden sonra yüzde 20'nin altına düştü.

İşgal politikasında Türk devleti, yardım kuruluşları adı altında kimi kurumlarla işbirliği yaptı. Bu kurumlar arasında, Acnadîn Derneği, Şar Yardım Derneği, El Resale İhvan Kurumu, Filistin 84 Onurlu Yaşama Derneği, Saxa Derneği, El Ele Derneği, Suriye Yardım Örgütü de bulunuyor.

Efrîn halkına ve kadınlara yapılan işkence ve işlenen insanlık suçlarını, Kuzey ve Doğu Suriye kadın örgütleri, Özerk Yönetim, Kürt kadın örgütlenmeleri görünür hale getirme çabası içinde. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da kadın örgütleri, geçmişte HDP'li, bugün ise DEM Partili milletvekilleri işgal sonrası işlenen suçları teşhir etmeye çalışıyor.

ENKS İŞGALCİLERLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE
İşgalin ilk gününden itibaren işgali meşrulaştırma, işgal kurumlarını, işgalcilerin sözde halk meclisleri eliyle yapılan asimilasyon politikasına göz yuman, işgalden yana pozisyon alan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), Efrîn'deki tüm insanlık dışı uygulamalara, asimilasyon politikalarına suç ortaklığı yaptı. Bugünde aynı işbirlikçi rolünü sürdürüyor.