4 Aralık 2024 Çarşamba

Emekçiler 24 Haziran'da hesap sorabilir

İktidarda kalmak için şimdiye kadar başvurulan her türlü maktevelist yol 24 Haziran ve sonrasında da geçerli kılınmak istenecektir. Ezilenler, emekçiler ve onların öncüleri olası gelişmelere hazır oldukları ölçüde geleceği ellerine alabilirler. 25 Haziran'ı öngörmeyenlerin 24 Haziran'dan başarıyla çıkmaları hayaldir.
İşçi sınıfı ve emekçiler 1 Mayıs'tan güç ve enerji topladı. Kitlesel ve yaygın kutlamalarla iktidara ve OHAL düzenine karşı sesini yükseltti. Bu moralle yeni mücadelelere yöneleceği aşikar. 24 Haziran seçimleri bunlardan biri olabilir. 
 
İktidar baskın seçim kararıyla siyasi kriz daha fazla derinleşmeden, ekonomik krizle iyice yönetemez duruma gelmeden toplumdan alabileceği destekle ömrünü uzatma çabasında. Seçimler dönemine özgü popülist bir ekonomik politikayla -ki bu alanda imkanları bir hayli daralmış durumda- yol almaya devam edecek/ediyor. Yine tekçi faşist rejimin seçim döneminde de sermayeyi ihya edip, emekçilere saldırmaktan, haklarını gasp etmekten, krizin ortaya çıkan ve çıkacak olan faturasını emekçilerle ve ezilenlere çıkarmaktan başka seçeneği yoktur.
 
16 yıl, iktidarın emekçilere ve tüm ezilenlere karşı nasıl bir tutum içinde olduğunu göstermeye yeter. Bu tutum, açıktan sınıfsal düşmanlıktır. Bu sürede iş cinayetleri 21 bini geçti. Soma katliamında yakınlarının cenazesini kaldıran işçiye başbakan danışmanının tekmesi hala hafızalardadır. Bugünün Başbakanı da “işçiler eldiven, baret taksa ölümler yaşanmaz” diyerek iş cinayetlerinden, katliamlardan işçileri sorumlu tutmaktadır. 
 
İşsizlik işçilerin canını yakıyor. 6,5 milyon civarındaki geniş tanımlı işsizlik düşmedi, büyümeye devam ediyor. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi verilerine göre sadece 2017 yılında ise en az 89 işçi intihar etti. İktidar, istihdam seferberliği, iş olanakları yaratmak yerine kursiyer ve stajyerleri işçi statüsünde göstererek algı yaratmakta. İşsizlik düşmek bir tarafa yükselmeye devam etmektedir.
 
Kamu emekçilerine yönelik saldırlar tüm hızıyla devam ediyor. OHAL'de 150 bin kamu emekçisinin işine son verildi. KHK'lar ile ihraç edilenlerin sayısı 116 bin 512. KESK üyesi 4 bin 218 emekçi ihraç edildi. Kamuda iş güvencesi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Bugün Başbakan, “gönlümden geçen kamuda güvenceli çalışmayı bitirip sözleşmeliye geçmek” diyerek önümüzdeki sürece nasıl baktığını gösteriyor. 
 
Kamuda taşeron çalışmayı bitireceğiz diyen iktidar, KHK'yla taşerona kadro düzenlemesiyle yüz binlerce işçinin kapsam dışı kalmasına, binlercesinin ise güvenlik soruşturması nedeniyle işinden olmasına yol açtı. 
 
İşçiler uzun çalışma süreleriyle, açlık sınırının altında olan asgari ücretle, kayıtdışı ve güvencesiz çalışmanın yaygınlığıyla, özelleştirmenin kesintisiz sürdürülmesiyle, örgütlenme ve sosyal haklarının elinden alınmasıyla, işsizlik ve güvencesizlikle karşılaştı, karşılaşıyor. 
 
Sendikal örgütlenme büyük bir saldırı altında. 17 milyon işçinin ancak 1 milyon 190 bini, yani yüzde 7'si sendikalı. Ve bunların da beşte ikisi yani 500 bin civarında sendikalı işçinin toplu sözleşme yapma yetkisi var. 700 bin işçi sendikalı lakin sendikal haklarından yararlanamıyor. Sendikaları barajın altına sürme, yetkisini düşürme, yönetimini ele geçirerek “yandaşlaştırma” bilinen başlıca saldırılar. Sendikal örgütlenme işten atılmanın nedeni yapılıyor. Taşeron sistemi, işçilerin örgütlenmesinin önünde başlıca engellerden biridir. Hem kamuda hem de özel sektörde hızla yaygınlaşan, yasal altyapıya kavuşturulan taşeron çalışma, iş güvencesinin, sendikal ve sosyal hakların ortadan kaldırılmasının, işçinin açlıkla terbiye edilmesinin ve iş cinayetlerinin artmasının da nedenidir. 
 
Grev yasaklarıyla işçilerin grev hakkını gasp eden siyasi iktidar OHAL'i de grevleri engelleme ve patronların çıkarlarını korumak için çıkardıklarını açık biçimde ifade ederek sınıf düşmanlığına devam etmektedir. Demokratik hak ve özgürlüklerin, kazanılmış hakların gasp edilmesi başka hiçbir iktidar döneminde bu kadar başdöndürücü bir hızla uygulanmadı. 
 
İşçi sınıfı ve ezilenler için sermaye ve faşizm baskı ve diktatörlükte sınır tanımadı. Kürtlere içeride ve dışarıda savaş ilan eden, Aleviler üzerinde baskıyı yoğunlaştıran, eğitimi dinselleştiren ve gençliğin eğitim hakkını gasp eden, binlercesini içeri dolduran, kadın cinayetlerini cinsiyetçi baskı ve ayrımcılığı teşvik ederek derinleştiren, çevre talanıyla kentsel dönüşüm ve ranta açılan alanlarla halkların yaşamını hiçe sayan iktidar, bu karanlık tablodan sorumludur. İktidarın politikalarını onaylamayan herkesin suçlu ilan edildiği, coğrafyanın açık bir hapishaneye çevrildiği bu koşullar tekçi faşist ittifakın/diktatörlüğün ürünüdür. 
 
Faşist ittifak 24 Haziran seçimlerine, 7 Haziran seçimlerini kabul etmeyen, seçilmiş olan HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırarak tutuklayan, ağır cezalar veren, milletvekilliklerini iptal eden, seçilmiş belediye başkanlarını tutuklayan, yerine kayyum atayan, parlamentoyu lağveden, 16 Nisan referandumunda YSK'nın geçersiz oylarını geçerli saymasını darbesiyle devşiren bir ortamdan geçerek geldik. OHAL/KHK düzeninde her türlü hile ve baskıya başvurulan koşullarda yeni bir seçime giriyoruz. İktidarda kalmak için şimdiye kadar başvurulan her türlü maktevelist yol 24 Haziran ve sonrasında da geçerli kılınmak istenecektir. Ezilenler, emekçiler ve onların öncüleri olası gelişmelere hazır oldukları ölçüde geleceği ellerine alabilirler. 25 Haziran'ı öngörmeyenlerin 24 Haziran'dan başarıyla çıkmaları hayaldir.
 
İşçi sınıfı ve ezilenler 16 yıllık iktidardan 24 Haziran'da hesap sorabilir, gereken dersi verebilir, durumu lehine çevirebilir. Somaların, Şirvanların, Torunların, Davutpaşaların, Ostimlerin, Esenyurtların, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, neoliberal çalışma ve yaşam koşullarının, vergi soygununun hesabını sorabilir, patronları ihya eden politikaların son bulmasını sağlayabiliriz. Örgütlenir ve birleşirsek, mücadele edersek gasp edilen haklarımızı geri alabilir, OHAL ve KHK düzenine son verebilir, özgürlük yolunu açabiliriz. 8 Mart, 21 Mart, 1 Mayıs, grev yasağına karşı metal işçilerini iradesi bu gücün varlığını ortaya koyuyor. Seçimler ve sonrasını kapsayan hesap sorma hattından yürütülecek mücadele iktidarın da sonunu hazırlayacaktır.